tatilde televizyonda izlediği bir filmden etkilenip sınıftaki arkadaşlarının da tavsiyesi üzerine eve para yetiştirmek için götünü yırtan babasına ısrar kıyamet internet bağlattıran, anasının babasının bu emeklerini ders çalışarak değil bilgisayarda bitefight oynayarak boşa çıkaran, derslerini dinlemek yerine arkadaşlarıyla bitefight muhabbeti döndüren, bella faktöründen dolayı jacob değil de edward'a özenen ve üyeliğini "by_vampir_omer" olarak alan, seviyesi ilerledikçe mutlu, itemleri geliştikçe hayatın gerçeklerinden kopan bir ömerdir o.
ömer tuvalete girip dakikalarca aynada köpek dişlerine bakıp "acaba dua etsem uzar mı" diye düşünür ve edward taklidi yapar. bellasını bulacağı bir gün hayal eder hep. sınıfta arkadaşlarıyla birlikte alacakaranlıkçılık oynarlar ve vampirler vs kurtadamlar diye birbirlerine girerler. ömer bu grubun haşarı çocuğu edward rolünü üstlenmiştir.
bir de ömer sınıftaki çalışkan kız merve'nin dikkatini çekmeye çalışır hep. o'nu bella bellemiştir artık. hoca tahtaya kaldırıp problem çözdürdüğü zaman tebeşiri tahtanın kenarına bırakırken yan yan merve'ye bakar. "allah baba vampir olsam merveyi gezdirirdim" diye rabbine dua eder o küçük aklıyla.
bazen küçük kaçamaklar yapıp gizli gizli kanayan yeri olunca orayı emer; emdiğini zanneder. kanın tadı küçük ömer'e paslı demir gibi gelince biraz düşünür. aslında fena da değildir eğer bir gün vampir olsa alışması güç olmayacaktır.
sonra günlerden bir gün ömer büyür ve artık bazı gerçekleri idrak edebilme yetisine kavuşur. lise bitmiş ve üniversiteye girme telaşı baş göstermiştir. bu arada ömer boş durmaz ve yılların getirdiği vampir özlemiyle yeni yeni arkadaş çevreleri edinir. satanizm, vampirizm gibi sapkınlıkların araştırmasına koyulur bir zamanlar bitefight oynadığı internetinden. meraklandıkça daha çok ilgisini çeker ve sonunda girer içlerine.
babacığının da ölümüyle iyice boşluğa düşen ömer artık iyice zıvanadan çıkmıştır. içkili seksli ev partileri, annesini ölümle tehdit etmeler derken ömer artık yaşayan bir ölü olmuştur. ellerini açıp rabbine dua eden ömer inancını tamamen yitirmiş ve kalbinde son kalan inanç parçalarını da kendini vampir zanneden arkadaşlarına kaptırmıştır.
ve
ömer yine bir partinin ertesi sabahı uyanamaz! aşırı doz!...
her daim namussuzluğu savunan ve kendi takımları yapmış olduğu için bu namussuzluğu meşrulaştırma gayreti içinde götlerini yırtan fenerbahçe taraftarı ile yapmaktan iyi olan yada olacak sohbettir.
fenerbahçe'nin attığı her golde binlerce insanın kafasında "ulan acabaa??" soru işaretleri dönüyorsa ben bu takımın taraftarıyla değil gidip afyonkarahisar'ın mahalle takımıyla sohbet etmeyi yeğlerim.
gerçek anlamda faulle alakası olmayan bir pozisyonda "o pozisyon faul değildi" dendiğinde adam sana kalkıp "ya bi git bal gibi kırmızı karttı" derse ben o takımın futbolun f'sinden anlamayan taraftarıyla değil, gider nazilli belediyesi'nin alt yapı oyuncularıyla sohbet etmeyi yeğlerim.
ve
yurtiçi başarıların artık rağbet görmediği günümüz dünya futbolunda ben kalkıp türkiye kupası peşinde koşan, kalacağı düşeceği belli olmayan bir takımın taraftarıyla değil, aslanlar gibi söke söke uefa kupası almış, yetmemiş süper kupa'yı da almış, takımıyla değil şurası cehennemin dibine kalkıp gitmiş, on dört sene şampiyon olamadığı zaman bile yüreğinde yanan galatasaray aşkının alevinden zerre eksilmemiş bir taraftarla sohbet etmeyi yeğlerim.
