belediyenin meslek edindirme kursları gibi oldu ama olsun. bunlar;
cu, cı, cuk ve en önemlisi olan çük'tür. uzar gider... yani bu ekler. içiniz acayip fesat. neyse...
hemencecik açıklayayım ne oldugunu ve nasıl kullanıldıgını. misal;
sözlükçü, sözlük yazarlarına kullandıgımız terim ulan bu. hepimiz sözlükmü satıyoruz. e hayır. ama her zaman bu kadar değil bu olay. biz bunları bakkal, manav, kasap içinde kullanıyoruz. bakkalcı, manavcı. hatta bazen daha beter sıçıp buz dolabı için servisten gelen elemanlara buz dopalpçı bile diyoruz.
bazen bu ekler masum olmaya bilir. futbolculara topçu diyoruz ya. adamın çoluk çocuğu var sen kalk adama topçu de. alıştılar kızmıyolar artık. zaten adamlara tükürüyoruzda, sövüyoruzda.
ama kardeşim biz kızıyoruz. şu ekler yerine daha mantıklı şeyler bulsak? yani bilgisayarcı yerine bilgisayar operatörü gibi. yani sistemci arkadaş hadi olmadı uzmanı gibi terimler kullanında zevkli olsun. en azından işportacı dalıyla bir farklılık olur değil mi?
ama biz onunda itina ile bokunu çıkarırız. herkese ama herkese aynı ünvanı veririz. kasap operatörü yada et uzmanı gibi.
yarın bir gün arkadaşın biri çıkar berber sistemleri diye dükkan bile açar. zevki kalmaz ki. alışmışız biz kardeşler ve altın makas berberlerine.
biz en iyisi yine cu, cı gibi eklerimize devam. gerisi yalan anasını satayım. hem daha zevkli. kullanmayan çük olsun. yani mesleki olarak...
iki seks sonrasi dunyaya gelen cumhurbaskanindan daha iyidir. yani grup seks olmamıştır. yani kimin kimden oldugu bellidir. bir o.ospu çocuklugu söz konusu değildir.
aylardır belli olan durum, hal filan. mis gibi tayyip erdoğan başbakan, abdullah gül ise cumhurbaşkanı olacak işte. hatta planlar daha büyük. sayın büyükanıt kaçırılıp infaz edilerek yerine ise eminönü yeni camii imamı atanacak. demedi, yazmadı, bire bilmem kac verdi demeyin. cuma namazlarını kacırmayın. *
makaradan anlar,beşiktaş yedek kulubesini evi gibi tanır, inönü koridorlarının fayanslarını yapan amca gibi mili metresine kadar anlatabilir, her konu hakkında mutlaka tezahürat bilir, anlaşılan kadar bilişimci, berberleri seven ve kafasını tıraş esnasında yıkarken elinden su içmeye çalışan, bakkala giderken parasını elince sıkan çocugun saflıgında, azraile "bile siyah-beyaz rahmetli beşiktaş" çektirebilecek bir adet yazar.
ama arkadaş okuyoruz mokuyoruz ama e yeter be kardeşim. runje ve bakinin nufüs cüzdanlarında arka yüzde bulunan aile sıra no ve cilt no kısmına kadar öğrendik. hatta tirübünde yaşanan her şeyi biliyoruz. para verip bilet alacagımıza girip seni okuyoruzda.
biraz şöyle bilardodan uzaklaşsan, berbere git tamam ona diyecek laf yok tamam da başka konulara değinsen de okusak?
mesela süper marketler, benzin istastonlar, vapurlarda limon sıkacagı satan amcalardan. he?
kırmızı bmw içinde son ses ibrahim tatlises dinleyen adamın üvey çocuklarıdır. sol cam kenarında oturan elemanın ağzı kesinlikle küfürlüdür ve elemanların arasında kesinlikle beyaz gömlekli biri vardır.
