sosyolojiye sadece toplum bilimi demek doğru ama eksik bir tanım olur. aslında toplumu ilgilendiren her türlü şey sosyolojinin konusunu oluşturur. bir çok alanı vardır. mesela; kent, kır, siyaset, edebiyat, sağlık, aile, medya, spor..vs. bunlar sadece birkaçı insanı ilgilendiren herşey sosyolojiye dahildir.
başlıcaları, saint-simon, auguste comte, herbert spencer, karl marx, max weber, georg simmel, emile durkheim'dır. türkiyedeki öncülleri ise ziya gökalp ve prens sabahattin'dir.
henüz değeri hala tam olarak anlaşılmamış bir bölümdür. her kuruma kesinlikle bir sosyolog gerekir.
zamanımı çok fazla kaybettiğim ve işe yarar hiçbirşeyle karşılaşmadığım ilk başlarda zevkle bakarken sonradan sıkıcılaşan genellikle oyun oynamak için kullandığım ünlü bir site.
toplumsal ilişkilerin olduğu heryerde sosyoloji vardır. sosyal hayatı insan davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır. önceleri önemsenmezken giderek değeri anlaşılıyor. öncüleri arasında emile durkheim, max weber, karl marx yer alır.
sonunda işsiz kalacak olsan da seni çok geliştiren özellikle de ailenden ayrı bir yerde gitmişsen kendi başına çok güzel deneyimler kazandığın kurum. kesinlikle hangi bölüm olursa olsun okunması gerekir. üniversite yılları çoğu kişinin hayatında özel bir yere sahip oluyor.
Çok fazla önyargıyla bakılan, leblebinin kokusunu duya duya bıktığımız küçük ama gelişmekte olan bir şehir. nereye gidirsen git hediye olarak yanında paket paket leblebi götürürsün. bir yerde buluşulması gerekiyorsa genellikle orası saat kulesi olur. doğal güzellik ararsanız çoğu zaman bulamazsınız.
Gerçekten çok değerli hocalara sahip bir üniversite, zorluyorlar ama en azından öğreniyorsun. bir öğrenci olarak gezecek yer arasan da hep aynı yerleri gezmek zorunda kalıyorsun. Büyük şehirlerden gelenler için önceleri hayal kırıklığı olsa da daha sonra özleniyor. ilk yıl gelen çoğu kişi geçiş yapma hayalleri kuruyor bunların sadece hayalde kalacağını anlayanlar ise diğerlerinden daha çok sevmeye başlıyor.
Doğal güzellikten bol birşeyin bulunmadığı şehrimiz. Abant, Yedigöller, Gölcük, Kartalkaya sadece birkaçı. Üniversite'nin çok etkisi olduğu bir şehir. Şehirde sadece bir tane ana cadde olması ilginç gerçekten. Çoğu yere direk otobüsün olmaması ya da şehir içinde Karaköy'den başka alternatif bulunamaması da ayrı konu. En azından artık gelişmeye başladı. Yeni otobüs firmaları açılmaya, doğalgaz döşenmeye başladı. Kökez suyu da çok ünlü; nereye baksanız görürsünüz, halk genelde sıra olmuş su dolduruyordur heralde. Küçük bir şehir olduğu için adım başı tanıdıkla karşılaşınız genelde. Yollarda oturmuş mantar satan teyzelerle karşılaşırsınız. Büyük şehirden oraya gidenler için köy gibi görülür. Üniversitesi çok kaliteli ama eğer büyük şehirlerden birinde oturuyorsanız çok tavsiye etmem. Yine de gezilip görülmeye değer doğal güzellikleri var.