bahab
84 (hoş sohbet)
dokuzuncu nesil yazar 1 takipçi 10.52 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    yök denklik iletişim problemi

    1.
  1. ilk aradığım da 44 dk, ikinci aradığımda 1 saat 10 dakika ve şimdi 25 dakika oldu halen bekliyorum. Her aradığımda 10 dan birinci sıraya geldiğimde telefon kendi kendine kapanıyor. Lanet olsun bu kurumlara ve onun müdürlerine, bakanlarına.
    0 ...
  2. patron terörü

    1.
  3. bu ülkede her yıl ortalama 2500 işçi patronların yetersiz güvenlik önleklerinden dolayı ölüyor. dolayısıyla efenim bu ülkede bir patron terörü gündem olarak birinci sırada yer alması gerekiyor diye düşünüyorum. ama neden değil acep...
    0 ...
  4. 02122117471

    1.
  5. Böyle bir numaradan aradılar telesekreter çıktı ve " bugüne kadarki Kredi kartları aidatınızı geri almak istiyorsanız 1 e basın" sonra hiç beklemeden kapandı. ne tuhaf şeyler var ya.
    1 ...
  6. doğa koleji gerçeği

    1.
  7. Doğa koleji Anaokullarında neler oluyor?

    Çalışanlarına karşı Haksızlar dönüyor. Mesela öğretmenlik için başvuru yaptınız. Sizi çağırdılar. Tamam dediler biz sizi arıyacağız. bir kaç hafta sonra Aradılar ve iki hafta deneme süresi verirler.

    iki hafta Çalışırsın para vermezler. Sonra iki hafta biter, biz sizi arıcaz derler. Bir kaç hafta sonra Ararlar iki hafta daha çalışmak için.

    Bu iki hafta Eylüle hazırlık içinmiş. öncesinde Kontrakt imzalarlar. Yani işe alındın diye. Eylül'de Çalışmaya başlayacaksanız Derler. Aylardan Hazirandır. Sen bu iki haftalık çalışmalardan dolayı hiç bir yerde çalışamaz olursun. Bu iki haftalık Çalışmalardan herhangi bir maaş ödemeside yapmazlar.

    Sonra efendim kontrattan sonra bir telefon Gelir. işten Çıkartılmışsın. Neden dersin. Merkezden geldi karar derler. Daha iyi öğretmenler bulmuşlar diye.

    Söylemek istediğim Asla Güvenmeyin Bunlara. Sahipleride Yahudi. Kontraktan hemen sonra işten çıkartabiliyorlar, Daha iyi çalışan bulduklarında.

    Ayrıca Anaokullarında Hiç bir şey öğretmiyorlar. Herşey Göstermelik. Aileler beğensin yeter. Çocuklarla sadece iyi vakit geçirmeye çalışıyorlar. Öğrenim çok düşük. Ve üstüne üstlük Bencil olmayı, paracıl olmayı, ve Bizim kendi kültürümüzden çocukları uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Ne kalite VAr ne de doğruculuk.


    Ben Yaşadıklarımı ve gördüklerimi anlatıyorum efendim.

    Saygılar

    not: aynı zamanda yabancı öğretmen diye alınanların bir çoğu üniversite mezunu bile değil.

    Not 2 : Kontrakt'ı düzeltim efenim :)
    46 ...
  8. ingiltere de student visitor visa banka hesabı

    1.
  9. Cevap hem "evet" hem de "hayır" efendim. Daha doğrusu şöyle bir durum sizde bulunuyorsa ingiltere de bir banka hesabı açabilirsinz.

    vizeniz eğer student visitor visa ise (buraya dikkat) vize süreniz 6 aylık ise, bankalardan hesap açabiliyorsunuz efendim.

    Şahsen ben lloyds TSB adlı bankadan hesap açtırdım. niye mi bilmiyorum ama sağlam yerden aldığım bir öneriydi bu.

    Kesinlikle Loyds tan açmayın, HSBC dir efendim sorunun cevabı. Basic account işini görür.
    0 ...
  10. ingilizce dil okulları

    1.
  11. Efendim istanbul daki önemli bir ingilizce dil okulunda (dershane) yaşanandır anlatacağım şey.

