aves
139 (şirin baba)
sekizinci nesil yazar 1 takipçi 8.61 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    karantinada obezite olmak

    1.
  1. covid-19 ile dünyanın en gelişen hastalığı olarak başımıza bela olacaktır.
    0 ...
  2. her şeyin normale dönmesi

    1.
  3. şu an en çok istediğim şey.
    0 ...
  4. ben en çok şiiri atakan gülgar

    1.
  5. ben en çok senin gülüşünü özledim.
    ekmeği aramaz oldum gülüşün kadar.

    sen güldüğün zaman gül reçeli damlar dudaklarından.

    ben en çok adımı senden duymayı özledim.
    öyle bir şeydin işte sen, akıllara zarar gönlüme yar’ardın…

    ||| şiir: atakan gülgar |||
    0 ...
  6. atakan gülgar sözleri

    1.
  7. gözyaşı; "yar'çekimiyle akla düşen sevgilinin, yer'çekimiyle gözden düşme halidir..." atakan gülgar

    bana 'nerelisin' diyorlar. seni gösterip 'oralıyım' diyorum. sana 'nerelisin' diye soruyorlar. oralı bile olmuyorsun... atakan gülgar

    bir erkek bir kadını övüyorsa o erkek yalnızdır. eğer bir kadın bir erkeği övüyorsa o kadın aşıktır... atakan gülgar

    kendime geldim, baktım ki bende kimse yok. sonra koştum sana geldim, sende de sen yok. anladım ki herkes başkasında kalıyor... atakan gülgar

    kadın milleti değil mi? sırtından şefkati, kalbinden aşkı eksik etmeyeceksin... atakan gülgar

    aşk büyüktür ve büyükler konuşurken karşılık verilmez. sanırım bu yüzden büyük aşklar karşılıksızdır... atakan gülgar

    kimse benim kimsesizliğimden cesaret bulmasın, en güçlü anımdır yalnızlığım. çünkü ben daima tek başına iktidarım... atakan gülgar

    geldiğin günü 24 saat aklımda tutmaya çalışan bir işçiyim, aşk'ın patronu sensin, kalp tokluğuna seviyorum seni... atakan gülgar

    sevmenin dini, dili, ırkı yoktur. çünkü gönüller sadece sevdiklerine iman ederler. aşk'ın kıblesi sevgilinin durduğu yerdir... atakan gülgar

    en sert içki gözyaşıdır. kadınlar ve erkekler son buluşmalarda birbirine ısmarlar... atakan gülgar

    bakire olana cahil diyorlar. bakire olmayana namussuz. bu ülkede kadın olmak gerçekten çok zor... atakan gülgar

    herkes kendi benliğinin usta katilidir. çünkü kimse senden daha iyi öldüremez seni... atakan gülgar

    ilişkide bir taraf daha çok sever, ama ilişkiyi az seven yönetir... atakan gülgar
    0 ...
  8. atakan gülgar şiirleri

    1.
  9. / ben en çok

    ben en çok senin gülüşünü özledim.
    ekmeği aramaz oldum gülüşün kadar.

    sen güldüğün zaman gül reçeli damlar dudaklarından.

    ben en çok adımı senden duymayı özledim.
    öyle bir şeydin işte sen, akıllara zarar gönlüme yar’ardın…

    atakan gülgar

    ---

    / ölüm orucumun iftar saati

    şimdi senin yaşadığın şehirlere buz gibi yangınlar yağıyordur.
    acımasız bir avcının avucunda ölü bir kuş gibi yatıyordur gövden.

    kim bilir hangi yabancının gözlerini yoruyordur güzelliğin.
    hangi acemi terzinin makasında can veriyordur hint kumaşı tenin.

    dünyanın 8. harikası o kutsal vücudunu darmadağın ediyordur defineciler.
    bana akrostiş şarkılar söyleyen o altın kalbini bulup çok ucuza bozdurmak isterler.

    her şeyi bırak gel benimle,
    bir yudum sevinç gözyaşıyla ölüm orucuma son ver.

    ezan sesiyle gelişin, ömrümün açlık grevine iftar saati olsun.
    bağıra bağıra aşk fısılda dudaklarıma, ağzım öpüşlerinle dolsun...

