Kitabın girişinde verdiği yönlendirme ile; kitapta kendinden bahsetmediğini söylese de, hikaye'nin baş kahramanı Timur'un yaşanmışlıklarını Teoman ile eşleştirmeden yapamıyor insan.
Edebi açıdan doyurucu bir akıcılığa sahip romandır. Sanatsal açıdan ise bir klasik değil tabi ki.
Issız adam filmini bilir misiniz? O filmdeki karakterin roman'a uyarlanıp biraz daha edebileştirilmiş halini anlatıyor yazarımız bu romanda.
sorumluluklar ve bohem hayat arasındaki git geller zaman zaman çok iyi yansıtılmış.
Erkekler okuduğunda farklı anlamlar, kadınlar okuduğunda ise farklı anlamların ortaya çıkacağı bir roman olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
günden günde ülkemizdeki sayısının artması ile birlikte 4 şeritli otobanda trafik akışının nasıl olması gerektiğini bilmediğimizin farkına vardım.
En sol şeritte sıkıntı yok, basan gidiyor. Burada hem fikiriz. Soldan ikinci şeritten itibaren durum karışıyor. Soldan ikinci şerit gamsızların, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncıların şeridi olmuş durumda. Soldan 3. şerit ise en soldan gidemeyecek kadar yavaş ama en soldan ikinci şerittekiler yüzünden en soldan ikinci şeritte gidemeyenlerin terich ettiği şerit durumunda.
EN sağ şerit ise en kendini bilenlerin şeridi.
Özetle;
En sol en hızlı, en soldan 3. şerit ikinci hızlı, en soldan 2. şerit 3. hızlı, en sağ şerit yavaş.
2. ve 3. şerit arasında bir kavram kargaşası yaşanıyor.
Geçtiğimiz haftalarda çok şaşırdığım bir görüntü ile karşılaştım.
bir mekanda yemeğimi yiyip çıktıktan sonra kapı önünde sıra oluştuğunu gördüm. kendimi tutamadım her zamanki gibi, Kendinden emin bir şekilde yaya trafiğini yönlendiren hanımefendiye "bu sıra da neyin nesi" demekten kendimi alamadım.
içerisi dolu olduğu için alamıyoruz dedi.
halbuki mekanın 2. ve 3. katı boştu. Tuvalete giderken gördüm bu boşluğu, yine kendimi tutamadan, ulan adamlar ne yatırım yapmış ama bomboş diye hayıflandım cık cık diyerek. Sonrasında kapı önündeki kuyruğu görünce,
bunun planlı, bile isteye bir boşluk olduğunu gördüm.
sanırım mekanın reklamını yapmanın en iyi yöntemi bu işletme açısından bakınca.
tamam ama o soğukta insanlar bir mekanda yemek yemek için neden sıra bekliyor? Akıl alır gibi değil.
Sanırım batının yine en bize uymayan kültürünü almışız.
yazar nick name’i olabileceği gibi başlıkta olabilen başlıktır.
“Evcil hayvanına sosyal medya hesabı açıp influencer olmaya çalışan beyaz yaka” şeklinde başlık açsak meramımı daha iyi anlatırdım.
O yapıyorsa ben de yaparım demekten bir türlü götünü toplayamayan “ara sınıf” olan beyaz yakaların genelde evde tek başına hayvanıyla otururken aklına gelen girişimcilik modelidir bu.
Benden bir bok olmadı, bari kedim iş yapsın derler. Belki de iş veren olma içgüdülerini tatmin etmek için oluyordur.
Söylenecek çok şey var.
Güzel bir sosyal tespit.
Sosyoloji ve psikoloji okuyup konu başlığı bulamayanlar, bu başlığı tepe tepe kullanabilirler.
Migros'un gün geçtikçe ürün, hizmet ve hijyen konusundaki gerilemesi nedeniyle eski migros olmaması durumudur.
Eskiden migros'a gidince bir kalite hissi alınırdı. 3 liralık çikolataya 5 lira verirdik ama iyi hissederdik. Şimdi ise rafların düzeni, hijyen v.s. bir tık aşağıda.
john diye birinin ortaya attığı bir teorem. jon'da olabilir, bu tarz bir ismi vardı bağlanma tiplerini açıklayan araştırmacının.
