temel tedavide doktora gitmenize bile gerek yoktur. yazıtlara göre yaşamayı bırakıp, doğruya göre yaşamak ilk adımdır.
bunu, cehennem korkunuzu dindirecek antidepresanlar takip eder. ardından kadınların vajinadan ibaret olmadığını, cinsel yönelimlerin doğuştan olduğunu-yargılanmaması gerektiğini, insanların din-dil-ırka göre ayrılmaması gerektiğini. isim takılmaması gerektiğini (gavur) anlarsınız.
ayrıca insanları çocuklarının önünde toprağa gömerek taşlamak, asmak-kesmek, boş kutunun etrafında dönmek, 1400 yıl önce yaşamış bir sapığa inanmak gibi davranışlarınız son bulur.
tabii ki kolay bir süreç değildir. ancak! eleştirme-öldürme-manipüle etme evresini geçip, sonunda "yaşama" evresine başlayabileceksiniz.
kolay gelsin.
hayal ürünü şeylerden çok korkuyorsanız "acil din bırakma hattı" mızı arayın, yardımcı olalım.
yalnız değil ama yanlışsınız.
edit: entryi minimum okuma süresinden önce gelen eksiler. fast and şakirtious!
yobazların, yasakların, kendinden olmayanı dışlama çabasının hüküm sürdüğü,
asgari maaşın, normal bir avrupa ailesinin yalnızca köpeğine harcadığı meblağ olduğu,
yeni şansların bulunmadığı, hayallerin gerçekleşmediği,
varsa-yoksa ahlak kuralının geçerli olduğunu, ancak yine de ahlaksızlığın diz boyu olduğu,
zorluklarla kazanılmış, adım adım modernleştirerek kurulmuş bir ülkenin vatandaşı olarak, bu ülkenin girdiği bataklığa şahit olmak ve bu topraklar üzerinde yaşadığı hayattan umutlu olmamak-keyif almamakla beraber yine bu ülkeden nefret etmeye başlamak ve bundan suçluluk duyma durumudur.
kesinlikle "başka hayatlarla avunma"yı benimsemiş bir millet olduğumuzdandır.
ülke refah düzeyi, din, demokrasi gibi tanımları çözüme ulaştıramamış bir millet olduğumuzdandır.
tartışma kısmını bitirip "yaşama" kısmına geçemeyen bir millet olduğumuzdandır.
bu böyle giderse elbette insanlar hayatlarını yaşamak yerine, cem yılmazın sıradaki arabasını, demetin 75.kocasını, acunun ülkeye getirdiği porno starını izleyecekler, gangam dansında da dünya üçüncüsü olacaklardır.
islamın arkasında duran insan insanların, islamın hüküm sürdüğü coğrafyadan ayrı yaşama durumudur.
insan canının ucuz olduğu, kadınların değersiz yaşadığı, kişinin her daim bastırılmış duygular içinde ve yasaklarla yaşadığı orta doğu genelinde insanlar kaos içinde yaşarken, bu insanlar avrupa-amerika ülkelerinde yaşarlar.
dönerci oğlunu, döner yemesi için yandaki dönerciye gönderir mi?
neden başbakanın oğlu ingiliterede ekonomi okur ? ne için amerikada yaşar ? neden diğer, zorluklarla okuyan, okulu bitirince de bi bok olamayan türk gençleri gibi memleketinde değildir.
fethullah gülen neden gavur topraklarındadır ? ne için eline alıp zırladığı kitabının doğduğu topraklara, en azından yakınlarına gidip yaşamaz.
bursanın ismini temize çıkarmak adına (ki bir pislik söz konusu değil) eşcinsel ve travestilerin cinsel yönelimlerinin nasıl oluştuğunu tahmin etmekten daha fazlasına ihtiyaç duyulmalıdır.
kız mevcudunun az olması, eşcinsellik ve travestiliği tetiklemez. 2013 yılındayız artık hiç mi bir şey öğrenmediniz.
hiçkimse zevk için orospu olmaz. hiç istemediğiniz, moralinizin bozuk olduğu, sağlıklı olmadığınız bir anda seks yapmak "zorunda" olduğunuzu düşünün. bu iğrenç bir şey.
bu, ne doğudaki ne de dünyanın başka bir tarafındaki bir insanın "ideal kariyer" i olamaz.
türkiyedeki her bir travestinin-transeksüelin-geyin-lezbiyenin-heteroseksüelin hayatı bursanın namından katbekat değerlidir.