    atakan gülgar

    ---

    / hatırlatma

    italya'ya gitmiş olabilirsin
    yılın en şık ve en pahalı gömleğini satın almış olabilirsin
    her akşam o gömleğin düğmelerini sen çözüyorsan yalnızsın demektir.

    son model bir cep telefonun olabilir
    göz alıcı işçiliği ve hafızasında yılın en iyi şarkıları da olabilir.
    seni sadece yanlış numaralar arıyorsa bir yerde yanlış yapıyorsun demektir.

    saraylara benzeyen bir evde yaşayabilirsin
    odalarında kimselerin yaşayamadığı zevkler yaşayabilirsin.
    yatak odanda yalnız başına uyuyorsan ölü gibi yatıyorsun demektir.

    herkesin imrendiği kariyerli bir işin vardır.
    her ayın 15'inde hesabına ödenen yüklü miktarda maaşında vardır.
    çiçekçinin, sinemanın veya restoranın yolunu bilmiyorsan fakirsin demektir.

    gündelik ilişkilerle ömrünü sürebilirsin.
    geceleri sahte sevgi sözcükleriyle tenini yabancı tenlere sürebilirsin.
    içinde sev geçmeyen bir sevişme yaşıyorsan eğer kalbin taş düşürüyor demektir.

    atakan gülgar

    ---

    / ankara’da aşk

    'yar'yüzüme düşüşün yar’çekimi, yar gözünden düşüşüm can çekimidir.
    yar’in yürekten çekilmesine halk arasında kan'çekimi denir.
    çünkü aşk'ın hükümeti, ihanetin darbesiyle çekilir...'

    biliyor musun?
    tanrı'nın karaladığı alın yazımın boşluklarına adını yazıyordum.
    seni bulduğuma sevinmek içindi bütün acılara göğüs gerişim.
    yazı bu denli çıldırasıya arzu edişim sendendi.
    yorgun kış günlerinde başucumda nöbete durdu özlemlerin.
    her sabah tekme tokat uyandırdı sana kavuşabilmenin dayanılmaz isteği.
    uykularımı kırbaçlayan arsız sabırsızlığım bütün rüyalarımın ihalesini kazandı...

    biliyorsun
    aramızdan su sızmasın diye yağmurlu günlerde birbirimize sarılacaktık.
    müminin orucu tuttuğu gibi tutacaktım ellerinden.
    kimsenin gücü bana yetmeyecekti.
    paha biçilmez sevgim gözlerini kamaştıracaktı.
    geldiğin caddelerin duvarlarına pencereler çizecektim.
    ayak seslerin kuşları gülümsetecekti.
    şarkı söyleyerek yürüyecektin dilenciler sana selam duracaktı...

    sen benliğimde gişe rekorları kıran bir düş'tün.
    cephende düşmüş yar’alı benliğimi omuzlayıp yollarına düştüm.
    serin bir yaz sabahı varabildim ankara'ya.
    öksüren binalar, henüz ısınmamış yollar ve hala uyuyan ağaçlar karşıladı beni.
    elimde ılık avucuna randevum,
    önümde şüpheli bir paket gibi duran bulabilme olasılığım.
    kimselerin davetlerine aldırmadım inan,
    seni aradım ankara'nın tıka basa boş sokaklarında.
    yoktun ya, gövdesi dolu, başı boş'tum...

    kendine ne kadar büyük bir coğrafya açmışsın içimde, dünya haritasına sığmıyorsun.
    ne devasa bir özlemdir ki bu, hasretini nereye koysam almıyor, taşıyorsun.
    kepenkleri seni görebilmeye açılmış faltaşı gözlerimle yabancı suratları yokluyorum.
    kızılay'da otobüs duraklarına önceden sözleşilmiş buluşmalar yağıyor.
    sakarya'da önünden geçtiğim lokantalardan tokuşturulan kadeh sesleri duyuluyor.
    ve anlıyorum ki ankara'da her şey en az iki kişilik yaşanıyor…

    hafta sonları rengarenk çankaya'da siyah beyaz filmler seyrediyorum.
    ankara'da gece bekçilerine rakip seni bekleyişlerim oluyor.
    gündoğumları nurtopu gibi gelmeyişlerini doğuruyor.
    kürtaj oluyor seni bulabilme ihtimallerim.
    bütün ölü doğumların kulağına adımız fısıldanıyor.
    belli ki tanrı bizi gülüşmelerin sonuna nokta nöbetine koymuş.
    koşuyoruz ama gülüşmelerin sonuna bile yetişemiyoruz.
    o yüzden ayrılık tek celsede fişimizi çekiyor.
    bizim buluşmamız dünyanın en zor buluşu olmalı ki hala icat edilemedi yanyana duruşumuz...