malum aktivitenin ardından pısırık kocasından beklediği performansı görememiş eli maşalı hatun kişisinin eline saç maşasını alıp önce kocasının etlerini lime lime etmesi ve akabinde tekme tokat gebertmesidir. kolundan tuttuğu gibi kocasının takıldığı kahveye döve döve sürükleyerek götürür ve "bakk bakk buraya iyi bak daha buraya gelmek yok sana" diye bir de mahalle sakinlerinin önünde azarı çeker.
olmaz olsun böyle kadın! erkeğe şiddet aldı başını gidiyor efendiler!
çift forvet taktiğiyle oynandığı zaman beceriksizlikleri göze çarpmayan ama tek forvet taktiğinde futbolun f'sini oynamadıkları ve galatasaray gibi bir kulüpte boşa para kazandıkları kabak gibi ortaya çıkan iki isim kazım kazım ile hakan balta karışımı bir futbolcu ismi.
neyse gelelim asıl mevzuya,
"sayın kazım balta lütfen dışarı çıkınız!"
ben anlamıyorum! fatih terim gibi bir taktik dehası nasıl doksan dakika boyunca eskişehirspor'a tek kale top oynattırır?. sorun tek forvetle başlamakta mı yoksa iş kişisel becerilere kalınca hiç kimsenin elini cebine atmamasında mı? onu da geçtim arkadaş bu takım nasıl kabullenir böyle bir oyunu?! bir tane pozisyon da mı olmaz!
eğer galatasaray bu sabri kafasıyla, bu hakan balta kafasıyla, bu kazım kazım kafasıyla dokuz değil doksan maç üst üste kazanacaksa kazanmasın!
eğer galatasaray bu futbol zevki vermeyen, her ayağına gelen topu pas hatasıyla rakibe kaptıran beceriksizlerle avrupa'da başarı yakalayacaksa olmaz olsun öyle başarı!
eğer galatasaray kulübü yönetimi yüz binlerce taraftarın sabrını taşıran bu adamları sineye çekecekse olmaz olsun öyle yönetim anlayışı!
ayrıca,
yurtiçi başarı bu saatten sonra kimsenin gözünü boyamaz bu böyle biline! ve eğer avrupa'da başarı solda hakan balta, kanatta kazım, sağ bekte sabri'den beklenecekse siz gidin tüccarlığınıza devam edin çekin elinizi bu takımın yakasından!
sonsuz saygı duyduğum ve dünya görüşüne hayran olduğum ünal başkan bilmelidir ki bu futbolcularla bu iş yürümez...
olur olmaz zamanlarda karşınıza çıkıp gününüzün ağzına sıçabilecek potansiyele ve kudrete sahip patavatsız, görgüsüz ve kendini bilmez insanlardır.
misafirlikte amcanızın oğlu serkan, arkadaş ortamında muhabbetinden haz edilmeyen tuncay yada ayaküstü muhabbet esnasında yanınıza pat diye gelen mustafa olabilirler. işin en can alıcı noktası ise bu insanların sizin açıklarınızı bilmesidir. mossad usûlü ile çalışan bu kekolar her ne hikmetse sizin sırlarınıza vakıftır ve bir ara topluluk içerisinde mutlaka açık etmiştir yahut edecektir...
dokuz yaşındaki küçük sabiyi denizin ortasında kayıp balık nemo'daki seyrek dişli köpek balığı gibi kovalayan acımasız adam. nedense kafamda öyle canlanıyor. hem de o küçük sabi ancak kolluklarla yüzebiliyorken yanına yaklaşıp kollukları patlatan kahpe zihniyet...
bu arada bu şahsiyetle ilgili bir mucize gözüme çarptı,
entry numarasına baktığımızda 4476'dır. 4 x 4 = 16 , 16 + 7 = 23 , 23 + 6 = 29'dur. 29 sayısı hicbiseyebosunaiclenmeyenadam'ın harfleri sayısına tekabül eder. yani bu adamın hep esrarlı bir şahsiyet olduğunu ben biliyordum ama sizler de öğrenin istedim.
