korku da olsa, dram da olsa izlediginiz filmlerin büyüsünü alacak ama,
izlediginiz filmlerin %99'unun kamera arkasi böyle. gülmeler, sakalar. hele bir de korku filmiyse, adamlarin maskelerine ve makyajlarina daha cok gülünür. film izlerken bunu düsünürseniz kormazsiniz.
Futbolcuların kariyer hikayelerinin başlangıcı birbirinin kopyasıdır aslında. Dünyanın her yerinde yoksulluk içinde boğuşan bir ailenin sokak arasında, mahallenin boş arsasında, Adana'nın sıcağında, Erzurum'un ayazında, Rio'nun plajında, La Boca'nın betonunda top peşinde koşan yetenekli çocuk, hayatının ilk menajeriyle tanışır. Bu ya semtin futboldan, futbolcudan anlayan abisidir, ya bir kulüp çalışanıdır, ya bir gazeteci ya da işten elini ayağını çekmiş bir antrenör. Para pul da konuşulmaz. "Eti senin kemiği benim" hikayesidir: "Hele bir oynasın, pişsin de bakarız abisi..." Sonrası ise kurtlar sofrası. Çocuk iyiyse ilk profesyonel sözleşmesinde masaya baba dahil birden fazla 'abi' oturur. Biri keşfetmiştir, biri yokluk zamanlarında masraflarını karşılamıştır, biri mahalle takımındaki kaptanıdır, biri semtin takımından alıp, o koca kulübün altyapısına götüren ve elması işletendir. Bol sıfırlı sözleşme imzalandığında herkes pastadan kalın bir dilimle kalkmak için birbirini kollar ve genç yeteneğin yeni formasıyla verdiği ilk pozun ardından sırtı sıvazlanır...
Bizde Ahmet, Mehmet, Ali, Veli için de geçerlidir bu senaryo. Brezilya'da sonu -ho ile biten onlarcası, Arjantin'in Riquelme'si, Carlos'u için de hikayenin ilk paragrafı böyle yazılır. ilk kontratın bitimine doğru eğer büyük futbolcu kumaşın varsa devreye ülkenin, eşi bulunmaz yeteneklerden biriysen ise uluslararası menajerler devreye girer. Arda Turan'ın Atletico Madrid'e transferinde masaya oturan dünyanın bir numaralı menajeri Portekizli Jorge Mendes gibi... Bonservisin yüzde 15'ine varan menajer komisyonunu, elin oğluna kaptırmak istemeyen aileler ise (Neymar, Anelka, Mesut Özil, Messi) çocuklarının menajerliğini üstlenir. Aile içinden çıkan menajerlerin en ünlüsünü geçen hafta istanbul'da ağırladık. Son 15 yılın en iyi beş futbolcusu diye sorulsa istisnasız her futbolseverin adını listeye yazacağı Ronaldinho'nun ağabeyi Robert de Assis Moreira. Beşiktaş ile pazarlık için geldiği istanbul'da yöneticilerle şık restoranlarda poz veren, taraftarlarla fotoğrafı çektiren Assis, babalarının 1998'deki vefatından sonra kardeşi Ronaldinho'nun hem ağabeyi hem de babası rolüne soyunmuş eski bir futbolcu.
Büyük yetenek diye geldiği Gremio'dan Avrupa kıtasına ulaşmayı da başaran, silik isviçre ve Portekiz kariyerinin ardından kardeşinin Paris Saint Germain'e transferine aracılık ettikten sonra, 29 yaşında futbolu bırakan bir futbol tüccarı. Real Madrid'in "Daha yakışıklı, forması daha çok satar" diyerek Barcelona'ya kaptırmadığı David Beckham, ispanya'nın başkentinin yolunu tutarken, Ronaldinho da Rüştü Reçber ile birlikte Barcelona'ya ilk adımını atmıştı. Hakkını vermek lazım iyi yönetti kardeşinin kariyerini Roberto Assis. Barcelona ile zirveye çıkan Ronaldinho'nun egosu bir gün soyunma odasına sığmadığı gün, kardeşini alıp Milano'nun yolunu tuttu. Beşiktaş ile günler süren pazarlıktan çok daha meşakkatlisini Milan Başkanı Galliani ile yaptı Roberto ve yıllık 6.5 milyon avroyu aile hesaplarına yazdırdı. italya'da birinde coştuğu birinde yattığı iki sezon geçirdi Ronaldinho. Brezilya ekonomisi ayağa kalkınca kürkçü dükkanının yolunu tutanlardan oldular ve Ronaldinho üç yıl önce Flamengo'ya imza attı. Güzel başladı, kötü bitti.
