ingiliz gitarist. Ayrıca Sacred Mother Tongue adlı grubun gitaristliğini yapmaktadır. Attığı sololar cok hızlı ve nettir. Şu video anlattıklarıma güzel bir örnektir.
13 Eylül 2013'de vizyona girecek olan ABD yapımı animasyon. Konusu Dünyanın en hızlı salyangozu olma gibi mümkün olmayan bir hayali olan sıradan bir bahçe salyangozunun başına bir kaza gelir. Bu kaza sonucu hareketlerinin değiştiğini fark etmeye başlar. Hızı artan salyangoz Turbo hayallerini gerçekleştirmek için yola koyulur. Çok renkli ve eğlenceli bir çizgi film olmuş. Kaçırılmamalı. *http://www.sinemalar.com/film/166171/turbo-i .
The Cranberries'in 1993 yılında çıkan "Everybody Else Is Doing It, So Why Can't We?" albümünden muhteşem Bir şarkı.
Türkçe çevirisi de şöyledir:
Can Çekismek
Eger eger dönebileceksen
Yanmasina izin verme, solmasin sakin
Kaba olup olmadigindan degilim
Ama bu senin tavrin
Beni darmadagin ediyor
Ve yemin ediyorum, içtendim ben
Ve tatlim sende öyleydin
Öyleyse neden tutuyordun onun elllerini
Bizim yolumuz bu mu artik
Hep yalan mi söylemistin
Senin için sadece bir oyun muydu bu
Ama ben çok derindeydim
Biliyorsun sana deli oldugumu
Beni parmaginin ucuna baglamissin
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Zorunda misin buna ?
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Dünyanin senden ibaret oldugunu düsünüyordum
Hiçbir sey yanlis gidemez saniyordum
Ama yanilmisim
Yanilmisim
Eger devam edebiliyorsan
Yalan söylememeye çalisarak
Bu kadar karmakarisik olmazdi
Bu kadar kullanilmis hissetmezdim
Ama hep bildin ki
Sadece seninle olmak istiyorum
Ama ben çok derindeyim
Biliyorsun sana deli oldugumu
Beni parmaginin ucuna baglamissin
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Zorunda misin buna ?
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Ama ben çok derindeyim
Biliyorsun sana deli oldugumu
Beni parmaginin ucuna baglamissin
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Zorunda misin buna ?
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Biliyorsun sana deli oldugumu
Beni parmaginin ucuna baglamissin
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?
Zorunda misin buna ?
Can çekismeme izin vermek zorunda misin ?.
1976 yılında Avustralyada ses mühendisi ve prodüktör Dr. Tom Misner tarafından kuruldu. 80li yıllarda Avrupada faaliyet göstermeye başladı. Avrupadaki bazı yüksek eğitim kurumlarıyla anlaşarak lisans ve master programları sunmaya başladı.2010 yılından beri de istanbulda açılan okulda bu enstitunün eğitimi veriliyor. Dersler Türkçe ama teknik terimlerin yüzde 90ı ingilizce. Dersler yarı Türkçe yarı ingilizce geçiyor. Gelen öğrenciler zaten o kadar ingilizce biliyor. Eğitim içeriği, Multimedya, web tasarımı, dijital fotoğrafçılık, biraz dijital film, çok izli kayıt teknolojileri, çeşitli kayıt formatları, mikrofon teknikleri, kayıt estetiği, pozisyon analizi, yapım psikolojisi, ses tasarımı, elektronik ve akustik film, film ve ses, jingle ve ses, müzik ve ses gibi birçok ders var. Derslerin süresi Tam zamanlı eğitim haftada dört gün 2.5 saat yani haftada 10 saat teorik. Yarı zamanlılar haftada beş saat teorik. Bu bölümden mezun olanlar Ses kayıt ve ses yayınla ilgili her yerde. Birincisi, ses stüdyolarında olabilir: müzik, film, TV, radyo stüdyoları, tiyatro salonları, çok amaçlı toplantı salonları, canlı konserler. ikinci bölüm, içerik yönetimi. içerik oluşturan şirketler bünyesinde çalışabilirler. Sesin kayıt edilmesiyle ilgili her yerde çalışabilirler. Kendilerine alan da yaratabilirler. Eğitimin ücreti yıllık yaklaşık 20 bin TL. Taksit seçeneği ve burs imkanı var. Eğitimi iki yılda tamamlayanlar için yıllığı yaklaşık 10 bin TL.
mö beşinci yüzyılda yaşadı. kutsal kudüs kentine 580 li yıllarda yaptığı sefer ve kıyım ile bilinir. nemrud ile aynı kişi olduğu söylenir. belki de bu yüzden asaf halet çelebi' nin 'ibrahim' şiirinde ismi geçmektedir.
