Kitabini sonunda bugun sabahlayarak bitirdigim, film trailerini seyrettikten sonra hayal kirikligi yasadigim yapim. Whitewashing’in seyini cikarmislar affedersiniz.
Bir kere kitapta, bas kahramanlar ada ve inman kumral ve kahverengi gozlu olarak tarif ediliyor. Ada’nin koyu kahve saclarindan bahsediliyor defalarca. Peki filmde kim canlandiriyor? Sirma sacli, mavi gozlu nicole kidman ablamiz. Kumral olsa film ragbet gormez mi dediniz naptiniz? inman ise sac rengi kitapta belli degilse bile goz rengi kahverengi olarak tasvir ediliyor. Ha bir de ruby var, ada’nin arkadasi. O da siyah sacli olarak tasvir ediliyor kitapta. Sanirim annesi kizilderiliydi, ama emin degilim. Afro diyenler de var internette. Lakin filmde oynayan zellweger. Bari kumral/esmer bir avrupali oyuncu olsaymis.
Velhasilikelam, filmin, diversity ve inclusion gibi kavramlar hayatimizin bir parcasi olmadan once cekildigi cok belli oluyor.
Sanirim 9 yasinda (platonik olarak) asik oldugum cocuktu (9 yasinda olan bendim, o 12’ydi). benle konustugunda o kadar heyecanlaniyordum ki bir keresinde butun cocuklar cikolata yerken ben yemedigim icin bana “sen niye cikolata yemiyorsun” diye sordugunda “susamami mi istiyorsun?!” diye cikisip dumura ugratmistim :’) susarim diye cikolata yememeye karar vermistim cunku su icebilecegimiz yerler cok uzaktaydi. Ben de boyle bir çeşitim, bugun de cok degismis degil tepkilerim aska ve hayata karsi.
Keske cocukken ogretseydi ailem. Simdi cok zor geliyor ozur dilemek, efor sarfetmem gerekiyor. insanlara bakiyorum en ufak bir yanlis anlasilmada ozur diliyorlar, ailelerinden de esten dosttan da. Biz sadece sucumuzu anladiktan sonra mahcup mahcup, veyahut gururlu gururlu, sus pus olmayi ogrendik.
Genelde Kivircik/dalgali sac, uzun ince yuz, uzun burun seklinde zuhur eder (hepsi bu fenotipe uyacak diye bir sey yok, her millette oldugu gibi bu da bir stereotip).
Bu tespiti yapmanin irkcilikla alakasi yok. Benzer tespitleri türkler icin de baska irklar icin de yapabiliriz. Ben de bir çerkes olarak bir kafkasyaliyi nerde gorsem yuzunu birak yuruyusunden dahi tanirim.
Ortunmemek icin Turlu turlu bahaneler bulmaya calismak yerine “Ben henuz hazir degilim” deseniz daha az zarara ugrayacaksiniz. Obur turlusu “islamiyette escinsellik yasak degildir” diye ayetleri evirip cevirenlerin yaptigina benziyor. Bir gun “evlilik disi iliski günah degil”’e varacak is (ne kadar ters oldugu net anlasilan bir önerme degil mi? Hah, escinsellik ve tesettur karsiti olmak da aynen o kadar ters iste islam’a. Biraz daha - önyargisiz - kafa yorarsaniz anlarsiniz).
Bir bunu, bir de gal gadot’yu gormekten gina geldi. Bir de margot robbie var her yerde gozumuze sokmaya calistiklari. Chopra neredeyse tum kisisel bakim markalarina reklam yüzlügü yapmis durumda, diger ikisi de 10 filmden 7’sinin basrolunde oynuyor.
Ulkemizin oyuncularinda da durum cok farkli degil hepimizin de artik farkinda oldugu uzere. Hep ayni yuzler her yerde.
ben de “çöl sevdalısıyım”. lakin bu basligi acanin çöl sevdalisi degil aydınus oldugunu dusunuyorum. HicBir sey begenmeme timini onlar olusturuyor cunku genelde.
Bir suredir sosyal medyada hakkinda “avusturyali bir ressam” seklinde ironi yapilmasina cok guluyorum. Tarihin tozlu sayfalarinda kaybolup gitmesi gereken bir “insanin” ismiyle anilmamasi guzel, soyleyince de tat kacirmiyor.
Dogru. Ruyalar da ayni sekilde. Ruyalarinizi guvenilir birine tabir ettirdiyseniz kimseye anlatmayin, en azindan soylenen seyler olana kadar. Bu da hadis-i seriflerle sabitti yanlis hatirlamiyorsam. Kabuslar kesinlikle anlatilmamali, ondan eminim.
Ruya tabirleri konusunda Mehmet emin kırgil guvenilir bu arada, tabirleri genellikle dogru cikiyor. Kitaplari var, ama ben gordugum ruyalardaki nesneleri/olaylari youtube’da aratip daha once katildigi programlarda yaptigi tabirleri izleyerek ulasiyorum tabirlerine. Misal “rüyada kurt” yazarak. Zaten üstte genellikle mehmet emin kirgil’in tabirleri cikar.
