Cicişler ve Paris Hilton arasındaki bir karşılaştırmadır. Ayıptır.
Şahsen ben, ne kadar şımarık zengin kızı olsa da paçalarından karizma akan Paris'i, AVM sarışını cicişlerle karşılaştırmaya utanırım ama magazin medyası cicişleri sık sık paris hilton'a benzetmeye başladığı için bu densizliğe artık bir dur! demek için olaya müdahil oldum.
zenginliğin mutluluk getirip getirmediğini tespit etmeye çalışan bir ölçüm çalışmasıdır.
Dünyada daha yeni bir araştırma yapmışlar, bugün haber bültenleri de konudan bahsedince, bu mesele hakkındaki teorim aklıma geldi, uzun uzun yazdım.
Teorik olarak, zenginlik mutluluk sağlar, evet, ancak mutluluğun derecesini kültür seviyesi belirler. Ve bu denklemde mutluluk eğrisinin bir üst sınırı vardır. O sınıra ulaştıktan sonra, dünyanın bütün zenginliğine ulaşsanız da zenginlik artık daha fazla mutluluk sağlamaz.
Önemli olan, kültür düzeyi/bilgi birikimi ve zenginlik düzeyi arasındaki bu optimal dengeyi sağlayabilecek bir hayat sürmektir. Yoksa, "mutlu yaşadım" diyemeyeceğiniz bir hayat sizi bekler.
tib tarafından sözlükleri kapatılınca ağlayacak sözlükçüler için hazırladığım bir ifade.
-büzü kapatüyüüürlüüüüüee
-"seni eskiden bi tib çok üzmüş bence. kuyruk acın var senin."
-lüöpörün küyrü...
-demiştim işte. kuyruk acın var.
-ama büzü kapatüyüürler, bizi süstürüyüürler, sansür vüeer!
-sıslan.
bu kalabalıklara hak ettiği sansürü verecek olan 22 Ağustos 2011 için uygun gördüğüm bir sıfat.
şimdi dönüp geçmişe bakıyorum, tam on beş senedir, yok efendim sen onu yazdın edepsizsin, yok sen bunu yazdın elini sikiyosun, vay efendim sen şöyle yazdın kuyruk acın avr, aman da sen şöyle yazmışsın pis adam diye kafamı siken, hayatımı siken, yirmili yaşlarımın en güzel yıllarını sikip atan pis bir böcek sürüsüne, verilecek en güzel ayar, onları da korku ve baskı altında yaşamaya mecbur bırakmaktı.
Author isminde bir karakter yaratıp, online mecrada okurlarınızla buluştuğunuz için sizi işinizden attırmaya çalışanlar, sevgilinize ondan ayrıl diye baskı yapanlar, dostlarınızı sizden uzaklaşmaları için zorlayanlar, sosyal yaşamda var olma imkanlarınızı kesenler şimdi ağlarken tabi ki kahkaha atıcam.
ve bu kahkahaya, yıllarca pis ahlakçı, kuralcı, ezberci zihniyetin kurbanı olup sansürlenmiş, hayatına, yazma keyfine, yaratma lezzetine tecavüz edilmiş tüm arkadaşları da davet ediyorum.
gelin 22 Ağustos'ta, "ay bu nasül olabülür küüü" diye salak salak ekrana bakıp ağlayan demokrat görünümlü pis kancıkların suratına doğru osura osura kahkaha atalım.
Bir kaç aydır sessiz sedasız devam ederken, son bir iki haftadır yüksek sesle tartışmaların dönmesine neden olan, iki gazeteci arasındaki heyecanlı bir kavgadır.
iki taraf da birbirini yalancılık ve üçkağıtçılıka suçluyor.
ekşi sözlük on iki yaşında zirvesi sırasında alkol alıp süper kahraman olduklarını düşünmeye başlayan beş yüz kadar ekşicinin güvenlik görevlilerine saldırmasının öyküsünü anlatan bir makale:
mısır'daki devrimi gözleri dolu dolu izleyen bankacı kızdır.
artık daha çok dinci bir rejimin kontrolü altına girecek, uzun süre çatışmaların, bombalamaların merkezi olacak, turistlerin kaçırılacağı, suçun artacağı bir ülke olarak kalacak mısır'da, bayram tatillerini geçiremeyeceğini, gidiş geliş uçak dahil 400 dolarlık turlarla on beş gün tatil yapamayacağını düşünüp üzülen bu mağdur kız, tabi ki hala içinden bir umutla, şubede hesabı olan zengin adamlardan birinin gelip onu beğenerek evleneceğini de hayal etmektedir.
