Dünyanın yüzde seksenini oluşturan ve hâlâ derinlikleri keşfedilmemiş olan, gizemlerle dolu okyanuslar, denizler, göller dururken büyük ihtimalle akıllı bir yaşam formu bile bulunmayan, anadolu bozkırlarını andıran gezegenlere karşı duyulan merak cidden çok garip.
Marsta bırak akıllı yaşamı, akılsız yaşamın bile olup olmadığı meçhulken senin burnunun ucundaki denizde yaşayan en basitinden yunus, balina gibi yüksek iqlu memelilerin varlığı bile aslında oraya yönelmenin daha akla yatkın olduğunun bir kanıtıdır.
Uzay yolunda harcanan bütçe ve emeğin yarısıyla okyanusun en dibine kadar inilebilir, oraları aydınlatmanın yolları bulunabilir ve henüz keşfedilmemiş olan birçok şey keşfedilebilirdi. Canlıysa canlı, madense maden alayı burada dibimizde ama bizim kafamız hep yükseklerde, hep imkansızda.
Önce kendi gezegeninin her yerine hakim ol, ondan sonra farklı gezegenlere, farklı galaksilere yönel amk.
Edit: ilk olarak kesinlikle deniz araştırmalarının uzay araştırmalarından fazla olduğunu düşünmüyorum. Aksini kanıtlayacak bir haber kaynağı ne bileyim istatistik falan gösteren olursa memnun olurum. ikincisi de basıncın olduğunu, denizin altının aydınlatılamadığını ben de biliyorum. aslında bunların bir yolunun istendiği ve üzerine düşüldüğü takdirde bulunabileceği kanaatindeyim. Tabii bunlar benim görüşlerim, kimseye zorla kendi fikrimi beğendirme gibi bir gayem yok. nasıl düşünmek istiyorsanız öyle düşünün.
Bir yol var ikiye ayrılıyor. Bir tarafı zifiri karanlık içinden kurt ulumaları, baykuş sesleri gelen tehlikeli bir orman. Diğer tarafı ise bakınca insanın başını döndüren bir uçurum. Uçurumun sonundaki denizi ay ışığı çok güzel süslemiş fakat ne kadar güzel olursa olsun uçurum işte, hem dibi de kayalıklarla dolu. ikisinin de sonu farklı yerler olmasına rağmen aynı yere çıkıyor. Bu yol bana değneği hatırlatıyor. iki ucunda da bir şeyler olan değneği.
Ağır yıkık tipler yapıyor genelde bunu. tek konuştukları şey kadın erkek ilişkileri. Hayatları tamamen bunun üzerine. Eğlenceleri magazinden, mutlulukları düzgün bir ilişkiden, mutsuzlukları ayrılıktan ibaret.
Tek başlarına bir birey olmayı bile beceremeyen vasat insanlar sizi. Utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim de, ondan da anlamazsınız ki siz...
Fark ettiğim kadarıyla bunu genelde homo bireyler yapıyor. Her cümlesinde ay ayol diyen bir kadına denk gelmedim henüz. Bunlar nedense cinsel tercihlerini belli etmek için çok yoğun bir çaba sarf ediyorlar. Kimsenin cinsel tercihi beni ilgilendirmez ama Bilmiyorum ya çok itici geliyor bu tarz konuşmalar. anladık amk en ibne sensin bi oran buran oynamadan konuşsana kardeşim.
ismine yakışır bir şekilde gördüğüm kadarıyla çok az kişi tarafından okunup gizli kalmayı başaran gregory samak'ın güzel kurgulanmış, yahudi soykırımını çok iyi işlediği masalımsı bir anlatımı olan romanıdır.
Ana fikri olacakla öleceğe çare gelmez gibi bir şey. Gerçi ben böyle söyledikten sonra her ne kadar tavsiye etsem de yine kimse siklemeyecek ama neyse yapacak bir şey yok.
