Adından da anlaşılacağı gibi direnişin içindendekilerin kendi imkanları çerçevesinde yayın yaptığı; değişik görüşlere sahip değiş insanlarla yer yer röportajara yer veren samimi, içten, direnişçilerin kanalı. Destekliyoruz an itibariyle reklamların olmadığını da hesaba katarsak yeme de yanında yat denilesi tv'msi şey.
yeni birini tanımak, bocalamak, heyecanlanmak, mutlu olmak, için içine sığmamak, yemek yiyememek, hiçbir şey düşünememek onun dışında, onu hayal etmek, onla gelecek kurmayı hayal etmek, kendine bir şey katamamak bir süreliğine, bağlanmak, daha çok bağlanmak, durgunlaşmak, sürekli tartışmak, kırılmak, üzülmek, yaralanmak, "acaba yanlış kişi mi" demek, inatla üstüne gitmek, daha çok üzülmek, daha çok hayal kırıklığı yaşamak, onu düşünüp güçlü olmak, vazgeçmemek... ve her şeyden de önemlisi eğer gerçekten sevdiğini fark ettiysen, bir daha asla ama asla yeni birisini tanımayı göze alamamak, seni hiç mutlu etmese de artık.
Milenyum ve sonrasında türeyen şarkılardır. "Türeyen" diyorum çünkü sallasan şarkıcı, sallasan popstar, sallasan besteci... çeşit çeşit, tür tür, saçma sapan... vb. ikilemer, Allah yardımcımız olsun.
Tok açın halinden ne anlar diye bir atasözümüz var ki bu durumu tamamen özetliyor. Elbette böyle olsun istemezdim ama böyle bir durum var maalesef ülkemizde. Sadece çok zengin insanlar değil artık aynı mahallede oturan komşular bile birbirlerinden bihaberler. Nereye gidiyoruz, nasıl oluyoruz, neye veya kime özeniyoruz bilmiyorum, ancak şu bir gerçek ki maalesef artık biz olmaktan günbegün uzaklaşıyoruz. "Umarım bu problem düzelir" gibisinden iyimser beklentiler içine girmeyecem zaten sadece ülkemizin değil dünyanın nereye gittiği bile bellisizken böyle bir dilek çok fazla iyimserce olur.
Ocaktan adam toplayıp Diyarbakır'ı ziyaret edip, güzel güzel konuşmaya değişilmemesi gereken düşünce. Temennim düşüncede kalması sadece böylesi fikirler, anlamaya çalışmak gibi seçenekler varken.
Yozlaşmanın, tahammül edememenin, çekememezliğin, cahilliğin sebep olduğunu düşündüğüm durumdur. Sadece Atatürk, başka bir kişi veya bir kavram için değil her konuda birbirimize olan saygımızı yitirdiğimize delalattir. Umarım düzelir, izleyici modundan çıkıp moderatör moduna geçer modlar da sözlükte bir düzen oluşmasını sağlarlar.
Kadınlarımız, çocuklarımız, çoluğuna çocuğuna ekmek götüremeyen babalarımız. En acısı da bunların süregelmesine hepimizin, kendi çıkarlarımız yüzünden,izin vermemiz. Kısacası en büyük "acımız" halkımız.
ilk sen başlat uygulamayı kuma getirerek dedirten bir söylem. Ama bunu söyleyen bir zihniyet ilk olarak da başlatmaya meyillidir zaten. Kültürümüzde(!) varmış, biz neden bilmyorduk, uygulamıyorduk? Önce siz kimsiniz, kültürünüz ne onu bildirin de sonra bu ülke adına konuşun dicem ama yok lideriniz de öyle yapmıyor mu?
"Eyvallah" kelimesinin arapça olduğunu öne sürüp kullanmamak gerek diyenlere atfen; "teşekkür" kelimesi de yine arapça kökenli olan "şükran" kelimesinin çoğul şeklidir.
Dizüstüyse alınan bilgisayar, klavyesi eskimesin diye yanında bir de taşınabilir klavye alıp bu klavyeyi hiç kullanmadan sabah akşam oyun oynayarak bilgisayarın klavyesini aşındırmak.
Tarih biliminin en önemli özelliklerinden olan " bahsi geçen tarihi olay o dönemin şartlarına göre değerlendirilmelidir." maddesini bilmeden sağına soluna saldıran, onları cahillikle suçlayan kişilere nazaran çok akıllı olabiliceğini düşündüğüm insandır.
Kızdan olumlu bir cevap gelmesi durumunda oluşabilecek olası diyalog:
xy: Ben hep seni sevdim ve seviyorum da, peki sen?
xx: hmm, hoş çocuksun olabilirdi aslında.
xy: biliyordum ulan senin de beni sevebilme ihtimalinin olduğunu.
xx: Biliyordun da madem neden bu kadar bekledin?
xy: Olsun, geç de olsa söyledim ölsem de gam yemem artık
xx: zaten birazdan öleceksin.
xy: hay böyle şansın ta ... Oysa daha yeni başlamıştık
Cumhuriyet tarihimiz boyunca sözde var olan ama özde asla olmamış, görünen o ki olmasına da ihtimal olmayan, demokratikleşmenin vazgeçilemez gereği olan ilkedir. bir türlü olduramadığımız şey çok çabalasak da.
Bir süre sonra sadece güzellikten ibaret olduğunu anlayacağınız kız tipidir. Biraz sohbetten sonra hem güzel hem zeki kızın olmayacağını veya olamayacağını tezini haklı çıkaracak kızdır.
Bir zamanlar sanatçılarımızın şarkılarında da ne kadar ileri derecede sanatlı bir dil kullandıklarının ispatı olan şarkıda geçen sözlerdir. Sanatlı diyorum, çünkü ama bilere ama bilmeyerek bu santçımız burda "mecaz-ı müsrsel" edebi sanatını kullanmıştır. Şimdiki çoğu sanatçımızı göz önüne aldığımızda hele bi' de şarkılarının sözlerini iredelediğimizde "ne kadar da takdire şayan şarkılar yazmış eskiler" demeden geçemiyor insan.
Ülkesinin olaylarına yüzeysel bakmayı alışkanlık haline getirmiş, ülkesinin insanını, coğrafyasını sadece kulaktan dolma duyumlarla bilen hatta yetmezmiş gibi bu duyumları mutlak doğru gibi görüp masum insanları da hiç yere olmayacak şeylerle suçlayabilme potansiyeline sahip insan.
ilkokuldan liseye kadar öğretilemeyen bir yabancı dili, yurdum eğitimcilerinin ceplerini doldurma amacıyla, koskoca(!) bir senede öğretmeyi planlaması durumurdur.
Büyük bir ihtimalle GS-FB derbilerinden kaynaklanıyordur. Malum bu derbi mevzubahis olunca iddialar havada uçuşuyor FB'nin de derbilerde GS'ye olan ezici üstünlüğünü düşünürsek birçok GS'linin iddiayı kaybettikten sonra FB'ye geçmesi ve bunun da anket sonuçlarına yansıması kaçınılmaz oluyor.
Alttan kalan derslerini veremeyeceğini anlayıp haliyle okulu uzatacağını da adı gibi bilen ve bu utancı ancak vatanı kurtarmak gibi mukaddes bir amacı kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilme potansiyeline sahip biz sözlük yazarları.
Değil Yunanistan bi' daha Viyana'ya dayanabiliriz.