Bizim MÜSiAD kapitalistinin patlamamış havai fişeklerini imhaya götüren kamyon da patladı. 3 asker öldü. Öldürüldü demek daha doğru. Çünkü havai fişek mühimmat muamelesi görüp askere taşıtılsa bile imhası uzmanlık ister. Asker ne anlar. Uzman biri yerinden hareket ettirilmesinin bile sakıncalı olacağını söyleyebilirdi. Bu fişekleri askerlere taşıtmak, burjuva devletinin gözünde askerin canının gerçek değerinin ne olduğunu da gösteriyor. Ayrıca o fişeklerin çabucak imhaya götürülmesi de garip. Çünkü bu fişekler delildir. Kalite kontrolü yapılmadıysa ve mallar hatalıysa kapitalist iki kere daha suçludur. incelenmeden imhaya götürmek delil karartmaya girer. Devletin basbayağı delil karartma operasyonunda kullanılan askerler ölmüş oldu.
insanoğlu savaştıkça soysuzlaşıyor. Yunanistan'ın ve Türkiye'nin sınırdaki yurtsuz, işsiz, yağmalanmış, yarı aç yarı tok halka yaptıklarına bakın. Biri botlara doldurup denize salar, yemek getireni kovar yemek verirseniz gitmezler der, kafesteki hayvanlar gibi açlık disiplini uygular, diğeri dayak atar, parasını ve üzerindeki kıyafetlerini çalıp çırılçıplak sokağa atar, direneni vurur öldürür. 1942'de Naziler Yunanistan'ı işgal edince Nazilerden kaçan binlerce Yunan Suriye'deki kamplara sığınmıştı. Suriyeliler kamplara gelip kendi giyecek ve yiyeceklerini Yunanlara veriyordu. Türkiye de o zaman Yunanistan'a bir yardım yapmıştı. Sınırdaki Türk askerleri ise sınıra kaçan Yunanları ülkeye davet ederek pek çok Yunan'ı ölmekten kurtarmıştı. 1942 koşullarında. Bir de şimdiki "barış dolu" dünyada olanlara bakın. Birbirinden gerici devletler ve onlara uyup yamyamlaşan, ahlaksızlaşan millet onurundan yoksun içi boş kalabalıklar birbirini yiyor. Halklar arasına nefret tohumları ekiliyor. Savaşla eğitilen insanlık kayboluyor. Herkes düşene bir tekme de ben vurayım yarışına sokuluyor. insanın insana yaptığını sırtlan leşe yapmaz. Sırf bu yüzden bile burjuvaziden ve emperyalizmden nefret etmeli ve onlara karşı devrimci silahlar edinmeli. Bunlar insanlığı geri dönüşü çok zor olacak şekilde batırıyorlar ve bu dünyada kimse bir vatanı olduğunu sanmasın.
islamcılar imamoğlu'na Yunan diyor. Sağ-Kemalistler de Dersim kararından dolayı Maçoğlu'na Kürt diye yüklenmeye başladı. Al islamcıları vur sağ-kemalistlere. Ülkenin tarihi burjuvazinin bu iki elinden soruluyormuş gibi davranmaya alışmışlar. Ama artık tarihin emek kardeşliğinin eliyle yazılacağı vakit geldi.
Yaz saatini kalıcılaştırdılar. Elektrik tasarrufu dediler ama elektrik harcaması arttı, şirketlerin karı arttı. Bunun olması için insanlar gece bitmeden uyanmaya ve gün yüzü görmeden uyumaya zorlanıyor. Bunun sonucunda birçok fiziksel ve ruhsal rahatsızlık ve hastalık kaçınılmaz olarak artacak. Uygulamanın tasarrufla hiç ilgisi yok çünkü uluslararası enerji ticaretinde tasarrufa falan asla yer yoktur. Günün ne kadarını kapitalist sömürü altında geçireceğimizle alakalı ve bu, işgününü biraz daha uzatma yöntemi. Fakat hayatımız tahmin ettiğimizden daha fazla güneşe bağlı ve bir Latin madencinin dediği gibi sosyalizm güneşi görmektir.
Gencecik bir beden, bir halkın özgür geleceği için çırpınan gencecik bir genç. bugün aşağılık iran rejimi tarafından idam edildi. iran mollaları Kürt gençlerini idam ediyor, dünya seyrediyor! Faşist molla rejimi yıkılmalı, cellatlar cezalandırılmalıdır.