    diş ağrısı sancısıyla zonkluyor içimde dolgu yapmanı bekleyen boşluğun.
    ne kahrolası bir ev sahibim ki ben her gece yatıya kalıyor yokluğun.
    seni hatırlatmayan ne varsa kovuyorum hayatımdan.
    bütün alışkanlıklarım sana benziyor...

    hey gidi güzelim ankara, sen adamı fransız vatandaşı yaparsın.
    çünkü o'nsuz kimsenin dilini anlamıyorum bu şehirde...

    sendin aşıma tuz, ağrıma şurup.
    sendin haneme ışık, sabrıma selamet.
    sen benim ilk dansım son şarkımdın.
    gaz lambasının yalanı gibi söndün yatsıya kalmadan.
    şimdi uyandığıma üzüldüğüm rüyaların sahibi sensin sevgili...

    gidiyorum
    ardımda kızılay, sakarya, tunalı, maltepe ve ulus'u görgü tanığı bırakıyorum.
    seni çıldırasıya arayışlarımın robot resmini çizecekler sana.
    fotomontaj hayallerimi aşti'de bir çöp kutusuna bırakıp dönüş otobüsüne biniyorum.
    erkeğe erkek yanı, kadına kadın yanı koltuklar yalnızlar için ayrılıyormuş anlıyorum...

    infilak ediyor seviş'lerim.
    boynu bükük geri dönüşlerime tek görgü tanığı ben oluyorum.
    şimdilerde,
    varlığıma kuduz bir köpek gibi saldırıyor yokluğun.
    sana hizmetkar vücuduma bıraktığın terk edişinin diş izlerini,
    nüfus cüzdanım gibi yanımdan ayırmıyorum...

    ben türkiye kadar yalnızım, sen b'aşk'entim ankara gibi yorgunsun...

    atakan gülgar

    ---

    / ölü doğum

    ayrılığa hamilesin.
    ihanete aş eriyorsun.
    aklında nur topu gibi terk ediş,
    kalbinde yeni ilişkinin tekmeleri var.

    ama artık çok geç sevgili.
    menopoza girmiş sadakatin.
    defalarca tedavi ettirsen de senliğini.
    benden öyle ölü doğum yapacak kalbin…

    atakan gülgar

    ---

    / gözyaşartıcı

    korkarım şimdi kalkıp gideceksin.
    yanaklarımı avuçlayan kanatların gidecek.
    terk ettiğin mesken herkese dar gelecek.
    insanlar susacak ışıklar sönecek.
    bakışların yüzümden akıp ayaklarına dökülecek.
    baş ağrısı olup yerleşecek yokluğun aklıma…

    korkarım şimdi kalkıp gideceksin.
    uzaklarda senden uzak birine uzanacaksın.
    bir yeraltı treni turnikesi ısıracak koparacak seni benden.
    gözlerin manasız dalgın boşluklara kapanacak.

    korkarım şimdi kalkıp gideceksin.
    oturduğun ahşap sandalye kimselere yer vermeyecek.
    sakarya sokağına mahcup bir şaşkınlık bırakacaksın.
    şarkılar soğuyacak, kavuşmalar ayrılığa benzeyecek…

    kızılay’a kadar eşlik edeceğim sana.
    şefkat bulaşmış ellerin ellerimden ayrılıp, belinin altına düşecek.
    sırtını bana vereceksin, bedenin karşımda usul usul küçülecek.

    gözlerimi kırpmadan bakacağım ki ardından,
    kırptığım an bile eksik kalmasın diye senle anımdan…

    göz’altına alacağım vücudunu, tutuksuz yargılayacağım seni.
    görüş gününde serbest bırakınca ellerini, etimden et gidecek.
    güzelliğinin kokusu üzerime sinecek,
    aklımdan çıkmayacak yokluğunun inatçı lekesi.

    korkarım şimdi kalkıp gideceksin.
    göz yaşartıcı bombalar bırakacaksın kucağıma.
    bu şiir her gün seni bana taşıyacak.
    duyu organlarımı darmaduman edeceksin.
    kimsenin gidişi senin ki kadar görkemli olmayacak.

