çok ama çok kötü bir sözlük.
sen neden buradasın diye sorarsanız hemen cevaplayayım, karı kız kaldırmak için.
bi konsept tutturmuşum onu bile anlamayan aciz elemanlar yüzünden yazmıyorum aylardır ama ne yazarı yazar, ne moderasyonu moderasyon anasını satayım.
bakma adı var işte bi şekilde üniversite sözlüğü diye, millet gelip yazıyor. tam bi kaos ortamı anlayacağınız. kıçı kıytırık dandik sözlüklerde yazın yeminle daha çok adam yerine konulursunuz. o yüzden amacım burada sadece karı kız kaldırmak ve bir kaç gerçekten iyi yazarla muhabbet edebilmek. yoksa tonlarcanız gibi sikimde olmayan bi yer.
geçen gün gelmiş birisi bana dedi ki abi dedi sen kıvanç tatlıtuğ'dan çok daha yakışıklısın kızlar sana neden vermiyor dedi, dedim olm bi çekil git allasen dedim. uğraştırma dedim, ben seçilmem seçerim dedim postayı koydum ergen gibi. sonuçta baki abi'yim ben de. bi duruşum bi italik halim mevcut bu alemde. tanım mı dedi biri? al sana tanım: bir sike çare olmuyor bu olma'lar, yesinler olma'ları.
geçen gün gelmiş bana lagaluga ediyor sen diyor boşalmadan kaç dakika sevişebilirsin diyor, dedim önce sen davran dedim, baktım bu atladı hemen 1-2-3-4 saat sevişmenin sonucunda 4 saat 2 dakika boşalmadan sevişti, sıra bana geldi 1-2-3-4-5 dedim, neyse burada bırakıyorum bu da sana kapak olsun dedim. bir daha böyle laflar etmeyeceğim sana karşı dedi uzaklaştı. gelmiş benimle aşık atıyor hergele. tanım mı dedi biri? yunan tanrısı değil, yanlış anlaşılmasın ve benim yanımda esamesi okunmaz.
geçen gün maç seyrediyoruz kahvede, yanımda da arkadaş oturuyor, pek anlamaz futboldan kim bu dedim, kazma diye cevap verdim, iki dakika seyretti gerçekten kazmaymış dedi. düşün yani arkadaşım futboldan hiç ama hiç anlamıyor ama oracıkta yaptı tanımını.
geçen gün bana sordular abi dediler senin burcun ne, ben de onlara ne burcu olm dedim, yok abi burcu değil dedim, burç burç dediler, haa dedim annem beni kasım ayında doğurmuş, hangisine denk geliyorsa dedim işte. meğerse buymuş. akrepmişim ben ya. ben de dahilmişim ya.
geçen gün bizim kahvede okey oynuyorum, baktım bu, dedi ben de oynayabilir miyim, peki dedik, gel oyna bakalım dedik, aa bir kaç oyun sonra bir baktık taş çalıyormuş meğerse, arkadaşlar kızdı tabi, biraz da öfkelendiler, ben onları sakinleştirip yapmayın dedim, sağolsunlar dinlediler beni ve kendisine döndüm dedim ki bir daha okeyde taş çalarsan bu ıstakalar havada uçuşabilir dedim, yapma dedim, haklısın abi dedi, uzaklaştı...
geçen gün yolda ilerliyorum baktım karşıdan ağlayarak geliyor, hayırdır dedim, sevgilimden ayrıldım stüdyoya gidiyorum dedi, döndüm mahalleye anlattım arkadaşlara dedim böyle böyle, hepsi bir anda kaçışmaya başlamasınlar mı, meğersem stüdyoya albüm yapmaya gidiyormuş, çok garip bi kadınmış.
geçen gün telefonum çaldı, hiç çalmaz ya neyse, bi baktım ağlamaklı bir ses, dedim hayrolsun acaba noldu, dedi bu akşam gelir misin, biraz sohbet edelim, yahu dedim ama noldu da sen hüzünlüsün böyle, sen gel mübarek dedi, aldım yanıma mahalleden bi arkadaşı, bilmediğim yer sonuçta, tek gitmek olmaz, gittim verdiği adrese, baktım pilav kaşıklıyorlar, gel buyur dediler, aldım bi iki kaşık da pek beğenmedim aslında, neyse sohbet filan derken, çay faslına geldi, çayımızı da içtik, hadi bize müsaade dedim, yok bırakmayız dediler, kal bizle, yahu dedim 48 tane adam var burada, nasıl kalayım, yok yok bi'şey olmaz dediler, kal, hey güzel yalebbim, yahu dedim olmaz molmaz, neyse kaldık, kalmaz olaydım, gece bi ara uyandım ulan yok böyle bi ayak kokusu, arkadaşa olm kalk allasen dedim, gidelim, limonataya abanalım da kendimize gelelim dedim. neyse parmak uçlarımızda topukladık mekandan. tamam misafirperver ama o ayak kokularını halledemezse pilav değil karides bile ikram etse duramam ben ortamlarında.
