beyni birbirinden gereksiz fakat o an için faydalı şeylerle doldurmaya çalışmak, üzüntü veren, iç acıtan gerçeklerden kaçmayı denemektir; ta ki "bu işlerle uğraşırken hiç aklıma gelmedi lanet duygular" düşüncesiyle çabanızın boşa gittiğini görene kadar.
erkeklerin hayatlarının en zorlu dönemlerinde karşılaştıkları ve sanıyorum bu yüzden de hayatlarında çok ayrı bir yer edinen kişi. her erkeğin olmada da çoğunluğunun ömür boyu arkadaşlık ettiği en azından bir asker arkadaşı vardır.
münir nurettin selçuk bestesi kalamış şarkısında geçen, "bu şehrin neyini bu kadar seviyorum" diye düşünen insanlara "hakkında bu kadar güzel şeyler söylenmesi" cevabını verebilen cümle. aslında sorudan ziyade tartışmak istemiyorum bu konuyu anlamı barındırıyor bu sözler içerisinde. sözler behçet kemal çağlar'a ait.
"istanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar
düşsün suya yer yer erisin eski zamanlar
sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar
bir tatlı huzur almaya geldik kalamış'tan, ah kalamış'tan."
erzurum'a ait neşeli bir halk türküsü. o kadar güzel bir türküdür ki ibrahim erkal dinlemeyen bir insanın ibrahim erkal dinlemesine sebeb olur. lemide diye de bilinen bu türküyü şahsımca en güzel hilmi yarayıcı seslendirmiştir.
işte o sözler;
Aya bak nice gider
Ay dolanır gece gider
iki de kaşın arası
Bir yol var haca gider
Lemide hayranin olim
Kara kız kurbanın olim
Aya bak yıldıza bak
Suya giden kıza bak
Kız allahın seversen
Dön de bir yol bize bak
Lemide hayranin olim
Kara kız kurbanin olim
Ay akşamdan geridir
Buralar nerden geridir
Kalkın gidin a dostlar
Buralar ehvan yeridir
bir kemal sunal filminde söylenmiş yallah cinler yallah bu konuda söylenebilecek en ilginç şeyi söylemiş olduğu için üzerinde çok düşünmediğimiz cümlelerdir.
hülya koçyiğit ve cemal gencer'in başrollerini paylaştığı bir metin erksan filmi. tabii ki yönetmen metin erksan olunca biraz eli yüzü düzgün bir film çıkabiliyor ortaya.
--spoiler--
kanser hastası bir genç kadın, yavaş yavaş ölmeyi göze alamadığı için hızlılarından bir kiralık katil tutuyor. gerçekleşmesi gereken gerçekleşiyor ve birbirlerine aşık oluyorlar. evleniyorlar.
filmden bir monolog:
komadaki eşini ziyarete giden adam boş yatağı görünce hemşireye bakar.
hemşire "eşiniz komadan çıktı, eve gitti" der. sanki kuaförde aramış gibi adam kadını; yenge az önce çıktı der gibi. hüzünlü olmasına rağmen bütün hüznünü alan böyle de bir sahneye de sahiptir bu film.
--spoiler--
serdar gökhan'ın jön olduğu bir film dersem anlarsınız ne menem bir film olduğunu. ayrıca perihan savaş ve cikli oyuncuların bir numarası sezercik de dahil bu filme. yine de hakkını yemeyelim eğlenceli bir filmdir. vay ne beler oluyor hayatta dedirtmiştir sonra da bu gerçek değil film icabı da dedirtmiştir. bolca dedirtir.
--spoiler--
kezban ismine yakışır bir kezbanlık yaparak çiftlik sahibi kenan'lan samanlıkta işi pişirir. samanlıktan hatun kaldıran kenan korunmayı akıl dahi etmemiştir ki sezer isimli musibet çocuk gelir dünyaya. benim oğlumun senin gibi anası olmaz diyen kenan sezer'i alır şehre götürür. neyse sezer büyür büyür küçülür de anasını "dünyanın en gözel karısı" yapmak için çeşitli hocalar neyin tutar. film mutlu sonla biter. nasıl mutlu sonsa kenan kezban'a tokat falan atıyor. aradan geçen on dakikalık zaman diliminde affediliyor kezban tarafından. tamam nefret öç duyguları iyi değil de bu adam seni köylüsün diye senelerce çocuğundan ayrı bırakmış be kadın. çok doluyum sözlük.
