Birgül, iranli kadinlar edasiyla basortusunu cekti cikardi basindan dergahta erkeklerin icinde. Bunca bolumden sonra Ozgurlugu bu sekilde tanimlayacaklarsa ve zeynep ile meryem de cikaracaksa basortusunu harcadigim onca saat haram olsun derim. Dergahtaki kiz cocuklari arasindan cikaranlar olur anlarim. Ama dinini taniyan bilen, akli basinda musluman bir kadinin basortusunu erkeklerin zulmune bir tepki olarak hisimla cekip cikarmasi (bir de atese atiyor sanirim) sacmaligin daniskasi.
Erkeklerin yaptigi zulmu dinine mal eden dinini tanimiyordur.
Edit: ayrica basortusunu cikartmak ne alaka? Sen onu basindan cikarinca adam seni yine de eve hapsetmeyecek mi? Engeller koymayacak mi onune? Sacma sapan sembolik bir hareket. O basindayken de agzina geleni sayabilirsin. Hatta basip gidebilirsin, artik dergahi mi terk ediyosun, evi/adami mi terk ediyosun.
Yillarca izleme listemde bekledikten sonra sonunda gecenlerde acip izledigim film.
Detaylari tam hatirlamiyorum, fena degildi sanirim, bilhassa fbi müdürünün muslumanlarla ilgili hassasiyeti konusunda (boyle bir hassasiyetin gercekte var oldugundan supheliyim). Yani asssiri bir “yasasin amerika batsin ortadogu/islam, biz bu vatani ne gucluklerle kurduk kimseye yedirmeyiz, dogu bizi giskaniyo” havasi yoktu bekledigim gibi.
ama aklima takilan seylerden biri tamerlan’i oynayan oyuncunun asiri sessiz ve ciddi olmasiydi. Anlatilana gore kendisi disadönük, asiri ozguvenli, smart ass diye tabir edilebilecek kisilikte birisiydi (tabi yine amariga’nin manipulasyon oyunlari degilse). Oyuncu secimi fena degil, gürcü’ymüs zaten o da. Biraz fazla efendi kalmis sadece.
Ayrica netflix’in cikardigi belgeselden sonra biraz inansam da hala bu iki çeçen kardesin isledikleri sucla(rla) ilgili suphelerim var. Misal dzhokhar’i tutuklandiktan sonra hic gormemis, duymamis olmamiz (el hareketi yaptigi hücrede cekilmis fotografi disinda). Lakin tamerlan hakkinda cizdikleri imaj ve anlattiklari hikayeye bakilirsa olasilikli, malesef.
Sarkilarindan da sesinden de oldum olasi hoslanmadigim, vefat ettikten sonra da badem gozlu olmayan bir sanatcidir benim icin ferdi tayfur. Allah rahmet eylesin, mekanini cennet eylesin.
Cok da seyapmayin arkadaslar. Belki gorucu usuludur. iki düzgün erkek istemistir kizimizi, o da karar veremiyodur. Birliktelige giden yola herkes seda bacımın dedigi gibi derinnn bir askla cikmiyor.
Kitap okumak onemli de okudugu kitaplarla insanlari “tokatlamak” da ayri bir acizlik. Misal Eski donemleri isleyen filmlerde, kitaplarda gecen sohbetlerde mutlaka olusan kitap ve sanat bilgisi (sidik) yarisindan hep rahatsiz olurum. “Siz hangi ressamlari seversiniz?”, “hangi kitaplardan hoslanirsiniz, bayim? Aa hic mi kitap okumazsiniz?! Biz maaile haftada en az 2 kitap bitiririz”.
Kitaplarini filmler piyasaya surulmeden once, daha liseli bir ergenken okumaya basladigim icin sacmaliklarini goz ardi edebildigim, ve bende yeri farkli olan seri (ozellikle kitaplar diyorum, cunku filmleri her izledigimde hayal kirikligina ugruyorum—muzikleri, atmosferleri vs. hosuma gitse de).