geçen gün bu hanım hakkında mahalledekiler fikrimi sordular, dedim ki bu hanımın soyadı ne? esmersoy dediler, saçları ne renk? sarı dediler, ee o zaman sizce de bi mantık hatası yok mu dedim, kaldılar öyle, kalırlar tabi. var bi mantık hatası bu hatunda.
geçen gün her zamanki gibi yürüyorum, ayağım taşa takıldı, sendeledim, baktım karşımda gülüyor, ne o pek gülüncüne gitti dedim, evet dedi, ah seni gidi seni dedim yine güldü, demekki gülmeye programlanmış biri diye düşündüm, uzaklaştım...
geçen gün iftara davetliyim bir yere, baktım korumalarıyla beraber geldi, şeker bi adam görüntüsü çizdi, bir ara yanına yaklaşıp 36 etnik unsur diyesim geldi ama korumaları izbandut gibiydi, tekten döverim ama bunlar tek saldırmazlar alayı üzerime çullanır diyerekten hiç ilişmedim. nr olur ne olmaz, dayak yemem belki ama tartaklanabilirdim, ramazan ramazan tadımızı bozmayalım.
geçen gün yine her zamanki gibi sigaramı yakmış uzaklara bakıyorum, arkama bir el dokundu, bir de baktım o ne, abi diyor benimle avm'ye alışverişe gelir misin, hey güzel yarabbim ya, gelirim dedim tabi, kırmak olmaz. neyse gittik bir avm'ye, o mağaza senin bu mağaza benim dolaşıyoruz, pek de bi'şey beğenmiyor, dedim gel, bildiğim bir yer var seni oraya götüreyim bari, al artık, yoksa ayaklarımıza kara sular inecek, neyse gittik o mağazaya, baktım pat pat pat buluyor kendine bir şeyler, heh dedim oldu, bir de şansına indirimdeymiş o gün mağaza, indirimli indirimli aldı beğendiklerini. bir sevindi ki sormayın.
geçen gün limonatamı içmeye geldi, abi dedi iyi ki varsın, senden çok esinleniyorum dedi, tuna'cığım ne demek ayıpsın dedim, ehem mehem güldü, yeni kitabımın reklamını yapar mısın mahalledeki çocuklara dedi, eyvallah yaparız tabi dedim. yeni kitabı varmış.
geçen gün yolda yürüyorum, bi baktım nereden çıktığını anlamadan geldi yanıma ''o an'' diye fısıldadı, durdum bi şöyle, peki eyvallah dedim, hı hı dedi, uzaklaştı yanımdan. az daha dursaydı anlayacaktım ne olduğunu ama çözemedim. garip bi ses tonu da var. mumbai'li belki de.
geçen gün yanıma mahalleden bir kaç çocuk geldi, abi dediler sen deniz seki'yle bir aşk yaşamışsın doğru mu dediler, ahh diye içimi çektim, eskidendi olm o günler dedim, anlatsana anlatsana diye tutturdular, yok dedim olmaz, geçmiş geçmişte kalır, ısrar etseler de anlatmadım, özelimdi sonuçta benim. ama göğüsleri çok güzeldi ya. ah deniz ah. bir yangının külünü yakıp geçiyorsun yemin ediyorum.
geçen gün ağlayarak yanıma geldi, baki abi sizin mahalleden çok şikayetçiyim dedi, hayırdır noldu dedim, misketlerimi ve oyuncu kartlarımı hep keptiriyorum dedi. yahu dedim iyi oyna o zaman dedim, yok ben oynamasını bilmiyorum ben şarkı söylerim sadece dedi, e dedim madem öyle bi şarkı da bana söyle de keyifleneyim dedim, hay demez olaydım, bir söyledi, bir söyledi ki aman yalebbim. ben böyle pespayelik görmedim, bi de nereden geldiyse iki tane zenci de belirdi anında arkasında. nasıl pis bi''şeymiş bu böyle, hiç anlamadım. iyi ki bizim çocuklar kepmiş bunların misketlerini, çekilir nane değilmiş yoksa.
geçen gün bizim mahalleye geldi, pek de havalı havalı geldi, neyse, çocuklar toplandı başına tabi, abi dediler bi rövaşataya kalkar mısın diye ısrar ettiler, yok mok dese de aldı topu bi de ne yapsın, asfalt zeminde rövaşataya kalkmaz mı, dur mur demeye kalmadan, çanağı kırdı tabi. yahu asfaltta rövaşataya kalkılır mı hiç, öyle çanağı kırarsın işte. gazla çalışıyor sanırım.
