aşağıdaki linkten görülebilen haritadır. ülkemiz ve dünya medyası bunları en tepeye dikti, şimdiyse adları geçmiyor neredeyse. haritadan görüyoruz ki kazandıkları toprakları büyük oranda kaybetmişler. ancak bence en enteresanı güneyimizin ne kadar allak bullak bir halde olduğu. bölünmüş, parçalanmış, düzensiz bir durum. amaç da buydu değil mi?
link: http://isis.liveuamap.com/tr
(bkz: )hepimiz dünyayı farklı şekillerde algılıyor ve yorumluyoruz. günümüz dünyasında, pek çok şekilde yüzlerce insanla iletişim halindeyiz. ev, iş, arkadaşlık, eğitim, cinsellik vs derken kafamızda sorunlar türetiyor kendimizi yerden yere vuruyoruz. hayatı kendimiz ve çevremiz için zorlaştırdıkça zorlaştırıyoruz. bu durum sabah yataktan kalkmayı bile zorlaştırır hale geliyor. hayatı güzelleştirmek için sorunlar çözülmeli.
bir konuda çözüm üretmek için önce sorun ortaya çıkarılmalıdır. bir internet sitesi 21 maddede hiç de fena olmayan bir özet çıkartmış. kendinize dürüst olup, her maddeyi dikkatle incelerseniz gerçekten yararlı olabileceğini düşünüyorum.
bizim gibi geri kalmış toplumlarda, herkesin ağzında siyaset sakız olur. kişi liseye geçtiğinde takribi 14-15 yaşında kimlik arayışında iken sporu sanatı felsefeyi pas geçip, siyaseti kimliğinin bir parçası haline getirir ve bu durum ömrü boyunca devam eder. söz konusu bireyin sosyal, ekonomik, cinsiyet, yaş vs. durumları önemli değildir. geri kalmış ülkelerde, kahvelerde, tekellerde, lüks restoranlardan, lise bahçelerine, üniversite forumlarına, berberlere, meyhanelere, kerhanelere bir şekilde siyaset ulaşır. siyaset dışı konular bile siyaset ile açıklanmaya çalışılır. şimdi diyeceksiniz bak fransıza gelişmiş ülkede paso bir miting bir şey. fransa tarzı ülkelerde kişi vatandaşlık bilincinin farkında, haklarını biliyor. her bir siki tayyip, kürtçülük, chp zihniyeti vs. tarzı bir şey ifade etmeyen olgular üzerinden açıklamaya çalışmıyor. adam her şeyden önce haklarının derdinde. bunun yanında bir yandan iyi bir maaşı var, düzenli spor yapıyor, bir enstrüman çalıyor, sosyal bir çevresi var, kitap okuyor, film izliyor bla bla. evet onun da kendine özgü avrupai problemleri var. ama en azından dolu dolu geçiriyor günlerini. buradaysa kişi fakir, tüm gün sevmediği işinde çalışıyor, trafik çekiyor, yorgun argın eve geliyor, ne kitap okur ne bir şey. en büyük keyfi tvde dizisini izlemek, kahvede arkadaşlarıyla ülkenin durumunu yüzeysel bir şekilde tartışmak. ben burada 2500 yıllık geçmişe sahip, aristolarla, humelerla, comtelarla, marxlarla bezenmiş siyasete bok atmıyorum. ben onu hayatının merkezine yerleştiren kişiye bok atıyorum. siyaset, müzikten de futboldan da felsefeden de önemli değil.
asırlık bir firmadır arm and hammer. işin acayibi esasında bir kabartma tozu markasıdır. ilerleyen yıllarda firma, kabartma tozunun çok başka işlevleri olduğunu fark eder. yıllar içerisinde bu işlevler listesi kabardıkça kabarır ve en sonunda da arm and hammer diş macunu ortaya çıkar.
bu ufak girizgahtan sonra diş macununa gelince, kullanılmasını kesinlikle tavsiye ediyorum. piyasadaki diş macunlarından farklı olarak gerçekten de dişleri beyazlatıyor ve parlatıyor. bunun yanında başlangıç düzeyindeki sigara, çay ve kahve lekelerini de ortadan kaldırıyor. negatif bir etkisi olarak, bunları yaparken az da olsa diş minesini aşındırıyor. bu sebeple günde 3 öğün kullanmak yerine gün aşırı kullanmak daha iyi. kalan boşluğu da sensodynele vs doldurabilirsiniz. şahsen ben memnunum gördüğünüz üzere.