Sayesinde Az once ilk kez “nene kuzusu” kelimesini annemden baskasinin da kullandigini ogrendim. Kedimi nene kuzusu diye severdi. nene kuzusu yok ama artik.
O hata ergenlik yillarinda ve yirmili yaslarda yapiliyor genelde. O yuzden bacilarim, soyle bir yirmilerin sonunu bekleyin iliski miliski islerine girmeden, hele bi olgunlasin, ne istediginizi bilin. Bir de turkiye gibi memlekette. Memleketin iti it degil canavar cunku.
Sabah sabah karsima cikan baslik. Arastirma yapilali 20 sene olmus. Hele bir arastirma daha yapsinlar, kacimizda kemik erimesi varmis. Sozlugun tesettur karsiti sazanlari da atlamis hemen. O halde Kendileri de cilt kanseri muayenesi yaptirsinlar yilda en az bir kez. Tabi Allah korusun, ama ayni mantik.
Tesetturluler olarak cok sukur gozden irak guneslenecek yerler buluyoruz, d vitamini ve kalsiyumumuzu da her gun aliyoruz. Tesetture girmis kadinlari bakimsiz tarzan olarak gorenler anlamaz tabi. Siz sacimizi da yikamadigimizi dusunuyorsunuzdur, kimse gormuyor ya hani ne gerek var (elalem icin yasiyoruz ya). Halbuki sac kesimini, boyasini en iyi yapan kuaforleri fellik fellik arayan insanlariz (evet, kocasi olmayanlarimiz da dahil).
Tesetturluyseniz şifon şallar kurtariciniz olacaktir. Yikandiktan sonra dumduz olacak sekilde kurumaya astiginiz takdirde ütüye gerek duymaz cunku, sonradan kirismayacagi icin de dilediginiz yere asabilirsiniz (katlarsaniz iz olur yalniz). şık da bir goruntusu vardir. Hem gunluk, hem resmi kullanima uygundur.
Yalniz şifon şal ortecekseniz altinda boynunuzu da orten ninja bone de denen bonelerden kullanmaniz gerekiyor. Bu boneleri kullanmayacaksaniz şifon orteyim diyip gunaha girmeyin hic, pamuklularla vs. devam edin yolunuza (bazi kardeslerimiz maalesef bu seffaflik ve boynun gorunmesi durumuna hic dikkat etmiyorlar).
Camilerden rahatsiz olmak özentilikten baska sey degildir. Bunun dindarlikla falan alakasi yok. Ateist danimarkali is arkadasim “ben inancli degilim, ama kiliselerimizin kaldirilmasini asla istemem, onlar bu ulkenin kulturel mirasi” diyecek medeniyette. Bizimkilere sorsan islamla ilgili hic bir ibare gormek istemezler.
Anisi da var. ilk kez antalya’da dinlemistim dayimin arabasinda, sonra hep beraber sivas’a gitmistik arabasiyla, köyde yaz boyunca arabasina binip binip dinliyordum, o yuzden aklima hep bozkirli manzaralar gelir dinlerken. Ev sevdigim parca doktor’du, o yasta bile icimi burkuyordu. istasyon insanları’i ise sevsem de dinlemeye cekiniyordum yalniz kalma korkusundan oturu. Artik dinleyebiliyorum.
Dogum gunumde Final yapmis dizi. Feel good dizimdi. seyrettigim dizileri tekrar seyretmeyi tercih etmesem de Ramazan’dan sonra atilla’li bolumleri acip izlemeyi dusunuyorum tekrar. O zamanlar her sey daha guzeldi :’) Atilla ve karsu’nun iliski gelisimi cok guzel islenmisti.
iliskiden iliskiye atlamayin. Bi sakin olun, kendinize odaklanin. Daldan dala atlayan aradigi mutlulugu deyim yerindeyse nah bulur. Anca anksiyete sahibi olur, her iliskiyi panik ataklar esliginde bitirir.
ayetleri, vahyin hangi durumda indirildigine bagli olarak degerlendirmek lazim.
Aksi takdirde ışid’in, taliban’in islami (herkes icin cehenneme cevirerek) anladigi gibi anlarsiniz ancak kutsal kitaplari. Bu kitaplar en nihayetinde tüm bir kitap olarak degil, vahiy olarak indiler ayet ayet ve onyillar boyunca. iki ayetin arasindan bazen aylar gecti. Once bunu bir idrak etmek lazim.
Sonra bir de tefsir ile kavrama var tabi ki.
Ve en nihayetinde: Tek yol Kur’an, son yol kur’an. O yuzden Siz Birakin matta’yi, paulus’u. Kaldi ki kirk kere degistirilmis ayetler bunlar.
insani alip alip baska diyarlara goturen muziklerin adami. Dus alirken dinlendiginde uzak bir yerlerde tatildesin hissi verir. gunluk hayatin kargasasinin ortasinda kisa sureligine de olsa bir huzur ve mutluluk kaynagi.