geçen gün artık sabrımın sonlarındayım, dur dedim şuna bir numara yapayım, insanları korkutmak nasılmış öğrensin, yolda yürüyordu, arkasından sinsice yaklaştım cücük hareketi yaptım, bu bi hopladı, anlatamam. yaa dedim işte öyle korkarsın, hadi şimdi biraz da duygusal filmler çek dedim, peki abi ama aklım çıktı bilmiş ol dedi, ehem mehem olur öyle dedim, yoluma devam ettim, korkak bi adammış vesselam.
geçen gün bizim mahalledeki gençleri toplamış, aa bir de bakıyorum o ne, sokağın ortasında kavgaya tutuşmuşlar, dedim siz nabıyorsunuz böyle, fayt kılaab diye bağırdı, bağırmasıyla suratına yumruk indirmem bir oldu, nasıl kaçacağını bilemedi sonra mahalleden. sokak ortasında kavga mı olur lan? hergele resmen.
geçen gün gördüm bunu, baktım koşuyor, biliyor berbere götüreceğimi, bağırıyor bi de, ben tıraş olmam, ben tıraş olmam diye, yakalayamadım da. ama yakalacağım bir gün. ben baki abi'ysem eğer o saçları bir gün kırptıracağım, görür o.
geçen gün yolda yürüyorum hava nasıl sıcak, o güne kadar olmaz olmaz denilen şey olmayagörsün mü, pat karşıdan geliyor bana gülerek. allah dedim baki olm şimdi boku yedin, bu kesin sana sarılacak terli terli, nitekim sarıldı da, kalakaldım öylece, resmen fotokopisini çıkardı üzerimde, ıslak ıslak şarkısı kulağımda çınlandı sonrasında da. o derece ıslak ve samimi sarılan bi adam bu ismail ya. uzaklaşamıyorsun da, bırakmıyor.
(bu entry burada yazacağım ilk ve son geçen gün'le başlamayan entry'dir. bilinsin.)
selam herkese, merhabalar nasılsınız? umarım afiyettesinizdir, ben baki abi, genelde sevimli bi adamım. yaklaşık 5-6 senedir de şu interneti epey aktif bi şekilde kullanırım ki mevzu benim aktifliğim değil aslında bazı pasiflikler. şimdi yazar olmuşsun, üzerinden bi gün bile geçmeden ne ötüyorsun bik bik de diyebilirsiniz, eyvallah ama dediğim gibi zaten epeydir takip ettiğim bi ortam uludağ sözlük, fakat sadece yazmıyordum hiç bi zaman da girip yazarlık yapmadım. e madem yazmaya başladım bi'şiyi belirtmek isterim, bakınız, bakınız sayın abilerim/ablalarım. sözlüklerde bazen farklı tarz adamlar bitebilir, bu çok normal. herkesin staylası bir değil bildiğiniz üzere. ben de farklı bir stayla deniyorum, tutturmuş gidiyorum, pek ilişmeyin bence he? ilişmeyin derken, eyvallah buralarda sadece salt olarak nick altı yazarlığı mümkün değilmiş, ondan bi sepet yedik, sonra sağolsun moonlight sonata'ya rica ettim, hallediverdi, dedi olayımız budur budur, böyle şeyedeceksen peki buyur dedi, dedim eyvallah. haklısın dedim, yazıyoruz ediyoruz işte, fakat ben diyorum ki troll olan adamlarla tarzı olan adamları bi kefeye koymayın, tek istediğim bu. misal, içersinde '' çok sevimli adam '' geçen bi entryi forum tarzı entry diye silmeyin. adam istediğiniz tanımı iki nokta üst üste girmemiş olabilir, ama içerikte zaten belirtmiştir bunu, onun bi ayrımına varalım istiyorum ben. şöyle düşünün, ekşi sözlük'te kulyaz nickli yazar copy paste ile karşılıyor milleti, keza robin senelerdir yeni gelenleri aynı şekilde karşılıyor ediyor, tutturmuşlar gidiyor, keza owencan bi şekilde kendine has bi staylası var gidiyor duruyor, bırakın insanları, içeriğe bakın, yazılana değil, içeriği iyi olan adam kendini okutturuyor şuralarda, troll de olsa konsepte hakim olmasa da içeriği iyi olan adamı salın gitsin ortamlara, kastırmayın. ''dır, dir'li'' tanımlardan bıkmadınız mı? dedirten tanımlı entryler, kısa kısa özensiz yazılmış entry adı altında yazılan tırt şeylerden de bıkmadınız mı? adam/hatun gelmiş 500 tane entry yazmış bir tanesi elle tutulur değil, sonra bi'şiler için çabalayan adamın entrysini silerseniz olmaz, sikeyim nedir yani, eğleniyor insanlar buralarda, bırakın rahat eğlensin. ki sanırım o entrylerin silinmesine kadar belli bir süzgeçten geçiyordur, hani gammaz vs vs. diye. neyse, mevzu uzun, mevzu aslında sözlüklerde zaten hep devamlı tartışılan konu. kısaca tarzı olan adamları kurallar saçmalığı adı altında şeyettirmeyin, kastırmayın yani. gerek yok. inanın o adamların sözlüğe katacakları çok daha fazla şeyler var. yoksa yemişim kurallar bütününü, tamam kural olmasın demiyorum ama tarzı olan trollü bile rahat bırakın ki adam iyi kötü bi mevzudan bahsetsin. sabri bey gibi bitmeyin insanların kafasında! biraz relax bazı insanlara karşı. baki abi'den aslında çok da fifinizde olmayan/olmayacak bi tavsiye.