Mayıs 2012'de Flamengo'nun resmi ürünlerinin satıldığı mağazaya giren bir adam torbalara Ronaldinho formalarını doldurdu ve ödeme yapmadan dışarı çıkmak istedi. Durdurdular. Adam bağırmaya başladı: "Flamengo, kardeşime ödemesini geciktirdi. Ben de mağazayı boşaltacağım." Kulübün finans müdürü evinden koştu geldi, bir ay önce kara para aklamak ve vergi kaçakçılığı yüzünden beş yıl hapis cezasına çarptırılan Roberto Assis ile 25 forma alması için el sıkıştılar! Roberto kapıdan çıkarken kardeşinin fotoğrafının basılı olduğu iki havluyu da poşete attı. Ne koparsa kârdı! işte Beşiktaş ile yaşanan transfer pazarlığının aslı da budur galiba. Atletico Mineiro ile biten sözleşmesini uzatırken Ronaldinho ve ailesinin zengin bir talipliye ihtiyacı vardı. 21 Mart'ta 34 yaşına girecek olan kardeşine dünyanın öbür ucunda yıllık 6 milyon veren bir kulübün yöneticisiyle bir hafta boyunca lüks restoranlarda kim yemek yemek istemez ki? Bir istanbul masalının sonunda Ronaldinho kulübünde kaldı. Karnı doyan Roberto Assis'e afiyet; yine hayalleriyle oynanan taraftara da geçmiş olsun...
cin gibi futbolcuymus amk. bir calimi da sirf besiktas'a degil, komple avrupa medyasina attiya la.
herifin bastan beri birak türkiye'yi, avrupa'ya gelmeye niyeti yoktu. menajeri de, besiktas su kadar teklif etti diye, atletico mineiro'ya fiyat yükselttirdi de, yükselttirdi. yoksa 6 milyon nere 4,5 milyon nere amk.
bu arada kimse besiktas yönetimine ve taraftarina laf atmaya kalkmasin. yönetim yapabilecegi en iyi teklifi yapmistir kendisine. bundan ötesi kulübün anahtarini vermekle esdegerdi. denenmistir, olmamistir. o kadar...
bir besiktas taraftari olarak kalbimizi kirmistir. yine sevigimizi de, öfkemizi de en uc noktalarda yasiyoruz.
kücük macin büyük oyuncusu diyoruz, büyük maclarda bizlere sinir krizleri geciren almeida bile kendini asip bos gecmiyor diyoruz, ama bu adamin gecen sezon 3-2 biten fenerbahce macindaki performansi gözümün önünden gitmiyor arkadas. istedigi zaman döktürüyor anasini satayim. biz mi cok vefakariz, o mu cok kurnaz belli degil. taraftari da sinir krizlerine sokan tam bu. yeteneksiz olsa, elinden gelen futbol bu olsa, kimsenin giki cikmayacak. ama herif bildigin isteksiz.
eger bize gercek fernandes'i izlettirecekse basimizin üstünde yeri var. aksi taktirde yolu acik olsun. ben en iyi döneminde sergen'in, ilhan'in, nouma'nin ve daha nicelerinin bu takimi terk ettigi günleri hazmetmisim, bi fernandes koymaz bana. besiktas'im yeter bana.
her röportajinda ayri bi bomba patlatan, son derece iyi niyetli, temiz kalpli ve sempatik futbolcu. röportajlarini cok icten verdigi icin ve standart futbolcu cümleleri kurmadigi icin cok manyak ve samimi oluyor.
son örnegi yarmistir.
"öncelikle stüdyodaki büyüklerimin ellerinden öpüyorum!" diyerek basladigi röportaji, "müthis sol ayagimla yapistirdim" diyerek bitirmistir.
sikerim bu izdirabi, hep mi biz cekecegiz lan?! federasyon basinda eski kulüp baskani bulunup, bu kadar ezilen, bu kadar lobisi olmayan baska bir kulüp yoktur dünyada. hal o kadar absürt bir durum almis ki, rakip takim taraftari bile: "nede olsa federasyon besiktas'li" deyip yapilan yanlislarla ilgili besiktas'a sallamiyor. düsünsenize basta ali sen veya faruk süren'in oldugunu.
hep bizim mi basimiza gelecek bu sacmaliklar. yeter ulan yeter amk yeter!!!
son zamanlar saha icinde gördügüm en cirkef ve pislik hareketlerden birisinin yasandigi mac. bilica'nin kazdigi cukuru bile geride birakir, o derece.
ama insan ne kadar sinirlense de, maalesef centilmenlige aykiri hareketten dolayi sari kart dogru karar. amk hep besiktas'in maclarinda yasanir böyle absürt olaylar. gs veya fb'ye karsi yapilmis olsa, kiyamet coktan kopmustu.
edit: deyip halt etmisim. penalti ve kirmizi kart amk!
