Yarım saattir sözlükteki başlıklara bakıyorum adam akıllı bir başlık göremedim. Aklına geleni yazıyorsa bir yazar eğer bunu sözlük için değil. Sözlüğü batırmak için yapıyor.
Sözlükte ki bu haller son 1 yıldır var. Bu kadar kaliteli ve seviyeli sözlüğü forum sitesi ya da inci sözlük kıvamına getirmekse amaç, direkt uludağ sözlüğün formatını değiştirelim de, biz de ona göre entryler girelim.
Gerek savaş esnasında gerekse savaştan sonra yazmış olduğu anlamlı ve bir o kadar düşündüren yazılar.
- MUSTAFA KEMAL'iN ASKERLiK MESLEĞiNDEN iSTiFA MEKTUBU
ERZURUM ViLAYETi ALiYESiNE
(YÜCE ERZURUM VALiLiĞiNE)
9 Temmuz 1919 - Erzurum
Mübarek vatan ve milleti parçalanmak tehlikesinden kurtarmak, Yunan ve Ermeni isteklerine kurban etmemek için açılan milli savaşmalar uğrunda milletle beraber serbest surette çalışmağa askeri ve resmi sıfatım artık engel olmaya başladı. Bu gaye-i mukaddese (kutsal amaç) için milletle beraber sonsuza kadar çalışmağa mukaddesatım (kutsal şeylerim) adına söz vermiş olduğum cihetle, pek aşıkı bulunduğum yüce askerlik mesleğine bugün veda ve istifa ettim. Bundan sonra milli ve kutsal gayemiz için her türlü fedakarlıkla çalışmak üzere sine-i millette (milletin bağrında) bir ferd-i mücahit (savaşçı kişi) suretiyle bulunmakta olduğumu tamimen arz ve ilan eylerim.
"Atatürk" hitabını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak almıştı.Kendisine Ata" diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdi.
2.EN SEVDiĞi YEMEK
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama canı istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.
3.EN BÜYÜK HAYALi DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI
Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.
4.BAŞUCU KiTABI "ÇALIKUŞU"
Binlerce kitabı vardı.Ama bunların arasında bir tanesini hayatı boyunca hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin'in ünlü Çalikuşu" romanını hep yanında taşır her gün rastgele bir yerinden açar birkaç sayfa okurdu.
5.KABUL SALONUNDAKi AT YAVRUSU
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. "Fox" adını verdiği köpeği Gazi`nin yatağının ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmişti.
6.TAM BiR SALON ADAMI
En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu.Klasik Batı müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.
7.GÖMLEKLERiNiN TÜMÜ BEYAZDI
Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda isviçrede özel olarak dikilirken sonra yerli malı kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlunda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.
8.DOLABINDA LACiVERTE YER YOKTU
Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi.Lacivert takım giymeyi sevmezdi.
9.ÖLÇÜLERi
Boyu 1.74 idi.Hayatının son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının ilerlemeye başlamasıyla 46'ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.
10.RUMELi ŞiVESi
Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazi kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.
11.HAZiN BiR HiKAYE
Hayatında bir dönem çok önemli yer tutan Mustafa Kemalin evlenmesinden sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye Hanımın mezarının nerede olduğu bilinmiyor.
12.CUMHURBASKANLIĞINDAN SIKILIYORDU.
Hayatının çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor,çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.
13.PAPA`NIN TEMSiLCiSiNE ELBiSE
Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle sokağa çıkmaları yasaklanınca* Monsenyor Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı eliyle bir koleksiyon hazırlattı.
14.KENDiSi TRAŞ OLMAZDI.
Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi.Yataktan kalkar kalkmaz odasındaki divanın üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini sigarasını içerdi.Bir özelliği de kendi kendine traş olmamasıydı.
15.DÜZEN TAKINTISI VARDI
Evinde,çevresinde hatta konuk olduğu evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.
16.HOŞGÖRÜLÜ LiDER
Köylunün birinin gazete kağıdına sardığı tütünü içmeye çalışırken eli yanmış*"Alın bunu kendi içsin" diyerek Atatürk`e küfretmişti.Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra "Onu mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin" dedi.