Nazilerin varşova ayaklanmasını durdurmak için kurulan meşhur strumbrigade(kara avcılar olarak da bilinen) birliğinin komutanıdır. Adam en manyak, en psikopat tipleri cezaevinden çıkarıp bir birlik kurmuş kendisine ve bu birlik içinde barındırdığı canilerden ötürü kısa bir süre sonra amacından sapıp katliamlara başlamış. insanları diri diri yakmaktan tut, önce öldürüp sonra tecavüz etmeye kadar akla gelmeyecek, ss subaylarını bile tiksindiren türden suçlar işlemişler.
Bu birliğin katliamlarda kan kokusuyla insan izi sürüp, vahşice insan öldüren röetken cinsinde köpekler kullandığı da rivayet edilir. Tabii 2. Dünya savaşından sonra bu köpeklerin her biri yok edilmiş.
insanların kendilerini olmak istediği biri gibi gösterdiği, gerçek kişilikleriyle alakası olmayan vitrinlerdir. Kendilerini istedikleri kişi olarak gösterip hedefledikleri insanları avlıyorlar. Su içmek için nehire gelecek olan ceylanları bekleyen timsahlar gibiler yalnızca gözleri gözüküyor. Onu da sadece dikkatli olan avlar ya da uzaktan izleyen belgeselciler fark ediyor. Gözler kalbin aynasıdır falan filan işte...
Uygulamayı silmekten kurtaran özelliktir. Her ne kadar cevap vermesem de düzenli olarak girip okuyorum ve çıkıyorum. Bazen içimden geliyor ve bir iki çıkartma ya da orta parmak emojisi yolluyorum. Abi sürekli geçiştiren, görüldü atıp cevap vermeyen birine niye ısrarla yazarlar ki anlamıyorum. Ben olsam benim gibi biriyle asla muhatap olmam amk.
Markasını hatırlamıyorum ama bimde kasadan bir çikolata almıştım birkaç gün önce. Beyaz ve içi antep fıstıklı. Efsane bir şeydi son zamanlarda yediğim en iyi çikolataydı. Gerçi onu pudinge ekmek banar gibi bana bana yedim. Ne obur, ne midesiz bir şey oldum amk.
An itibariyle yaşanan durumdur. Aynı kurtlar vadisinin introsundaki gibi bulutlar hızlı hızlı ayın önünden geçiyorlar. Çok kasvetli bir hava var. Her an şiddetli rüzgar sonucunda oluşan ıslık sesleri, kurtlar vadisi operasyon müziği melodisine dönüşebilir. Her şeye hazırlıklı olun.
Gece kulübünde Anısı olan şarkıyı çalan dj e dolmuş, çaresizlik akan gözlerle, feryat edilerek sarf edilen sözdür. Ortama derin bir sessizlik çöktükten sonra 5 dakika önce koptuğunuz mekandan gözyaşları eşliğinde, içinizden itirazım varı söylerek ayrılırsınız. Selam ve gözyaşı ile...
Virüs salgınından önce hergün karşılaştığım değişik tiplerdir. Bunlara dilenci diyorum ama dilencilerde bile bir onur, bir haysiyet var ama bu şekilsiz orospu çocuklarında yok.
Yoldan geçen insanların özellikle yanında çocuğu olanların ya da manitası olanların yanına ilişip, sevecen bir tavırla zorla ellerine hediye veriyormuş gibi şeker tutuşturup sonra da bu kimsesiz, hasta, engelli çocuklar için yürütülen bir bağış kampanyasıdır diyerek para bekliyorlar. Eline şeker tutuşturduğu çocukların aileleri de el mahkum şekeri almak zorunda kalıyor.
Ulan amına kodumun evlatları böyle basit oyunlar oynayacağınıza, kendinizi şekilden şekile sokacağınıza oturun elinizi açın allah rızası için bir sadaka diye dilenin daha iyi lan. Oturup elini açanların da amk, siz de gidin çalışın lan. Öfke içime yuva yapmış birader her an sinirlenecek başka bir şey bulabiliyorum kendime.