    Adını vermeyeceğim fakat ilk üçe girmiş diyebileceğimiz bu dershane, Öğretmenlerine yaşattğı inanılmaz onur kırıcı ve haksız kazanç sağladığını üç kuruşa ssk sız, fazla mesai ve ve daha birçok gizli sömürünün yapıldığını bildirmek isterim.

    bu sömürü özellikle yabancı hocalara karşı yapılmaktadır. birçok sebepten( yoksulluk, aile dramı, ölümler, ekmek kavgası) diğer ülkelere olduğu gibi bizim de ülkemize sığınan bu bir avuç insana kadın erkek demeden istedikleri gibi şekillendirip eğip büküp hizaya sokmaya çalışıyorlar. istemeyen elbette çıkıp gidiyor bu da kapitalizmin o "meşhur özgürlüğü" olsa gerek.

    Herkez bilsin, o büyük ingilizce kurslarında dil okullarında öğretmenlik yapan bir çok yabancı hoca. kurs taafından bilerek ve isteyerek gözünün yaşına bakmadan sömürülmektedirler.

    Nereden mi biliyorum? Biri benim en yakın arkadaşım. Bu dershanelerin adına da "Şeytan" taktı.
    0 ...
  12. worthing

    1.
  13. Küçük bir ingiliz sahil kasabası. Güneydedir. 100.000 lik bir nüfusu vardır efenim. Londra'ya 2 saat falan sürer yolculuğunuz.

    daha fazla bilgi mi?

    Yakında en yeni haberler ile oradan yazacağım.

    Evet efendim,

    Soğuk, şuan nisanın sonuna yaklaşıyoruz iki haftadır havalar biraz iyi. iyi derken öyle sıcak falan düşünmeyin. ılığın biraz altı. güneş var iki haftadır. fakat heran gidecekmiş gibi duruyor.

    Sahil büyük ve güzel. Fakat taşları büyük, yani kumsalın. ilginç olan birşey var, deniz sürekli yani haftada bir iki kez çekilip geliyor. ve dün inanılmaz çekilmişti. neredeyse 800 metre gerideydi deniz.

    ne köy ne de şehir burası. Kasaba derler ya işte ondan :) evler, caddeler harika, düzenli. küçük biryer fakat vakit geçirilebilecek bir yer. şahsen ben bir aydır buradayım ve sıkılmadım. açıkcası birazda insanın kendisine bağlı.

    dışardan yemek pahalı. örneğin geçenlerde bir tost yedim ve bir de çay aldım. tostun yanında tabakta biraz salata ve patates kızartması vardı. TL olarak hepsine 15 TL ödedim. yiyecek ve giyecek burada pahalıdır efendim.
    1 ...
  14. herşeyi islama yoran kafa

    1.
  15. Az önce Mehmet Ali Birand'ın ölüm haberi haberlerden duyuldu. Ve kafalardan biri diyor ki efendim,

    -islamiyete bir faydası olmuş mu?

    başka bir kafa cevap veriyor,

    -Ne olacak onun faydası!

    Birinci Kafa devam ediyor,

    O zaman boşver...

    Burada bir Dine ya da islam'a herhangi bir laf yok efendim. Burada, yani dünyada, bu tip insanların da var olduğu gerçeğidir asıl sorun.
    0 ...
  16. bir karadağ hikayesi

    1.
  17. efendim bir gün karadağa doğru yol aldım, yolda giderken karadağ ile ilgili -ayrıca sosyolojik bir tanıdır- komik bir hikaye duydum. Hikaye şudur.
    Yugoslavya dönemidir. Ve tito bu birleşik ülkeleri (yugoslavya) ayağa kaldırmak, iyileştirmek, diriltmek üzere bir kalkınma planı hazırlar. e tabi bu planın direkt maddesi çalışmak olacaktır. tito tüm yugoslavya ülkelerini gezer, toplantılar düzenler ve halka sesleniş konuşmaları gerçekleştirir. fakat burada ilginç bir şey yaşanır. karadağ'da geniş bir kalkınma programı toplantısı gibi bir program için toplaşılmış büyük bir mekanda tito konuşur.
    der ki, "arkadaşlar, yugoslavya'yı ayağa kaldıracağız, dirilteceğiz, fakat bunu hep birlikte ve çalışarak gerçekleştireceğiz."
    karadağlılar bilindiği üzere, inanılmaz tembel bir toplumdur. bu sebeple toplantıda homurdanmalar yükselir. bu durum karadağlıların canını sıkmıştır çünkü. sonunda biri el kaldırır ve söz alır.

