beyler arıyorum arıyorum bulamıyorum. nasıl gudik* oluyoruz burda.
benim için uludağ sözlük bitmiştir diyorum ama bir türlü bitiremiyorum tek taraflı olarak. nasıl kendimizi siliyoruz. bir derdim var'a yazdım ama modlar yarın cumartesi diye şişenin dibine vurmuş galiba, hiç biri cevap vermiyo.
ben ne zaman mutlu olurum acaba?
şu an bi kelebek gelse ömrümün hepsini ona verebilirim. böyle bok gibi mutsuz yaşayacağıma, gitsin o yaşasın uçsun gönlünce.
sinirden patlayabilirim.
siktir olup gitmişsin. aylar geçmiş üstünden. daha ne yapmaya çalışıyorsun, amacın ne?
bazı insanlara hayatını verirsin, yine yetinmez. insanlar böyle. aç. senden sonra yerlerde sürünsün ister, bok çukurunda yaşa ister. bu kadar sinirlenmeme rağmen hala gülüyorum ama. ve hep böyle kalacağım.
orospu çocukluğudur. sözlüğü bu gibi işler için kullanan yavşaklar yüzünden düştüğümüz hale bak. size konuşuyorum orospu çocukları; inşallah sizin annenizi, kız kardeşinizi de düşürler ilk gördükleri yerde. umarım en yakın zamanda götünüz minareyi çalan hırsızın hazırladığı kılıf olur.
çok nadir görülen olmayanı düşünme konumuz. o da muhabbet 3-5 cümle daha uzasın diye.
yedek paraşüt var diye cevaplarsanız ya o da açılmazsa diye karşılık veriyor yurdum insanı.
bu ülkede muhabbetler o kadar boş ki, yarın ölmekle 50 yıl sonra ölmek arasındaki tek fark 49 yıl 364 gün daha fazla oksijen kullanmak.
ateistliğin türü mürü yoktur. tanrının varlığına inanmayan olarak tek türdür.
saygı insanın benliğinde olan bir şeydir. insanları; ateist ve saygısız, ateist ve saygılı, dindar ve saygılı, dindar ve saygısız gibi saçma saçma gruplandırma altına almaktan kaçınalım.
gözlerimizin önüne sunulan bir gerçek. bence aşırı güzel bir kadındır kendisi. hele ki şu fotoğrafında doruk noktasına ulaşmış hatun kişi. http://imgur.com/a9eGx
ironiden anlamayan dangalaklar diyor ki ergen. yapmayın, bu kadar salak olmayın. sazan gibi atlamayın.
ironik düşün, empati yap, olanı değil olmayanı düşün biraz da. gelip buraya anket doldurup vaktini öldürme. ömrüne yazık. dünya iyice boka sararken yanımızda duracak çok insana ihtiyaç var.
türk hikayeciliğinin en üst noktası. hikayeleri hakkında çok konuşmayıp okumak lazım. son üç cümleye çok dikkat. büyüyen eller'den;
"Çok hasta olduğum zaman, ateşim kırka yaklaştığı zaman ellerim büyür. Dev gibi ellerim olur. Çoğunca çocukluğumda olurdu.
-- Ellerim büyüyor, derdim.
Büyükanam, yahut anam ellerimi soğumuş elleri içine alırlardı. "Yok bir şey, yavrum yok bir şey! Bak benim elimde ellerin" derlerdi. Sakinlerdim bir iki dakika. Yine büyürdü ellerim.
Ellerim büyürdü ellerim. Ellerim ne kadar büyürdü aman yarabbi? Sokağa çıktığım zaman soğuktan ellerim küçülüverdi. Caddelerde idim. Binlere karşı birdim. On binlere karşı birdim."
kendine göre mutlu devlet yapısını şöyle oluşturmuştur;*
üretici sınıfı; toplumun haz peşinde koşan sınıfıdır. daha fazla mal sahibi olmak isterler bu haz ile. işleri güçleri daha fazla üretmek daha fazla mala sahip olmaktır. toplumun dinamiğidir.
koruyucular; şan ve şöhret peşinde koşan sınıftır. truvadaki aşil* buna örnektir. toprakları korumak için can atan sınıftır.
