doktor'un en sevimli yol arkadaşı olabilirdi. fakat doktor'dan çok şey bekledi ve umdu. haksız sayılmazdı gerçi, ama diğer yol arkadaşlarından farklı olarak, o bu yolculukları hep "piknik gezisi" olarak gördü. sevimli ve hatta diğerlerinden daha zekiydi.
ve artık onun da uzay ve zamandaki yolculukları bitti.
her saniyesinden keyif aldığım ender filmlerden biriydi. tabii bir başyapıt diyemem, ama oyunculuk ve hikaye açısından çok güzel olması ve konunun güzel işlenmesi ve izleyiciye bir tat vermesi önemli unsurlar. çok fazla güzel işin çıkmadığı günümüz türk sinemasında, böyle bir filme ihtiyaç vardı bence.
ayrıca her bir oyuncunun performanslarının da olağanüstü olduğunu eklemek isterim.
nadiren güzel yapımlar çıktığı içindir. bunun dışında hemen hemen hepsi birbirinin aynısıdır, belirli temalar sürekli kullanılıp durulur. yeni fikir yoktur, bu yüzden türk dizileri tercih edilmez.
tanım: bir fikirle dalga geçmek için ağız dağıtan, ağzına vurulası ergen tespitidir.
kütleli bir cismin, kütlesinden dolayı sahip olduğu durgun enerjiyi gösterir. bu durgun kütle enerjisi, aynı zamanda maddenin enerjiye dönüştüğünde açığa çıkaracağı enerjiyi de göstermektedir.
iki insanın birbirini sevmesini, seks yapmalarıyla eş değer gören, bunu tabu sayan, 2014 yılı itibarıyla hala el ele tutuşan çiftleri sopalarla dövme hakkını kendinde bulan bir toplumdur. evlilik dışı her türlü karşı cins münasebetini yasaklayan ama kapalı kapılar ardında bu tür münasebetleri erkek tarafında övünç sayan çelişkili ruh haline sahip toplumdur. seksi yasaklar, tabu yapar, daha sonrasında ise tek gecelik ilişkiler yaşayan erkekleri "vay koçum" nidalarıyla pohpohlayan toplumdur bu. haa eğer bunu yapan kadınsa, gözlerine gözükmesin. aşağılıktır, orospudur, yolludur. birbirleriyle sevişmiş bir çiftten erkek olan "koç"tur, kadın olan ise orospu. erkeğin elinin kiridir bu işler bu toplumda, ama kadın yapamaz. kadınlara bunu yapma hakkını hiç bir şekilde vermeyen bu toplum, yaptığında "koç" diye nitelendirdiği erkeklerin de bunu birbirleriyle yapmalarına izin vermez. özet şudur; erkek bunu sadece kadınla yapabilir ve yaptığında "koç" olur, kadın hiç bir şekilde yapamaz yaparsa "orospu" olur, kadın-kadın veya erkek-erkek hiç bir şekilde yapamaz. yani durumdan sadece tek bir taraf kazançlıdır, birinin kazancı diğerinin utancıdır. toplum her şekilde bu kazancı desteklemektedir. bu kazanç ise diğer tarafın mutlak kaybıdır, dolayısıyla toplum herhangi bir neden olmadan, bir tarafın mutlak kaybını istemektedir. ve bunu da kendi koyduğu anlamsız kurallar silsilesiyle devam ettirmektedir. bu kuralları da "değer" adı altında kutsallaştırarak, bir nevi ona dokunulmazlık hakkı vermekte ve bu adaletsizliğin değişmesine hiç bir şekilde fırsat vermemektedir. bu toplum, adına "değer" dediği bu anlamsızlıklar silsilesini kabul etmeyen her bireyi (misal ben) dışlamakta aforoz etmektedir, her türlü sözlü tacizi kendinde hak görmekle birlikte, fiziksel şiddet türünden yaptırımlar uygulama hakkını da görmektedir. yani yapmanız gereken tam bir adaletsizlik olan bu durumu, "değer" adı altında kabul edip, kutsallaştırmanızdır. diğer herkes gibi, kimsenin birbirine zarar vermeden özgürce ve insanca yaşamasını reddedip, diğer herkes gibi birbirinize anlamsız kurallar silsilesini dayatıp, birbirinize hayatı zehir etmeniz, şiddet uygulamanız ve hatta kan dökmenizdir. türk toplumu budur.
