beklentilerin üzerinde bir ücreti gören, yasi tuttugu halde parasi tutmayan cüzdani retcilerin söylemi.
hükümet bu opsiyonu biz cüzdani retcilere tanimaliydi.
belki baslik sacma ve icerikle alakali olmayabilir fakat cok üzgünüm be sözlük.
8.9 siddetinde deprem, arkadasindan tsunami ve simdi de patlamak üzere olan nükleer reaktör.binlerce ölü var ve patlama olmasi halinde binlerce ölü, yarali ve yillar sürecek radyasyon tehlikesi ile karsi karsiya japon halki.
belki gida ve benzeri yardimlarda bulunuyoruz ülke olarak ama yetmez.cok acil tahliye edilebilmeliydi insanlar. türkiye olarak dost elini uzatmaliyiz bu durumda. getirebildigimiz kadar japon vatandasi ülkemize getirip misafir edebilmektir yardim.
düsüncesi bile korkunc tahribata yol acan bu radyasyon firtinasindan ve ileriye yönelik felaketinden kurtarabilmektir esas olan.
ayri dinden, ayri cografyadan, ayri kültürlerden olmanin bir ehemmiyeti yok.suan icin önemli olan herseyini kaybetmis ve sadece canlari burunlarinda olan insanlara kucak acabilmektir.
yetkili makamlar icin ekstra bir külfet dahi olsa bu yapilmali abicim.
getirilmeli insanlar ve yerlestirilebilmeli biryerlere. bizim topraklarimizin insanlari misafirperverdir.
inaniyorumki acarlar kapilarini ve kardes aile dahi olurlar.
ertugrul firkateyni bu iki ülke arasinda ki dostlugun semboluyken neden dost elini uzatmayalim.
cok üzgünüm be sözlük. cümlelerimde tsunamiye maruz kalmis gibi devrik.
nükleer reaktörün patlamasi sadece japonya yi degil insanligi sarsacak.
evvela selam eder hasretle entrylerinizden öperim. küfürlerimi sıralamadan önce yaşı tutmayan yazarlar ve okurların uyarılması dileğiyle.
13 mart 2011 gününden itibaren türk televizyonlarının ana haber bültenlerine ana avrat küfretmekteyim ve hızımı alamamıs bulunmaktayım. size ibne derdim burdan hatta yaptığınız haberlerin teee anuna koyim derdim ama diyemiyorum.isük (internet sözlük üst kurulu) kapatma cezası verir.
geyigi bırak yeğenim mevzuya gel..
lan arkadaş anlamıyorum anlamak istemiyorum bizim aymaz ve vurdumduymaz adamsendeci medyayı.
ibrahim tatlıses vurulmuş ve hastanedeymis. tamam bunun haber niteliği mevcut, haberinide yap siktir git dünyadan haber ver sonra.
+ japonya da 9 şiddetinde deprem olmuş 30 bin insan kayıp, nükleer santral patlamış 6.seviyede radyasyon kaçağı var.bimlerce insan ve çevre tehlike altında, libya da kaos ortamında hergün bombalar yağıyor,cekirdek çitler gibi kurşun sıkılıyor insanlara, suudi devleti bahreyn e asker göndermiş.dünya boka batmış sen hala ibrahim tatlıses in aşklarından,yediği kebaplardan,lokantacının ağlamasından dem vuruyorsun. el insaf be hey ibne! 45 dakikayı bunlarla verir mi insan.
şimdilik benden bu kadar sevgili türk halkı ağzımı fena halde bozacağım bir kaç gün sonra.
öptüm bye
türkiye nin özellikle son günlerde üzerinde oynanan oyunlardan dolayi cektigi sikintiya, dogusundan batisina hane hane heryere düsen aciya ragmen birlik olamayan yurdum insanina sitemimdir ulan bu.