-daha yanaşmadan iskeleye atlamaya imkan vermeli
-akbil bastıktan sonra kapanmaya başlayan kapıya yetişmek ve binmek için zevk vermeli
-içinde kampanyadan cıkan "say say say saylaaar" diye bağıran çaycısı olmalı
-tırnak çakısı, limon sıkacağı ve 27 kere yanabilen kibrit satan abilere özel yer olmalı ki savaş esnasında düşmesinler
-üzerinde ido, dido, mido tarzı yazı kesinlikle bulunmamalı
-kaptanı sahile yanaşırken beyaz saçlarıyla yavşak yavşak gülümsemesin...
ev ve iş arasında ki saat farkını değerlendirmek açısından aramıza gelen yazar. elinden tuttum getirdim. öncesinde götürdüm bunu bir berbere sacını sakalını tertemiz kestirdim de adama benzedi. nil karaibrahimgil dinler, burnu akınca gripin döngüsüne kapılır, süper kola içer. aslanım benim.
2 gün uykusuz kalarak tamamlanan işin akşamı eve dönülmüştür. tek hedef temiz bir düş ve sıcak yatak. ama acele ederken su bile zarar verir bünyeye. günün ağırlıgı ayaklara çökmüştür iki iyiden iyiye hissedilir. duştan çıkıldığında ayaklardan "slaps slaps" efekti gelmektedir. kısık ve düşünceli gözler ile düşünülür. hayır bu günün ayaklara çökmüş yorgunluğu olamaz!!! allahu ekber o da ne?
her hareketiyle ön planda duran ve mesleki karizma acısından uygunlugudur, olmalıdır da. mesleki başarı açısından mutlak bir bağ vardır.
mesela, bir kere avukatın ağzından "müvekkilim" kelimesi çıktıysa tamam, sıçtık.
asık surat, sinirli, elinde kalemi adamıdır. üstelik dolma kalem. mübaşirler ayar olur bu adamlara.
yaptıkları işin arkasında durabilmeleri için mutlaka abartılı olmayan hoş ve tikky isimlerden olmayan senin benim gibi bir ismi olmalı.
mesela hakim söz verirken;
diye. ıı ıhh olmadı bu. baştan gitti dava zaten daha niye girdi ki duruşmaya. hele berkcan? sayın mı desen bayan mı desem belirsiz.
zaten onu oraya getiren adamda suç. ziya desen paso yalan. ama bir de sadece adıyla kazanan tipler vardır. böyle haydar, osman, ziyettin gibi olanlar.
misal bizim iş yerinin altında bir avukat abimiz var. adamı tam ipe götürecek bi isme sahip. "ali asar". yalanım varsa asansör bozulsun her gün 4. kara yürüyerek çıkayım.
hele bir de beni dava eden adamın avukatı bu olsa. hele bir de adım ali olsa. al çeketi ordan uzat elleri kelepçelesinler.
ya bilgisayarcılar? en baba isme sahip olmalılar. niye? o kadar yalan soyledikten sonra biraz standart üstü bir karizması olmalı ki aynı adamı tekrar dolaba getirebilmeli, bugun geliyorum abi dedikten sonra 2 gün sonra uğrayıp mecburi gülümsedigi zaman garip olmamalı, lisans ücreti alıp çakma xp kurabilmeli.
bir de aynı zamanda yurdum insanı bilgisyarcıları hep insan üstü varlık* olarak gördüğünden farklı olmalı bir kere.
-e ben muzaffer beyi görecektim
+nereden geldiniz diyim?