'...asma bahçelerinde dolasan güzelleri
buhtunnasir put yapti
ben ki zamansiz bahçeleri kucakladim
güzeller bende kaldi
ibrâhim
gönlümü put sanip da kiran kim?
bu arada nebukadnezar'ın matrix' teki gemi ismiyle (nebuchadnezzar) daha fazla anılıyor olması ayrıca anlamlıdır.
unuttuğu bir rüyayı hatırlayamadığı ve kendisine hatırlatması için tuttuğu adamlar başarılı olamayınca onları öldürten zalim hükümdar.
Bir The Smiths Şarkısıdır. Jeff Buckley tarafından coverlanmıstır. Sözleri ve Türkçe çevirisi şu şekildedir:
Oh Mother, I can feel the soil falling over my head,
Ah anne, toprağın üstüme düştüğünü hissedebiliyorum
And as I climb into an empty bed,
Boş yatağımda debelendikçe
Oh well, enough said,
Ah evet yeterince şey söylendi
I know it's over still I cling,
Biliyorum bitti, ama hala tutuyorum sımsıkı
I don't know where else I can go,
Bilmiyorum nereye gidebilirim ki başka
Over.
Bitti
Oh Mother, I can feel the soil falling over my head,
Ah anne, toprağın üstüme düştüğünü hissedebiliyorum
See the sea wants to take me,
Bak deniz beni almak istiyor
The knife wants to slit me,
Bıçak parça parça etmek istiyor beni
Do you think you can help me,
Sence sen bana yardım edebilir misin?
Sad veiled bride please be happy,
Üzgün peçeli gelin, lütfen mutlu ol!
Handsome groom give her room,
Yakışıklı damat, ona bir şans ver
Loud loutish lover treat her kindly,
Kaba, hödük aşık; ona kibar davran!
Though she needs you more than she loves you,
Sana olan ihtiyacı sevgisinden fazla olsa da
I know it's over - still I cling,
Biliyorum bitti, ama hala tutuyorum sımsıkı
I don't know where else I can go - over; Over.
Bilmiyorum nereye gidebilirim ki başka - bitti; bitti
I know it's over and it never really began,
Biliyorum bitti, ve aslında hiç başlamamıştı ki
But in my heart it was so real,
ama yüreğimde o kadar gerçekti ki
And you even spoke to me and said,
Ve hatta sen bile benle konuşup bana demiştin ki
"If you're so funny, then why are you on your own tonight?"
Eğer bu kadar komiksen, neden bu gece tek başınasın?
"And if you're so clever then why are you on your own tonight?"
Eğer bu kadar zekiysen, o zaman neden bu gece tek başınasın?
"And if you're so very entertaining then why are you on your own tonight?"
Eğer bu kadar eğlenceli biriysen, o zaman neden bu gece tek başınasın?
"And if you're so very good looking, why do you sleep alone tonight?"
Ve eğer bu kadar yakışıklıysan, neden bu gece yalnız uyuyorsun?
I know,
Biliyorum
Because tonight is just like any other night,
Çünkü bu gece de diğer geceler gibi..
That's why you're on your own tonight,
işte bu yüzden yalnızsın
With your triumphs and your charms,
Caziben ve zaferlerinle başbaşasın
while they're in each other's arms,
Diğerleri birbirinin kollarındayken
It's so easy to laugh it's so easy to hate,
Gülmek öylesine kolay ki, nefret etmek öylesine kolay
it takes strength to be gentle and kind,
Cömert ve nazik olmak dayanıklılık ister
over and over and over.
bitti bitti bitti
It's so easy to laugh it's so easy to hate,
Gülmek öylesine kolay ki, nefret etmek öylesine kolay
It takes guts to be gentle and kind,
Cömert ve nazik olmak cesaret ister
Over, over.
Bitti bitti
Love is natural and real,
Aşk doğal ve gerçektir
But not for you my love,
Ama senin için değil aşkım
Not tonight my love.
