sophie winkleman'a benzemeyen yazar. beyaz tenli olmadığı halde beyaz tenliler gibi yaşamaya çalışır. hiç sebepsiz yere ahmet kural-murat cemcir fanboyluğu yapar.
onun dışında hoş sohbet insanıdır. yer yer sempatik, sıcak kanlı davranışlarına rastlamak mümkündür. elma yanaklarından kendisi sorumludur.
anlatım bozukluğu numunesi mesajlarıyla kendini ifade etme konusunda çile çeken ve yetmezmiş gibi attığı mesajları hatırlamayan yazarlar tarafından, mesajlarını değil de entrylerini eleştirdiği zannedilir.
Lisede bir milli güvenlik hocamız vardı. Yüzbaşıydı kendisi ve o dönem 'Üniversitelere türbanlı girilmeli mi, girilmemeli mi?' tartışması yapılıyordu-evet, 21. yy'da üniversiteler hakkındaki tartışma konumuz buydu-. Kendisi, Üniversitelerdeki türban meselesine, 'Eğer herkes kendi inanışına göre giyinip okula giderse yarın öbür gün bir Kızılderilinin de çıkıp kendi etnik kıyafetiyle derslere katılmayı talep edeceği ve bunun hoş olmayan bir görüntü oluşturacağı' gibi bir savunmayla karşı duruyordu. Adam yüzbaşıydı ve dalga geçer gibi bir hali yoktu.
Bugünkü Finlandiya maçı sonrası milli boşalma yaşamış, yaşatmıştır. Gerek futbolda, gerek basketbolda Polyanna'cılık oynamaz, içinden geldiği gibi anlatır. Bu yüzden adamın dibidir.
amerikalılar ve kendini amerikalı gibi hissedenler tarafından gerçekleştiren gereksiz eylemdir. göt gibi sarkar böyle cümlede, hayır yani yapma ya, bir kere de yapmayıver. anlamıyalım aslında neyi kastettiğini.
yabancı dizileri, kendi alanlarında değerlendirmenin daha mantıklı olacağı anket. bikaus, the sopranos'la the bing bang theory'yi aynı platformda değerlendirmek anlamsız bir hareket.
coca cola'nın mutlu ramazan sofraların sikip atmış, esas mutlu sofrayı birbine doğru çevrilmiş iki sıra, paylaşım, çoğu oruçsuz ama gülen suratlarla kurabilmiş, bir dönemi gerçekten mutlu geçirebilmiş nesil.