-şey volum* bilgisayar abuzer ben eheh*
+veysi bey yok s.ktir git
bu gariban ne yapsın. bi kere top sakalı yok. keçi sakal bile kafi aslında ama. körpe garibim.
sonuç: zabıtalar irfan olmasın, ibnelik yapıyolar. doktorların hepsinin ismi can olsun. itfaiye erlerimiz ise mithat veya rıfat yapılsın. mahalle demircilerine dokunulmasın apdi ismi yakışıyor onlara. trafik polislerinin ensesi kalın olmasın yeter bana.
osmanın sordugu hatalı soru ve hazin sonu. müthiş soru sorulur ve olaylar yusuf abinin osmanı mor ışığa tutup 2 defa gererek "şak şak!" efekti ile kontrol edip elinde buruşturmasıyla olaylar gelişir ve bir dramaya dönüşür.
genelde 50 yaşını geçmiş cinnnet geçirme nedeni olan babadır. sürekli rehberden yanlış kişiyi seçip arayandır. kocaman parmaklarla tuşlara basamayandır aynı zamanda. hep oğlunu sekreter sanar ki bazıları da kontör aşırır. ama nah buraya yazıyorum bizimki kontör neyin aşırmıyo vallaha. ama sürekli olay yaratır.
akşam evde telefonu calar;
-bad5ector telefonum çalıyo*
+e aç baba
-tamam
+*
hasbinallah. aslında bad5ector diyene kadar bilmem kac karakterli kontör şifresini denese belki bi 250 yakalar.
bir diğer konu telefonun tuş kilidi denen teknolojiyi henüz sahiplenmemiş olmaları. sürekli tuş kilidi acık gezdiginden paso son aranan adamı gün boyu deli eder. misal genç osman. ben. 27 kere dedim bak "# tuş kilidi-tuş kilidi # - ben kilit pınar ehehe". pınarıda örnek verdim şu karşı sokaktaki. kilit ben ve pınar diye aklında kalsın adamın. ama nerde.
**dırınınnınn
+aloooo. babaa alooo
-haşurhuşurhuşşş*
+baba a.q yine tuş kilidine almamışın şu boku
biter tabi şu koduğumun kontoru. kanalizasyona da düşmüyoki şu meret kurtulalım.
her ne kadar karşılaşmak için beklensede arayı uzatan uuser. sürekli gizli kapaklı net alemine akıp titretmek gibi kötü bir huyu olsada güzel dişleri var. *
lakin belki rol yapıyor belki satıyor hadi olmadı arkadan düzüyor. tamam hakaret edelim eleştirelim, zamana yayalım, ohh, hatta daha ileri gidip özel hayatına laf edelim, sövelim. tamam. şimdi gelelim hiç mi teşekkür edecek bir gelişme sağlamamış? yani şu kalemi kırılmasın diye yerden alıp kırılmasın diye hiç mi masaya koymamış? kısacası hiç mi hakkı geçmemiş bu millete? şu yaşanılan günlük hayata bir gram mı parmak basmamış?
e çok mu özledik şu sigorta kuyruklarında elimizde bordrolarla bildirgelerle saatlerce beklemeye?
vergi dairesinde o yaşlı kokoş teyzelerle dilleşip 3 saatte bi tahakkuk alamamaya ve muhtasar vermeye?
devlete kdv ödemek için bile öğle tatilleri dahil sıcakta beklemeye...
şu kurban olduğumun internetini yani şu günlük hayatta kamyon yüküyle küfür ettiğimiz internet.hani şu sadece msn kullanmaktan başka bir amaç için kullanamadığımız olan. şimdi bu kadar bürokrasi nereden işliyor? kimin döneminde yapıldı bu kör olarak baktığımız değişiklikler? yoksa hala sürünüp orda burda vakit mi kaybetseydik? olmadı bu bir bok beceremedi diye söylenip 56k internete bile kurban mı olaydık? ben olmazdım. 24 saat yonja takipsici genç ile terbiyesiz.net sakini dostlarda...
ama insan eleştriye açıktır. milletin ağzıda torba değil. lakin yiğidi öldür hakkını yeme.
fıstık gibi edit: 3 nesil papatya çaylı çaylak pıtırcığım benim.
bir avuç fıstıklı edit: çaylaklıktan kurtulmuş yağmur sensörlü gıcırdayan sileceğim benim. kaşarlı tost yiyip belki gelir diye beklenesi.