Genellikle Kemal Sunal filmlerinde karşımıza çıkan olaydır. bahsedilen mekan öncelikle kahvedir. dayılar otururken ya kemal sunal gelir ya da onu dövmek için bir kabadayı gelir. Gelenlerin kahve kapısından girmesi sonucu mekandaki herkes sırayı bozmadan, kendi sırası geldiğinde kafasını kapıya doğru çevirir ve bakar.
Sıralama şu şekildedir : çaycı muhtemelen filmin ağır amcalarına çay vermektedir o sırada. adam gelince önce çaycı bakar, ardından çay dağıttığı masadaki 1 ya da 2 kişi, ardından beyaz kıvırcık saçlı siyah bıyıklı ve kemal sunal filmlerinin vazgeçilmez oyuncusu bakar, sonra gözlüklü bir yaşlı olmak zorundadır o kahvede o bakar kafasını aşağı eğerek gözlüğünün üstünden.
Bunlar sırayla olur, kahveye gelen kişi ise bu bakma işlemi bitmeden önce içeriye adımını atmaz, yürümeye başlamaz. Herkesin baktığından emin olduktan sonra yürümeye başlar.
uyumak değil aslında beyin damcuklaması geçirmektir. bir çarşamba akşamı saat 5 sularında kanepenin üzerinde sızılır ve herhangi bir dış etken sebebiyle 7 sularında ağızdan salyalar akarak, boğazda delirtici kuruluk ve ağızda iğrenç ötesi tatla uyanılır. Asıl mesele ise hangi gün ve yıl içerisinde olunduğunun bilinmemesidir. ''bugün günlerden ne? saat kaç? ben neyim? burda neler oluyor?'' gibi sorular arasında boğularak can verilir.
neredeyse her futbol yorumcusunun göğsünü gere gere bahsettiği ancak hala anlaşılamamış olan mevzudur. rakip takım bir şey yapıyordur ama ne olduğu hala anlaşılamamıştır. Futbol yorumcularının ''kanat akınlarıyla boğdular, orta sahayı presle denetim altına aldılar'' gibi tespitlerinin eskidiğini ve para etmediğini anladıkları an yaptıkları yeni bir tespittir. evet, rakip takım oyunu forse etmektedir. aferin rakip takım, Bol bol forse edin oyunu.
(bkz: Yabancı kelimeler kullanan yorumcunun konuya daha hakimmiş gibi göründüğünü zannetmesi)
köylü avına çıkmış olan mayalı grubun generalinin saftirik bakışlı oğludur.
adeta '' buba, benden adam olmaz, sen en iyisi bana bıçak da hediye etme, bitiricilik görevi de verme. zira yerde yatan adamı bile öldüremem ben bu filmde'' diyen saf oğlandır.
normal bir şekilde konuşabilmektedir, filmde ağzından arada sırada 2 3 kelime çıkmıştır ancak analitik geometri alanında uzmanlaşsa bile o bakışlarla bu başlığın açılmasına davetiye getirecektir. tam bir alıktır.
insanların sizi uzun saçlı olarak beyinlerine kazımalarından sonra birden karşılarına 3 numara saç tıraşı ile çıkıp bilinçlerinin anlık yok olmasına sebep veren şeydir.
oyunda fırtına gibi esilirken, 2 uefa ve 4 lig şampiyonluğu yaşanmışken, gelene geçene 4-5-6 döşenip yollanırken 5. sezon başlarında kişinin karşısına çıkarak ''zaten dünyada parmakla sayılır keyiflerin var. bunlardan biri olan cm 01 02 yi oynamanı engelleyerek hayatında büyük bir sansasyon yaratma amacını güdüyorum'' dediği ve bu hatanın ne olduğu aranan ortamlarda genellikle '' disk alanının dolu olması'' hatasıyla karıştırıldığı görülen olaydır.
oyunda kırmızı, yeşil, mavi ve sarı renklerin temsil ettiği 4 ayrı millet olmakta ve bu milletlerin başında birer adet shaman bulunmaktadır. Bu shamanlar hortum, meteor, deprem, volkan patlaması, yol yapma, yol yıkma gibi güçlerle donatılmıştır ve oyun bir hayli eğlencelidir.
efsane kadrolu telegol programında her bölümde 127 kez tekrarlanan cümledir.
''bu durumda herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekir'' şeklinde dile getirilen ve ''biz aslında sadece sporcu değil,felsefik ve sanatçı da kişilikleriz'' mesajı vermekten geri kalmayan abilerimizin başvurduğu,kelimelerin dans ettiği güzel cümledir.
Ayrıca insanın şapkalıyken yeterince iyi düşünemediğini,şapkasını çıkarınca saçlarına havanın temas etmesiyle sodyum bikarbonat ve nikiforolitik nigmatullik hava kütlelerinin etkisiyle daha iyi düşünebildiğini savunan tez cümlesidir.
muhtemelen fakir bir ailenin hayatını anlatmakta olup,''bakın çocuğu da leğende yıkıyorlar yani o kadar durum vahim'' demeye çalışan kah güldürücü kah hüzünlendirici Türkan Şoray ya da fatma girik filmleridir.
kişiye ''ama leğende yıkanmak normalki,bende leğende yıkanıyordum,biz fakir değiliz'' dedirten ve leğende çocuk yıkamanın analarımız için bir alışkanlık olduğunu vurgulayıcı düşüncelerin şerit olarak geçmesini sağlayan şeydir.
Ayrıca filmde çocuğun gözüne mutlaka sabun kaçar ve su çok sıcaktır.Çocuk bir insan evladı olarak bu duruma ''aneeaam'' diyecek ve filmimizin en sırıttırıcı kısmı olan annenin leğende yıkadığı çocuğun ıslak kafasına ''çat'' diye koyduğu sahne gelecektir.
