bademici
351 (ağır abi)
yedinci nesil yazar 2 takipçi 16.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    başbakanın olimpiyat sunumu

    1.
  1. başbakanımızın olimpiyat sunumlarında yaptığı konuşmadır.
    O degil de basbakan bugunki sunum konusmasinda " karimdan ve cocuklarimdan cok ozur dilerim ama ben en cok spora asigim" demistir.simdi emine hanim kendisini yataga almasa yeridir, kadin kismi" git git o cok asik oldugun spor girsin koynuna boyu posu devrilesice" diyor; dusunsene tayyip elinde battaniye yastik salona gidiyor bi yandan da " la cok mu abarttim aq noldu ya " diyo; hayat zor beyaaa
    Ayrica kendisinin bu caponlara " amaaan ben de capon romani kicimin kenari" demesini beklerdim, malum ozu koku kasimpasali ceribasi torunu bile olabilir; dusunsene hababam sifindaki koylu ahmet bile atar yapiyo bu memlekette, basbakan takunyasiyla geri donuyo cildirirsin..
    bu saatte oturup bu huzunlu hikayeyi kaleme aldigim icin de kendimi ayrica takdir ettim bana ne la milletin yatak odasindan
    Kasimpasasindan, yasar ustasindan te allaam yaaa
    Bu arada caponlar bizim dostumuz baris abi bile gitmisti orda turk bayraklari actirip sarki soylemislerdi ne guzel gunlerdi onlar yaa herkese on puan, on puan, on puan..
    1 ...
  2. demokrasiye sadece sandıkta müdahale edilir

    1.
  3. "Demokrasiye sadece sandıkta müdahale edilebilir, bunun dışındaki her şey gayrimeşrudur." sayın başbakanımızın 31 temmuz tarihli tweeti dir. okuduğumda acaba kendisi demokrasi kavramının anlamını tam olarak biliyor mu diye düşünmemin yanı sıra, bildiğim kadarıyla sandığa müdahale edilmez; seçim zamanı insanlar sandığa gider oy kullanır ve o oyların sayılması sonucu parlamento üyeleri seçilir. kendisi sandığa nasıl bir müdahalede bulunmayı düşünüyor tam olarak anlayabilmiş değilim ve unutmayalım ki "dil ifşa eder".

    edit: demokrasi kavram olarak zaten beraberinde sadece sandık kavramını getirmez. john j. patrick'in kategorileştirmesine bakacak olursak politik eğitimin dört temel aşaması vardır: bilgi, entellektüel yetenek, katılma isteği ve tutumlar. bunlar politik eğilimi yüksek vatandaşlar yaratma güdüsü ile ilişkilidir. modern dünyada eğitim hizmetleri büyük ölçüde iktidarın tekelindedir. eğer yurttaşlık eğitimi, çoğulcu değerleri gözeten bir şekilde gerçekleşirse birey de kendi kültürünü sürdürebilir. fakat bu süreç demokratize edilmezse, bireyin gelişimi, hükümete uygun bir alet olarak kalır. sadece sandığa gidip 4 senede bir oy kullanmak politik endoktrinasyondan başka birşey değildir. "sandığa git oyunu ver, sonrasında ülkede olan biten hiçbir şeyle ilgilenme" rte hükümetinin meşru göstermeye çabaladığı özgül ideolojidir. politik eğitimli yurttaş ise bunun dışında kalmalıdır. bireylerin yönetime katılması büyük ölçüde eğitimle ilgilidir. bunu bakanın "eğitimi yüksek kitleden oy alamıyoruz" açıklamasında da gördük zaten topluma biçim ve yön verebilmek için geniş yurttaş yığınlarının yaşanan koşullarda toplumsal ortamın niteliklerinin ne olduğunu, nasıl işlediğini, nasıl değiştirilip geliştirilebileceğini bilmesi zorunludur. içinde yaşadığı toplumun gerçeğinin niteliğini, özelliklerini bilmeyen insanlar bunları önlemenin de yolunu bilmez; böylece kendilerini yönetemezler. buradan yola çıkarsak , insanlara sürekli demokrasinin yanında sandık sözünün söylenmesi aslında subliminal bir mesajdır ve demokrasi eşittir sandık söylemine çıkarız ki, bu da demokrasi kavramının tanımını daraltır. modern demokrasiler çoğunlukçu değil, çoğulculuk kavramında sağlıklı işler. bağımsız medya, insanların gösteri yapabilme özgürlüğü, dernekleşme ve sendikal haklarını savunabilme, çok kültürlülüğün dile getirilebilmesi sandık demokrasisinden çıkışı gerektirir ve politik eğitimli yurttaşın sahip olması gereken melekelerdir. tüm bu yazılanlar ise ateist bir söylem olmaktan ziyade politik bilimde hem lisans hem de yüksek lisans yapmış kişinin eğitimli süzgecinden damıtılmış bilgilerdir. ve yineliyorum "dil ifşa eder".
    3 ...
  4. eskitilmiş