Bu gece değil aşkım
Love is natural and real,
Aşk doğal ve gerçektir
But not for such as you and I my love,
Ama senin ve benim gibi insanlar için değil canım
Oh Mother, I can feel the soil falling over my head..
Ah anne, toprağın üstüme düştüğünü hissedebiliyorum.
You took my heart and you held it in your mouth
Kalbimi aldın ve ağzında tuttun
And, with the word all my love came rushing out
Ve bir sözünle, tüm aşkım dışarı fırladı
And, every whisper, its the worst,
Ve herbir fısıldamada, daha da kötü
Emptied out by a single word
Tek bir kelime ile boşaltıldım
There is a hollow in me now
Şimdi içimde büyük bir boşluk var
So I put my faith in something unknown
O yüzden inancımı bilinmeyen birşeyin içine koydum
Im living on such sweet nothing
Tatlı birşeyde yaşıyorum
But Im tired of hope with nothing to hold
Ancak tutunacak hiçbir şeyim kalmadı, umuttan bıktım
Im living on such sweet nothing
Tatlı birşeyde yaşıyorum
And its hard to learn
Ve öğrenmesi zor
And its hard to love
Sevmek zor
When youre giving me such sweet nothing
Bana bu kadar tatlı birşey verdiğinde
Sweet nothing, sweet nothing
Tatlı bir şey, tatlı bir şey
Youre giving me such sweet nothing
Bana tatlı bir şey veriyorsun
It isnt easy for me to let it go
Onu öylesine bırakmak benim için kolay değil
Cause I swallow every single word
Çünkü her bir kelimeyi yutuyorum
And every whisper, every sigh
Ve herbir fısıltı, herbir ifade
Eats away this heart of mine
Benim kalbimi yiyip bitiriyor
And there is a hollow in me now
Ve şimdi içimde bir boşluk var
So I put my faith in something unknown
O yüzden inancımı bilinmeyen birşeyin içine koydum
Im living on such sweet nothing
Tatlı birşeyde yaşıyorum
But Im tired of hope with nothing to hold
Ancak tutunacak hiçbir şeyim kalmadı, umuttan bıktım
Im living on such sweet nothing
Tatlı birşeyde yaşıyorum
And its hard to learn
Ve öğrenmesi zor
And its hard to love
Sevmek zor
When youre giving me such sweet nothing
Bana bu kadar tatlı birşey verdiğinde
Sweet nothing, sweet nothing
Tatlı bir şey, tatlı bir şey
Youre giving me such sweet nothing
Bana tatlı bir şey veriyorsun
And its not enough
Ve yeterli değil
To tell me that you care
Baktiğini söylemek için
When, we both know the words are empty air
Kelimelerin boş hava olduğunu bildiğimde
You give me nothing
Bana hiçbir şey vermiyorsun.
Sartre'a göre Marksizm esas itibariyle varoluşçu bir mantıkla değerlendirilebilir ve değerlendirilmelidir. Marksizm, yapısalcılık gibi kuramcı eğilimlerin iddialarının aksine özünde Hümanisttir; Marksizm hümanizmdir, der Sartre.
Diyalektik Aklın Eleştirisi'nde Sartre, varoluşçulukla Marksizmi karşılaştırarak değerlendirir ve Marksizmin, "çağımızın aşılmaz bir felsefi ufku olduğu" saptamasını yapar. Bir Descartes ve Locke dönemi, bir Kant ve Hegel dönemi, ve son olarak bir Marx dönemi söz konusudur Sartre'a göre. Bu temsilcilerin hepsi, bütün bir kültürün tarihsel ufkunu temsil ederler ve Marx bunların en yetkinleşmiş halidir. Tarihsel bir perspektif olarak Marksizmi kesin bir şekilde önerir ve "insanlık tarihinin tek geçerli yorumu"nun Marksizm ya da Diyalektik Materyalizm olduğunu söyler. "Hiç olmazsa zamanımız için"der Sartre, "marksizm aşılamazdır.
Dümende Metin Üstündağ; nam-ı diğer Met Üst oturduğu ve "Öküz"le başlattığı kültür sanat dergiciliğini "Ot"la sürdürdüğü Paldır Kültür Edebiyat.. içinde Penguenden, Uykusuzdan, Lemandan, Gırgırdan ve bilumum Düşünen insanların yer aldıgı aylık mizahımsı edebiyat dergisi.