30 yildir bitmeyen bir bela, kirli ellerin ileri sürdügü piyonlarin (buraya küfür gelecek) aldigi canlar, yasli gözler, feryat dolu ana baba kardesler.
ates düstügü yeri yakar derler. yahu nasil bir toplum olduk, nasil bir hastaliga yakalandik. canakkale destani icin siirler methediyoruz her 18 martta ama gel bak ki zerre ders almamisiz, ar damarimiz mi catladi, atalarin edebinden zerre düsmedimi hücrelerimize.
4 cephede savas verirken ecdad, en sikintili günlerindeyken ülkem, millet tek yürek oldu, tek bilek oldu.
kadini, yaslisi, daha biyiklari terlememis cocugu, hastasi, engellisi hep beraber oturup agladi, hep beraber mücadelesini verdi. birbirine bok atmadi kimse. onun yüzünden, bunun aymazligindan demedi baslarina gelenlere. sabretti sabrederken tek beden halinda mücadele etti.
bölündük icten ice, lime lime. 2 parcaya bölündük yetmedi. ne onlar doydu bölmeye ne biz doyduk safca vatandaslarimizla aramiza nifak sokulmasina. gururlari oksandi bölünmüslerin, ayni kirli eller tarafindan. daha cok bölündük ne ruh kaldi en millisinden ne duygu kaldi.
tek kaldik ulan. yalnizlastirildik kendi komsumuza, ahbabimiza.
sen bu sun denildi birine, sorgusuz sualsiz kabul edildi.
digeri bu oldu sende o sun denildi ötekine, kayitsiz sartsiz kabul edildi.
sevinclerimizi paylasamaz olduk milletce, hüzünlerimizi paylasamadigimiz kadar.
yesilcam filmi oynarken alt yaziyla kinarcasina kinadik sadece lanetlileri.
acisina merhem olamadik belki gözü yasli ana babalarin, ama acilarini dinlemedik, paylasmadik.
tek ve en kötü yaptigimiz seyi yaptik. sen bundansin, ben bundan dedik.
koca koca taslari attik birbirimize.
basini ellerinin arasina alip düsünemez olduk.
sen, ben,o ve öteki omuz omuza vermedikce, tek beden olmadikca cok dayak yeriz.
kol ayri, kafa ayri, bacak ayri oynadikca cok kirarlar kemiklerimizi.
ne insanligina layik olursun, ne inanclarina ne atalarina.
athletico madridgalatasaray macinda, ispanyol taraftarlarin actigi "turkey is not europe" pankartina karsilik, galatasaray tribünlerinde acilmasi düsünülen pankart.
gayet mantikli, esprili ve şik bi pankart olacaktir. destekliyoruz.
siyasi icerikli oldugunu düsünülen ve ceza almasi muhtemel oldugu duyumlar arasindaymis. ceza meza hikaye acilmali hemde kocaman.
küfür mü etsem bilemedim!
maykrosoft un ürünü olan msn messenger i zorla yenilemesinden bahsediyorum elbette.
yaw arkadas ben ilkel adamim. istemiyorum live mive. tamam eline saglik bedava kullandiyorsun ama ben yeni modellere karsiyim. eskisinden gayet memnunum.
ibnelik parayla mi? haftalarca uyari geliyor öncesinde. yeni sürümü var, yükleyelim mi abi? diyor.
her seferinde hayir diyorum, siktir olup gidiyor.
mutlu mesut asosyal yasantima devam ederken bi aksam aciyorsun bilgisayari, o da ne? msn e girmiyor.
uyari: msn in yeni sürümünü yüklemeden baglanazamsiniz!
lan ibne seni ne ilgilendirir. ben resmimin sag tarafta olmasindan haz aliyorum iste. daha basit bir arayüzü görünce zevke geliyorum belkide. biraz ambalajlayip cilalamissin, üj-bej yenilik eklemissin zorla iteliyosun.
hem biz alismistik saatin yaninda yesil renkli saygideger abimize. onu da bok edip buz mavisi yapmissiniz.
türkiye de çok acil şekilde ele alınması gereken içler acısı durum.
türk takımlarının avrupa maçları izlenemez hale gelmiştir. fifa kararları doğrultusu bıdı bıdı. ne lan bu? önce elimizden lig maçlarımızı aldılar, şifrelediler sustuk!
sonra türkiye kupası maçlarını aldılar, şifrelediler sustuk!
yılda bir defa katılıp zar zor puan toplanan şampiyonlar ligi maçlarını aldılar sustuk!