    1.
  5. sattas adli grubun en dinlenesi sarkisidir. sahsimdan sukelayi kapmistir.

    soğuk yağmurlu bir gün olsun ama evdesin televizyonda bir film
    eski aşkları anlatır sen sadece usulca izlersin
    bir kadın bir adam var terazinin ucunda iki insan
    bir hüzün bir gülmece var aşk dediğin sadece bir kumar
    hep izleriz biz böyle her şeyin eskisini siyah ve beyaz
    eskitilmiş sadece hüzünlü mutluluklar
    benim filmim burada başlar özne, eylem, drama ve gülmece var
    her şey güzel başlar inanırlar ama kötü rolde de yaşam var
    başta söylenen şarkılar birden istek almayı bırakırlar
    hani aşk dediğin sonuna kadar bağırır, çağırır belki de biraz saçmalar
    hey dostum iyi dinle bak bağır, çağır, saçmala keyfine bak
    inatçı olmalısın yoksa aşk dediğin filmin sonuna kadar
    önce bir kendine bak inandıklarına ardından
    sen neye inanırsan inan, her zaman mutlu olmaz ki insan
    eskitme bekletme sen, düştükçe yeniler kendini insan
    inanınca bulunur eskitilmiş mutluluklar
    2 ...
  6. sose cihangir

    1.
  7. cihangir meydanda yeni açılmış güzel meyhane ocakbaşı. Geçenlerde gittim resmen müdavimi oldum. işletme profesyonel değil, bir aile işletmesi. işletmecileri her gelen müşteriyi kapıda karşılıyor ve her gelenle tek tek ilgileniyor. cihangir gibi götü kalkık bir semtte, ilk girişten itibaren hiçbir yabancılık çekmiyorsunuz. bir de buraya takılanların çoğu mekanda tanışıp kaynaşmış, tek masa 10-15 kişi koloni halinde oturuyorlar. biz bir arkadaşla gittik gecenin sonuna doğru alkolün de etkisiyle sen bacı ben kardaş modeline geçiş oluyor. bir kere gidip insanlarla tanıştıktan sonra, istediğin zaman yanında kimse olmadan çıkıp gidebilirsiniz ve canınız sıkılmaz. hani çocukken cep telefonu falan yokken topunu kolunun altına alıp, okul bahçesine gidersin ve illaki oynayacak birilerini bulursun aynen öyle bir ortam var. fiyatlar da cihangir şartlarında makul. (işletmecileri de taş gibi hatunlar benden söylemesi)
    0 ...
  8. susuşum başkaydı

    ?.
  9. Gölgesine sığındığım gece! Sen söyle hangi ayrılık çıkarır darağacına asılmış gönlümden ipini?
    Bir lahzalık sevincimde tıkandı kaldı yüreğime..
    Yutkunamadan bir masal daha bitti gönül surlarımda..
    Şimdi kalemede meylim kalmadı..
    Kalemse bana isyanda..
    Artık gönlümden değil yüzümden şiir aktığını söylüyor dostlarım..
    Şimdi satırlar ardına saklanmış gözyaşlarıda ifşa olsa yalancı bir baharın sızısını yakar, kül eder yüreğim..
    Seni değil hayatı yalanlıyorum ben!
    Şimdi sözlerinle ağlasanda bir kapı daha kapandı aşka!
    Kaç kurban gerekir ki bir aşka?
    Kaç adak adanır mutluğa?
    Eylülde bitti sonunda..
    Hayat değilmiydi bizi terkeden acımasızca?
    Bir düşten daha uyandım..
    Terler içinde kalkıp yine seni sayıkladımya helal olsun hayat sana!
    En fiyakalı sözü vurdun gönlümden yana!
    Suskun bir aşk kadar felç eden varmıdır yüreği bilinmez ama her kişi aynasıdır karşısındakinin..
    Hissetmek için hissetmesi gerek karşındaki suretin..
    Ve nasıl hissediyorsan hissediliyorsundur bilmelisin..
    Sevgiyi geceyle süsleyen, geceyi bize veren..
    Bir örtü çekip üzerine kurtulmak kötü düş(üş)lerden...
    Sonra derince bir iç çekip geçmişe hapsetmek senli düşleri..
    Bir düşten öte bilmemek için seni...
    Hayata yenilmemek ve yalancı bir yâre kanmamak için susturmak gerek harfleri..
    Sessiz harfleri ayrı kefeye koyup, sesli harfleri söküp atmak alfabemizden..
    Gurur yapma demeyin..
    Bu gurur değil sadece acıtmadan yüreğimi, ağlatmadan gözlerimi, duymadan sözlerini kapatmak bu defteri..
    Eee 'si işte böyle!

    Susuşlarım bundandı..
    *
    0 ...
  10. © 2025 uludağ sözlük