Yalniz dunyaya baskin bir “her seyi elestirme” geniyle gelmis gen z‘nin, seriyi bir cok meseleyi göz ardi ederek elestirdigi de bir gercek. Misal edward’in bella’ya toksik davrandigini, gaslighting vs. Yaptigini cok vurgulayan var. Koca koca Film elestirmenleri dahi var youtube’da bunu savunan. Hayret ediyorum. Bahsi gecen edward cullen bildigimiz akli havada liseli bir insan evladi degil. Ölümüne Gizlemeye calistigi bir kimligi var, ve bu kimligin ortaya cikip cikmamasi sadece kendisini baglamiyor. her seye Bu bakis acisiyla bakacak olursak fantasy janrasindaki filmlerin cogunu elestirmemiz gerekir. Buffy’sinden angel’ine, true blood’una, vampire diaries’ine (ergenlik yillarimin vampirlerin populer oldugu doneme denk gelmesinden mütevellit bu ornekler).
Serinin hikayesine gelecek olursak soyle de bir gercek var ki, edward diger kizlarinki gibi bella’nin hafizasini okuyabilseydi, muhtemelen ona asik olmayacakti. Kaninin Kokusunun diger insanlara gore daha hos kokmasi bile kurtaramazdi durumu. Boyle bir seyin edward’in basina ilk kez gelmesi sebebiyle bella onda buyuk bir merak uyandirdi, ve olaylar gelisti.
Henuz essek kadar, olmayacak insanlardan abla lafini duymadim cok sukur. bu duruma kendim dikkat eder oldum daha cok. Eskiden de boyle miydi bilmiyorum, ama artik insanlarin yasini kestirmek cok zorlasti. Ben de 30’u gectigime gore insanlara abi, abla demek tehlikeli oldu artik. Malum, abi, abla gibi gosterenlerin cogu ya yirmilerinde ya otuzun baslarinda. Temkinli yaklasiyorum artik.
Ergenlik yillarimda da basima gelmisligi var gerci. Bir keresinde koyden bir akrabamizla evlenen gelinimize abla demistim, hem de yillarca. Buyuk gosteriyordu, bir de evlendigine gore yasi vardir diye dusunmusumdur. Meger kiz benden sadece 3-4 yas buyukmus (abla demek icin yeterli degil sahsimca). Bunu ogrendikten sonra direkt abla’yi attim utanarak. Kendisine de bir kelam etmedim konuyla alakali. fark etmis midir bilmem, cok nadir gorusuyoruz sonucta.
Edit: bir de abla/abi diye hitap edilecek yasta olan insanlara teyze/amca deme gafi var ki, o da evlerden irak.
Dün basladim bugün bitirdim. Hem üzdü, hem güldürdü. Melankolik, ama beni depresif bir halet-i ruhiyeye sokmadi, aksine feel-good etkisi yaratti bende. Depresifligi ben gectim coktan kendi hayatimda. Melankoliden keyif almayi ogrendik yasaya yasaya. Bir de “düsünceler duygulari yaratir” felsefesinin cok etkisi oldu bu anlamda (bu felsefeyi keske baki’ye de ogretebilsem — yalnizliga direkt care degil, ama hayattan daha fazla zevk alarak insanlarin sana yaklasmasina vesile olabilir).
Ben begendim, konusuyla, jenerigiyle, arabeskiyle, absurdluguyle, karakterleri ve oyunculariyla, kisacasi her seyiyle. tavsiye ederim. Bir de bugun trt haber’de dizinin senaristini dinledim. Kadin ve tesetturlu olmasi sebebiyle daha bir sevdim diziyi. ikinci sezonu merakla bekliyorum.
Edit: Bu arada biraz eleanor oliphant gayet iyi etkisi birakti bende. (Yapa)yalnizligin en ic burkan tariflerinden birini barindiran bir roman, cesaretiniz varsa okuyun derim. Kitabi bitirdikten sonra cevremdeki o zaman zaman azimsadigim bir avuc insan icin sükrettim.
2-3 sene once 19 yasindaki bebe kuzenimin yillardir sevdigini ailecek bildigimiz çeçenistanlı kizla birlikte cekildigi blurlanmis bir resim esliginde (ah gen z) stori’sinde paylasmasiyla kesfedip hemen playlistime attigim, yavaslandirilmis hali de orijinali kadar guzel olan (soundcloud’da mevcut) arctic monkeys parcasi. Bu cocuklar bu gidisle evlenir.
Emre aydin’in kim dokunduysa sana’siyla ayni etkiyi birakiyor bende. Müthisler.
1.65 - 1.70 arasi derim. Boyum 1.64 ve kimi kisa bulsa da (1.70 bacim ve 1.73 anam) ben memnunum. Kadinlar icin Boy ortalamasinin 1.67 oldugu danimarka’da bile benden kisa bi dunya kadina rastliyorum her gun.