-henüz her şey bitmedi begüm, henüz her şey bitmedi. salma kendini. sen bir profesyonelsin!
o kezbanlar, o kendini prenses sanan varoş dilberleri, sevişme deyince hop külotlarını çıkarıp yatağa atlayarak, bacaklarını açtıkları gibi odun gibi bekleye dursunlar, külodunu sıyırmasını bilen kız, bir erkeği baştan çıkarır, aklını başından alır, ruhunu emer, kalbini yerinden söküp çıkarır.
şimdi biliyorsunuz, her geri zekalı kızımız, kocası olacak erkeği getirip babasıyla tanıştırmak, babasından onay almak ister.
fakat işte bu öyle bir tuzaktır ki, o çocuğa "kız verecek" olan aile, çocuğu sanki onlara borçlanmış gibi düşünürler, o salak salak aşık olmuş çocuğu, ailece el birliği ile borçlu psikolojisine sokarlar.
babanın önünde el pençe divan durmalar, kızla evlenecek diye aileye büyük bir borç içindeymiş gibi hissetmeler falan.
olm, siz manyak mısınız?
elalemin götü boklu kızına ömür boyu bakıp, kızın pis egosunu okşamak için hizmetçilik yapacaksınız, bi de kızın babasının önünde el pençe divan, saygı duruşunda mı duruyorsunuz?
uzatın ayaklarınızı, sikinizi kaşıya kaşıya, "bak moruk, senin bu yarak kafalı, götü beş karış havada beyinsiz kızınla evlenirim ama evimzi yapacaksın, arabamı alacaksın, her ay banka hesabıma iki bin doları koyacaksın, ben de bu çehresinin kotanjantına tükürdüğümün koca götlü maymunuyla evlenmeye razı olayım," diyeceksiniz.
beyinsiz ergen kızların hayalinde kurduğu efsanevi bir karakterdir.
bu kadın bütün erkeklere eskiden darbe atmıştır.
erkekler bu kızdan darbe yemiştir.
bütün erkeler bu kız tarafından üzülmüştür.
-aütüüür, bi kız seni eskiden çüok üzmüüeeş!
-kim olabilir acaba o, bücür?
-ay kim olcek şapşel şüey. tabükü, erküklere darbü atün kadün. süen de ündan dürbe yemüşsün. züvallüüü!
14 şubat hediyesi olarak, kız arkadaşına sürpriz yapıp, akşam eve başka kızla gelen ve kapıdan girdiği gibi kızı öpe koklaya, okşaya okşaya soyup yatağa yatırıp kadınlığını kocaman erkekliği ile doldurarak evi orgazm çığlıkları içinde bırakan erkek arkadaştır.
çocuğun sevgilisi bu hediye karşısında ağlayarak sinir krizleri geçiriyorsa, kızın kıçına tekmeyi vurup terk etmek ve yataktaki alev alev kızla geceye devam etmekse farzdır.
bir kısmı babacıklarının paracıklarıyla abd'de bir üniversiteye gittikten sonra yurt dışından dönüp, babacığının biricik prensesi olarak bir haber kanalında ekrana çıkan, bir gazetede köşe yazan; bir kısmı ise yaşadıkları varoşlarda uzun bacakları ve minik popolarıyla ilgi topladıktan sonra cebinde beş parası olmayan mahalleli abazan gençlerden biriyle evlenip hayatını karartmak yerine zengin koca bulma umuduyla takıldığı sosyetik mekanların birinde bir medya yöneticisi ile tanışıp, ilkokul seviyesindeki yazım yeteneğine ve zeka kapasitesine rağmen adamın metresi ve fuck buddy'si olmak karşılığında gazetelerde köşe, ekranlarda program sahibi olan, çoğu sarışın, ama hepsi de ciğerı beş para etmez ucuz hanımyevrüceklerimizdir.