bir kere alışınca, tadına varılınca, tecrübe edilince yahut o an için başlayınca bırakılamayan şeylerdir. misal ben yedi milyon iki yüz bin kişinin sigarayı bıraktığı bir ülkede sigara içiyorum demeye utanıyorum! hele o "korkunçlu" akciğer resimlerini görünce paketi çöpe atasım ve bu mereti bırakasım geliyor ama bırakamıyorum işte. yıllardır vermediğim söz, kendi kendime etmediğim yemin kalmadı ama bir vesile ile elini omzuma koyuveriyor bu lanet şey. bazen kafamı onun pis kokulu omzuna yaslamaktan başka çarem kalmıyor...
köleyken her yol serbest doğur doğurabildiğin kadar, azad edilip eline özgürlüğü alınca artık sevişmek zinaya girer deyip koskoca bir padişahı çileden çıkarıp nikah iste, sonra nikah kıydır ve beş çocuklu bir kadın olarak taze bir kız edasıyla gerdeğe gir. böyle bir ikiyüzlülük bir cihan devletinde hele islam devletinde nasıl hasıl oldu?
onlarca yüzlerce köleyi toplayıp iki günde bir farklı farklı kızların tadına bakmak ve bunu "onlar köle zinaya girmez" deyip meşrulaştırmak hangi kitapta hangi anlayışta yatıyor? ama öyle ya sizin rabbiniz size nikahı helal kılmışken peygamberinizin sünnetinde var çoklu eşlilik ve köle anlayışı. kendisinden "biz O'nu alemlere rahmet olarak gönderdik" diye bahsedilen bir peygamber, haremine yüzlerce köle doldurup her birinden çocuk peydahlıyordu değil mi? işte bu fitneyi ve bu akıllara durgunluk verecek yaşantıyı islam'ın içine sokanlar allah katında hesaplarını günü geldiğinde vereceklerdir.
her işe gelince araplar tü kaka ama çok kadınla birlikteliğe gelince en güzelini araplar bilir! arap halkının neden iki yakası bir araya gelmiyor çünkü o topraklara inen mübarek kelamı reddedip kendi yaşam biçimlerini hayatlarına alışkanlık edinmişlerdir. şeriat şeriat diye birbirlerini keserler ama mesele allah'ın emrettiği akılcılığa ve ilime gelince hazıra konmayı tercih ederler. nasıl olsa allah onlara petrolü bolca vermiştir ve kendilerini yormalarına lüzum yoktur! ne ala memleket be*...
am göt meme üçlüsünden sonra sözlüğün başına bu önümüzdeki birkaç gün bela olacak hadisedir. atatürk, kürtler, chp, akp gibi terimlerden sıkılan yazarların "sol framein ağzına sıçmak" münasebetiyle sözlüğü işgal etmeleridir. başka konu yoktur, başka gündem yoktur, hayat tamamen ermenilerden, hrant dink ve hrant dink olduğunu iddia eden ermenileşmiş türklerin etrafında döner. ölen ölmüştür, çoğu iade edilmesi gereken hak hukuk öbür tarafa kalmıştır.
bu ülkede hrant dink kadar bir rauf denktaş konuşulmamıştır! tüm dünyada ve ülkemizde başka acı tatlı hadiseler de yaşanmaktadır. dünya ermenilerin etrafında dönmemektedir.
bir kavgadan sonra sırf kocasının içinde patlatmak için kanser edecek bir itirafta bulunan kadındır. sırf kocayı sinirden çılgına çevirmek üzere söylenmiştir ama kocaya göre ateş olmayan yerden duman çıkmazdır. geçmiş sorgulanır ve ucu sonu belli olmayan bir zaman yolculuğuna çıkılır. allah böyle bir an yaşatmasındır.
-yemek hazır mı
+yok yemek felan
-nası yaa
+bakın başınızın çaresine yok yemek felan
-noldu şimdi anlamadımki
+yemek felan yok diyorum
-ya tamam anladık
+yok yemek felan..