şimdi uefa kupası maçlarınında bokunu çıkardilar. yeter ulan yeter. evde izleyemiyor kafelere gidiyoruz. onunda içine sıçtınız. maç anlatmaktan çok başka kanallara tehdit savurup durdunuz. adam gibi maç anlatmayacaksanız bırakın, siktir olup gidin yapanlar yayınlasın.
ekranın altından, üstünden, sağından solundan yazılara sustuk, yetinemediniz eşşek kadar bilmem ne smart logosu eklediniz. bi maç keyfimiz vardı katlettiniz ulan.
hamariga başkani dahil tüm ülkeme sesleniyorum. devlet yetkilileri acilen göreve. bütün futbol maçlarını özel sektörden alın abicim. verin babalar gibi devlet televizyonuna herkes izlesin. devlet televizyonu diyorum bak, boru değil bu. verin takımlarada hakkettikleri parayı, oh miss.
ne haddimize efendim insanları şu veya bu şekilde tip diye nitelemek. 3 ölçek gözlem, 1 ölçek tahayyül, 1 tatli kaşığı baharat olsun.
eskiler hep der, bir adamın adam olup olmadığını yolculukta görürsün diye. keza haklıdırlar ama konumuz bununla hiç mi hiç alakalı degil.
şehirlerarası otobüse binmeyen varsa burdan sonrasını okumasada olur.
45 kişilik otobüste 45 farklı insan tiplemesi mevcut.
sürekli uyuyan model: otobüs hareket etmeden çok daha erken gelip yerini almıştır bile. genellikle pencere kenari tercih ettikleri mekanlardır. muavin anons etmeye başlamadan uyurlar. molalarda uyanmaz, uyandırılmaya ayar olurlar. kurulu saat gibi yolculuğun bitimine 15-20 dakika kala uyanırlar. cözmesi zor bir tipleme.
en önde oturup yolu izleyen yardımcı kaptan tipi: bileti alırken özellikle en ön olması konusunda diretirler. kac saat yolculuk yaptıklarının önemi yoktur. sürekli uyuyan modele inatla gözlerini bile kirpmazlar. kaptandan daha kaptan olma güdüsü hayli gelişmiştir. ben olmasam kesin uyur bu herif sözünü özünden benimsemiştir.
sürekli ağlayan çocuk modeli: birak allanseven. cocukla cocuk mu olcam la.
yol boyunca muhabbetin dibine vuran model: yolculuk nereye? gibi atom parcalayan soruyla baslayip, askerlik anilarina kadar inebilen calcene tiplemesidir. ne kitap okutur, ne uyutur cevresindekileri, kafa ütülerler. gece yolculugu yapiliyorsa bir kac saatligine sizma ihtimalleri yüksektir. fakat uyandiktan hemen sonra host(es) ten cay isteyip muhabbete kaldiklari yerden devam ederler. görevli ile en siki fiki olanlar yine bu modellerdir.
herkesten ve herseyden sorumlu oldugunu hisseden anac insan modeli: genellikle bu her otobüste 1 tane bulunur. (yaziyla; bir) kim indi, kim bindi, kim nerede oturuyor, kim uyuyor, kim osuruyor, kim horluyor hepsini takip eder. gerekli direktifleri görevlilere iletmekle yükümlüdür. ihtimal o dur ki, mola yerinde otobüs sizi unutup gitmez. bu anac insan yoklugunuzu farkedip hemen rapor edecektir. muavin sizi arayip bulup bi güzel fircalayacaktir. yersen!