Bu kadın bu meclise elinin hamuruyla değil, 96 gün boyunca çocuklarıyla birlikte Sur’da direnerek, ölüme, iktidara meydan okuyarak geldi. Siz 2 fav 3 rt için, saçma sapan cinsiyetçi twitlerinize yöresel kıyafetini alet edesiniz diye değil.
HDP'nin barajı geçmesiyle nelerin yaşanabileceğine dair birkaç maddelik flood yazacağım.
1) HDP barajı geçerse ve AKP-MHP ittifakı mecliste çoğunluğu elde edemezse 8 temmuzda ki seçimlerde Erdoğan başkan olsa dahi saray rejimi büyük oranda işlemez hale gelecek!
2) millet ittifakı + HDP'nin mecliste çoğunluk olmasıyla, ulaşabildikleri her konuda istediği yasayı çıkarabilecekler. AKP-MHP ise hiçbir şekilde yasa çıkaramayacak.
3) OHAL'in devam edebilmesi için mecliste onaylanması gerekiyor. böylelikle OHAL sona erecek.
4) KHK'ler ve cumhurbaşkanlığı kararnameleri için de meclis onayı şartı bulunmakta. bu kararnameler meclisten geçmeyecek.
5) bu durumda cumhurbaşkanı, meclisi feshedip seçimleri tekrarlama yetkisini kullanabilir derseniz şöyle bir cevapla karşılacaksınız; anayasanın 101. maddesine göre "Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir."
6) Recep Tayyip Erdoğan, 10 temmuz 2014'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmıştı. 8 temmuz'da da kazandığını düşünürsek anayasal olarak yeniden aday olamayacak! bu sebeple meclisi feshedebilme olasılığı yok.
7) yani bu demek oluyor ki 24 haziran seçimlerinde HDP'nin barajı geçmesiyle AKP büyük bir çöküntüyle 8 temmuz seçimlerine gidecek. Erdoğan kazansa bile sistem kilitlenecek. bunun farkında olan seçmenin yönelimi de elbette farklı olacak.
peki HDP baraj altında kalırsa ne olacak?
8) AKP-MHP ittifakı yaklaşık 370 milletvekili çıkaracak. istediği her yasayı (16 yıldır olduğu gibi) geçirecek. OHAL ve cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle 21 temmuz 2016'dan beri içinde buludunğumuz o karanlık koşullar yıllarca devam edecek.
9) 5 yıl sonunda Erdoğan'ın göre süresinin bitmesine kısa bir süre kala meclis erken seçim kararı alacak ve böylelikle Erdoğan yeniden aday olma hakkı elde edecek. (16 nisan referandumundaki değişikle, meclis seçim kararı alırsa yeniden aday olabiliyor) 116. madde 3. fıkra.
10) ve en önemli nokta AKP-MHP ittifakının 360+ vekil çıkardığı senaryoda, muharrem ince cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazansa dahi meclis tekrar seçim kararı alıp ince'nin cumhurbaşkanlığını düşürebilecek.
Özetle, HDP'nin baraj altında kalması sadece HDP ve HDP'liler değil tüm Türkiye'nin sorunudur.
Televizyonun diktatör dediğine diktatör, terörist dediğine terörist, hain dediğine hain, şehit dediğine şehit, şerefsiz dediğine şerefsiz, kahraman dediğine kahraman diyen uydu alıcıları sizi... Spikerin dudak uçlarında yaşayan; okumaktan, sorgulamaktan, araştırmaktan nefret eden üniversite mezunları sizi.. Hiç okumayın, sorgulamayın, araştırmayın, incelemeyin... Sadece kumandanin tuşuna basıp ezberleyin... Televizyonda yemek yiyenlerin görüntüleriyle beslenip, öpüşenlerin sevdasıyla tatmin olup, askere gidenlerin kanlı elbisesiyle cesur olun.. Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığınız birini alçak ilan edin, yine dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığınız birini kahraman. Yalnız dua edin elektrikler gitmesin!
önyargılı olmadan izleyin. bu insanlar kendi kültürlerince, yaşam şekillerince tanrılarına zikirlerini yapıyorlar. nasıl ki ülkemizde baş sallayarak, mesnevi ilahi söylüyorlar ise bu arkadaşlarda jazz makamında söylüyorlar. bence gayet hoş, ben sevdim.
bu arada söylemem gerekiyor ki kesinlikle bir dalga geçme amacı ile yapılmamıştır.
Gireceği kadar bir delik açıp cevizin içine girer.
Cevizin içi insan beynine benzer, başlar onu yemeye...
