bu tarihte doğanlar şimdi 43 yaşında, uyumakta, belki büyük ve imkansız aşklara kapılmış belki de kendisine büyük ve imkansız ve umutsuz ve yasak bir aşkla bağlanılmış, kendilerini kurtarmak için başkalarının üzülmelerine göz yuman, biraz korkak, bazen cesur,burcu kova olan ve genellikle aşık insanlardır. *
şimdiki jenerasyonun uyku sorunun asıl adı.halk arasında gece yatmaz gündüz kalkmaz diye de bilinirler.şöyle ki; bu kişiler gece uyumazlar, ancak sabaha karşı ya da sabah uyurlar.fakat uyuyunca da uyanmak bilmezler. aslında uykularını gayet iyi, düzenli fakat sağlıksız bir biçimde almış olurlar.uykuları sağlıksızdır çünkü insan vücudunun ışıksız ortamda uyuması gereklidir ki yeterince dinlenebilsin. düzenlidir çünkü, sabaha karşı 6 gibi yatıp öğlen 2 civarı uyanma gibi bir düzenleri oluşmuştur. bu kişiler geceleri uyumadığından kendilerini uykusuz olarak adlandırırlar.duruma bu açıdan yaklaşmak daha havalı olsa gerek.örnek vericek olursak öyle pek uzaklara gitmemize gerek yoktur. öğrenci milleti ve sözlük yazarları en yakınımızdan nadide örnekleridir bu durumun.
rüzgarın kollarında,
kederli yapraklar gibi,
işte geldik gidiyoruz,
sanki bir rüya gibi,
nedir böyle akıp giden,
sessizce yorgun bir ırmak gibi?
boşa geçen hayatım mı?
umut dolu yıllarım mı?
ne çok sevdik unutma,
yorgunum beni anla,
tut elimi rüzgarlara
bırakma...
kimdir o böyle,
savrulup giden, rüzgarlarla?
daldan düşmüş bir yaprak mı?
sevda mı, ayrılıklar mı?
bize kalan nedir, söyle,
anılar mı, acılar mı?
yoksa kırık umutlar mı?
ismi sizi şaşırtmasın.o kadar da şaibeli bir makarna değildir.
malzemeleri : önceki günden kalmış makarna ve yeni haşlanmış makarna.
yapılışı : yeni haşlanmış makarnaya önceki günden kalmış makarna ilave edilir.
... kişiliktir. afiyet olsun.*zira bir öğrenci yemeği oldugundantek kişilikte yenebilir koca tencere
bekaret kimi sözlük yazarlarının klavyelerinin ekmeği, suyu, olmazsa olmazıdır.
öyle bereketli bir konudur ki bekaret bitmek tükenmek bilmez, sürekli besin kaynağı niteliği taşır.hele sözlükte gece ise sözlük yazarları için bekaret vazgeçilmezdir.
- " önce kelime vardı," diye başlar yohanna' ya göre incil.kelimeden öncede yalnızlık vardı.ve kelimeden sonra var olmaya devam etti yalnızlık..kelimenin bittiği yerde başladı, kelime söylenemeden önce başladı.kelimeler, yalnızlığı unutturdu ve yalnızlık, kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde.kelimeler, yalnızlığı anlattı ve yalnızlığın içinde eriyip kayboldu.yalnız kelimeler acıyı dindirdi ve kelimeler insanın aklına geldikçe, yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu.- *
bir masa örtüsü çeşidinin ismidir.** adının dertsiz olmasının nedeni,
dökülen hiçbir şeyin örtüde leke bırakmamasıdır.
bundan dolayıdır ki annelerimiz ona bu ismi layık görmüşlerdir.
Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş şeklidir.
Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel, hatta mükemmel olurdu.
Nasıl mı?
Camide uyanıyorsunuz. Bir tahta sandık içerisinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette. Tabuttan doğruluyorsunuz, taşlı, olgun ve ağırbaşlı olarak.Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar, torunlar hepsi hazır.
Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.
Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz. Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...
Altmışlı yaşlara kadar herşey garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz. Sağlığınız gittikçe düzeliyor. Kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz. Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve işe ilk başladığınız gün size hoşgeldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz. Ve genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan olarak işe başlıyorsunuz. Herkes karşınızda elpençe divan...
Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketlerde başlıyor. Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz. Diğer hormonal faaliyetler artıyor, fevkalade...
Aman ne güzel günler başlıyor... Derken bir gün patron size üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor. Bu arada babanız ortaya çıkmış, "Fazla çalıştın" diyor, "artık eve dön işi bırak okumaya başla, harçlığın benden olsun..." Keyfe bakarmısınız? Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden, su gölden bir dönem başlıyor. Partiler, diskotekler, kızların (kızlar için: erkeklerin ) sayısı artıyor. Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlıyor, araba kullanma derdide yok artık...
Günün birinde sizi okuldanda alıyorlar, "Evde otur, keyfine bak, oyuncaklarınla oyna." diyorlar... Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz. Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor.
Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır. Bir gün karanlık, ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor, sıcacık, yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir ortamda yaşıyorsunuz. Küçülüyor, küçülüyor ufacık bir hücre halini alıyorsunuz. Ve günün birinde müthiş keyifli bir orgazm ile hayatınız bitiyor...