Bağlanma tipleri üzerine kişinin davranışsal analizleri yapılabiliyormuş. Ama bence sadece bu bağlanma çeşidi üzerinden analizle psikolojik tespitler yapmak yetersiz kalacaktır. Farklı teoremler üzerinden de analizlerle kişilik sonuçlarına varılabilir.
bu konuda sizin de bildiğiniz gibi önüne gelenin mutlaka bir yorumu vardır. Şimdi ise gerçekleri görmeniz ve hatta bilmeniz için yazmak istiyorum.
Bira'dan önce ne yenir sorusunun cevabını vermeden önce sizin ne istediğinizi bilmeniz gerekir. Örneğin; sarhoş olmak mı istiyorsun? Yoksa sohbet uzasın da yavaş yavaş alkol etkisini göstersin mi istiyorsunuz?
Eğer hemen sarhoş olmak istiyorsanız, sebze ağırlıklı yağsız ve hafif yemekler yemeniz tavsiye edilir.
Amma velakin, ben hemen sarhoş olup sızmıyım keyfim uzun sürsün istiyorsanız, az olması şartıyla yağlı yemekler tercih edilebilir.
Midenizdeki yağ oranı arttıkça alkol çözücülüğü gereği midenizde sindirilmeden önce yağı çözerek bir tepkimeye girecek ve kanınıza geçen alkol oranı nispeten hafif yemek yediğinize göre daha az olacaktır.
Bu bilgiyle ortamlarda artislik yaparsanız beni anmayı unutmayın.
Muhtemelen buna benzer bir başlık vardır ama bulamadım.
Bulunduğumuz günlerde beyaz yakalı orta-alt ve orta-üst sınıfın chrismas market eğlencesi bahanesiyle yurt dışına çıkmasından mütevellit sosyal platformlarda çokça yurt dışından fotoğrafa maruz kalmaya başladık.
Bu durumu, insanların bulunduğu sosyal statüden bir üst statüde kendini göstermek gibi yorumlayanlar olacaktır, biraz acımasız bir eleştiri gibi gözükse de; bu paylaşımları yapanlarda büyük bir iç boşluk olduğu kanısında hemfikirim.
Simetrinin güzelliği konusunda genel bir yargı kanısı bulunmaktadır.
asimetrinin güzelliği ile ilgili genel bir beğenmeme söz konusudur. Halbuki asimetriklikte güzeldir. etrafınızdaki asimetrikliklere baktığınızda bana hak vereceksinizdir.
Bu başlık altında sevgili yazarlarımızın insan davranışları ile ilgili, toplum davranışları ile ilgili tespitlerini paylaşmalarını niyaz ediyorum.
ilk tespitimle başlayacağım sevgili okurlar;
insan bir üçgen içinde yaşamına devam eder diyebiliriz.
Zaman - Para - Enerji. Bu üçlemeye farklı örnekler de verilebilir. Bu üçleme içinde ise bir denge vardır. 3'ü genelde aynı anda olmaz. Buraya kadar yazdıklarımı başka kaynaklarda da görmüşsünüz/okumuşsunuzdur. Asıl değinmek istediğim nokta; bu iç etken aynı anda tam olmadığı için bu 3'lüye ek bir destek gerekir. Anlayış ya da boşverme ya da elindekinin kıymetini bilme olarak desteği tanımlayabiliriz.
Eğer ki mental olarak zaman para enerji üçlemine destek olarak "durumu anlama" - "takıldıklarını boşverme" ya da belki de en önemlisi "elindekinin kıymetini bilme" argümanları 3 lüdeki eskiğin eksikliğini hissetmenizi önleyecektir, önlemeye yardım edecektir.
Her ikisiyle de iletişim zordur diye ahkam keserek başlamak istiyorum.
Entelektüelle konuşurken bilgisinden geçilmez, cahille konuşurken bilgisizliğinden. Biri bilgisinden dolayı çok konuşur, diğeri bilgisizliğinden dolayı çok konuşur.
En iyisi ise öğrenme ihtiyacının farkında olan biriyle görüşmektir. Dinler. anlar.
