Psikolojik rahatsızlık. Halk arasında, ukalalık, artislik vb. ifadeler de kullanılmaktadır. Şahsın, bokun ne boku olduğunu bilmese dahi burnunu sokma eylemi olarak gerçekleşir. Çevresi ve etki edebileceği canlılar, durumdan muzdarip olabilirler. Bilgi anuşkayı, cehalet hamzayı çagırır.
Çok güzel olup, aynı zamanda sevimli kişiliği dikkatlerden kaçmamaktadır. Şahsen tanısam da kendisini görüşme imkânımız pek bulunmamakta, görüşünde homenos ve sokrates birlikteliğini aratmamaktayız.
Varoluşun belirsizliği bakımdan, insanın varolmasının anlamsızlığı neticesine dayanır. Nedir insan? Mutlak bir tanım konulamaz, nitekim her zihinden ayrı tanımlamalar peydah olacaktır. "Bence insan.....budur." denilebilinecek sonsuz ifadelendirme cümlesi kurulabilir. Kurulan her özel tanım, ekstradan zamanla da değişebilir. Öyleyse, insan bir teoriden başka ne olabilir? iyi ile kötünün arasında gel git... Kadın ve erkek taraftarlığı yahut bilinebilinecek yaşam ve belirsiz ölüme dair. insan olmak, mezbahada traşlanmak mıdır? Yoksa vahşi doğanın kanatları arasında güçlenmek mi? Anlamakta güçlük çekmek. insanın teorisinin tanrı tarafından ortaya atıldığı söyleniyor ve insanın bir yandan da evrildiğini ifade eden başka bir teori ile bu yalanlanıyor. insanın, insan olabilceğine inandırabilecekleri insanlar arıyorlar. Bazı insanlar ise kendilerinden başka insanların var olamayacağına inanmış durumdalar. Bazı bilimler insanı öne sürer örneğin biyoloji; insan, memeli bir hayvandır veya organizma faaliyetidir der. Fizik; yeryüzündeki cisim diye tanıtabilir. Kimya; komplike reaksiyonları gerçekleştiren maddedir diyerek özetleyebilir. Sosyoloji; gelişmiş iletişime sahip canlı veya psikoloji; etkiye tepki veren karakter diyebilir. Her insanın, insan tanımı vardır ancak; insan bir teoriden ibarettir.
Bu ne demek oluyor? diye soranlar için, etraflıca bilgilendiriyorum. Yazarlar; bir konuda bilgisi, düşüncesi ve duygusuna başvurup, konu hakkındaki düşüncelerini ifade eden şahıstır. Yazanlar ise; herhangi bir konuda "söyleyeceklerim var" fikrine dayandıran şahıstır. Genel bir ifade ile toparlanacak olursa da, yazar ile yazanın arasında epeyce bir mesefa bulunmaktadır.
her kadın farklıdır. kendi benliğinde ayrı dünyaları yaşarlar. bazı kadınlar gurunu okşanmasını sever, bazıları iltifat edilmesini, bazıları sert davranılmasını, bazıları onunla birlikte her yere gideceğinizi bilmek ister vs. demek istediğim bir kadına yaklaşmadan önce onun duygusallığını hangi davranışlara göre size bağışlayacağını bilmeniz gereklidir. yani seçtiğiniz kadın ne tür bir kadındır onu bilmelisiniz. yani kadınlar kilidinin açılmasını beklenen kutu gibidir. her kilide bir anahtarınız olursa veya maymuncuğunuz elde edemeyeceğiniz türden kadın yoktur. bir erkek olarak kendinizi aşağıda görmeyiniz. unutmayanız ki her kadında bir zamanlar bir erkeğin spermi idi.
Yaşamdan zevk alma çabaları içindeyken, zaman kavuruyordu duygularını. En son kendini nereye gömmüştü ? kendi bile hatırlamıyordu. Onun gözüpekliği arkasında bıraktığı yegane kırıntısıydı. Sayısız yaptığı unutulmuş iyilikleri aralıyordu göz kapaklarını. Siyah perdeden ibaret görmüyordu gezegeni. Sessizlik.. Bir noktada bulunurken duyacağı en son şeydi. Her şey geçip gitmişti önünden. Daha 'dur!' demeye fırsat kalmamışken olduğu durumda olduğunu anladı. Garip geliyordu. Oysa her şey göründüğünden öte değildi. Bir silahın ateşlemesi kadar entresan, bir yüreğin hedeflenmesi kadar alaycıydı hayat. Umutlar! Kapının eşiğinde ona sırıtan rahibeler gibiydi. Hayata gözlerini yumarken bir atsız koyboyun hikayesiydi bu. Kimsesizliğe can verirken...
insan kendini iyi yabancılaştıra biliyor. Herşeyden uzaklara gitmeyi başarıyor. Ne istiyor bu insan mutluluk mu? Huzur mu? Belli başlı bir hedefi olmayan insan, dünya kapısını kapatıyor sonsuza denk.
Kendinle kaldığı zamanlarda yalnızlığına şikayet ediyor. Herşeyi sorgulayıp, anlamsızlıktan anlam çıkartmayı arıyor. Anlamsızlığı kendi yarattığının farkında olmadan. Hem, neden yaşamayı bırakıp anlam çıkartmaya çalışıyor? Hergün yeni bir hayata başlarken, 'bugünün anlamı ne?' diye niye sorguluyor ? Nefes alıp günün verimini damara enjekte etse ya. Hep hatalı düşünüşler sayesinde yaşamak imkansızlaşıyor. Başlı başına saçmalık.
Hayat bırakılmamalı. Ve bir çelişki daha: hayat sorgulanmazsa, bir adım atıp yürüyemeyiz. Bu demek oluyor ki sorgulamalıyız. Anlam çıkartmalıyız. Sorgulanmadan yaşanan hayat, çiçek açmayan ağaca benzer. Peki, ne için sorgulamamalıyız ?
Gereksizlikleri sorgulamamalıyız. 'Şu kız beni neden terketti?' yerine, 'ben, terkedilecek ne yaptım' demek aynı şey mi olur sonuç?
En iyisi yaşamayı bırakmak. Niye yaşıyoruz ki? Daha fazla günah işlemek için mi? Tanrı'nın isteklerini yapmazsak bizi karşılacak olan ateşlerdir. Güzel dediğimiz şeyler günahlar. Ama bu güzel olan şeyler bizim gözümüzde güzel. Tanrı'ya adayan kendini adamın gözünde bunlar çirkin, günah şeyler. Demek ki 'yaşam' görüşleri kişilik farkı taşıyor.
Aklın inanç alanında bir rolü olmadığının kanıtı bu olmalı. Akli inançlarla karşılaşan var mı? Varsa da nasıl var?
Bütün Dünya gözlerini kapatmış olabilir lakin biz neden açmıyoruz ?
Brokoli