    ödüm kopuyor ki “şimdi sen kalkıp güle oynaya gideceksin”…

    atakan gülgar

    ---

    / kalbimdeki ben'sin

    sen benim doğum günümsün yar, huzurumun yıldönümü, aşkın nikah şahidisin.
    aklımı kaçırıp fidye istiyorsun, beni bensiz bırakmakla tehdit ediyorsun.

    lal olmuşum duymuyorum kimseyi, çünkü öğrenebildiğim tek dil doğumda kulağıma fısıldanan ismin.
    incir çekirdeği kadar yerim olsun kalbinde, üşenmem incir ağacı dikerim gönül bahçene.

    salisem, yirmibirinci yüzyılım, şuanım, az sonram, gelecek sene bugünüm.
    el yapımı şenliğin süslüyor yüzümü, içimde varlığın cıvıldıyor her gün...

    atakan gülgar
    1 ...
  10. star tv nin berbat dizileri

    1.
  11. her gün berbat diziler ile karşımıza çıkan star tv kanal eylemi.

    yeni diziler o kadar berbat ki, 1 ay sonra final yapıyor.

    bütün diziler birbirine benziyor olması da ayrı bir facia.

    star tv bugüne kadar 2 güzel diziye ev sahipliği yaptı.

    geniş aile ve behzat ç.

    gerisi vesaire.
    0 ...
  12. şiir programı isim sorunsalı

    1.
  13. önümüzdeki hafta başlayacağım programa isim ararken içinden çıkamadığım durumdur.

    --spoiler--
    sözlük yazarlarının önerilerini bekliyorum
    --spoiler--
    0 ...
  14. selçuk yöntem bitter çikolata reklamı

    1.
  15. oldukça yaratıcı bir çalışma olduğunu düşündüğüm proje.
    3 ...
  16. 5 yaşında ilk seks deneyimi

    1.
  17. 5 yaşındaki erkek çocuğun komşunun kızını soyduktan sonra pipisini dürtmesidir.
    1 ...
  18. eski sevgili ile barışmanın yolu

    1.
  19. birbirini çok seven ve zor günlerinde birbirine fedakarlık etmelerine rağmen gün gelince mesafe yüzünden ayrılıp daha sonra yeniden bir araya gelen sevgililerden birinin diğerini ikna etmesi için ne yapması gerektiğini bilemediği sorunsal durum.

    (bkz: dahiyane fikirler aranıyor)
    2 ...
  20. güzel kızların evli olması

    1.
  21. genç yaşta zenginler tarafından piyasadan toplatılan karaborsa kızlardır.
    1 ...
  22. eksi almayı umursamayan

    1.
  23. erdoğan obama görüşmesi

    1.
  24. bir halt olmayacağı önceden belli olmasına rağmen basına; "terör konusunda iş birliğimiz sürüyor, pkk için istihbarat paylaşımı yapacağız, abd - türkiye iki dost ülkedir ve düşmanlarımız ortaktır" gibi balon açıklamalar yapılacaktır.

    yani kısaca yine vuvuzela çalınacaktır.

    oysa perde arkasında; "ortadoğu'nun alacağı yeni şekli konuşulacaktır"

    obama - tayyip nasıl gidiyor bop projemiz?
    tayyip - herşey yolunda başkanım, insanlar bana itaat ediyor.
    obama - aferin tayyip, sen medyada israil'e meydan okumaya devam et, israil sana yeni konuşmalar hazırlayacak.
    3 ...
  25. ilkokul terk yazar taraftarlar

    1.
  26. türkiye futbol federasyon'unun almış olduğu son karar ile seyircisiz maç ayıbının önüne geçmiştir. böylece cezalı maçları kadınların ve 12 yaş altı çocukların ücretsiz izlemesine izin vermiştir.

    bu uygulama ilk kez "fenerbahçe - manisaspor" maçında yapılmıştır.

