o kadar film, dizi, bilmem ne izledim her neyse işte ama bu film başka. animasyonu çok sevdiğimden mi böyle düşünüyorum bilmiyorum ama acayip begendim. oturup 2. kez izlediğim sayılı filmlerdendir.
mary'nin okula giderken pat diye düşmesi, max'in kıtır kıtır tırnak yemesi, eğlendirip eğlendirip sonra da içinizi sızlatması...daha bir sürü şey. bu filmi çok seven birinin bende bıraktığı etki de var mı işin içinde bilemedim şu an. neyse uzatmıyorum daha fazla. izledikten sonra çevrenizdekilere de tavsiye edin onlar da mutlu olsun ya da kimseye söylemeyin çok bilinmeyen ufak mutluluğumuz olarak kalsın en iyisi.
bu saatte entry yazmamam gerektiğini farketsem de şu yazıdan sonra, yolluyorum.
ygs'ye, lys'ye, bilmem neye hazırlanırken yapmayın. o anda odaklanırsınız, iyi çalışırsınız fakat sınav anında öyle müzik dinleme şansınız olmadığı için zorlanırsınız. sonra tıp beklerken mühendis olursunuz, benden söylemesi.*
lisedeki abartısız en rahat dönemdir. bir yandan biraz büyümüşsünüzdür, yaş 17 olmuştur(az çok havası olur okulda). bir yandan sınav yaklaşır ama 'daha bir sene var yahu' diye düşünürsünüz.
kısacası aramızda 95'liler varsa bu senenin tadını çıkartsın.
bana kafka'nın dava'sını hatırlatan kitap. felsefi kitaplar okumaya yeni başladıysanız, kitaba alışmanız biraz zaman alabilir fakat sonra su gibi akıp gidecektir.
'aynı hacimdeki gazlar, aynı sıcaklık ve basınç sağlandığı halde, aynı sayıda moleküle sahiptirler' diyerek kimyaya büyük katkı sağlamıştır.
ayrıca soyadını da pek severim.*