    "peki efendim, kaç gün çalışacağız" der.

    tito cevap verir,

    "haftada altı gün çalışacağız"

    bunun üzerine homurdanmalar iki katına çıkar ve hemen bir başka karadağlı cevap verir.

    "ama altı gün çalışma nasıl olur! bu çok fazla" der. homurdanmalar tekrar yükselir, altı gün çalışmamı olur, sesleri duyulur ve sonunda tito cevap verir.

    "tamam, peki, haftada beş gün çalışma olacak" der.

    karadağlıların tepkisi yine durmamıştır. sesler tekrar yükselir salondan. tito dayanamaz ve çalışmayı beş güne indirir. ama salon bunu da kabul etmez ve böylece dört güne, üç güne ardında iki güne ve en sonunda da bir güne indirir. tartışmalar saatler sürmüştür. sonunda salondan biri kalkar ve der ki,

    "peki efendim, bu her hafta mı olacak?"

    hikaye budur işte. *
    0 ...
  18. like the back of my hand

    1.
  19. çok ilginç bir cümledir bu. der ki,

    "elimin tersi gibi"

    buradaki anlam bizim "avucumun içi gibi" sözüne çok benzemektedir. Fakat ingilizce oldukça yoğun ifadelerinde yani common expressions'da çok kullanılmaktadır. hatta cümlenin tamamı şöyledir efenim.

    "i know it like the back of my hand"

    ilginç bir detay daha var. buradaki "back" kelimesi eksiklilik anlamına gelen "lack" sözü ile bir akrabalığı var gibi bir şey de duymadım değil. yani Kelimenin kökeni olarak değil, yalnızca cümledeki yapısı açısından. bilmiyorum belki de yoktur. fakat Cümle aynen yukarıdaki gibi kullanılmaktadır, diyelim ve bitirelim efendim.
    0 ...
  20. rawiwan

    1.
  21. bir thai (kadın) ismidir. "güneş" anlamına gelmektedir. muhtemelen başındaki ra hecesinden türemiş olduğunu düşünmekteyim. aynı adlı bir arkadaşıma bunu sorduğumda bilmediğini söylemiş ve içimden ona sinir olmuştum.
    0 ...
  22. devlet ve savaş

    1.
  23. ilk bakışta tolstoy'un savaş ve barış'ı gibi dursa da yine de sizi şaşırtmasın. Devlet ve savaş ikiz mi ikiz, kardeş mi kardeş; aynı tastan su içip aynı ekmeği mi bölüşür dersiniz yoksa geceleri çift kişilik yataklarda birbirlerini mi okşarlar dersiniz, "aşkııım!" diye bağırıp "aşkın kurban olsun sana" mı derler dersiniz bilmiyorum fakat....

    Amasız mamasız; vatanlı sakaryalı; millili betonlu; tsk lı kırkaltılı; parlementer skipanter; dinli dinlemezi...

    Bütün savaşların sorumlusu devletlerdir. hepsinin *ötüne koyayım.
    1 ...
  24. zülal kalkandelen

    1.
  25. insana, böyle basitlikte bir "yazar" ın bir yerlerde yazıyor olabilmesi hem umut veriyor hem de azıcık kızdırıyor.
    0 ...
  26. vejetaryenliğin yararları

    1.
  27. Sadık Hidayet'in yazdığı bir inceleme kitabıdır. konuyla ilgili olarak tanıtım yazıma bakabilirsiniz.

    (bkz: http://www.insanokur.org/?p=37447)
    1 ...
  28. kahverant

    1.
  29. Böyle bir kelime yok; fakat ben uydurdum. Evet, uyduruk bir kelime, fakat oldukça ilginç bir anlamı var. Belki bir gün TDK da görebiliriz. Neden olmasın(?) Neyse, bu kelime kısa bir öykümde aniden aklıma düşmüş ve o anda kondurmuştum. Önce öykümdeki alıntıyı sonra da linki vereyim efendim.

    Kahverant nedir?