    10.000 seyirci gelmez denilen maça 45.000'ne yakın kadın ve çocuk taraftar gitmiştir.

    ne yazık ki daha taraftar olabilmeyi becerememiş bir grup topluluk ise ilk kez uygulanan bu medeni uygulamadan türkiye adına feyz alacağı yerde photoshop terk fotomontaj fotoğraflar yapıp aklı sıra komik olduğunu düşünüyor.

    hayatlarında ilk kez maça gitmiş ve ofsayt gerekçesiyle sayılmayan buz gibi gol için sevinen kadınlarla dalga geçen bir zihniyetin bir taraf topluluğu olması ne kadar gerçek ve acıdır.

    oradaki kadın taraftarlara laf atıyorsunuz da, acaba eşiniz hayatında hiç maça gitti mi?

    taraftar olmanın ahlaki değere dayandığını gördüğümüz eylemler topluluğudur.
    4 ...
  27. terörü kınamak

    1.
  28. devlet kınar, düşman kına yakar.

    sonucunu çıkardığım balon eylem.
    0 ...
  29. sevgili ile yürürken yerde 100 dolar görmek

    1.
  30. kiminin eğilip alacağı, kiminin ise burun kıvırıp görmezden gelebileceği durumdur.
    2 ...
  31. aşkbaz

    1.
  32. aşık rolü yapan usta kişidir.

    facebook'ta yayın yapan kaliteli bir edebiyat sayfası ve bir kitap ismidir.

    https://www.facebook.com/askbaz
    1 ...
  33. bop eşbaşkanının ortadoğuda sevilmesi

    1.
  34. ben amerikanın projesi olan 'büyük ortadoğu projesi'nin eşbaşkanıyım diyen başbakan recep tayyip erdoğan'ın ortadoğuda çılgınlar gibi sevilmesinin ilginç tablosudur.

    işte o açıklama:

    (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=iYmIvQ05JH8)

    işte o sevgi seli:

    (bkz: http://video.haberturk.co...rda-erdogan-coskusu/53647)

    not: parti tutmayan, hepsinden nefret eden ve hiç birine inanmayan biriyim.
    0 ...
  35. medyadaki ünsüz ünlüler

    1.
  36. alanlarında yeteneksiz olmalarına rağmen medyada yer alırlar.

    örneklemek gerekirse güya bunlar:

    --spoiler--

    oyuncuymuş: zeynep dörtkardeşler, yasemin ergene

    komedyenmiş: şahan gökbakar

    şarkıcıymış: ayşe özyılmazel

    --spoiler--

    not: aklıma gelince editlenecektir.
    1 ...
  37. ilkokul mezununun yüksek lisans yapması

    1.
  38. [ bizzat gördüğüm olaydır ]

    ilkokul'dan sonra ailesi tarafından okula gönderilmeyen kişinin

    çocuk yaşta bir işe girip meslek sahibi olurken aynı zamanda,

    açık öğretimden: ortaokulu, liseyi, ön lisansı

    örgün eğitimden: ön lisansı, lisansı bitirmesidir.

    aynı zamanda askerliği yapması ve çalıştığı mesleğin 3 yıllık mesleki eğitim okuluna giderek mezun olmasıdır.
    4 ...
  39. ankara da aşk

    1.
  40. atakan gülgar'a ait olan popüler ve sevilen bir şiir.

    'yar'yüzüme düşüşün yar’çekimi, yar gözünden düşüşüm can çekimidir.
    yar’in yürekten çekilmesine halk arasında kan'çekimi denir.
    çünkü aşk'ın hükümeti, ihanetin darbesiyle çekilir...'

    biliyor musun?
    tanrı'nın karaladığı alın yazımın boşluklarına adını yazıyordum.
    seni bulduğuma sevinmek içindi bütün acılara göğüs gerişim.
    yazı bu denli çıldırasıya arzu edişim sendendi.
    yorgun kış günlerinde başucumda nöbete durdu özlemlerin.
    her sabah tekme tokat uyandırdı sana kavuşabilmenin dayanılmaz isteği.
    uykularımı kırbaçlayan arsız sabırsızlığım bütün rüyalarımın ihalesini kazandı...