bu ülkenin mahkemelerinde hukuk ve adalete rastlamamamızın sebebi budur. çünkü bir ülkenin hukuku, o ülkenin toplumsal hukukundan beslenir. ve bu toplumsal hukukta adalet yoksa, bunu mahkemelerde aramanızın hiç bir mantığı yoktur.
yıllardır linux'ta varolan (daha doğrusu linux'ta kullanılan masaüstü yöneticilerinde varolan) çoklu masaüstü sistemini getirmiş sürümdür. şimdilik windows 8'in başlat menülü hali gibi durmaktadır. ve biraz daha yavaş hali.
ingiliz ingilizcesi, gerçek ingilizcedir. fakat çeşitli aksanları mevcuttur ve bunların bir kısmını anlaması gereçekten zordur.
amerikan ingilizcesi daha basittir aslında. çünkü amerika'ya zamanında yerleşmiş ve artık yerel halk olmuş yüzlerce farklı ırk, ingilizce üzerinde çeşitli etkilerde bulunmuştur. şu anki durumda ingiliz ingilizcesine kıyasla daha anlaşılabilir durmaktadır. ve son olarak amerikalılar konuşurken olabildiğine kelime tasarrufu yapmaya çalıştıklarından, ingiliz ingilizcesine göre daha sade durmaktadır. fakat kabadır evet.
bu yarışma tek tek bütün insanların ne kadar aptal olduğunu göstermiyor. evet aptallar, ona sözüm yok. ama bu yarışmanın gösterdiği şey eğitim sistemimizin ne kadar boktan olduğu. öğrencilerin birşeyleri öğrenmeleri için değil, yüksek puan almaları için motive edildikleri bir sistem olduğunu. bu da o sistemin garip bir kurbanı işte. hayır yani (herhangi bir sayı)x0'ın 0 olduğunu bilmemesini başka nasıl açıklayabiliriz bilmiyorum.
1- isaac newton -> fiziği etkili bir bilim haline getiren adamdır, ayrıca calculus'u bulmasıyla da, matematikte de önemli katkıları olmuştur.
2- albert einstein -> newton fiziğine yaptığı görelilik yamasıyla, mutlak bildiğimiz çoğu şeyin mutlak olmadığını göstermiştir. ayrıca fotoelektrik olay çalışmasıyla da, kuantum fiziği'nin öncülerinden biridir.
3- werner heisenberg -> belirsizlik ilkesi'nin mucidi olarak, ağzımızla kuş tutsak da bazı şeyleri asla bilemeyeceğimizi ve öğrenemeyeceğimizi göstermiş adamdır. bilimin de öğrenebileceklerinin bir sınırı olduğunu göstermiştir.
ayna'nın türk filmi tadında bir klibe sahip, hoş ve hüzünlü şarkısı. konu klasiktir, hele ki günümüzden bakınca tüm esprisini yitirmiş bir olaydır. ama hala o klibiyle hatırlarım ben bu şarkıyı. hala da gözümden yaş getirir. öyle de bir şarkı.
h264'ün muadili olan, yüksek kalitede video sıkıştırmaya olanak sağlayan bir video codec'idir. diğer adı da high efficiency video coding (hevc)'dir. şimdilik yenidir ve yavaş yavaş kendini göstermektedir. h264'ten daha yüksek oranda sıkıştırma yapabilir. şimdilik donanım bazında destekleyen bir ekran kartı yoktur. açık kaynaklı encoder'ı x265'tir.
bir parçacığın bir materyal içindeki hızının, ışığın o materyaldeki hızından daha yüksek olduğu durumda meydana gelen ışımadır. normalde ışık hızı diye bildiğimiz kavram (c = 300.000 km/s) ışığın boşluktaki (maddesiz ortamdaki) hızıdır. ışık bir materyale girdiğinde hızı değişir (ki ışığın optik kırılmasına yol açan olay da budur). işte ışığın o materyaldeki hızından daha yüksek hızda giden bir ışık, tıpkı ses hızından daha hızlı giden uçakların uğultu çıkarması gibi, bir radyasyon çıkarır. bu radyasyon cherenkov radyasyonudur.