17.SiGARA PAZARLIĞI
Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde kaç paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk "sekiz" demişti. Doktor bunu günde bir pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti:"Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım".
18."BU NASIL HALKÇILIK?"
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti.Kondüktörün milletvekillerinden bilet parası almamasına şaşırmış nedenini sormuştu.Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey sinirlenmiş"Ne de güzel halkçılık ama" demişti.
19."LAiKLiK ADAM OLMAKTIR!"
ilk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini anlamadiğini söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti: "Adam olmak demektir hocam,adam olmak!"
20.KURBANLARI BAĞIŞLARDI
Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz böyle durumlarda sırtını döner yada kesilmelerini engellerdi.
21.YABANCI DiLE MERAKI
Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızca'yı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardi. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de eklerdi.
22.FASULYESiNE POKER
Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardi.Oyun sonunda kazandıklarını iade ederdi.
23.KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI
Cephelerde düşmanla göğüs göğüse savaşmış biri olarak en ilginç özelliği savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.
24.KULAKLARI DUYAN TEK KiŞi.
Fransız tarihcisi Herriot Ankaraya geldiğinde Gazinin kulaklarının duyuyor olmasına şaşırmış anılarında bunu espirili bir dille anlatmişti: "T.C`de bir tane kulakları duyan kişi var onu da Cumhurbaşkanı yapmışlar".
25.BiR RiCASI BAŞ AÇTIRDI
Bir gün halk arasında dolaşırken çarşaflı bir kadına rastlamış* "Hafiz Hanım benim hatırım için başındaki örtüyü açar mısın?" diye sormuştu. Kadın baş örtüsünü açarak Atatürk`ün önünde eğildi ve ellerini öptü.
26.BiLARDO VE YÜZME
Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner,yüzmeye gider ve bilardo oynardı.
27.EN BAŞARILI DERS.
Eğitim hayatı boyunca en başarılı dersi matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi hayatı boyunca sürdü.
28.YAĞCILARA GEÇiT YOK
Yağcılara çok kızardı. Bir akşam sofrasında kendisine gereksiz şekilde iltifat eden Abdülhak Hamit`e müdahale etti.
29.SON YILBAŞI GECESi
1937yi 1938`e bağlayan son yılbaşi gecesini Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ile baş başa geçirmişti. O gece dolabındaki bazı elbiseleri bakana hediye etmişti.
30.KÖŞKTEKi GÜVERCiNLiK
Kuşları çok severdi.Çankaya Köşkü`nde özel bir bakıcının ilgilendiği güvercinliği vardı.
Olmamasını dilediğim, lakin benden bağımsız çalışan metabolizmamın başına buyruk hareketi.
Edit: bu güzelim havalar da millet dışarıda nispet yapar gibi gezip dolaşırken, ben elimden düşüremediğim canım mendilimle, bir elimde kumanda diğer elimde telefon umurumda(mı) dünya diyoruz.
Maalesef canım ülkemin canım erkekleri nedendir bilmem biz Türk kızlarına itham etmiş olduğu "kezban" yakıştırmasını elini, kolunu, götünü tuttuğu kızları yatağa atmak için canını dişine taktıkları halde, bu tiksinç kelimeyi ağızlarında pelesenk yapmalarını hala aklım almış değildir. Kim sorarsanız evlenilecek kız yok derler ev kızı olanları yerden yere vururlar. Kezban olur. Kendi özgürlüğünü eline alır çalışır, kazanır akıllı olmasını çekmezler. Kezban olur. Demem o ki biz kadınlar ne yaparsak yapalım her halukar da bu yakıştırmayı duyacağız.
Bizi gidi bizi kezbanlar.
Not: ne kadar hırslandıysam demek ki, başlıktaki "ki" yi ayrı yazmışım .
Günlerdir son bulmayan, beni çileden çıkartan, tepemde tam ben kitap okumak ve ruhumu dinlendirmek için kendimle baş başa kaldığım biricik odadam da izdivaya çekildiğim an, geri zekalı çocuğunun akla hayale gelmeyen yaramazlıkları. Annesinin gecenin bir körü elektrik süpürgesini çalıştırması vs. gibi durumların söz konusu olduğu, kendi şahsıma nazır acıklı bir dram.