*
Buraya kadarı normal…
*
Yedikçe şişmanlar…
Karnı büyür…
Yeterince yükünü tutup doyunca gitmek ister, ama girdiği delikten çıkamaz…
*
Daha da kötü olanı; içi yenilince ceviz de kurumuş ve sertleşmiştir, deliği genişletmek artık olanaksızdır…
*
Kurtçuk oturup bakar, delikten geçip çıkmak için tek çaresi vardır:
Zayıflamayı beklemek…
Aç kaldıkça zayıflar, eski cılız haline döner. Ve bir gün çıkar…
Ama çıktığında mevsim bitmiş, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile bir içsiz ceviz kalmıştır…
*
Aynen böyle oldu.
Yalanla, dolanla insanların beynine girdiler…
Onlar semizleyip zenginleşirken, ülkenin içi boşaldı...
Tam 35 bin mal varlığı yok edildi. içinde fabrikalar, limanlar, tersaneler, santraller de vardı, çocukların oynadığı parklar da…
*
Tarihinde ilk kez; dünyanın üç büyük kredi derecelendirme kurumu olan Moody's, S&P ve Fitch aynı zamanda kredi notunu düşürüp Türkiye'yi “riskli ülke” ilan ettiler.
30 uluslararası dev yatırımcı ise, ülkeyi terk etti.
*
Sokaklarında eşkıyanın dolaştığı, yargısız infazların yapıldığı, hukukun olmadığı, bebeklerin hapishanelere kapatıldığı, insani duyguların yitirildiği, toplumun birbirine düşman kamplara bölündüğü, kan-revan içinde ilkel bir ülkeye döndü burası...
*
insanlar devletten korkmaya başladı.
Ve dünya böyle bir ülkeyi dışladı...
*
AB hayali bitti, ABD dahi Arap ülkeleri arasına sokup terörist muamelesi çekti.
En dost bilinen ülkeler bile devlet adamlarını sınır dışı etti.
Sonuçta; içi boşaltılmış, dünyada dostu kalmamış, istenmeyen, kovulan, itibarsız bir memleket kaldı size...
*
Demokrasi ile girip, devleti yiyip, beyinleri kemirdikçe zenginleşip güçlenenler; geldikleri delikten çıkamıyorlar.
Dünyanın gözünde küçülüp, beş paralık diktatörlükle işin içinden çıkmayı deniyorlar, olacak mı diye...
*
işte bu, ceviz kurdunun hikayesidir.
675.000.000 dolar! Devletin Doğan Medya Grubu'nu satın alan Demirören'e verdiği kredi..
Ve sen yoksul işçi 675 lira alamazsın. Haciz gelir sana..
Sırada Şahenk var. 5,5 milyar dolar borcunu yapılandırmak istiyor.
Ve herşeye zam ve vergi yükü ile çocuklarının geleceği karartılarak bu asalakların borçlarını ödeyeceğiz.
Ve sınıf savaşı bu yüzden gerekli.
Devlet sermaye sınıfı denilen asalakların sahibi olduğu devlettir.
işçi köylü emekçi ise kiracıdır bu devlette.
Devletimiz milletimiz diye dolaşan sersemler uyanmadıkça daha çok soyuluruz.
Yeryüzünde savaşa estetiği sokan ilk güç italyan faşistleriydi.
Uçaklarıyla Habeşistanı bombalarken katliama eşlik etsin ve italyan halkına anlatsınlar diye savaş uçaklarının içine faşist yazar ve şairleri gözlemci olarak koymuşlardı.
Onlardan biri Habeşistana atılan bombaları "baharda açan çiçekler" diye betimlemişti,o "çiçekler" yoksul Habeş halkından binlercesini öldürürken.
Faşist kültür o gün bu gün savaşı, katliamı ve öldürmeyi estetize ediyor ve kutsallaştırıyor.
Habeşlilerin üzerine " baharda açan çiçekler" olarak düşen bombalar Kürtlere uzatılmış bir "Zeytin Dalına" dönüştü..
kral gitse kim gelecek abi burjuvazide liderlik vasfı yok bir kere
madem feodalizme karşısın o zaman turp da yeme
feodalizm olmasın da tekrar avcı toplayıcı mı olalım yani.
ikisi de sen değilsin ve kim olduğunu başkasının gözünden kendini görmediğin sürece anlayamazsın. ayna da yansıma kuralları, fotoğrafta piksel derinliği devrede. lakin insan gözü öyle bir şeydir ki, diğer bütün yansımalardan farklı bir sonuç çıkarır ortaya. hiçbir zaman başkasının gördüğü gerçek seni göremez ve nasıl bir şey olduğuna dair fikir yürütemezsin.
insan en fazla kendine yabancıdır aslında. ne görüntüsü ne sesi. hiçbirini gerçek olduğu şekilde görüp duyamaz.