yönetici gücünü askerlerden aldığı için, onları kandırabildiği kadar büyüktür.
yönetici sınıf; gücünü akıldan alan sınıftır. yönetici sınıfının özelliği zekasıdır ve bu zeka ile hem haz peşinde koşmayı hem de şan ve şöhret hırsını engelleyebilmesidir. bunu engelleyebilmesi için yöneticinin filozof olması gerektiğini söyler. yani şu sözünü; ya krallar filozof olmalı ya da filozoflar kral.
idealar dünyasına ulaşmış bir filozofun o dünyayı geride bırakıp insanlığa yardım etmesi biraz zordur. çünkü gerçekliği görmüş kişiyi gölgelerin dünyasına döndürmek zordur. bunun olduğunu varsayarsak bile koruyucuların ve üreticilerin kendi çıkarları dışında hareket eden ve kendi düşüncelerinden olmayan birini başa geçirmesi de mümkün değildir. başta dediğim gibi ideal veya mutlu devlet tablosu kendi içinde çelişir platon'un. bu yüzdendir ki ondan sonraki herkes eleştirmiştir.
bonus bilgi olarak; platon ismi plato'dan gelir. arkadaşın boyu o kadar uzun ve omuzları o kadar genişmiş ki plato derlermiş.
ingiliz siyaset felsefecisi. leviathan'ın yazarı.
siyaset üzerinde düşüncelerini newton'dan etkilenerek oluşturmuştur. toplumun dinamiğini evrendeki atomlar ile açıklar. atomlar farklı yönde hareket ediyorsa sorun yoktur ama birbirleriyle çarpışınca sorun burdan doğar. bu çarpışmayı oluşturalacak bir devlet ile bitirmeyi öngörmüştür. fakat devletin başındaki otoritenin kontrolü yoktur. yani tiranlık gibi bir şey düşünmüştür.* otoritenin ağzından çıkan kuraldır.
machiavelli'nin siyaset meydanına ilk çıkış yıllarında teokratik erdem cumhuriyeti kuran bir adamın alaşşağı edilmesi, düşüncelerinin gelişiminde çok etkili olmuştur. kafasında yarattığı devlet sisteminde antik yunan filozoflarının aksine, siyasi düşünceyi tehdit etmeyecek ve güvenilecek unsurun halk olduğunu iddia etmiştir.
yazdığı prens hala daha geçerliliğini koruyor. hala daha liderler sonunda başarı varsa yapılacak her şeyin mübah olduğunu düşünüyor.
şu bir karikatürdür. darwin teoriyi öne sürdüğünde bir gazetenin ilk sayfasında ne yani böyle bir şey mi demek istemiştir bir karikatürist. yani işin espirisi.
işin eleştirisini eleştirmek teoriye destek çıkmak demektir bir anlamda. değil mi? düşmanının düşmanını düşman bellemek gibi. bu düşmanımıza yarar.
islam sadece adem ve havva'dan geldiğimiz söyler. evrim yoktur gibi sözleri etmeye bile gerek duymaz. dini inanç sorgulamamayı, mutlak bir inancı temsil eder. şüpheniz varsa inanmayın kardeşim. sen özgürsün. ben sana karışmıyorum. ama inanan kişinin dinine de saygı göstereceksin. böyle teorileri göz önüne getirip inançla dalga geçersen islamda katli vacip diye bir kural ortaya çıkıverir.
kendi kurduğu ülkesinde siyasi simge olan adam.
memleketimizin başı o kadar çok boş kaldı ki ondan sonra, şuan ki halimizi bilseniz yaşamak daha istemezsiniz.
ara güler'in dali hakkında dediklerine bakılırsa yaptığı her şey numaradan ibarettir. boş tuvale imza atıp asistanlarına resmettirip uçuk fiyatlarda sattığı söyleniyor.
bunları duyunca hayal kırıklığına uğramıştım ama hiçbir şey dünyanın en iyi ressamlarından biri olduğu gerçeğini değiştiremez. bir tablosunun açıklamasını bir saate sığdıramamıştı hocamız.
en sevdiğim, eşinin eski kocasına yaptığı şu eserdir. hicivin doruk noktası.