yayilmaci seyahat eden model: genellikle iri kiyim olduklari icin, götleri sigmaz koltuga. sizin koltugunuzu kismen isgal ederken, uyudugu vakit cekilmez olurlar.
bacaklarini 90 derecelik aciya getirip, bedenini hafifce üzerinize yigiverirler.
arada bir uyanip sizin o uykusuzluk ve sinirden kipkirmizi gözlerinizi gördügünde, pardon bilader yav, cok yorgunumda gibi hatir gönül almayida eksik etmezler.
sürekli sikayetlenen model: otobüste bi koku var, bi su istedik gelmedi, ya su arkadaki horluyor bi söyleyiver, ne zaman mola vericez gibi sikayetlerle baslayip, duruma göre hiddetini artirabilir. görevliler bu tipten hic hazzetmez. ilk firsatta iktir cekmeyi isterler.
bu insanlari modellemeye calisan insan modeli: bütün yolculuk boyunca kulakligi takilidir. sürekli müzik dinler ama etrafida izler. kendi kendine eglenir. ahahah bu ne lan? eki eki tam düsündügüm gibi. dur bunuda yazayim a.q der durur. etliye sütlüye karismaz. cokta skinoski sama modundadir. (sair burda kendini anlatmis)
ayakta kal filminin harikulade muzigi her daim adli parcayi yapan kisidir. turkiye nin sayili udi lerinden. sezen aksu nun ekibinden oldugu sanilmaktadir.
bundan milyarlarca byte önce icq ciceginin yapragiyla basladigi tahmin edilmektedir.
o yesil renkli yapraklar cevrimici olmaya calisirken renk degistirmekteydi. zaman icerisinde kendi kendini gelistiren bu düsük byte li yapi, mirc gibi daha atraktif yapiya bürünerek cevrimde cigir acti.
sonralari kendi gelisimini internet dünyasina entegre ederek, bugunku msn messenger yesil adami formatina ulasti. cevrimici teorisine göre bugun milyarlarca msn, sozluk, facebook kullanicisinin atasi icq yapragidir.
yillardir ülkem insaninin iliklerine kadar hissettigi eksikliktir efenim. doktorlarin yemini vardir, mali müsavirlerin, atiyorum avukatlarin vs.
ülkem bilgisayarcilarinin yemini yoktur. söyle tükaninda vergi levhasinin yanina cerceveletip asabilecegi. tabelalarina gögüslerini gere gere "yeminli bilgisayar tamircisi" yazamayislarinin izdirabi icindedirler. bundan dolayi bu acikligi kapatmak bütün insanligin yegane vazifesidir.
bilgisayarci yemini:
Ustad bill gates, amd ve konami ve butun silicon vadisi adina and icerim.
Onlari tanik ve sahit turarim ki, bu andimi ve verdigim sözü gücüm kuvvetim yettigi kadar yerine getirecegim. Bu sanatta hocami, babam gibi taniyacagim, rizkimi onunla paylasacagim. Paraya ihtiyaci olursa günlük kasami onunla bölüsecegim.
Ögrenmek istedikleri takdirde onun cocuklarina bu sanati bir ücret veya senet almaksizin ögretecegim.format örneklerini, agizdan bilgileri, antivirus malumati ve baska dersleri evlatlarima, hocamin cocuklarina ve bilgisayarci andi icenlere ögretecegim. Bunlardan baska kimseye ögretmeyecegim. Gücüm yettigi kadar tamiratimi hic bir vakit kötülük icin degil yardim icin kullanacagim. Benden guvenlik acigi isteyenlere onu vermeyecegim gibi, böyle bir hareket tarrzini bile tavsiye etmeyecegim. Bunun gibi bir lamere, msn hacklemesi icin windows cd si dahi vermeyecegim.
Fakat hayatimi, sanatimi tertemiz bir sekilde kullanacagim. Tornavidami harddiskinde virus olan muzdariplere bile kullanmayacagim. Bunun icin yerimi ehline terkedecegim.