-oğlümmm bi susssarmısıınn
imza karakteri ve özgüveni daha yerine oturmamış bir insanın yaşadığı gerginliktir. etraftaki insanlar size bakıyormuş gibi gelir ama bakan felan yoktur, imzayı atmanızı bekleyen kişi imzanızın şekline gülüyormuş gibi gelir ama ortada gülen felan da yoktur. kafanızda hep bir imza belirlemişsinizdir ve boş zamanlarınızda sağa sola karalarsınız ama o an geldiğinde o imzayı doğru düzgün atamazsınız.
hiçbir sarışın çıtır bankacı size "aa imzanız çok güzelmiş tanışalım mı" demez yada "pfftt imzaya bak" diye dalga geçmez ve etrafta kimse "aa şu malın imzasına bakın" diye sizi göstermez. vesselam rahat olun ve bir imza belirleyin kendinize. yeri gelince göğsünüzü gere gere atın...
sol frameye bakınca bir gökdelen edası ile yükselen am göt meme başlıklarını usanmadan, acımadan sözlüğün ağzına sıçarcasına açan yazarlardır. bütün gün o koca basur götleriyle oturdukları bilgisayar başında akıllarına tek gelen şey amdır, göttür, memedir! başka şey beklenemez çünkü beyin hücreleri artık büyük bir bağlılıkla bu kelimeleri zikretmektedir. günde 3333 kere am 3333 kere göt 3333 kere meme değil mi mizah yoksunları, kültür katilleri?!...
hoşa gitmeyen yada öfke kusulacak bir durumda haykırılacak alternatif kalıplardan biri olan "oğlum bi susar mısın"ın hayatımızda geçtiği diyaloglardır. ama şefik'in hakkı var, hakikaten bazen öyle anlar oluyor ki insanın ağzından kadın erkek farketmez bu çıkıveriyor.
-ayhh beefendi biraz kayar mısınız sıkıştık burda!
+nereye kayiim hanfendi yer mi var!
-ne demek yer mi var sıkıştık burda!
+oğlümm bi susar mısınnn
"olmm bi susarmısınnnn" diye haykıran bir adam vardı hani; şefik. melek subaşı'nın kocası olan şefik. muska yüzünden ağzım burnum yamuldu diyen şefik. işte o şefik'in riquelme'ye benzemesidir.
hangisi diğerinden üstündür yada hangisi diğerinden daha çirkeftir bilinmez ama ikisi de dayaklıktır. evet evet dayaklıktır! bir insan böyle bir kadınla evlilik tecrübesi yaşamadıkça "ulan insan karısını nasıl döver" dememeli. ama işin sonunda nevriye hayal ürünü bir karakterdir, diğeri ise maalesef gerçektir.*
*dipnot: kadınlarımız birer çiçektir, narindirler, sevilesidirler.
o malum yüz ifadesiyle, o ses tonuyla, o sinirle ve o mallıkla saçı yanlış kesen berbere dönerek değil, aynadan bakıp "al kırdınn kırdınn!" demektir. aynen de öyledir. berber saçınızın içine etmiştir ve o eski hali özlenmeye başlanmıştır. berber herşeyi kırıp dökmüştür, yakıp yıkmıştır. vesselam o berbere daha gidilmez.
+halil abi dokunma dedim sana oralara al kırdın kırdın!
-neyi yaa ne kırılması
+?(+%/^''&...
abdi ipekçi suikasti, papa suikasti gibi olayların baş aktörü mehmet ali ağca'nın, iki şampiyonlar ligi ve bir uefa kupası finali suikastcisi hector cuper'e olan inanılmaz benzerliğidir.
