Osmanlı'nın büyük ihtimalle ortodoks mezhebinden olmasıyla gerçekleşecek olaylar bütünü.
- Rusya ile osmanlı arasında ortodoks koruyuculuğu rekabeti başlardı.
- Ermeni, yunan, sırp milletleriyle aramız daha iyi olurdu. Tamam yine bağımsız olurlardı; ama bugünkü gibi türklere öcü olarak bakmazlardı. Bu sefer araplar türklere öcü gibi bakardı.
- Boşnaklar ve arnavutlar da müslüman olmazlardı.
- Türkçeye giren kelimeler arapça ve farsçadan ziyade rusça ve yunanca kökenli olurdu. "kelime" demek yerine "leksi", "adalet" demek yerine "dikeosinis" derdik; türkçüler "leksi demeyin sözcük deyin" falan derlerdi.
paraların direkt olarak ticari değeri olmaması. Bir devletin sahip olduğu altın kadar ticari hacmi vardır ve para denen şey sadece bu altınları karşılayan senetlerdir. Eğer altınınızdan fazla para basarsanız enflasyon yaratmış olursunuz, altınınızdan az para basarsanız da deflasyon yaratmış olursunuz.
"sadece belli başlı mezhepler öğretiliyor." deniken avrupa'nın devlet okullarında din dersi ya zorunlu değil, ya da yerine başka alternatifler konulmuş. birkaç ülkeye bakalım:
belçika'da ateistlerin "hıristiyanlık" dersine karşılık "dinsel olmayan ahlak bilgisi"* gibi bir alternatifleri var ve din dayalı olmayan, laik bir ahlak kültürü öğretiliyor bu derste. hatta hıristiyan olanları "sen hıristiyansın, sana ahlak bilgisi dersi vermeyiz. hıristiyanlık dersini seçmek zorundasın." da denmez, isteyen hıristiyan "dinsel olmayan ahlak bilgisi" dersini de alabilir. katolik din dersi sadece katolik okullarında zorunludur; o da adı üstünde katolik, müslümansan ve din senin için bu kadar büyük bir olaysa katolik okulunu seçmezsin olur biter. devlet okullarında ise sınıfta en az 5 tane müslüman, yahudi, protestan, ortodoks veya anglikan varsa ve beşi de ayrı din dersi talebinde bulunursa belediye o sınıf için öğretmen atar. merak etmeyin.
almanya'da ise din derslerine yazılmayabilirsiniz, kimse sizi zorlamaz.
hollanda'da "hayat duruşu"* adında, her türlü dinin öğretildiği ders vardır.
isveç'teki din derslerinde ise her hafta başka bir din adamı gelerek kendi dinini anlatır, çocuklar da mantıklı bulduğu dini kendileri kabul ederler.
ama türkiye'de, kimlik hanenizde islam yazıyorsa din kültürü denen, sadece islam'ın öğretildiği bu dersi almak zorundasınız. "isterseniz almayabilirsiniz." bile denmiyor, zorla din empoze edilmeye çalışılıyor. bize gerizekalı demeden önce gidin o körelmiş zihniyetinizi iyileştirin.
teorikte saçmalık, pratikte mantıklı. kabul edelim; sözel seçenlerin anca 4'te 1'i "ben bu ülkede bir devlet adamı, bir sosyal bilimci olmak istiyorum. bu yüzden sözel seçtim." derken, geri kalanları "abi ooh matematik ve geometri yok. kopkolay bölüm; ezberle geç, liseden mezun ol işte yeaa." zihniyetinde adamlardır. amaç da, bu zihniyetteki adamlara bu ülkenin hukuk sistemini emanet etmemektir.** yoksa analitik zekaymış, bilmem neymiş geç bunları.
he tabii o 4'te 1 gerçek sözel dehalara yazık oluyor tabii...
şampuan. annem beni küçükken markete sokamazmış; şampuan isteyip de alamazsam çıngar çıkarırım diye. annem şampuan almayınca kafamı kaldırım taşlarına vuruyormuşum. etkileri bugün bile sürüyor; bir insandan normal olduğum yönünde bir yorum duymadım. ve bugün bile kimya okumak istememin kökeninde de bu yatıyor galiba.
dinleri baştan reddetmiş, ateizm ve deizm arasında da seçim yapmakla uğraşmamış insan.
ateistler ve deistler, ölümden sonra hayat ve dinlerde bahsedilen müdahaleci bir tanrı figürüne karşıdırlar. ateistlerle deistleri ayıran tek nokta, evreni yaratan şeyin bir tanrı mı yoksa başka bir olay mı olduğudur. işte burada "bunu mu düşüneceğim bir de." diyen insanlara agnostik, agnostiklerin ortak olarak kabul ettikleri görüşe de agnostisizm denir.