çoğu müslümanın favori uygulaması "nabza göre din" dir. benim ailemde de bulunmaktadır kendileri.
müslümanım, ama kapanmak zorunda diilim.
müslümanım, ama dar elbise giyerim.
müslümanım, ama mayomu diz altına kadar giyemem. (erkekler)
müslümanım, ama kolsuz giyerim. (erkekler)
müslümanım, ama devamlı oruç tutmam yaaani.
müslümanım, ama hacca değilde los angeles a gıtmeyı planlıyorum.
müslümanım, ama varlığımın kırkta birini kimseye veremem valla.
müslümanım, ama napıyım kabul ediyorum ki boş vaktim olsa da namaz kılmıyorum.
müslümanım, ama kuranı okumadım, ama sonuç olarak gereğini biliyorum o yeter.
müslümanım, ama evlilik dışı seks yaparım. karım-kocam olunca tek biri olucak benim için.
müslümanım, ama domuz eti yiyorum bazen, allah biliyo benim içimi. (gurbetçiler)
müslümanım, ama arkadaşlarla içki içiyoruz her cumartesi. kimseye zararım yoksa kime ne!
ateist-agnostik-deist : " ben düşündüm ve sorguladım, islamın gereğini yerine getirmiyorum, içimden de gelmiyor, mantığıma da sığmıyor. Her ne kadar senelerce inandığım şeyden kopmak zor olsa da doğrusu bu. ben müslüman değilim."
yavrularım, eşcinsellerin neredeyse her biri birer "survivor"dır. başta aileleri, sonra sülaleleri, arkadaşları ve yakın çevre olmak üzere herkesle başa çıkarlar. kadın olmak isteyimizde var, erkek olmaktan gurur duyanlar da, pasifimiz de var, penisi sizinkinin üç katı olan da.
yani demem odur ki, birkaç kendini bilmez toplanıp onlara "ipne demişssiniz, ibne demişsiniz, gay, oğlan, götçü, götveren, yuvarlak, toparlak, nonoş, fatoş fark etmez. ne dediğiniz eşcinselleri üzmez, ağlatmaz, aşağılık hissettirmez. sadece sizi kıskanç homofobikler yapar.
+ Üç karım var size ne?
- Ben homoseksüelim, bir sevgilim var. Bırak evliliği, sokakta elini bile tutamıyorum.
+ Cehennemde yanıcaksınız siz, sapıklar!
- Tamam.
müslümanların kitabı en son inendir, dinlerin en doğrusu onlarınkidir, dinleri yüce ve kutsaldır, birçok şey kuranda yazıyordur.
peki neden hiçbir tıbbi çare bulamazlar, gavurların icatları ile iyileşir, teknolojilerini kullanırlar, ülkelerinde açlık ve işsizlik diz boyudur, insan canı ucuzdur.
En çok abartıldığı ülke Türkiye'dir. Senede bir gidip adam gibi katılınmaz bu yarışmaya. Bırakalım gereksiz hırsları da insanlara ailece izleyecekleri bir şey bırakalım denmez mesela.
Hep haksızlıktır, gereksizliktir, katılmazsak "oh"tur, "çok zekiyiz katılmadık"tır.
Arabalarını, telefonlarını, firmalarını gezer, dolaşır, kullanırız, Gene de Avrupa'nın tümü aptaldır. Türkiye ise, yarışmaya katılmamasıyla bile en birincidir.
facebookta zaman tüneli gelir, sanki paralı abonesiymiş gibi "Mark Z! Zaman tüneli istemiyoruz, kaldırıcaksın" grupları oluşur. Sanki adam zorunlu!
Youtube'da video isminin yukarda mı yoksa aşağı da mı yazacağına karışabiliyor musun? Hayır! Ne yani facebooka iki resim koydun diye tasarımını mı yapıcan sitenin ?
bütün bunlardan sonra "çok da güzel olmuş yeni tasarım" diyeceğimi sanıyorsanız..yalanıyorunuz ya da yanılıyorsunuz!
Tanıtım filmleri ve reklamları, oynanışından daha eğlenceli olan oyun. Her geçen sene daha fazla özellik ve gerçekçilik kazanır Sims Serisi.
Youtube'da izlersin trailer'ını, "Ulan kesin alıcam ya da indiricem" dersin. Yeni saç modelleri ve eşyaları gördükten sonra tamamdır her şey, bi bok yoktur devamında. Müzik kariyeri yapsan, festival konserine maksimum altı kişi gelir, evde parti verirsin, insanları müzik setinin önünde dans ettiricem diyene kadar herkes başka bi yana saçılır derken içlerinden bi tanesi siktir olur gider ve sağ üst köşede onun gittiğine dair bir bildirim çıkar. Çocuğun doğum günüdür pasta üfletirsin, herkes gelir bağırır, ellerinde türlü şeyler sallar ve düdük öttürürler. Çocuğun babası ise, boxer donuyla mutfakta waffle yapıyodur, getiremezsin adamı bi' türlü çünkü açtır. Kendine çok yakışıklı bir sim yaratmışken, onun çocuğu göte benzer, onun çocuğu daha da kötü bir bölgesine benzer insanın ve giderek aile soyu çirkinleşir. En yakın arkadaşın zırt-pırt arar, eve gelir, türlü yerden çıkar. Bi süre sonra o kadar sıkılırsın ki, kendi kocanı-karını arkadaşınla kırıştırtırsın. Simleri yaşlanınca çekemezsin, ölsünler istersin tez vakit, çok canını sıkarlarsa havuz merdivenini silmek, sim'i, bir adet ocakla dört duvar arasında bırakmak gibi yollara başvurursun.
Evi kurup oyuna geçmeme sürecini söylemiyorum bile.
Sims sıkıcıdır. Çok sevilir ama sıkıcıdır.
Dur canım çekti. indirip oynıyayım. Bebek yapayım, sonra da bebeği mutfak zeminine bırakayım.