--spoiler--
bir kere gündelik hayatta karşımıza çıkan lakin zerrece iplemediğimz olaylara bir troll hassasiyetiyle yaklaşmak ve evet yahu bu tespit işime yarar diyebilmek, insanların arkamızdan ettiği onca küfrü umursamadan gülüp geçebilecek bir pişkinliğe sahip olmak ayrıca özel mesaj kutunuza dadanacak insanlarla muhatap olacak kadar gözü kara olmayı gerektiren bir durumdur. yazdıklarıma bakınca troll olmak olmamaktan daha zor gibi görünüyor.
--spoiler--
hızır dede garibanlara yardım eden bir zat. bir şirkette sekreter olan leyla'nın okumasına yardım etmiş. rahmetli olunca yerine oğlu orhan geçiyor fakat leyla'nın bu olaydan haberi yok. çalıştığı şirketin sahibinin üç oğlu da aşık leyla'ya. leyla bu durumu hızır dedesine bildiriyor. olaylar gelişiyor.
--spoiler--
türkan şoray ve cüneyt arkın'ın başrollerini paylaştığı nejat saydam filmi.bir romancıyı canlandıran cüneyt arkın'ın yakışıklılığın dibine vurduğu bir filmdir. insana romancının kitabını alıp devamlı arka sayfadaki fotoğrafına bakma isteği verecek derecede.
--spoiler--
yıldız zengin babasının baskılarından bunalmış bir kızdır bu baskılara dayanamaz ve evi terkedip fakir bir semtte oturmaya başlar. taşındığı mahallede tanıştığı cemal'e arkadaşça yaklaşır fakat zavallı genç bu ilgiyi yanlış anlar; bu arada yıldız, fabrika sahibi olan murat'a aşık olur ve tahmin edersiniz ki davul bile dengi dengine mantığıyla murat da ona aşık olur. filmin akılda kalan yanlarına gelince: cemal saçlarını sevdiği kız uğruna taravolta * model yaptırmak için berbere gider, bıyıklarını kesmek isteyen berbere hayır der, aşk için bile bıyıklarından vazgeçmemiştir. murat çok insancıl bir patrondur fabrikada işçilerledir hep; eğer değilse yıldız iledir. yıldız aşık olunan kadındır işte; çok özelliği yoktur.
--spoiler--
edit: imla
o da bıyıklarıyla tanınan aktörlerimizden biridir. siyah beyaz filmlerin bazen kötü bazen iyi kişisidir. bahsi geçmiş "kitapsız ilim ahmet tarık tekçesiz film olmaz" cümlesi belgin doruk, göksel arsoy'un başrollerini paylaştığı evcilik oyunu filmi başlarken görülür.
izel'in hasretim şarkısında geçen bir cümle. fakat öyle bir cümle ki yanlış anlaşılma rekorları kırmış, muhtemelen kırmaya da devam edecek. gurup kelimesini grup olarak anlamış olmak bir nebze anlaşılabilir gruba bakıp dalmak da mevcut şarkı sözlerini düşününce anlaşılabilir. guruba bakıp dalma anlaşılabilir mi derseniz gurup kelimesinin anlamını bilirseniz o da anlaşılabiliyor. bir de gurup değil gurub diyen arkadaşlar da var ama tdk'da gurub sözcüğüne rastlayamadım. benim böyle bir başlık açmam anlaşılabilir mi? can sıkıntısının nelere kadir olduğunu bilirseniz o da anlaşılabilir.
başarılı olan erkeklerin ya da kadınların göze hoş görünmesiyle alakalı bir durumdur. nasıl bir algılamadır bilemem fakat ahmet mete ışıkara en seksi erkek seçilmişti bir zamanlar.
sanki ayrılıktan ziyade karşı tarafın kendisini terketmesine kafayı takmış bir adamın duygularını anlatan sözlere sahip bir şarkıdır. yine de güzeldir sözleri.
--spoiler--
söyleme bilmesinler bu aşkın bittiğini
neden beni bırakıp terk edip gittiğini
--spoiler--
bayat ekmekleri değerlendirmek adına yapılan, yapılışı yörelere göre değişen, adı dahi basitliğini ortaya koyan, lezzetli olduğu konusunda çoğunluğun hemfikir olduğu güzel aş.
internettten alışveriş yapamadığı için arada sırada acaba alsam mı bir kart diye düşünen sonra da aman o da eksik kalsın diyen insandır. hala kredi kartı kullanmayan insan olması sebebiyle kendisine kimi zaman aferin kimi zaman mal diyebilir fakat hayat devam eder.