Bir kaç defa dertlerinin karşısındakinin umrunda olmadığını farketmiştir. Karşısındaki tarafından umursanmadığını farkedince içinde tutmayı tercih etmiştir.
Karıncaları diyorum; onlar kaçamazlar lan yangından! Yılanlar kaplumbağalar, küçücük kaya böcekleri, ağaç kurtları, yavru kuşlar kaçamaz yangından. Hasta, yaralı hayvanlar vardır, larvada tırtıllar, yavru kertenkeleler ve nicesi var o ormanlarda. Çelebi Mehmedinizin Şeyh Bedreddinimize ettiklerinden biliyoruz kıyıcılığınızı! Sivasta ettiklerinizden, işidinizin Şengal'de Kobanede ettiklerinden, Cizre, Sur, Nusaybin vd. yerlerde ettiklerinizden tanıyoruz imanınızı da zihniyet dünyanızı da! Kendimiz için değil ulan, o masum canlılar için biraz mertlik beklemek hak değil mi katil de olsa zihniyet dünyanız? Bizim ile savaşınızda tamam kendiniz olun ama ormanları yakmayın dememiz hak değil midir? Karıncalar diyoruz ulan karıncalar kaçamıyor yaktığınız ormanlardan, meralardan! Sizin katil inancınız buna dair bir şey demiyor mu, yok mu bir ayetiniz karıncalar için? https://galeri.uludagsozluk.com/r/1535943/+
Göreceksiniz, bu ülkeyi ne Aleviler, ne de Kürtler bölecek. “Şehitler ölmez, vatan bölünmez, Allahuekber” diyerek bağırıp 80 yaşında bu ülkenin çilesini çekmiş bir kadını mezarından çıkartanlar bölecek.
Vatana ihanet edenden bu alçaklar, başka yerde aramayın.
Öyle aşağılıklar ki, ne ölüye, ne diriye saygıları var. Diriyi öldürüp, ölüyü mezardan geri çıkartıyorlar!
Ankara Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde, peki Tunceli hangi ülkenin sınırları içerisinde?
Bir Kürt atasözü der ki, “Nikare kerê dikare kurtan/Eşeği yenemiyor semere gücü yetiyor” diye.
Anlaşılan dirilere dişini geçiremeyenler, hıncını ölülerden çıkarıyor!
Bütün insanlığa verecek kadar aklım yok.
Bütün insanlığı sevecek kadar büyük bir kalbe de sahip değilim.
Sadece, bütün insanları eşit gören bir vicdana sahibim.
Ben bu ülkeyi utanç duygusunun kurtaracağına düşünenlerdendim. Ama bilinçli olarak utanç duygusunu, vicdanı hayatından ayıklamış çok insan var.
Kendilerine kazanç kaybettirdiğini fark ettikleri için yapıyorlar bunu. Oysa insanı insan yapan vicdanı ve utanma duygusudur.
Her bok oldular insan olamadılar.
Ülkenin bölünmesine karşı olduğunu söyleyen faşist güruh, ülkeyi hızla bölmeye çalışıyor.
Eğer birlikte yaşamayacaksak çekin ulan bu ülkenin pimini!
Yüzlerine hayvan deneyleri sonucu elde edilen makyajlarla suratlarını boyayıp, kürtaja evet özgürlüktür diyen, dini bir vazife için yapılan fakirin garibanın boğazına 2 lokma et girmesine katliam diyor ona üzülüyorum ben.
Merhaba ben gözünü sosyal medyada açmış aptal gruplarda komiklik peşinde koşan ergen. Din hakkında hiç bir bilgim yok, Kur'anı okumadım ama kesin arapçılıkla alakalıdır. Dur hemen görsellerden Kur'an görseli indireyim tiye alayım. Milletin inançları ile dalga geçerim, hayır eleştiri üslubu olmayan bir andavalım. Ama kendi değerlerime eleştiri yapılınca götü yanmış kedi gibi sağa sola saldırırım.
Her sabah 6 tane de haşlanmış yumurtayı dayıyorsun baba... Yok be oğlum ne protein tozu. Protein tozunu fetöcüler kullanıyor. Doğal bu, dokuna bilirsin https://galeri.uludagsozluk.com/r/1500707/+