william shakespeare en sevdiğim ve bukadar güzel nasıl yazdığını anlayamadım sonedir.
yıldızları süpürürsün farkında olmadan
güneş kucağındadır bilemezsin
bir çocuk gözlerine bakar arkan dönüktür
yüreğinde kuruludur orkestra duymazsın
koca bir sevdadır yaşamakta olduğun
anlamazsın uçar gider koşsan da tutamazsın
insanların ne olduğu hakkında pek fikri olmadığı sadece moda diye gittiği gürültülü iğrenç bir mekandır. sabaha kadar içilir sonra rezil bir halde polis çevirmesinde polise saldırılır. ve ertesi güne müthiş bir baş ağrısıyla başlanır. ve bumların hepsinden sonra da arkadaşlara acayip eylendik denilir.
dünyanın en farklı oyunudur.
sanki bir oyundan çok sinema filmine benzer ve siz kendinizi oyundaki krakterin yerine koyarsınız.
ikinci oyunu leonla bitirenlerde ağlama etkisi görülür. (ben değil bi arkadaş)
zamanında yeteneksiz bi yönetmenin aksiyon sahnesinde böyle bir tır kullanması ve bunun bir kılişe haline gelmesi. tabi burda sorulması gereke sorular var:
1 o tır şehir merkezinde ne yapıyo
2 niye bu tırların altı hep gecilebilecek kadar yüksek
3 niye birinci arac geçince durur
4 niye iki araçta bu tıra çarpmaz
şimdi yüzdelik dilime göre makina mühendisiği puana göre baytar başarı sırasına göre kaldırım mühendisliği.
iki ay sonra....
ooo bahadır bey dersanemize hoş geldiniz.
cizgi filmi çok sever tüm karakterleri bilir ezbere cingılını bile söyler ama sonra utandığından söylenen sözdür. yaşasın çizgi film elli yaşımda bile izliyeceğim.