Her dinledigimde alip beni annemin köyüne götüren sarki, nedense. Sivas’in kavak agaclariyla bezeli, icinden üstü köprülü dere gecen, etrafini tepeler ve bozkir saran o kücük ve burnumda tüten bir köyü. Orda hic dinlemedim oysaki.
Edit: aa, ben bu basliga daha once de yorum yapmisim. Unutmusum. Yillar sonra actim yine dinliyorum. gozlerim doldu bile.
Sevmeyenlerine kotu bir haberim var: bunlar tekrar moda oldu, hem de son 1-2 senedir.
Eskiden danimarka’da bulunmazlardi. Türkiye’de moda oldugu donem zar zor almanya’dan bulup siparis etmistim. Malesef bir numara buyuk almis oldugum icin bir sure sonra icim el vermeyerek baskasina satmistim. Son 1 senedir etrafimda türemeye basladilar danimarka’da, magazalarda da bulunuyorlar artik. Türkiye’ye yetismedi sanirim henuz, ama gelir yakinda.
Ben bir daha alir miyim bilmiyorum ama. Tabanlari su anki zevkime göre cok ince/alcak geliyor.
Kadin anamdir o. Butun gun yorulmustur, ama aksam yemegini yedikten sonra kalkar masadan “canim tatli cekti bi kek/revani/tart yapiyim” diyerek. Haftada bir kac kez oluyor bu, evde baska tatli bile olsa (bizim yaptigimiz “entel” tatlilari, pastalari begenmez kendileri).
Noel ile yilbasinin arasinda 1 hafta degil de bir kac ay oldugunu düsünün, yine noel suslemeleriyle kutlanir miydi sizce Türkiye ve orta dogu’da? O zaman neden yilbasina ozel suslemelerle degil de noel suslemeleriyle kutlaniyor bu ulkede bu gün?
Disardan cok komik gorunuyor, emin olun. Disardan derken geleneksel ya da islami acidan degil, hristiyan/bati ulkelerinin nezdinden bahsediyorum.
internetteki derin devlet’i temsil eden cocuk oyuncu elestirilerine ben de katiliyorum. Cocugun amatörlügü, ses tonu, tipi dizinin kalitesini asagi cekiyor gercekten. Cocugu elestirmek gibi olmasin, sadece bu diziye olmamis. Soyle kocaman, delici mavi gozleri olan (siyah da olabilirdi), sesi henuz ergenlige girmemis bir cocuk olsaymis mük olurdu mesela.
Bu arada Can’i feyza’ya yapmaya calisiyorlar galiba. Ama feyza can’dan en az 4-5 yas buyuk daha once verilen bilgilere bakacak olursak. Can 17-18 yasinda, feyza ise cuneyd’den 2-3 yas kucuk gibi anlattilar daha evvel. Ne kadar mantikli bi iliski olacak bilemedim.
Sigma tip kadin/erkegin ne oldugunu ogrenmesi gereken yazarlar oldugunu gosteren baslik. Sigma ne istedigini bilen, kendinden emin insanlara denir. Alfa gibi Liderlik ruhu yoktur, tek basina halleder isini. Yalniz kurttur bir nevi, ama bu yalnizlik cektigi veya yalnizligi tercih ettigi anlamina gelmez.
Şıklar arasindan Çerkes yerine çerkez şıkkını secmedigi icin kendisi de çerkes olan bir yarismaciyi eleyen program. Tdk sozlukte “çerkez” yaziyormus cunku. O TDk’nin hatasi. Neymis, herkes z ile telafuz ediyormus da, çerkezköy de deniyormus da. Butun dunyanin s ile telafuz ettigi kelimeyi (rusca: cherkess, arapca: sherkess, ingilizce: circassian, danca: tjerkesser, v.s.), tdk ve destekcileri tuttursun “z ile olcak” diye.
Bundan sonra herkes’i de herkez diye z ile yazalim o zaman, cunku cumle alem z ile telafuz ediyor.
Boyle sacma bir arguman gormedim. Maksat çerkeslerin dedigi olmasin, baska bir aciklamasi olamaz. Birakin çerkesler kendileri karar versinler kendilerini tanimlamak icin kullanilan terimin nasil yazilmasi gerektigine.
Bu arada bu sorunun, ismi tamara ve boynunda kafkas motifli kolyesi olan bir kiza sorulmasi da ne manidar. Verecegi cevabi tahmin ederek sunulmus bir soru gibi adeta.