Sokakların bomboş olduğu malum karantina günlerinde hala televizyonda yarak kürek türk dizilerinin yeni bölümlerinin oynadığını görüyorum. Ne zaman bitecek kardeşim bunların çektiği bölümler? şu günlerde olsun milletin beynini dizilerle uyuşturmayın amk.
insanımızın ne kadar gereksiz şeylerle ilgilendiğini gözler önüne seren sonuçlardır. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1996271/+
Bu kadar mı gülmeye açsınız amk ya? Olum hayatınızda hiç mi komik bir şeyle karşılaşmadınız koronavirüs komik videoları ne lan?
Korona orana burana korum ha nedir ya? mizah yoksunu, güldür güldür izleyip yerlerde yuvarlanan çomarlar sizi...
Yapılan saçma sapan şarkı, türkü, oyun havası ve remixlere hiç girmek istemiyorum. Yemin ederim bunlar eğitilmez, bunlardan adam olmaz.
Dünyada bir an olsun durmayan iki olaydır.
Birisi(ölüm) fiziksel bir eylemken, diğeri(savaş) bir tür ruh halidir aslında. Savaşı hayatta kalmak için öldürmek ya da öldürmek için hayatta kalmak olarak tanımlayabiliriz. Kimi zorunda olduğundan kendini savunmak adına savaşıyorken, kimisi tamamiyle kendi menfaatleri uğruna savaşıyor.
insanın insanla savaşması dışında bir de insanın kendiyle savaşması ve insanın doğayla savaşması gibi bir durum da söz konusu.
Evet insan kendisiyle de savaşır. Hatta verdiği en zorlu savaş kendisine karşı verdiğidir. Doğayla olan anlamsız savaşına hiç değinmek istemiyorum aslında çünkü hemen herkes aynı fikirde bu konuda.
Sonucu nasıl biterse bitsin insan kendisiyle ve doğayla verdiği savaşta her daim kaybeden taraf olmaya devam edecektir.
Evet biz hep yenilmeye mahkumuz...
Ulan zaten üzülecek bir ton şeyim var bir de sana mı üzülcem amk feneri. Nasıl olabilir abi bu aklım almıyor ya. Vedatın çiğ etlerini mi pişirdiniz naptınız amk bu adam nasıl hattrick yapıp maçı tek başına kazanamadı?
Uzun süre müslüm gürses dinledikten sonra Kafa sesi müslüm babaya evrilen ruh hastası kişi eylemidir. Atar gider yapmama rağmen babacan bir tavırla Eyvallah eyvallah canım kardeşim haklısın diyor ve daha çok sinirlenmeme sebep oluyor. Birazdan nostaji olsun diye içimden yıllar utansını söylerken babaa diye bağırıp kendimi bıçaklayacağım.
Hayatının geri kalanını yalnızca eğlenerek eğlendirmeye adayan kişi eylemidir. Biliyorum bu karar çok radikal bir karar ama düşünsene her mesainde bir sürü mutlu insan ile karşı karşıyasın. Gerçekten mutlu olmasalar da mutluymuş gibi davranmak zorundalar ve ortamın modunu düşürmek ve yükseltmek tamamiyle senin elinde. Sesin zaten önemli değil. O sikko türküleri, oyun havalarını hayvan gibi detone olarak söylesen bile kimsenin umrunda olmayacak ve salondaki tek sanatçı sen olacaksın.
Sabah sabah ben neler okuyorum, neler görüyorum? Siz gerçekten kafayı sıyırmışsınız. Ben de pek normal sayılmadığımdan gitmemin herkes için daha hayırlı olacağını düşünüyorum. Hadi yine iyisiniz online listesinden bir deli eksiliyor.
Rivayetlere göre hala staddan ayrılmayan, karanlık sahanın en kuytu köşesinde çiğ et yiyip intikam yeminleri eden forvettir. Bekleyin olum seneye size 8 tane gol atacak medat...