Hangi eve girersem gireyim, upgrade icin yardim edecegim. Kasitli olan bütün kötü yazilimlardan kacinacagim.ister Pentium 4 olsun ister amd islemcilerini kötüye kullanmaktan sakinacagim.
Gerek sanatimin icrasi sirasinda, gerek sanatimin disinda insanlarla münasebette iken etrafimda olup bitenleri, görüp isitttiklerimi bir text(doc) olarak saklayacagim ve kimseye acmayacagim.
Tamir ettigim hicbir kasaya eksik vida takmayacagima and icerim.
not: simdilik taban olarak hipokrat yeminli oldugu icin doktorlara yüzde 30 indirim yapmayi planliyorum.
edit: genc doktorlar rahatsiz bu yeminden sanirim.
güney afrika, johannesburg ta hala calisir durumda bulunan altin madenidir. deriligi 3777 metre olmakla beraber, insanoglunun inebildigi en derin maden olma özelligi tasimaktadir.
böyle genelleme olur mu la? demeden önce az bekle haci. gittim gördüm gözlemledim ki cesitleyebileyim.
tanim: dügün salonlari envai cesit insanin bir araya geldigi, azinlik eglenirken cogunlugun kacmaya yer aradigi mekanlardan ibarettir. lakin sessiz sedasiz bi kösede oturup insanlari izlemek isin en zevkli kismidir.
ulan zevkten cildirmak üzereyim modeli insanlar: genellikle gelin ve damadin en yakini olan genc güruhtan olusur. salona istirak ettikleri andan dügün bitene kadar oynarlar dinlenmek icin dans ederler yine oynarlar. gece yarisi oldugunda orkestranin bitti yigenim, hadi kapatiyoz tükani uyarilarina ragmen istekte bulunurlar. (orkestra dedigime bakma, alti üstü bi tane org var)
endiseli, gergin ve yorgunlar: gelin ve damadin yakinlarindan olusan tayfadir. genellikle anne baba ve diger aile büyükleri bu grubu olusturur. ulan insallah bi ariza cikmaz, taki töreninde katakulliye getirmesin ibneler dikkat edin, hepsini kaydedin, lan gelmeyen oldu mu acaba? gibi endiseleri yüzünden pek eglenemezler. protokol masalari onlara ait oldugu icin daha fazla göz önündedirler. agirbasli ve relax kalmak icin caba sarfederler.
bitsede gitsekciler: komsu, uzaktan akraba ve benzeri cemaatin olusturdugu takimdir. assolist misali dügüne hem gec istirak ederler, hemde bi an önce taki merasiminin olup bitmesi ve eve gidip kafa dinlemek icin can atarlar.
dünya s.kime minare g.tümeciler: orta yas üzerini olusturan adamsendeci gruptan olusur. kim ne yapmis, kim ne takmis, neler oluyo umurlarinda degildir. birbirini tanisalarda tanimasalarda salonun bi kösesinde toplanirlar. turkiye yi kurtarir, dünyanin sorunlarina kökten cözüm ararlar. futbol liglerinden, puan durumundan ve derby maclrindan bahsedip birbirlerine tüyolar verirler. en rahat grup bunlardir. aralarina karisilmasi tavsiye edilir.
ortaligin agzina zican cocuklar: sizi unuturmuyum lan keratalar. en mutlu grubu olustururlar zira onlar icin hersey oyundan ibarettir. bi saga bi sola kostururlar, balon, mesrubat ivir zivir almak icin anne babayi dinden imandan cikartirlar.
aralarina karismaniz tavsiye edilmez, en cok ezilme tehlikesi geciren grupturlar.
abazan gencligi unuttum sanma sakin sevgili okuyucu. firsatci golcu tanju colak misali pusuya yatar bekler bunlar. kiz erkek farketmez. gencligin verdigi heyecan ve hareketlilikle radarlari her daim aciktir. salonun diger ucundaki hatunu veya erkegi bile görüp, ne yaptigini izlerler. punduna denk getirip, telefon numarasini isteyen, tanismaya calisan grubu olustururlar.