Edit: Yok bunlar ailecek manyak, sanki üst katta değil de yan odada yapıyormuşcasına tepemde saatlerce gürültü çıkartmayı nasıl başara biliyorlar anlamıyorum. Böyle bir eziyet hiç bi insan evladına yapılmaz ki. Bir de anlamadığım bir konu var. Benimi gözetliyorlar acaba? Yok bir gün çileden çıkmaktan korkuyorum. Sonra gazeteler de "komşularını doğrayan câni" olarak afişe olacağım .
Sosyal ağlarda insanlar çok ilginç. Bir durumuna bakıyorsun ilişkimi göstermelik yaşamıyorum ben yazmış, bir diğer paylaşıma bakıyorsun sevgilisiyle çekildiği fotoğraflardan yaptığı kolajla sevgilisine "iyi ki seni tanımışım, iyi ki hayatımdasın" gösterişi... Ne kafası bu cınım?!
Edit: Sayfayı tıkladığınız da müzik ,sinema ,edebiyat, yeni çıkan kitaplara vs.. bir sürü içeriğin olduğu ve bir o kadar da keyifli olan bu blog sitesi bence internet dünyasına adını yazdıracak gibi görünüyor.
sağcı-solcu , muhafazakar -laik böyle ayrımların sözlüğü böldüğünün farkında olmadığını hatırlatarak. böyle saçma başlıklar açarken önce düşünüp sonra ''dur ya ben ne yapıyorum '' diyerek kendine gelmesini tavsiye edeceğim bir durum. cidden sıkıldım bu ne çabasıdır hala çözemedim ...
an itibari ile gazetede okuduğum ve iliklerimi kadar donduğum insanlıktan tiksindiğim bir durum. Olay aksaray şehir merkezinde yer alan özel bir kreşte gerçekleşmiş bu adam ufacık bedenlerin üzerindeki elbiseleri çıkartarak resimlerini çekiyormuş. Anlamıyorum o masum bedenleri nasıl sırf kendi zevkleri için kullanır? Sözün bittiği yerdeyim. Af buyurun arkadaşlar belki imla hataları ve cümle saçmalığı var ama inanın nevrim döndü.
nerelisin sorusuna cevap aldıktan sonra tatmin olmayıp "içinden mi ?" sorusunu sormakla başlar . bazen insanı çileden çıkartacak duruma gelsede yurdum insanın en tatlı halleri olsa gerek.
-amca şu ev kiralık mı?
+ne iş yapıyon sen? öğrenci misin?
-öyleyim
+ödeyebilecen mi sen kirayı?
%80 falan "dost yoğurt"tur herkes için. tabi bununla sınırlı olmamakta. sırasıyla;
le cola,fanta, gazoz amma ucuzdu zamanında.
patato ya da patito olmalı, cips.
centro gofret vazgeçilmezi.
yağlı gevrek dandik ama nefis.
dost süt.
ve şimdilerde bimcell.
dikkat ediniz omegle, chatroulette gibi sitelerde 'male or female' şeklinde sorulur. adamlar uzmanlaşmış, ava daha ihtiyatlı yaklaşıyorlar. hoş bu sitelere giren çok kişi olmuş olsada benim şahsi düşüncem gereksiz bir o kadar da saçma salak siteler.
lakin bizdeki sanal sohbet ortamlarında ise sıkça sorulur, 'bayan mısın', 'kadın mısın' vs. (dişi misin diyen var mıdır?)
amaç cinsiyeti öğrenerek, konuşmayı sonlandırıp sonlandırmamaya karar vermek olsa gerek. ama neden 'bay mısın', 'erkek misin' diye sorulmuyor? aynı amaca hizmet etmiyor mu ? hayır etmiyor . abazaların işine gelmiyor . eğer cevap tatmin etmezse
özgüveninin biraz eksik olduğunu düşündüğüm insan modeli. filmlerde klişe olarak da sık sık karşımıza çıkar bunlar. çocukluğunda hep bir şey eksik kalmış olan kişidir. ruhu da kayıptır zaten, bilemez veda etmeyi.