    biliyorsun
    aramızdan su sızmasın diye yağmurlu günlerde birbirimize sarılacaktık.
    müminin orucu tuttuğu gibi tutacaktım ellerinden.
    kimsenin gücü bana yetmeyecekti.
    paha biçilmez sevgim gözlerini kamaştıracaktı.
    geldiğin caddelerin duvarlarına pencereler çizecektim.
    ayak seslerin kuşları gülümsetecekti.
    şarkı söyleyerek yürüyecektin dilenciler sana selam duracaktı...

    sen benliğimde gişe rekorları kıran bir düş'tün.
    cephende düşmüş yar’alı benliğimi omuzlayıp yollarına düştüm.
    serin bir yaz sabahı varabildim ankara'ya.
    öksüren binalar, henüz ısınmamış yollar ve hala uyuyan ağaçlar karşıladı beni.
    elimde ılık avucuna randevum,
    önümde şüpheli bir paket gibi duran bulabilme olasılığım.
    kimselerin davetlerine aldırmadım inan,
    seni aradım ankara'nın tıka basa boş sokaklarında.
    yoktun ya, gövdesi dolu, başı boş'tum...

    kendine ne kadar büyük bir coğrafya açmışsın içimde, dünya haritasına sığmıyorsun.
    ne devasa bir özlemdir ki bu, hasretini nereye koysam almıyor, taşıyorsun.
    kepenkleri seni görebilmeye açılmış faltaşı gözlerimle yabancı suratları yokluyorum.
    kızılay'da otobüs duraklarına önceden sözleşilmiş buluşmalar yağıyor.
    sakarya'da önünden geçtiğim lokantalardan tokuşturulan kadeh sesleri duyuluyor.
    ve anlıyorum ki ankara'da her şey en az iki kişilik yaşanıyor…

    hafta sonları rengarenk çankaya'da siyah beyaz filmler seyrediyorum.
    ankara'da gece bekçilerine rakip seni bekleyişlerim oluyor.
    gündoğumları nurtopu gibi gelmeyişlerini doğuruyor.
    kürtaj oluyor seni bulabilme ihtimallerim.
    bütün ölü doğumların kulağına adımız fısıldanıyor.
    belli ki tanrı bizi gülüşmelerin sonuna nokta nöbetine koymuş.
    koşuyoruz ama gülüşmelerin sonuna bile yetişemiyoruz.
    o yüzden ayrılık tek celsede fişimizi çekiyor.
    bizim buluşmamız dünyanın en zor buluşu olmalı ki hala icat edilemedi yanyana duruşumuz...

    diş ağrısı sancısıyla zonkluyor içimde dolgu yapmanı bekleyen boşluğun.
    ne kahrolası bir ev sahibim ki ben her gece yatıya kalıyor yokluğun.
    seni hatırlatmayan ne varsa kovuyorum hayatımdan.
    bütün alışkanlıklarım sana benziyor...

    hey gidi güzelim ankara, sen adamı fransız vatandaşı yaparsın.
    çünkü o'nsuz kimsenin dilini anlamıyorum bu şehirde...

    sendin aşıma tuz, ağrıma şurup.
    sendin haneme ışık, sabrıma selamet.
    sen benim ilk dansım son şarkımdın.
    gaz lambasının yalanı gibi söndün yatsıya kalmadan.
    şimdi uyandığıma üzüldüğüm rüyaların sahibi sensin sevgili...

    gidiyorum
    ardımda kızılay, sakarya, tunalı, maltepe ve ulus'u görgü tanığı bırakıyorum.
    seni çıldırasıya arayışlarımın robot resmini çizecekler sana.
    fotomontaj hayallerimi aşti'de bir çöp kutusuna bırakıp dönüş otobüsüne biniyorum.
    erkeğe erkek yanı, kadına kadın yanı koltuklar yalnızlar için ayrılıyormuş anlıyorum...