Pc icin cikan 1 ve 2. Bölümü bir kenara birakirsak, grafik, hikaye ve oynanabilirlik olarak siralama söyledir:
1. Modern Warfare
2. Modern Warfare 2
3. Black Ops
4. Modern Warfare 3
5. World at War
6. Ghosts
7. Black Ops 2.
mutlak itiraz edenler olacaktir, ama black ops 2'den nefret ettigim kadar hic bir bölümünden etmemistim. Benim gibi bir call of duty hayranina bile az kalsin tövbe ettirecekti.
yakin zamanda fb-bjk veya ts'den birini destekleyip, biz kardesiz ayagina yatacaktir. fb olacagini pek sanmiyorum, besiktas taraftari o ayaklari bir daha yemez ki akli selim bjk taraftari hic bir zaman yememisti de, trabzonspor aralarinda en "kardes" kulüp gözüküyor. sonucta 4-5 tane eski trabzonsporlu oyunculari var.
son zamanlarda izlemekten en cok zevk aldigim mac. stadda taraftar yok, olan taraftar da takimi ve oyunculari yuhaliyor. gaziantep toki arena'da gs'yle tassak geciyor. cok güzel cok...
en güzel günleri böyle olsun. iki sene kolu kanadi kirilmis rakipleri karsisinda sampiyon olunca, yapilmadik camurluk birakmayip, saltanatlarinin ilelebet devam edeceklerini sandilar. rakiplerinin ayagi kalkamayacagini sanip, kalkmamasi icin de atmadik tekme birakmadilar. kahraman ilan ettikleri pislikleri, "basariya giden her yol mübahtir" diyerek kral ilan ettiler. ve aniden her sey birden degisti ve isler istedikleri gibi gitmedi. taraftarlari isik görmüs böcek gibi kacacak delik ariyor.
allah büyük, daha henüz hak ettikleri yerde degiller, ama oraya da düserler. beter olun...
para olmayan yerde kendisi de yoktur. kimse laga luga yapmasin. galatasaray hagi'ye bel baglarken neredeydi? ciddi ciddi adnan polat teklif yapmadi mi saniyorsunuz? ne zaman aysal'la birlikte para geldi, şıp geldi takimin basina.
iyi futbolcu, profesyonel ve tam bi joker. yalniz üc bes mactir dikkatimi ceken bu adam garanti pas adami. söyle bi arapasi, uzun pas veya kanat degistirme olayina girmiyor. hep kisa garanti paslar...
ay canim, "her yer taksim, her yer direnis!" naralari arasinda mitingini yapiyormus.
öyle bir gaza gelmis ki basbakana "dikizci" diyormus, sonra da bok yemis cocuk gibi "simdi ben bunu dedim ya...kesin beni mahkemeye verir!" diyormus, "vermezsen namertsin!" diyormus.
ayni olayi cocukken ben de yapardim. sigara icerken yakalandigim kücük kardesim "anneme demezseeeem!" der, ben de artistlik olsun diye, götüm üc bucuk atarak "söyle lan! hadi git söyle!" der, icimden söylememesi icin dua ederdim.
ne acayip adamsin sen kilicdaroglu. allah seni chp'nin basindan eksik etmesin.
abooov sosyal ortama bir iki galibiyet sonrasi geri gelmisler ya la.
kendileriyle ilgili bir iki ay önce bu baslik altinda girdigim, kanaatimce diger takim taraftarlarindan üst üste arti oy alan entry, bugün eksi toplamaya basladi.
tebrikler galatasaray taraftari bizi yine yaniltmadiginiz icin.
yönetim bu adamla sözlesme uzatirsa, resmen isyan edecegim anasini satayim. tamam sözlesme sartlarina göre, sözlesme uzatilmazsa 2 milyon cepten cikacak, ama abi bu nedir ya?
yok ileride top tutuyormus, suymus buymus.
bir forvetin asil görevi gol atmaktir, o'nu yapamiyorsan gerisi teferruattir. sikmisim top tutmasini.
bomba gibi olmustur. kimse laga luga yapmasin. mars dedigin kendi milleti'nin tüylerini diken diken ederken, diger ülke insanlari'ni tirstirmasi lazim.
o yüzden rus milli marsina hep büyük bir saygim vardi. türk milli marsi da yeni kaydiyla onlarinki gibi coskulu olmus.
bu arada vatan elden gidiyocular. allah askina bi siktirin gidin amk.