yazarların gün içerisinde unutamayacağı başından geçen komik olaylardır.
bugün benim başıma gelen olay : şirkette öğle paydosunda kimse yokken arkadaşla şakalaştık. koluma kaşe bastı ben de alnına bastım. Sıcak bizi ne hale getirdi Allahım Allahım . Klimayı açsalar böyle cıvımazdık bence .
sanat para kavramını fazlaca sollamış ve maddeyi geride bırakmış sistemdir.
ama hiç bir sanat para ve alt yapı olmadan icra edilemeyeceğinden... para çıkmazı burada da karşımıza çıkar .
sanat, sanat için yapılmalıdır. sanat araç olarak kullanılmamalıdır. zaten sanatçı denilen şeyin işi sanattır. sosyologların, toplum için sanatçıdan daha doğru incelemelerde bulunup insanları daha bilinçli bir şekilde yönlendirebileceğini düşünüyorum. zira her sanatçının doğru olmak gibi bir kaygısı yoktur. daha da açıklamam gerekirse sanatçının bir amacı da yoktur. illa sanat olsun demez. sanat amacı güden, sanatsal birşeyler yapma kaygısıyla kendine sanatçı diyebilen insanlara buradan saygılar. amacın, kaygının, hırsın olduğu yerde saflık olmaz. ham maddesi sanat olan birşey de sadece sanatla ömrünü devam ettirebilir. kan uyuşmazlığı gibi.
zevk sahibi olmayan erkeklerdir. hangi kıyafet olursa olsun, altına beyaz çorap giyer bunlar . Ankara' lı turgut , namık şarkılarını telefondan eksik etmezler. whisky ile lamacunu meze ederler. Demet akalın'ı koluna takıp gezerler. son model arabasının içinde eli burnunda tiksinç bir görüntüye sahip olan. erkek olduğunu sanan krolar diye uzar giderler.
ben her şeyi biliyorum dehayım denilmemesi gereken ve öğrenmenin sınırı yoktur denilen bir durum. kimi öğrenmek için çaba sarfeder, kimi verilenle yetinir, gerekli görmez öğrenmeyi. bilgi güçtür, bilgi mutluluktur, bilgi kendine güvendir, bilgi söz sahibi olmaktır.
edit:bunları gerçekleştirebilmem için hala öğreneceğim çok şey var, evet.
döner diye bilinen lakin tavuğun sakatatından tutun da afedersiniz , dötüne kadar her türlü yenmeyen kısımlarından yapılan dönerdir. utanmadan bir de yanında bedava ayran verirler. hayır bu zamanda nasıl halâ satış yapabiliyorlar anlamış değilim. ülkede en çok denetlenmesi gereken yerler olduğu halde halk olarak nerede beleş oraya yerleş felsefesine alıştık zannımca.
bir takım küfürlü ayıplı şeyler işte. hoş değil.
ama kişiye de hak vermek lazım. yüz metre öteden durağa yanaşmış otobüsü görüyor. hayııır yaaağğğ edalarıyla koşuyor, uğruna saçı başı dağıtıyor ama sonuç hüsran. sonrasında kaçan otobüsün şöförü dikiz aynasından nanik yapıyor falan filan. ve yıkılan hayaller. ardından acaip şekilde başlayan bazı küfürlü cümleler sarfedilir. sonra bir süre şaşkın bir şekilde yumruk yemiş gibi öylece kalakalır kurban. etrafındaki herkesin ona bir ezik muamelesi yaptığını düşündüğünden bir süre durağa gidemez. en sonunda başı önde tıpış tıpış siner durakta bir köşeye. acı kalbe gömülür ve yaşam yeniden başlar
bir şeyleri gerçekleştirmek kolaylaştıkça kalitesi - özellikle de sanatsal içerikten bahsediyorsak - gözle görülür bir biçimde düşer. mesela örnek verecek olursak 80li yıllarda taş plak kayıtlarını doya doya dinlediğim gruplar varken şimdi 3 dakikalık şarkısına katlanamadığım onca insan var. justin bieber diye biri var bu dünyada, milyonlarca satıp dinlenen. o ne şimdi? küçük ibo sevdasından ne farkı var şimdi bunun? mdi evde kendi imkanlarınla kurduğun bir sistemle bile albüm yapmak bile mümkün , yani uzun lafın kısası, imkanların azlığı sanatsal olarak en iyi olanı çıkarttı ortaya. şimdi imkanlarımız çok olduğundan seçicilik azaldı, en boktan şeyi bile kulağımıza sokuyorlar. bana ne lan demet akalından? "kutla kutla kutla" yılda 5 kez evlenen ben miyim bi git sen kutla ya da "gideceğin tek yer havaalanı, bana lazım yeni yaşam alanı" biri beri gelsin de şu sözleri bi açıklasın bana. son dönemde yabancı müzik dışındakileri umursamaz oldum. bu ne şimdi herkes cacık gibi şarkılar yapıyor. nerede eskiler?
