renginde hayır olmaması gibi bir düşünceye kapılan insanların tutmadığı;iyi ki de tutmadıgı ,şerefli,zor koşullarda ayakta duran,pek çok kez büyük diye tabir edilen takımları yerle bir eden,düşme potasında da olsa,amatörde de olsa büyük taraftara sahip olan anadolu kralıdır.
doğrusu herkes olan kelimenin, herkez olarak kullanılması, en sinir bozucu hallerinden olup, sorunun kişide, eğitmende, hükümetlerde, eğitim düzeninde aranabileceği büyük problemdir.
taraftar olmak, bir bebeği büyütmek gibidir. bebeğin doğması, takımın kuruluşudur; maçlarına gitmek, ilk adımını görmek, ilk kelimesini duymak gibidir. tezahürat, şefkat dolu ninniye benzer. formayı giymek, en güzel kısmıdır. bu bebek benim, dersiniz. bu takım sizindir, sizinle var olacaktır.. soğuk kış günü donma pahasına stadda yerini almaksa, bebeğin hasta olmasında yatağının başından ayrılmamaya benzer. bu tanımı yaparken bile gözlerin yaşarıyorsa, işte gerçek taraftarlık da budur. televizyon başından maç izlemeyi taraftar olmak zanneden de olsa olsa bir bebek bakıcısıdır.
genellikle beyaz tenli kişilerin, bronz ten uğruna güneş altında malak gibi yatması sonucu oluşup, büyük acıya sebebiyet veren yanıklardır. buna maruz kalan kişilerin bepanthen ile acılarını hafifletmesi mümkündür.
iyi kıvam tutturulduğunda yedikçe yenesi gelen, heleki yanında taze ekmek de varsa biri beni durdursun dedirten, kilosuna dikkat edenler için de tehlike arz edebilecek yiyecektir.
havaların soğukluğundan bıkmış, sıkılmış ve gerilmiş kişilerin sabah akşam sayıkladığı sözcüklerdir.bir şeyi kırk kere söylersen olur mantığıyla hareket ediyor olsalar da imkansızdır an itibariyle.
bir dönem popüler olup, o süre içerisinde de gittiğiniz restauranttan tutun, bir ytl verip ihtiyaç giderdiğiniz tuvaletlere kadar, her ortamda duyulabilmesi olası şarkılardan olup, insanın içini kıpır kıpır etmesiyle ön planda olan şarkı ismidir.
her halinin yerken kişiye haz verdiği patatesin en mükemmel şekilde kişiye sunulmuş olanı.zararlı yiyeceklerin lezzetli oldugu düşüncesini desteklemesiyle beraber kilo takıntısı olanların rejim zamanları dışında bol bol yiyerek depo yaptığı,sevmeyenini görmediğim yiyecektir.
emlakçı yerine "emlakçı çocuğu" olarak çevrede değişik tanımlamalarına rastladığım,genelde pek işe yaradıklarını görmediğim şahsiyetlerdir.ayrıca gösterdikleri evlerin de nedense hep ev sahibinin yeni dekore edip oturmaktan vazgeçtiği daire olması da bir hayli şaşırtıcıdır.
özellikle türban konusunda verdikleri kararlarla ön plana çıkan danıştay 2.dairesi üyelerinden olup,bu sebeple de saldırıya uğrayan,saldırıyı yapanın kendisini Allah'ın askeri olarak nitelendirmiş oldugu aşırı dinci çevrelerin hedefi haline gelip saldırı sonunda hayatını kaybeden kişidir.
yılın değil de günün dikkat çektiği,insanları tüketime yöneltmek için çıkarılan anneler günü,babalar günü gibi gözümde bir anlamı olmayan sevgililerin günü olarak adlandırılan tarihtir.
türk filmlerinde de haftasonu tatillerinin yapıldığı bir yer olarak adı duyulan,maşukiye ve kırkpınar gibi kasabalara yakın olan,can eriğinin de lezzetinin tartışılmaz oldugu hep kocaeli'ye bağlı oldugunu düşündüğüm sakarya ilçesidir.
çocukken aileler tarafından aşılanmış olan yatmak kalkmak kavramı,özel bir günü bekleme süreci içinde kullanılan bir zaman birimidir.her sabah bir yatcaz kalkcaz azalmiş olur ve bu çocuk için daha fazla heyecan daha fazla mutluluk demektir.