turkiye ekonomisinde normal olan durumdur. ailem guzel bir sehirde olsa sahsen ben de yasardim, yalniz yasamaya alismasaydim. bir erkek olarak bakmadigimizda bir insanin 30 yasina gelip de ailesiyle yasiyorsa petter pan sendromu ongorulebilir. ekonomik kosullarda bunu yasamak fazlasiyla olasi bir durum. yargilanacak herhangi bir tarafi sorumsuz olarak karakter analizi yapmak geleneksel avamlık.
basima gelmis beni dumura ugratmis olaydir. hikayeyi serin anlatayim. tanistiktan sonra birkac kez bulustuk biraz slave tadinda bir cocuktu. yirtik dondan eski sevgilim cikinca cocukla gorusmeyi bir anda kestim. baktim o kesmiyor her yerden engelledim. cocuk pes etmedi her hafta bir yerden yaziyor. slave oldugu icin reddedilmek hosuna gidiyor diye dusunup cok sallamiyorum, yasasin acisini diyorum. sonra beni calistigi otelin sabit telefonundan ariyor. yine gorusmeye basliyoruz.( eski sevgilimle baristik dedigim bana 3 gun konustuk tekrar deneyelim diye olmadi hayatimda biri yok yani) bu sefer hoşlanmadığımi dusunerek yine kesiyorum gorusmeyi. yine ayni senaryo. aradan 6 ay falan geciyor. bu sefer daha dirayetli ama 2 gunde bir yaziyor ariyor farkli hesaplar aciyor. benim sevgilim var biliyor. bir 6 ay sonra benim yine ayni sekilde otelin telefonundan(baska bir otelde calisiyor) arayip gorusmek istiyor. gorusuyoruz. hic gitmedigim romantik bir yere goturuyor beni hep istedigim. romantik bir aksam yildizlarin altinda kamp sandalyesinde saatlerce konusuyoruz. beni cok özlediğini bensiz yapamadigini bir yildir aklindan hic cikmadigimi anlatip duruyor. bana samimiyetsiz geliyor ama bir yil oldu be bi sans ver diyorum. ertesi sabah her sey guzel baslamisiz bir seye gidiyoruz. instadan bir caps yollayayim dedim engeli bir kaldirdim hatunla fotoğraf. ay dedim ben bu hatunu nasil bulurum derken cocukla her sey normal devam ediyor caktirmiyorum. ustun stalk yeteneklerim yok ince ince intikam alayim planlari yaparken stalk manager bi arkadasim imdadima yetisiyor. nisanli olduklarini, kizin meslegini, babasinin telefon numarasına varana kadar buluyor. ben kiza bir yillik ssleri guzel bir mesajla dosedim telefon konusmamizi kaydettim yolladim. hatun beni engelledi, intikam atesim icimde kaldi. neyseki cocuk beni engelledi ben de acinasi bir hayatin yolundan döndüm. bir yillik am lalesi mi olur sozluk nasil ayirt edicez be bunları?
bu akşam eskişehir'i yıkmış olan müthiş hatun kişilik. dansapolis ile dans ederken sahneden indi seyircilerle hoplaştı, zıplaşırken kamerayı eline aldı ve oynaşırken herkesle kendini çekti. * izlerken ve şimdi yazarken çok eğlendim, teşekkürler ceyl'an!
sözleri şöyledir;
iki üç çeşit kalem, tükenmez ve kurşun
iki üç satır kelam tükendiler sustum
iki üç çeşit adam sen varken onlar yoklar
iki üç çeşit kadın ben yokken onlar var
kafamız karışınca sorular sorulunca
kız kendini seviyor bunu herkes biliyor
sen ben biz olamayınca
aşk oldu aramızda palavra
kafamız karışınca, sorular sorulunca
oğlan acı çekiyor onu herkes seviyor
sen ben biz olmayınca
aşk oldu aramızda paçavra
hayatımda izlediğim en iyi filmlerden biri. sokak tiyatrosunun ne olduğunu, nasıl yapıldığını ve en önemlisi neden yapıldığını anlamaya yardımcı senaryosuyla ve ve ve en önemlisi final sahnesiyle gönlünüze taht kurabilecek niteliğe sahiptir. bir alfredo baeza bekletiyor!
oyunculugu destansı olan biscolata erkegi. gercekten inanılmaz biri, kızlar bir mesaj atıp tanışmayı deneyin derim. bu sezonki filmleriyle çok ün yapacak, çok.
erkeklerde çok seksi duran ten aksesuarı. geçenlerde tatlısesin oğluyla karşılaştırdım, koluna tatlısesi yaptırmış, bütün kızlar kola bakıyordu. bana bakan yoktu tabi. beyler kesinlikle seksapel arttırıyor, yaptırın. badem bıyıklarınız bile göze batmaz o derece.
türkiye'nin en iyi tasarımcılarından biri. bazı dizilere kıyafetleri nedeniyle göz atmama da sebep oluyor kendisi, gerçekten tasarımları çok iyi ve internet üzerinden alışının mümkün olması ayrı bir harikuladelik.