bunları, çiğ kahkalar atarken veya bilmiş bilmiş yorumlar yaparken ekranda egolarını parlattıkları sırada görebilirsiniz.
bir medya seleninin gözlerinde, bir haberin detaylarına, gizli kalmış sırlara ulaşma hevesi; dedektif gibi olayların peşinde koşup sırları aydınlatmaktan keyif alan gazeteci pırıltısı değil de, bir medya starı olup sahnelere çıkarak, herkesten alkış alıp gözlerin hayranlıkla, kıskançlıkla onun üzerine yönelmesinden zevk alan liseli ergen kız bakışı görebilirsiniz.
onlar, babacıklarının paracıklarıyla veya uzun bacaklarıyla ele geçirdikleri medya gücü sayesinde, tüm toplumu da kendi değer yargılarına göre şekillendirir, kızları zengin koca bulmaya, alışveriş merkezlerinde hayat tüketmeye, mutluluğun tek taş yüzükle eş anlamlı olduğuna inandırır, geri zekalı oğlanları da kızların bu arzularını yerine getirmek için yaşamaya ikna ederler.
aslında kimseyi kandırmıyorlardır, çünkü onlar da bu düzene, bu yaşama inanmış, zaten öyle yaşayan hanımkızceğizyevrüceklerimizdir.
birgün evlenirsem, imza attıktan sonra eşimin duvağını kaldırıp dudaklarını ısırmak yerine, eteğini kaldırıp oracıkta ilk orgazmını hediye edebilirim.
madem evlilik kurumu, sevişmek için tek yasal ehliyetse ve oradaki topluluğun asıl amacı, birbirini zükmek için belediyeden izin alan genç çiftin, birbirini zükme hakkını elde ettiğine şahitlik etmek ve ileride bunları aynı evde çatır çatır yiyişirken görünce hor görmemekse, eşimle benim birbirimizi sükertebilmemize izin veren bu halka bir teşekkür olarak onlara küçük ama heyecan verici bir gösteri sunmak kalbimden kopan bir teşekkürdür.
bir gelenek olarak toplumumuza yerleşmesini umut ettiğim zevkli bir hareket.
şimdi diyelim ki evleniyorsunuz, ki biliyorum hepiniz bunun için can atıyorsunuz. televizyonlarda evlilik programlarının önünden kalkmıyorsunuz, dizilerde düğün sahnesi görünce ağzınızdan salyalar akıtarak naralar atıyorsunuz...
neyse, işte diyelim ki bu hayalinize ulaştınız ve evleniyorsunuz.
ama o da ne eski sevgilileriniz düğünden önce odanızı basıyor. biri kemik gibi olmuş iri penisinizi yalarken diğeri dizinize sürtünüyor, öteki eteğini kaldırıp külodunu sıyırarak, mincik, alev alev, ıslak ve sıcak kukusuyla dudaklarınızın üstüne otrumuş zevkten çığlıklar atıyor, bir başkası parmaklarınızı yalayıp ıslatarak götüne batırıyor ve zevkle acının karışımından oluşan eşsiz bir tatla haz denizlerinin dalgaları arasında savruluyor.
ve bu müthiş orgazm zirvesi bittikten sonra kalkıp nikah masasına gidip, evet diyorsunuz.
ama pardon, böyle bir şey yaparsınız anneniz size kızar di mi? onu unuttum. pardon.
zengin bir ailede el bebek, gül bebek şımartılarak yetiştirilmiş, ana kuzusu salak oğlandır.
bu oğlan yurt dışına gider, oralarda okur, eğitim görür, sonra türkiye'ye dönüp bi gece kulübünde zengin koca arayan çakal bi varoş dilberine gönlünü kaptırır.
sonra... o çakal kızın "annemle tanışman laaaazım bebişkoooom" sözü üzerine anneyle tanışmaya gidilir. gidilir ama o da ne? bizim oğlan müstakbel kayınvalidesine, Victoria's secret'in en son modellerinden, en pahalısından bi iç çamaşarı seti almıştır.
böyle oğlanlar var. bir çoğuna da sözlükçü diyoruz.