özellikle mevsim değişimlerinde ve de kış aylarında sıkça rastlanılan bir durumdur.
saatlerce yatakta vakit geçirilmesiyle görülecek rüya,okunacak kitap dergi kalmamasına kadar ilerleyebilen,
evde battaniyeyi hırka niyetine kullanmanıza sebebiyet veren grip ve nezleyle başgösteren bir durumdur.
şahsım adına sevgiliye en çok ihtiyaç duyduğum anlar olarak niteleyebilirim bu zamanları,zira sıcak bir çorbanın insanı en
mutlu edecek durum olması hali söz konusudur.
türk sinemasında içeriği açısından nadir rastlanan filmlerden biridir.bir travesti ve bir cücenin hayatlarının kesişmesini konu alan filmi şiddetle tavsiye ederim.
Uğruna milyonlarca insanın emeğinin,hatta insanların yaşamının,ahlakının feda edildiği sanatın ne olduğu sorusuna estetikçilerden aldığımız hemen hemen her yanıt, sanatın amacı güzelliktir,güzelliği ondan duyduğumuz hazla algılarız,sanattan haz duymak iyi ve önemli bir şeydir'e indirgenebilecek bir yanıttır.Yani,haz... iyi bir şeydir,çünkü o hazdır,benzeri bir yanıttır bu.Başka bir deyişle sanatın tanımı değil,gerek sanat denilen ne idüğü belirsiz sanal kavram adına insanların katlandıkları özverileri,gerekse var olan sanatın bencil hazzını ve ahlaksızlığını haklı çıkarmak için kurulmuş bir tuzaktır yalnızca.O bakımdan da,-böyle bir yargı ne denli tuhaf karşılanırsa karşılansın-sanat üzerine dağ gibi kitaplar yazılmış olmasına karşın,bugüne dek sanatın doğru dürüst bir tanımı yapılamamıştır.Nedeni de,sanat kavramının temeline güzellik kavramının konulmuş olmasıdır der tolstoy.ve de devam eder;
sanatta dinselliğin sona ermesini halkçılığın sona ermesi izledi ve bu durum da yüksek sınıfların sanatındaki içerik yoksullaşmasını büsbütün arttırdı;çünkü emekçi halkın hayatı yaratma çabaları içinde doğan duygular kalmadı bu sanatta;egemenlerin,bir eli yağda bir eli balda olanların bilmediği şeylerdi hayatı var etme çalışmaları..
okudukça,düşündükçe yaşadıkça görmeye,yorumlamaya hüküm vermeye başlarsın.
yavaş yavaş yücelir duvarın iki yanını da görebilir,duvarın tepesinde olmanın verdiği ağır yükün altında ezilirsin.
öncesinde hiçbir fikrim olmadan seyrettiğim filmlerden.
kendine has bir çok sahneyi barındıran,ancak uzak diyarlardan gelmiş olabilecek dedirten türden;nitekim de öyle güney kore yapımı,hüzünle tebessümü sentezleyen kıyıda köşede kalmış filmlerden.
hollywood çakmasından kaçınmanızı şiddetle tavsiye ederim efenim.
başkent ekpresi gibi tahtını yht e devredecek olan tren.
özellikle kış aylarında dışarda kar varken,yemekli vagonunda içki içebilir,sonra da yataklı vagona gidip güzel bir uyku çekebilirsiniz.lakin yataklı vagonda namaz kılan birine rastlayıp münakaşa yaşamanız da pek olasıdır.
filmin tamamına yakını takside geçmesine rağmen,akıcı ve renkli diyalogları sayesinde hiç sıkılmadan izleyebileceğiniz bir jim jarmusch yapıtı.
dahası;
beetle juice filmi ile herkesin beğenisini kazanan winona ryde,night on earth ile göz doldurmuştur.
roberto benigni'nin performansı ise akıllara zarardır.