statüko ve askeri vesayetin başka bir değiş ile bir devrin kapanıp bir devrin açıldığı devrimdir. cumhuriyet kurulduğu günden bu yana asla bu cumhurun cumhuriyeti olamamış, ne kadar dönme, işbirlikçi ve bu halkın düşmanları tarafından benimsenmiş ve öyle kutsal kabul edilip, ilerleyen zamanlarda şerefsizce askeri darbeler ile bu durumu dahada perçinleştirip kendilerine verilen görevleri en iyi şekilde yapıp büyükleri tarafından yaptıklarının karşılığını misli ile almış. haysiyetsiz, karaktersiz, namussuz ve alçak'ların artık arınmaya başlandığı, devletin her kurumuna (başta tsk) sızmış olan hainlerin arındırılmaya gittiğinin resmidir. ayrıca; bu ülke'yi babasını malı sanıp ama (biraz ar diyecem ama yok ki o, onlarda, o arsızlarda) bir şekilde 'evet diyen insanlar ile aynı ülke'de yaşamaktan utanıyorum' zırzavatını bir şekilde haykırmalarına vesile olmuş, asıl onlar ile aynı ülkede yaşamakyan utanç duyulması gerektiği ortaya çıkmıştır. 12 eylül 2010 referandumu 'karanlığın en çok bastırdığı anın güneşin doğmaya en yakın olduğu an.' olarak tarihe geçmiş ve güneş yavaş yavaş 'doğudan' doğmaya yüz tutmuştur. artık darbe heveslisi her postal sahibi, yalaka ve yalayıcı deyyusu şunu o ufacak beyinlerine artık yazmalıdır. 'bu ülke hiç bir zaman babanız malı olmadı olmayacakta!' cumhuriyet'ten bu yana ve en son 'keno' nun darbesi ile gelmiş hatalar bir bir düzeltilmeye güya 'değiştirilmez' onu bırak 'teklif dahi edilemez' denileyen angarya ve ayak bağı olan durumlardan bir an önce kurtulmalı mutlu ve mesut günlere yelken açılmaktadır. bir ironi 'ya sev ya terk et!'
"mustafa kemal olmasaydı, fransız olurduk, mustafa kemal olmasaydı, şu olurduk bu olurduk." diye yapılan tanımların hepsi mustafa kemal için'de geçerli olurdu.
sahi osmanlı olmasaydı; 'gazi mustafa kemal paşa'mı olurdu yoksa 'marco paşa'mı?
16.yy'da selcuklar tarafından inşa edilmiş ve atatürk'ün diyarbakır'a 16.kolordu komutanı olarak atandığı vakit 11 ay boyunca burayı çok sevdiğinden ötürü burada ikamet etmiş, ve atatürk'ün ölümün'den bir yıl önce yani 1937 yılın'da kendisine hediye edilmiş ve ismini yine atatürk'ün 'gazi' sıfatından almış görülmeye, takdire şayan başyapıtlar'dan biri.