Özet olarak ne çok cahille ne çok entelektüelle iletişim kuracaksınız dostlar, en iyisi öğrenmek isteğinin "farkında" olanla iletişimdir.
bir kimse yaşadığı bir olayı anlatıyor, diğer kişi ise yaşanan olayı ve çıktılarını anlamak yerine hemen kendinden örnek verip, daha önce yaşadığı bir olayı anlatmaya başlıyor. Hangi konudan bahsederseniz bahsedin, bu tip arkadaşın mutlaka bir yaşanmışlığı bir hikayesi olmuş oluyor (bkz: orospu)
Verebileceği örneklerin sınırı nereye gidiyor anlamak için sınır ötesi konular anlatıp yorumunu merak ediyor insan.
Bu başlığı gören yazarlar a evet diyecektir. Bu hataya zaman zaman hepimiz düşüyoruz. Bunun nedeni de genellikle karşıdakini anlamak için değil de cevap vermek/konuşmak için dinliyoruz.
olay şöyle gerçekleşiyor; iki kişi karşılıklı sohbet ediyorlar. Bu kişilerdne biri kendi derdini ya da bir olayı anlatıyor, karşıdaki arkadaşımız da arkadaşını dinleyip, onun yaşadığı olaylar üzerinden konuyu ilerletmek ya da konuyu anlamak yerine alakasız bir şekilde benzer ya da benzer olmayan kendi başından geçen/kendi yaşadığı olayı anlatmaya başlıyor. yani derdini anlatan asıl kişi dert dinler hale geliyor.
Etrafınızda artan sokak köpeği sayısını görüyorsunuzdur. Bunun bir nedeni mama endüstrisinden gelen takviye gıdalar nedeniyle fazla çiftleşme ve doğurma iken diğer nedeni ise belediyeler tarafındankontrolsüz veterinerlik hizmetleridir. Fakat konu bu değil bugün.
Lüks sitelerde köpeklerini kedilerini gezdiren beyaz yakalılardan bahsetmek istiyorum. Bu kimseler günde 2 kere köpeklerinin hem tuvalet ihtiyaçlarını karşılamak hem de fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak için yürüyüşe çıkarlar ancak birkaç problem var burada...
Köpeklerinin tuvaletlerini olduğu gibi bırakıp giden birden fazla insan gördüğümde hayrete düştüm. Bu kimseler iş hayatı ve sosyal hayatındaki yaşadıkları baskıları, bu umursamaz davranışlarıyla dışa vuruyorlar şeklinde düşündüm. Bu bir isyan aslında.
insanların duygu durumlarının bu kadar umarsızlaşmasının nedenlerini anlayıp, yaşamak gerekiyor. Bu hareketleri yapan insanlar zihinsel bütünlüklerini kaybetmişlerdir.
Tesla Otomobilleri A.Ş.'de görev alan ve konusunda uzman kişilerden oluşan 25 kişilik ekibi temsil eden başlıktır.
Bu kişiler otomobil fabrikasında uzman oldukları konuda hem yönetimi hem de alan yöneticilerini yönlendirerek yatırımların/problemlerin zamanında ve doğru bir maliyetle nihayetlendirilmesine yardımcı olurlar.
20-50-100 neyse. arabanız geldiğinde, valeye para verirken başka yere bakılır, vale de aynı şekilde parayı alırken sanki başka bir işle ilgileniyormuş gibi yapar. Birine seslenir vs. sanki kuralı yazılmamış bir rajondur bu.
Paranın değiş tokuşu bel hizasında ya da biraz daha altında yapılır genelde.
"şurada birinci oldum. Destek olan herkese çok teşekkürler"
Bu söylem birinci olan için kendi mutluluğunu paylaşmak gibi gözükse de, bencillik olduğunu düşünüyorum. Mütevazılıktan uzak, başkalarının kendisinden daha kötü olduğuna sevinmek değil midir birinci olduğuna sevinmek esasen.
Asıl birincilik, zannediyorum ki; birinci olduğunda, seni 2. olanın içten tebrik etmesidir. işte o zaman birinci olduğun konudan çok daha fazlasıyla birinci olmuşsun demektir.