    infilak ediyor seviş'lerim.
    boynu bükük geri dönüşlerime tek görgü tanığı ben oluyorum.
    şimdilerde,
    varlığıma kuduz bir köpek gibi saldırıyor yokluğun.
    sana hizmetkar vücuduma bıraktığın terk edişinin diş izlerini,
    nüfus cüzdanım gibi yanımdan ayırmıyorum...

    ben türkiye kadar yalnızım, sen b'aşk'entim ankara gibi yorgunsun...

    atakan gülgar
    1 ...
  41. kanal d ankara temsilcisinin kürdistan demesi

    1.
  42. an itibariyle kanal d ana haber bülteninde ankara gündemini anlatan kanal d ankara temsilcisinin kurduğu cümlede geçen "mit müsteşarı kürdistan'a gitti" ifadesidir.
    2 ...
  43. kadınlar ne istiyor

    1.
  44. atakan gülgar 'a ait olan bir yazı.

    kadınlar kendilerini mutlu eden erkekleri severler ama mutsuz eden erkekleri daha çok severler, çünkü kadınlar mutluluğa sahip olmaktan değil mutluluğun peşinden koşmaktan zevk alırlar.

    bir kadın için yeryüzünde her şey biraz eksiktir. tam olan hiç bir şey bir kadın için asla cazip değildir. kadın yüreğini meşgul etmekten hoşlanır. yüreği meşgul olan bir kadın aklını daha rahat kullanır fakat çoğu zaman yüreğinin aklına hükmetmesine engel olamaz ve duygusal penceresini açık bırakır. açık kalan duygusal pencere bir kalp hırsızı için fırsattır.

    kadınların beslenme kültürleri farklıdır. çünkü bütün kadınlar övgüyle beslenir. onları ekmeksiz susuz bırakabilirsiniz ama asla övgüsüz yaşayamazlar.

    şu da bilinmelidir ki kadınlar asla unutmazlar. o kadar derin bir hafızaları vardır ki unutkan erkekler orada boğulurlar. örneğin yıllar önce erkeğinin kendisine yaptığı bir hatayı şahadet döşeğinde dahi hatırlarında tutarlar. bu yüzden erkekler kadınları şeytana benzetirler. çünkü şeytanlar insanların geçmişte yaptıkları hataları unutmazlar ve daima o zaafından yararlanırlar. eğer siz bir erkek olarak kadınınızın intikamıyla karşı karşıya kaldıysanız kurtuluşunuz imkânsızdır. kadınlar için en lezzetli meze soğuk intikamdır. kadınların sabırlı olduklarını buradan anlayabiliriz. bekler ve hedefe ulaşırlar.

    aldatmak konusuna değinmek gerekirse kadınların en anlaşılmaz özellikleri burada ortaya çıkar. bir kadın çok zengin, çok yakışıklı ve sağlıklı biriyle evliyken bile eşini aldatabilir. çünkü kadın eşini aldatıyorsa o erkek ya her şeyi tam yapmıştır ya da hiçbir şey yapmamıştır. aradığı her şeyi eşinde bulabilen bir kadının başka birine yönelmesi doygunluğa ulaşıp farklılıklar arama çabası veya ilkleri yaşama arzusundandır. erkekler şunu bilsinler ki kadınlar eşlerine çok güvenen erkekleri çok daha rahat aldatırlar. erkeğinin kendine güvendiğini bilmek onlara aldatma yolunda cesaret verir.

    kadınların içinde kimselerin bilmediği özel bir oda vardır. hiçbir erkek o odaya ulaşamaz. kadınlar en lüks ve kalabalık mekânlarda bile yalnız kalmak için o odaya sığınabilirler. fakat ne ilginçtir ki o odanın anahtarı başka bir erkeğin içindeki özel odada saklıdır. kendi odasına gitmek isteyen bir kadın karşısındaki erkeğin odasının kapısını zorlayacaktır. tıpkı evinizin kapısının gece zorlanması gibi zorlanan kapılar insana daima heyecan verir. kadınlar ise heyecanın kölesidir.

    eğer sevilen bir erkek olmak istiyorsanız sakın kadınınıza kendinizi anlatmayın. kadınlar kullanma kılavuzlarından hoşlanmazlar. ummadıkları bir anda hayatlarına girin onu şaşırtın çünkü sizin onu anladığınız kadar değil onun sizi anlamadığı kadar özel olursunuz.