bu ışımadan, nükleer reaktörlerde veya parçacık çalışmalarında nötron kontrolünde faydalanılır. dev saf su tankları içerisinde, nötron ışıktan daha hızlı gittiği için bu ışıma yayınlanır. bu ışıma gözlemlenerek, ortamdaki nötron varlığı hakkında bilgi edinilebilir.
"kırcan mı belimi"'den sonra ayşe hatun önal için gayet iyi bir sıçrama olmuştur. şarkı müthiş midir, senelerce dinlenir midir? değil tabii ki, pop müziğin amacı da bu zaten tüket ve unut. birkaç ay sonra pek popüler olmayacaktır. ama bu yaz dönemi için bizi eğlendirecektir. olmuştur.
bilim, evrensel olarak kabul edilen mantık çerçevesinde ilerler. ve matematik aslında mantıktır. kuralları keyfi yazılmamıştır. dolayısıyla bilim, mantığa yani matematiğe bağlıdır.
el-harezmi'dir. cebirin temellerini atmıştır. sıfır sayısını ve denklem sistemlerini kendisine borçluyuz. aynı zamanda bir problemin çözüm basamaklarını tanımlamak için kullanlan "algoritma" kelimesi de, onun adından türemiştir.
Türkiye'de bir boka benzemeyen anlayıştır. öncelikle her dizi muhakkak aşk içermelidir. daha sonra karakterleri türlü belalara sokan saf kötü karakterler. gerçek Türk yaşam standartlarından uzakta olmaları da önemlidir. ve en önemlisi de hangi temayı kullanırlarsa kullansınlar, birbirlerine benzemeleri gerektiğidir. yani kısaca beş para etmez bir anlayıştır.
c'nin nesne paradigması ve overloading özelliği eklenmiş halidir. c# ile alakası yoktur. c#, c ve c++ ile benzer bir sentaksa sahip olmasına rağmen, microsoft'un patentli bir ürünüdür ve java'ya rakip olması açısından geliştirilmiştir (sözde platform bağımsızlık). halbuki c ve c++ platformdan bağımsız değildir, bilakis c ve c++ ile tek bir platforma yönelik uygulamalar yazabilir hatta o platformu bile bu dillerle yazabilirsiniz. ama c# ile sistem programcılığı yapamazsınız. dolayısıyla c# ile karıştırılmaması gereken dildir.
linux'un yaratıcısı linus torvalds'ın nefret ettiği bir dildir aynı zamanda bu sebepledir ki, linux tamamıyla c'de yazılmıştır. ayrıca pek çok linux programı ve api'si de c'de yazılmıştır. ama bunun yanında, c++ kullanan en büyük projeler qt ve kde'dir.
standart kütüphaneleri daha basit bir söz dizimine sahiptir. şöyle ki, ekrena hello world yazdırmak için;
c'de
printf("Hello world");
c++'da
cout << "Hello world";
yazmak yeterlidir. Sağlam, zor ama zevkli bir dildir. Canınızın her istediğini size yaptırabilir.
amerika dünya'nın amına koyunca "kahrolsun amerika", bunu türkler yapınca "yaşasın türkler". kim yaparsa yapsın emperyalizm kötüdür. ve şimdiki zamanı iyi olmayan, geçmişiyle övünür. geçmiş geçmişte kaldı canlarım, o eskidendi. bir zamanlar bakire olan bir orospuya, namuslu demek gibi bişeydir bu.
türkler bile kendilerini anlayamamışken, siz nasıl anlayasınız alamanlar?
yakalandığınız anda mahalle esnafı, yoldan geçen vatandaş, kadının babası, abisi, eşi vs. gibi insanlar tarafından temiz bir dayak yiyeceğinizi ve daima bir orospu çocuğu olarak kalacağınızı göz önünde bulundurmanız gerekir.