bu gruptan kesinlikle uzak durunuz. zira en cok bu grup yüzünden kavga ve tatsizlik cikar.
lagos yakinlarinda olan bir yerlesim birimi. önemi bundan dolayi degil, beyaz adamin yapabilecegi en büyük serefsizlikten dolayidir.
badagry 1502 yilinda kurulmus ve kara kita afrikanin en büyük köle pazari olan yer.
bütün sucu siyah bir ten rengine sahip olmak olan insanlarin, ülkelerinde ve cografyasinda görebildigi, umutlarini biraktigi son kara parcasi.
nijerya nin lagos kentinde taksi motorsikletlerine verilen isim.
lagos sehrinin trafik yogunlugundan dolayi kurulmus yeni is sahasi. en kisa mesafeyi ceyrek dolara götüren okodalar (taksi motorsiklet) en uzak mesafeye 1 dolar karsiliginda servis yapmaktadir.
o bildigimiz zeki, cevik ve ahlakli japonlarin aksine kücülmeye baslayan dünyada dejenerasyona ugrayan japon genclerinin icler acisi durumudur. tamam herkes istedigini yapmakta özgürdür, ister punkci olur ister rockci, ister sufi olur ister türkücü amenna.
lakin 1945 yilinda idealleri ugruna toplu kiyima kurban gitmis japonlarin (hiroshima & nagazaki) genc nesli kendi tarihini unutmaya baslamistir.
bir hamarigancilik sevdasina düsmüslerdir. yapmayin ulan gencler! biz sizi hamarigan sevdalisi oldugunuzdan mütevellit sevmedik.
caliskanliginizdan ve kapitalist katillere karsi dik durusunuzdan, ülkenizin tamamina yakini yakilip yikildigi halde, teknolojiye yön verebilecek kadar azimli olusunuzdan dolayi sevdik. tsubasa abimizinde etkisi yadsinamaz.
ey japon, bi an önce titre ve kendine gel.
tokyo nun alisveris merkezi olan caddesi. pazar günleri ve resmi tatillerde sokak trafige tamamen kapatilip, yayalarla dolmakta, cilginlar gibi alisveris yapilmaktadir.
ana baba ziyareti degil efenim, secimden bir kac gün öncesinde köyüne gitmektir bu. kentten köye göcte degil lan.
evet böylesi insanlar hayli fazla. daha simdi aldigim bilgilere göre, secimlerde memleketine gidenler sayesinde, tasimacilik yapan firmalar 100 milyon tl kazanmis. derdim bu da degil. ek bilgi seysinden verdim iste. gelelim probleme.
hepsinin kendine göre sebepleri mevcuttur lakin halen sunu idrak edememislerdir. ula embesil sen yilda bir bilemedin iki defa gittigin yerde degil, esas olarak yasadigin yerde görevini yapacaksin. taniyorum böylelerini. adam x sehrinin bilmem neresinde hayatini idame ettirmektedir. lakin secim zamani geldiginde üsenmez, kaldirir o beyaz ve koca kicini. degil haritada, google earth de bile bulunmayan köyüne gider.
sözüm sana ulan hirbo.
sen yasadigin yerde sayilacaksin, yasadigin yerdeki nüfusa göre ödenek ayrilacak, yasadigin yerde secimini yapasin ki ona göre hizmet bekleyesin.
en cokta bunlar kicini yirtar " burada hizmet yok, nerde belediye, heryer cöp, yolumuz yok, suyumuz boklu" diye.
e be adam! sen degilmiydin secim zamani götüm götüm köyüne gidip oy veren. git oy verdigin yerde cigir türkünü demezler mi adama?
bu kadar saydim saydim da insallah nüfus sayimi degildir bu bahsettigim. yine de küpe olsun bu. nüfus sayiminda yapmayin bunu tamam mi?