    kadınlar için değişmez tek bir gerçek vardır sahiplenilmeye tutkuyla bağlıdırlar. bazen işkenceye dönüşse de kıskanılmak onlar için sevgi gösterisidir. kendisini menfaat için elde tutan ve bu uğurda göstermelik kıskançlık salyaları döken erkeğine ruhunu teslim etmekten çekinmezler. ayrıca kadınlar sahip olma duygularına da gem vuramazlar. dünyanın en çirkin erkeğini onun gözünde yakışıklı yapan ona sahip olamamaktır. eğer o çirkin erkeğin başka talibi varsa o taliple kendini yarış içerisinde hisseder. o erkeğe sahip olduktan sonra doygunluğa ulaşır ve o erkeği serbest bırakır. bunu bir mağazada ki kıyafete de benzetebiliriz. örneğin bir mağazada sadece bir tane kalmış elbiseye sahip olmak için diğer müşterilerle yarışa girer ve o elbiseyi satın alır ama belki o elbiseyi bir gün bile giymeyebilir. kadınların alışveriş tutkusu bu yarıştan gelmektedir. dolu olan gardıropları yüreklerine benzer. alırlar ama kullanmazlar.

    kadınlara yapmak istemedikleri bir şeyi yaptıramazsınız. sadece yapıyor gibi görünmelerini sağlayabilirsiniz. bir kadının vücudunu kapatmanız demek onun size ait olduğu anlamına gelmez. çünkü kadınları sadece gözlerinden teslim alabilirsiniz. örneğin arabistan’dan gelen turist kafilesinde ki bir kadınla sokakta karşılaştığınızda size bakışları her şeyi anlatmaya yeter. erkekler kadınlarına vücutlarını örterek değil ancak gözlerinde yer edinerek hakim olabilirler. gözü sizden başka kimseyi görmediği zaman mutlu bir birliktelikten söz edilebilir ama gözünden düştüğünüz anda ise düşenin dostu olmaz.

    kadınların daima değişmez bir kuralı vardır; güce taparlar. fakat hiçbir kadını para ile satın alamazsınız sadece yanınızda olması için kiralamış olursunuz. gücünüzü kaybettiğiniz anda kadınınızı da kaybetmeniz büyük olasılıktır. ne tuhaftır ki kadınlar taptıkları şeylere de inanmazlar. para ile saadetin olmayacağını söyleyen saadet isimli bir kadın gün gelir servet adında bir adamla evlenebilir.

    bazen de öyle bir an gelir ki elmas isimli kız mazlum adında yoksul bir gençle aşk yaşayabilir. buradan çıkarılması gereken sonuç yukarıda da bahsettiğimiz gibi kadınlar mutlu olmaktan değil mutluluğun peşinde koşmaktan zevk alırlar. onlar için daima bir şey eksiktir.

    erkeklerin en büyük yanılgısı güzelliktir. her koşulda ambalaja önem verirler. erkekler güzel kadınların kusurlarını görmezden gelebilecek kadarda iştahlıdırlar. güzel bir kadını kaybetmemek uğruna göze aldıkları fedakarlıklar aslında kendilerini kaybetmelerine neden olur. bir kadının güzel olması o kadının iyi olduğunu göstermez. zengin erkeklerin mutsuz evlilikleri burada ortaya çıkar çünkü kadınların satın alınamayacağını az önce söylemiştim. yani nedir? kadın satın alınmaz güzellik satın alınır. ruhuna sahip olamadığınız kadınınızın etine sahip oluyorsanız kasaptan et alan bir erkekten farksızsınız.

    hatırlarsanız “kadınlar çiçek gibidir” diye bir söz vardır. ama çiçekler albenili göründükleri kadar güzel kokmayabilirler. güzellikler erkekleri aldatmasın. dünyanın en güzel kadını size özel olandır.

    yani kısaca, özel olan kadın güzel olandan daha güzeldir!

    güzel bir kadına sahip olmak istiyorsanız onu güldürün ama kendinize değil!

    atakan gülgar

    alıntı: http://www.facebook.com/atakangulgar
    2 ...
  45. © 2025 uludağ sözlük