murat kekilli'nin keşke o akşam ölmeseydi de bunları dövseydi
bu ülkede adalet var mı? adalet sistemini hangi merciler yürütüyor? işte orası meçhul dedirten ,maalesef bir türkiye gerçeği ile karşı karşıya kaldığımız. tecavüz eden iyi hal aldığı, şehit babasının 11 ay hapis cezası ile cezalandırdığı bir ülkede yaşadığımız gerçeği.
--spoiler--
Hakkarinin Çukurca ilçesi yakınlarında operasyona giderken pkklı teröristlerin çapraz ateşi sonucu şehit olan Halil Kömürün babası Ahmet Kömür evlat acısı yüzünden, cenaze töreninde Tayyip Erdoğana hakaret ettiği gerekçesiyle 11 ay 25 gün hapis cezasına çarptırıldı. Gaziantep Ulu Camii'nde düzenlenen törende Başbakan'a, ''Bize bir şey olmaz, Türklüğünden utanan Başbakan utansın. Türküm diyemeyen Başbakan utansın.'' sözlerinden dolayı Gaziantep 3. Sulh Ceza Mahkemesinde yargılanan şehit babası Ahmet Kömür, mahkeme başkanı tarafından 11 ay 25 gün hapis cezasına çarptırıldı.
birşeyler söyledikten sonra, aslında demek istediğim şeklinde başlayan herhangi bir şey söylenmemesi gereken kelime öbekleridir ''çok yiyorsun, ne kadar agresifsin, çok kilo almışsın, bugün saçını hiç beğenmedim, ay yine mi aynı küpeyi taktın, çok sinirlisin bugün regl misin, kıyafetin uyumun olmamış ? ''
milletimiz tarafından tasvip edilmeyen lakin modaya uyarak bizde yapalım artık denilen, yapmasak daha iyi olacak, yabancılara özenti olarak ortaya da çıkabilen şeylerdir.
yürüyerek hazır kahve içmek, modadır, markanın görünmesi şarttır fakat bir türk oturur, adam gibi sohbet ederek sakin sakin keyif çıkara çıkara türk kahvesi içer, sorun yok hazır kahve de içilebilir.
bayram kandil özel günlerde bir büyük eli öpüp hal hatır sormak yerine pc karşısında götümüzü yayıp facebookta yada twitterda kutlamayı tercih eder. dünyayı ve gündemdeki gelişmeleri, ülkenin hal ve ahvalini hatta yan odada neler olup bittiğini farketmeyiz.
kısaca insanlığa dair bir sürü şeyi tüketiyor bu özenticiliğimiz...
hayatta sıkça karşılaşılan ve insanı bıktıran insanlardır.
örnekler:
-en çok ben biliyorum ama aslında sadece eleştiri yapabiliyorumlar.
-en iyi ben konuşurum, ve asla yanılmam tipleri.
-tartışırken tartıştığım konuyu harala gürele başka bir konuya çeviren tipler.
-başkaları hakkında kesin yargılarda bulunanlar.
eski sevgili kişiliğine bağlı söylenen söz öbeğidir. bıraktığı anılar, yaşattıkları, yaşadıkları ve elde bıraktıkları. insanın elinde ne var ise söylediklerinin taşıdığı anlam o kadar yücedir.düşünmeden akıldan geçiveren cümledir.
