ilçe karadenizin dağlık olmasından dolayı bir tepenin üzerine konuşlanmıştır. hani tepelerin üzerine yapılan kaleler gibidir...
ismi ne alaka diye ben de yıllarca kendi kendime sordum. orta asya'da bulunduğum yıllarda ismi korgan denen insanlara denk gelmeye başladım.
öyle zannediyorum ki korunaklı yer manasına gelen "koruğan" kelimesi "korgan" halini alarak kullanıla gelmiş. zati karadeniz'e sonradan yerleşen türkler sahilden ziyade tepeleri, dağları tercih etmişler. sanırım bu tercihleri yaşadıkları yer korunaklı olsun diye.
takip ettiğim kadarıyla samimi ve enteresan bir hanım efendi.
kendisinin de dediği gibi kaynakları sağlam ** olduğu için en önemlisi de buna inanıp kimseye de eyvallahı olmadığı için etkili oluyor kanaatindeyim. bir de üslubu çok makul.
modern zamanlar çıkmazındaki hanımların "beynine" çomak sokmaya cesaret ettiği için kendisine şükranlarımı sunarım.
temennimiz odur ki; samimiyeti ve cesareti kibre bürünmesin, bugün söylediği doğruların altında yarın öbür gün kendisi kalmasın.
ve dua kavlinden: allah basiretini ve ferasetini arttırsın ki kalemine can üstüne can gelsin.
böyle normal çıkışlara ihtiyacımız var. hakikaten normal ve makul bir hanım diline şu garabet medya ortamında çok ihtiyacımız var.
mecnun mektup yazmaya çalışır, tıkanır... dudaklarından gayri ihtiyari aşağıdaki sözcükler dökülür, mevzuyu fevkalade özetler *
--spoiler--
- leyla!
- böyle bi şey olamaz yaa!
--spoiler--
belki içimizden bir çoğunun dedesinin yattığı topraklara vizesiz geçiş hakkı tanınmasıdır.
dün yemen için türküler yakan bir milletin matbu evrak üstünde ayrı düştüğü toprağa yeniden destürsuz giriş hakkı kazanmasıdır.
kahvenin ana vatanına egzotik bir yolculuk yapmayı kolaylaştırandır.
aslında ayrı düştüğümüz vatan parçasını tekrar hatırlatandır.
iyidir, hoştur, güzeldir.
aksini iddaa etmek ufuksuzluk, mazi bilmezliktir.
" mahbubundan, yani sevdiğinden karşılık bekleyen ve ondan maksadını, dileğini isteyen sadık bir seven değildir. çünkü muhib, yani seven, elinde olanı sevgilisi için verendir, sevdiğinde olanı almak isteyen değil. "
unuturum seni. sonra unuttuğuma yanar, seni anlamadığıma, anlayamayacağıma içlenirim, sen beni o kadar iyi anlıyorken.
işgal altında olduğum günlerle denkleşirim bazen. hepsine teker teker tövbe edesim gelir. teker teker "keşke yapmasaydım" demek isterim. keşke bir kereliğine "keşkemi" tam söyleyebilseydim.
ibn ataullah el iskenderi(ks)'nin yazdığı, okuyanın arızalarını bir bir suratına çarpan, sarsan harikulade bir eserdir. okuyanın, çevresine de okutturası gelir. üsküdar yayın evinden temin edilebilir.