    "Kahverant, uyduruk bir kelimedir. Kahvehane ile restorantın sınıfsal içeriğinden hareketle, her iki kültürden alınan birer parçanın birleşimiyle ortaya çıkan;kahverant; vurguyu, bu bir birinden farklı kültürlerin arabesk çakışmasında bulmaktadır."

    http://www.uzunhikaye.org/icerik/kahverant-1737
    0 ...
  30. tutarsız kadın

    1.
  31. efendim tutarsız kadın nedir? Yeni tanıdığım biri bu başlığa çok uymaktadır. Buyrun öğrenelim,

    1- Ben feministim deyip, telefonda en dişi haliyle konuşmaktır mesela tutarsız kadın,
    2- ya da eski sevgilisinden sömürülerek ayrılmaktır.
    3- tutarsız kadın "ben kapitalizme karşıyım aynı zamanda" deyip 3000 tl maaş alıp, gönlünce de savurmaktır mesela,
    4- tutarsız kadın, "şöyle bir sahil kasabası olsa ve ben orada herşeyden soyut yaşasam" deyip, ona karşılık cevap olarak da "üç gün sonra sıkılırsın" dendiğinde o da, "a, evet ya" demesidir.
    5- tutarsız kadın geçmişte kötü adamlar tanıdım deyip, ama hala "kötü adam"larla dolaşabilmektir.
    6- Yine "ben feministim deyip" twitter'ına oldukça hard cümleler girip sonra da onu seven biri çıktığında, twitter'ını kapatmasıdır.
    7- Tutarsız kadın, güzel yüzlü olup, güzel bakışlı olup, güzel duygulu olup, yanlış hayat yaşamasıdır.
    0 ...
  32. el asir

    1.
  33. Amin maalof'un bir kitabında rastlamıştım çok beğenip not defterime kaydettim bende. Anlamı: Sonbaharın başlangıç günüymüş.
    0 ...
  34. çağıldama

    1.
  35. Suların taşlara akmasıyla çıkardığı ses.
    0 ...
  36. sdyeniyol

    1.
  37. troçki'nin yazdığı "yeni yol" broşürünün adını alan ve önüne sd (sosyalist demokrasi) ön eki koyan, kanımca türkiye'deki en iyi sosyalist siyaseti yürüten çevre. ne demokrasisiz sosyalizm ne de sosyalizmsiz demokrasi olamayacağı tarihsel/iktisadi/sosyal birikimlerin bilinci ile getirilen "sd" vurgusu, doğrudan demokrasi, ekonomide demokrasi ve toplumun tüm kurumlarında demokratik işleyişin bir nevi tanımlamasıdır.

    antikapitalist, feminist, ekolojist, enternasyonalist kavramlarının sıralanması ile de perspektiflerinin ve mücadele yöntemlerinin soyut ifadelerini koymuş oluyorlar. somut olanın ise foti nin sıklıkla ifade ettiği gibi aşağıdakilerin öz insiyatiflerinden doğacak, kendilerini özne kılacak, toplumsal mücadelelerin toplamı belirleyecektir. aslında foti nin sıklıkla dile getirdiği bu kavram ya da yeni yol dergisinin çizgisi genel anlamda marksizm'in ve anarşizm'in teorik politik birikimlerinin üzerine kuruludur. marksizmin örgütsel disiplinliliği ile anarşizmin yerel ve bireysel öncelliği arasında kurulacak evlilik daha doğrusu bu iki tarihsel praksis akımın evliliği, geleceğin tek perspektifi olacağını adını özgürlükçü sosyalizmde bulan üst kimliği ile masis in ifadelerinde okumuştuk. masis elbetteki yukarıdaki iki isim evliliğinin adından bahsetmemişti ama perspektif budur.
    0 ...
  38. bahab

    1.
  39. Efendim, "TDK sözlük" bu kelime için buraya yönlendirme yapmış bende biraz daha ayrıntılı birkaç cümle kurayım dedim.

    Bahab (alıntıdır) :

    "Beklenmeyen ama belki uzun zamandır düşü kurulmuş, belki önceden hayal bile edilmemiş bir karşılaşma anından duyulan geniş ve derin sevinç. - Zıtlıkların karşılaşması, ani süprizler."

    metis ajanda 2012 -olmayan kelimeler adlı kitapçığının 25. sayfasında "bahab" a örnek olarak baudelaire'nin bir şiirinden alıntı,

    doğa bir tapınak, canlı direklerinden
    anlaşılmaz sözlerin yayıldığı yer yer;
    insan orda simgeler ormanından geçer
    bildik bakışlarla gözlenirken derinden.