(bkz: iğrençsiniz ibneler)
sürahi hanım sürse peşinden koşulası o gerçek ötesi koku; hanımeli kokusu. bu koku insanın başını döndürür, genzinize bal kaçmış gibi bir his uyandırır ve elinizden tutup hayal dünyasının bahçelerinde gezintiye çıkarır. yaşınız kaç olursa olsun o koku burunla temas ettiğinde elma yanaklı minik bir çocuk gibi hissedersiniz kendinizi. içinize çeker de çekersiniz...
daha el yüz yıkanmadan ocağa çay suyu koyulur bizim buralarda, ondan sonra el yüz yıkamaya gidilir işte işenir mişenir. hatta bazıları yoğun çalışan bağırsakları sayesinde sabahları kalkar kalkmaz büyük abdestini yapar. neyse işte kahvaltı ne yapsam diye düşünülür ve bir karara varılamaz. nasıl olsa yine ekmeğin arasına birşeyler sıkıştırılıp yenilecektir. işte o arada çay felan demlenir bir sigara yakılır bilgisayar başına oturulur ve bu yapılanlar an itibarıyle sözlüğe zabıt gibi geçirilir.
(bkz: iğrençsiniz ibneler)
+gel gel bak bu bölümü çok heyecanlı pargalı ölüyor galiba!
-yok anne şimdi ölmeyecek pargalı merak etme.
+nerden biliyosun bak öldü işte kefene sarmışlar!
-?)%(+%&'
şu hani çocukluğumuzda eve nereden geldiği belli olmayan, salladıkça değişik figürler gösteren minik dürbünler vardı hani; çiçek dürbünü...
işte geçenlerde nereden geçtiyse elime misafirlikte bir çocuğun elindeydi. ver bakayım biraz dedim aldım elinden. ilk salladım dikkat etmedim, ikinci sallayışımda üzerinde durmadım lakin üçüncü sallayışımda kusursuz bir star logosu gözüktü. ulan dedim ne kolpacı adamlar kendi kendime. kesin bu logoyu yapan tasarımcı, benim gibi gittiği bir misafirlikte yeğeninin çiçek dürbününden bakarken rastladı bu şekle. kalitesiz herifler...
bu arada show tv'nin logosu da ebesininki gibi cnbc-e logosundan aşırma. ama cnbc-e'nin logosunda karim benzema'nın yada burak yılmaz'ın kaşında olduğu gibi çentik var.
osmanlı tarihine kuruluşundan bu yana baktığımızda, evvelini, kurucusunu, kimlerin tahta çıktığını, kimlerin öldüğünü, zaferlerini, mağlubiyetlerini, saray ve toplum yaşantısını, akıbetini ve yıkılışını kayıtlarla, delillerle ve hatıralarla bildiğimiz bir imparatorluğun "kanuni sultan süleyman" devrinin anlatıldığı diziyi, olayların gidişatı ve sonu bilinmesine rağmen milyonlarca insanın merakla, heyecanla ve hayretle izlemesi, bir hafta boyunca hasretle beklemesidir.
"aa pargalı ölüyor bu bölüm" diye fısır fısır eda edilen sohbetler, "acaba hürrem sultan ölecek mi" diye birbirlerine reklam aralarında meraklı bakan komşu sakinleri, "bakalım şehzade mustafa tahta çıkacak mı" diye kafaları kurcalanan insanlar bilmelidir ki, pargalı okla mokla ölmeyecek, hürrem sultan sağ salim tam gaz devam edecek ve şehzade mustafa bir garip gibi babası tarafından tahta çıkamadan kırklı yaşlarında boğdurulacak.
işte görüyorsunuz! koskoca bir tarih insanlarımıza nasıl yanlış anlatılıyor. aslında anlatanların bir suçu yok. asıl suç eğitim/öğretim yuvaları dediğimiz okullarımızda. öğretim eksik! tarihinden bihaber insanımız neyin ne olacağını merak ede dursun, dizi yapımcıları bu bilgi boşluğunu çok güzel doldurmakta. koskoca bir cihan padişahını adeta karı düşkünü abazan gibi göstermekte, sultanın en yakın devlet görevlilerini içkici ve karı düşkünü gibi yansıtmakta ve saray yaşantısını sadece çocuk doğurmak ve padişahla sevişebilmek umuduyla geçiren kadınların yaşam alanı gibi göstermektedir.
atatürk, kürtler, chp, ankaragücü...ulan başka muhabbet mi yok amına koyim saat iki oldu iki! sol framenin ağzına sıçtınız bari gece nefes aldırın şu sözlüğe.
yatın kalkın hele öğlen yine başlarsınız atatürkten kürtlerden chpden.