hadi öptüm bye.
ha unutmadan, damgayi yuvarlagin disina tasirmayin emi.
resmi olmayan kesin edit: zaruri sebeplerden dolayi, yasadigi ve yasayacagi sehirden uzak olup, oy verme islemi icin, yasayacagi sehre seyahat edenler tenzih edilmistir.
her parfumeride bulunmasi mümkün olmayan, oriental ve agac kokularinin uzerine, cicek vanilya ve amber kokusuyla üretilmis parfüm.
denedikten sonraki ilk 5 dakika, cimen ve erik karisimi bir koku alinir.
takiben 10. dakikadan sonra karpuz havasi gelmektedir buruna.
akabinde 20. dakikadan sonra tarifsiz güzel bir kokuyla karsilasilir. insanin kendi kendini isirasi gelir.
1899 yilinda alman imparatorun, osmanli imparatorlugundan, tütün alarak (yenice kasabasindan) sigara ürettigi fabrikadir. binanin mimari, martin hamic fabrikayi cami seklinde tasarlamis ve onay almistir. fabrika 1908 yilinda tamamlanarak faaliyete gecmistir. almanya nin dresden sehrindedir.
fabrikada calismak icin yuzlerce türk almanya ya göc etmistir.
edit: üretilen sigaralar verilen markalar: salem aleikum, enver bey ve diger turkce isimlerden olusmaktadir.
hasan sabbah in tarikat mensubu, suikast ve intihar timine verilen isimdir haşhaşin.
tarihin tozlu sayfalarinda bulunan, kafasi bir milyon sekilde cennet vaadedilerek kandirilan tarikat üyelerinin, uzantisi sözlükte hayat bulmaya calismaktadir.
harbi lan, tarikat misiniz kuzum siz?
selcuklu döneminde, son hacli seferi esnasinda, hacli askerleri tarafindan esir alinarak almanya ya götürülüp, hristiyan yapilan gencin ismidir.
degisimden sonra soldan soyismini almistir. almanya nin en köklü sülalelerinden olmustur soldan lar. sultan anlami tasimaktadir. goethe, anne tarafindan soldan lardandir.
ikinci viyana kusatmasindan sonra esir düsen osmanli subayi sadullah pasa nin, almanya nin würzburg kentine götürülüp, vaftiz ettirildikten (!) sonra ki ismi.
almanlara kahveyi tanitan ve almanya da kahvehane acma izni olan ilk türk.
turgut sögüt ün yönettigi, 7 bölümlük trt belgeseli. almanya ya turkler ilk olarak 1960 lar da degil, 7 asir önce gitmistir. fakat bu gidis seyahatten ziyade, hizmetci ve köle olarak götürülmüsler, zorla hristiyanlastirilmislar ve karsi gelenler katledilmistir.
belgesel avusturya ve almanya da cekilmistir. ilk bölümde tamamen viyana kusatmasi ele alinmistir. kusatma basarisiz olduktan sonra esir alinan türkleri konu almaktadir. ilk bölüm izlenildiginde, hüzün deryasina düsürüverir insani. simdiye kadar ele alinmamis ya da alinamamis bir konuya deginmislerdir. tebrik etmek lazimdir.
henuz 5 bölüm gosterilmistir. kalan 2 bölüm beklenmektedir.
belgeselin müzigü harikulade olmustur.
yine basrolunu sivil insanlari öldürmekle mukellef yu-es-ey in cektigi, ikinci dünya savasinda tokyo ya düzenlenen hava saldirisinda 100.000 den fazla sivilin hayatini kaybettigi gün icin düzenlenen japon milli yas günüdür.
tarih: 10 mart.
ikinci dünya savasinda, savas etigine uymayan, binlerce masum insani bir anda yok eden abd nin nagasaki ye attigi atom bombasindan ölen 70.000 insana atfedilen milli yas günüdür.
tarih 9 agustos.