    (çev. sait maden)

    Bir örnek de benden:

    Bir sahildesiniz, sonbaharın ortaları ve siz uzak bir şehrin sakin mi sakin kasabasında, yüz kıvrımlarınızda dolaşan, avuçlarınıza ve dirseklerinize dokunarak geçip giden denizin yumuşak dalgalarının soluğunda ufka dalmış bakmaktasınız. Bulutlu ve serin havalar yüzünden kimseler gelmemektedir artık bu sahile. Başını -ufka yaklaşan- güneşe çeviriyorsun. içinden -aniden- gölge gibi bir duygu geçiyor o anda. Sen de anlamıyorsun önce. Sanki, güzel bir şey, fakat gizlediğinin ürperiliği, sende tanımlanamaz bir çekicilikle birlikte, mis gibi kokan bir şiltede uykuya dalma hissini de dizlerinden göğsüne kadar sarmakta seni. "Bir şey..." diyorsun. "Kilometrelerce uzağa kaçmamı, beni buraya, bu sahile kadar çeken bir şey olmalı... Ama... Sadece bir rüya olmalı bu his" Milyarlarca olasılık bir insana neredeyse herşeyi yaşatabilir, diye düşünürdün uzun yıllar evvel. Fakat artık böyle şeylere inanmıyordun. Ta ki bugün anlaşılmaz fakat tanıdık kalp atışlarının hızlanmış ritmi seni düşünmeden buraya kadar getirene kadar. Güneş yarıya kadar batmıştı. Gittikçe hava daha da serinliyor, dalgalar hırçınlaşmaya başlıyor. Olmanın ve olmamanın arasında ince bir çizgi vardır derler. O çizgi ki... Bir nefes... Soluk... Dalgalarınınkine hiç benzemiyor... Korkuyla geriye dönüyorsun güneşin yarıya kadar batmış görüntüsünden çekerek gözlerini. inanılmaz, muhteşem, kalpleri durduracak kadar rüya, kabus... Alev gibi saçları hemen önünde neredeyse yüzüne değecek kadar yakın, gözleri parıl parıl derin bir okyanus, o okyanus rengi gözleriyle aydınlanmış yüzü, ince derisiyle mermer bir antik yunan heykeli kadar kusursuz üstelik... Hayalin ve gerçeğin, rüyanın ve uyanıklığın, dünyanın ve cennetin, maddenin ve ruhun... Yüzünde son gün ışıkları. Kim olduğunu ve nerede olduğunu bilemeyeceksin hiç bir zaman. O var mıydı, yok muydu? Bilmiyorum... Ben de bilemedim...

    işte o an bir bahab yaşamışsındır...
    0 ...
  40. kapitalizmde korku

    1.
  41. Dieter duhm'un 1970 de yazdığı mükemmel kitap. Asla dönemsel bir kitap değildir. Uzun gelecek yüzyıllara kadar uzanmaktadır. Bu kitabı bir çok arkadaşıma tavsiye ettim hatta gidip toptan alıp dağıttım. Bir psikoloji kitabı olmasının yanında toplumu, bireyi, aralarındaki ilişikliği, insanın biyolojik, kültürel, tarihsel, ve iktisadi faktörler ışığında sözüm ona burjuva ve/veya ilahi saptamalara karşı tokat gibi bir sosyopsikolojik analiz sunan ve sadece 200 küsür sayfalı kitap. Mutlaka okunmalı ve okutulmalıdır.

    Kitabın içerik ana bölümleri,

    korkunun psikolojik teorisi
    kapitalizm bütün tipik özellikleri korku üretir
    kapitalist toplumda korkunun ortaya çıkmasının ve yeniden üretilmesinin daha ayrıntılı anlatımı
    korkunun bireysel sonuçları: kapitalist toplumun insanının niteliksel portresi
    korkunun toplumsal işlenme biçimleri
    kapitalizmde korku teorisi üzerine bazı sorular ve bunların cevapları
    kurtuluşla ilgili bazı düşünceler

    ana bölümlerin bir yığın alt başlıkları da vardır. sığmayacak diye yalnız ana bölümleri yazdım.
    1 ...
  42. harelenmek

    1.
  43. Farsça kökenlidir.

    Anlamı: Kımıldadıkça üzerinde parlak çizgiler oluşup; görünmek, dalgalanmak, anlamına gelir.

    örneğin, edebiyatta balığın pulları için tanımlanabilir.
    0 ...
  44. © 2025 uludağ sözlük