geçen gün yana yakıla benden zeytinyağlı dolma tarifi istedi, yahu dedim internetten bakıyorlar artık bunlara dedim, abi dedi internet faturasını ödeyemedik de kesildi dedi, peki dedim anlattım dolma tarifini, bir de güzel anlamış ki yaptığı dolmayı ikram edince anladım ki eli yatkın bu işlere.
geçen gün bahçelievler'e işim düştü, bir baktım bu tayfa, semtin yabancısı olduğumdan huop bilader noluyor dediler, dedim böyle böyle musluğun contası bozulmuş da conta aramaya geldim, oo dediler en kral yere gelmişsin conta bizden sorulur dediler, en kral contacıya götürdüler beni, sağolsunlar, aldım contamı mahallemin yolunu tuttum. öyle bi tayfa. contacılar.
geçen gün televizyon açık bakkalda takılıyorum, bi baktım bir ses ama nasıl bir ses bağırış çağırış, sanki ciğerini söküyorlar, yahu dedim noluyor böyle, bi baktım bu, eller kollar havada, gömleğinin yakası sonuna kadar açık neredeyse, hemen kanala bir telefon, dedim bu nedir böyle, böyle olmaz, peki abi dediler, baktım bir süre sonra tekrar yine değişen bi'şey yok, dedim demek adam bağırmaya programlanmış, yapacak bi'şey yok. ilişmedim daha da. ilişilmez yahu bu adama, düşman başına.
geçen gün yolum cihangir'e düştü, bi baktım bu. dedim sen çok kral bi adamsın, dedi eyvallah, yaşasın beşiktaş dedim, üçlü çektik oracıkta, dedim iyi ki masumiyet diye bi film yapmışsın, dedi eyvallah. kendine iyi bak dedim, bi ara düşerse yolun benim oralara limonataya beklerim dedi, eyvallah dedi. nadir kral adamlardan.
geçen gün otogardayım, misafirim gelecek memleketten, aa bir baktım bu. hayırdır yahu ne işin var burada dedim, gülümsedi, ya abi dedi köyden akrabagiller kış için erzak göndermiş de almaya geldim dedi, hay allah dedim, nereden nereye bak görüyor musun dedim. neyse yalnız beklemesin diye yanında bekledim bende, ama otobüsü bir türlü gelmedi, dedim dur sen burada, ben bir içeri sorayım kaçta gelecek bu otobüsün diye. gittim sordum 10 dakika sonra gelecek diye cevap verdiler, geri dönüp 10 dakikaya erzaklara kavuşacaksın, hadi yine iyisin dedim, ehehm mehem diye güldü, ah seni gidi gidi dedim, 10 dakika sonra otobüsü de gelince haydi kolay gelsin diye ayrıldık işte.
geçen gün mahallede plastik topla oynuyorum, cama çıktı ya dedi biraz ileride oynar mısınız diye sitem etti. dedim haklısın ama yer yok dedim, otopark olmuş her yer dedim, arabalardan oynanmıyor dedim. doğru haklısın dedi. camdan içeri girdi, aşağıya bir ip fırlattı, bu ne yahu dedim, nedir bu şimdi dedim, dedi alın bunu ip gerin dedi, voleybol oynayın dedi, aa dedim ben veleybolu çok severim, hemen gerdim ipi, tek kale maç yaparken bir anda veleybol oynadık, o da bir güzel izledi, sevindi tabi. veleybolla sevinmez mi insan hiç? sağolsun. ip için.