--bio--
Dalepe Nena, 2001 Eylül'ünde, Doğu Karadeniz'de son elli yılda çeşitli sosyo-ekonomik etkenlerle yaşanan hızlı modernleşme sürecinde dönüşen Laz kültürü üzerine araştırma ve üretim yapmak üzere bir arayan gelen sekiz kadın tarafından kuruldu. Grup, Laz dilinde "kız kardeşlerin sesi/sözü/dili" anlamına gelen "Dalepe Nena" ismini çok daha sonra almasına rağmen bu tarihten itibaren değişen kadrosuyla çalışmalarını kesintisiz olarak bugüne dek sürdürdü.
Türkiye'de çok-kültürlülüğün artık çok daha "görünür" ve "konuşulabilir" olduğu tarihsel bir bir süreçte Dalepe Nena, Laz kültürü üzerine özellikle 1990'lardan itibaren sayısı artan kültürel faaliyetlerin bir parçası olarak da görülebilir. Bu faaliyetlerin ortak noktası sıklıkla karikatür tiplemelerle temsil edilen Lazlara yeni bir temsil alanı açmak şeklinde özetlenebilir. Grubun bu alandaki aktörlerden en önemli farkı tamamının kadınlardan oluşması ve müzikal üretimlerini amatör olarak sürdürmeleridir. Grubu farklı kılan bir diğer özellik de, çok-kültürü yapısı görmezden gelinen, üstü örtülen Doğu Karadeniz coğrafyasının müzik aracılığıyla kültürel zenginliği yansıtmaya çalışması. Bu durumda Dalepe Nena ile birlikte Laz kültüründe kadın kültürünün ve Doğu Karadeniz müziğinin bu denli çeşitliliği ilk kez bir müzik grubuyla sahnelendiği söylenebilir.
Akrabalık-arkadaşlık bağlarının doğal süreçte bir araya getirdiği grup elemanları; farklı yaş, meslek ve ilgi alanlarından oluşuyor. Grup elemanlarının her birinin Laz kimliğiyle kurduğu ilişkinin farklılığı da yine gruba zenginlik kazandıran özelliklerden.
Dalepe Nena'nın Laz kültürüne olan ilgileri çoğunlukla içinde doğup büyüdükleri bu kültürle farklı düzeylerde kurdukları yakın ilişkiden kaynaklanıyor. Göçlerden kaynaklanan kent ve köy kültürünün iç içe geçmiş deneyimi grubun müzikal üretimlerinde doğrudan kendisini gösteriyor. Zira, öncelikle tek sesli ve çok sesli vokal denemeleriyle başlayan bu müzikal yolculuğa ağırlıklı olarak "otantik" olmayan batılı müzik enstrümanları eşlik etmeye başlamıştır. Kullandıkları enstrümanlar zaman içinde çeşitlenmekle beraber, esas olarak gitar, yan flüt, kaval, perküsyon ve akordeondan oluşmaktadır.
Horonun Doğu Karadeniz müziğinden ayrılmayacak bir unsur olması doğal olarak Dalepe Nena'nın da sahne performanslarına yansımaktadır. Ağırlıklı olarak yüz yüze etkileşimin mümkün olduğu konserler, dinletiler, festivaller aracılığıyla müzikal üretimlerini sürdürmeyi tercih eden grup, sahnelerinde mutlaka horona da yer veriyorlar. Bunun yanında müziğe, dansa, kültüre dair deneyimlerini atölyeler yoluyla da farklı kitlelerle paylaşmak, grubun diğer faaliyet alanlarına bir örnek olabilir.
Repertuarlarını yaptıkları derlemelerden ya da profesyonel kayıtlardan oluşturan Dalepe Nena, Lazca'nın dışında Türkçe, Rumca, Hemşince, Gürcüce ve Megrelce şarkılar da söylüyor. Lazca ve Türkçe ezgilerin ağırlıkta olması grup elemanlarının kültürel olarak en çok bu ezgilere aşina olmasından kaynaklanmaktadır. Şarkıların yanında, destan, atma türkü gibi müzikal formların da bulunduğu bu ezgiler, Türkiye'de farklılıklarla birlikte bir arada, barış içinde yaşama hayaliyle söylenmektedir.
--bio--
acayip koyan sözlerdir. arkadaşım anneannesine bağırmış, sonra pişman olmuştur yanına yaklaşır:
-ya anaaanee bağırdım ya sana kusura bakma
+ne zaman bağirdun?
-ya demin bağırdım ya işte şey
+ bo sen bana bağirsan n'olur?
yaratıcılığını sevdiğim şair. kulaktan aldığım bir bilgiye göre rastgele sokaklara dalıp gezermiş. seçtiği apartmanlara yönelir, zile basar ve "ünlü şair ilhan berk burada mı oturuyor acaba?" diye sorarak insanlara kendi reklamını yaparmış.