auger
210 (power ranger)
beşinci nesil silik 1 takipçi 13.70 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    neden korkayim benzemekle bir kahramana

    1.
  1. şair/yazar ilhami atmaca'nın ikinci şiir kitabı. yaşamdaki küçük ayrıntıların şiirleri. kırılgan şiirler, insanı incelen yerlerinden tutan şiirler.

    --spoiler--
    seni bulduğum yerde kaybediyorum
    kendime bir çıkmaz sokağım
    unuttuğum çok acı var
    çekip gidiyor gökyüzünde sessizce
    seyrettiğim bulutlar.
    --spoiler--
    1 ...
  2. yatagina kirgin irmaklar

    1.
  3. ahmet turan alkan'ın 1997 yılında ötüken yayınlarından çıkan denemeleri. dilin, kültürün, bu toprağın değerlerinin yeniden keşfi adeta.

    --spoiler--
    Niçin hep güzeldiler; trajediden drama, dramdan komediye, oradan yeniden trajediye doğru şimşek hızıyla geçişiveren o herc-ü merc günlerinde onları, başkalarının yazdığı sinsi ve hesâbî bir senaryonun piyonları durumuna düşmekten kurtarıp son tahlilde kahramanlaştıran nasıl bir ruh kimyası olmalıydı ki daima güzel kalabildiler? Onlarda, yalan yere Şems'den müjdeli haber getiren şarlatanı bile bile ödüllendiren Mevlâna'nın neş'esi hiç eksik olmadı; Hazret, "dosttan gelen yalan habere müjdelik verdim; doğru olsaydı canımı verirdim." demişti hani. Ki canlarını bile verdiler. Galiba hilkat, onların kumaşını bayrakların kumaşı ile birlikte dokumuş, hamurlarını Allah'a adanan kınalı kurbanlık koçların hamuru ile yoğurmuş, sütlerini haysiyet ve diğerkâmlığın imbiğinden geçirmişti; onun için 'maznun' iken de, 'mahpus' iken de 'mağdur' iken de hep güzel kaldılar: Edebiyatın, sanatın, estetiğin güzelliğinden söz etmiyorum; hani kıraç bozkırlarda ardını çok ama çok uzaklarda sislenmiş mor dağlara verip de Allah'dan gayrı kimseden nimet beklemeden kendi cürmünce yeşilin saltanatına itaat eden tek top ağaçların güzelliği vardır ya; işte öyle bir güzelliktir bu; fark edebilmek için biraz 'yerli' olmak gerekir!
    --spoiler--
    2 ...
  4. biiznillah harf i cerrleri de ogrendik

    1.
  5. insanin en buyuk trajedisi

    ?.
  6. butun erkekler olur

    1.
  7. bir ahmet oktay şiiri. ölmek, hayatın sıradanlığını yenmektir. belki kurtulmaktır ölmek.

    bütün erkekler ölür

    Çünkü gök sıkıntıyla ağar
    rüzgâr buruşur, bir yaprak düşer
    ve kaçıyordur solgun mavilikte
    maviler ve al geyikler.
    işte altın ve kara akıntılar:
    analar, yitirilmiş resimlik
    yoksulluk, o korkunç kadın.
    Susun, tümünün anıldığı gündür,
    kara yağmur ve ebem kuşağı
    usulca bütün erkekler ölür.

    Kıpırdamasın insandan gelen sesler
    kamyonlar devrilir dağ yolunda.
    Rehincide kalan bir gümüş saat
    emanetçide unutulan bavul,
    geçip giden gök taşlarıdır
    havadan ve selüloit mavilikten.
    Ey mermeri bozuk yalnızlık,
    sanki kutsal bir avdır suskuda
    ve bir yakut parıltısıdır artık.

    Çünkü gök kanla ağıyordur,
    soluk soluğa atan bir damar
    kalbinde hırçın denizin
    ve toprağın nabzında,
    unutulmak gibi bir şahdamar.
    Ürperir aynı rüzgârla
    darağacı, çarmıh ve çiçek,
    sussun yatakların fısıltısı
    avuçlarda parıldayan kehribar:
    ekmekli, zincirli ve başları eğik
    kadınların erkekleri geçiyordur.
    Ve üzgün deltası kısacık ömürlerin
    bir albüm, bir şarkı, bir çocuk.

    Hangi doldurulmuş hüznün yakutu
    çocukluk defterlerince soluk,
    ki savaş alanlarında parıldar
    bütün koruluklardır ay ışığı,
    ey ulaşılmayan dayanak aşklar
    elleri kanatan kesici ağıt.
    Hep unutuştur akılda kalan,
    sıçrayan, yenilen ve ölen geyikler,
    derdin eksilmediği kalem ve kağıt.
    Kısa ve kesin bir sözdür erkekler,
    ispanya'da "Non Pasaran",
    kızaran kilise çanları
    katedrallere çöken gölgelik
    italya'da "Mamma Mia"
    işte avuçların dünyayı duyduğu kayalar,
    sarkık bir bıyık Meksika'da, "Viva"
    Nehirler kurur, susar aşk
    ve en katı sözdür erkekler
    kıraç ve yoksul Anadolu'da.

    Büyük ve yeniktir erkekler,
    söz dinlemez serüvenci çocuk
    su şırıltısında sayıklayan hasta,
    ve deli bir sevgilidir sabaha kadar
    bulgulu, korkunç ve utançla.
    Yararsız bütün leylak ağaçları,
    hiç bilmiyor erkekler
    doğan ve ölen çocukların hüznünü,
    çünkü daha önceden ölürler.

    Çünkü gök ağıyordur kanla,
    hep yenik yıldızlar vardır,
    anı defteri, kum saati, savaş alanı,
    bir yüz
    işte o kandır.

    Ey ışığını dağıtan kristal
    ölümsüzlük, ele geçirilmeyen gömü,
    ayışığı denizle kendini sürdürür,
    işte her şey geçip gitmede
    usulca bütün erkekler ölür.
    (bkz: ahmet oktay)
    1 ...
  8. dostlarim hayata karsi iddialarimdir

    ?.
  9. dostluğun önemini vurgulayan söz. yıllar önce bir edebiyat dergisi için röportaj yaptığımda nihat genç söylemişti bu sözü. keşke hepimizin hayata bir iddia gibi sunabileceğimiz dostları olsa. keşke hepimiz hayat denen bu karmaşada dostlarımıza tutunarak yol alsak. görmeyen gözlerimizin karşılığı olarak hayat bize dostlar sunsa... dostlarımız körlüğümüzün bastonu olsa...
    4 ...
  10. asansorde birden isa

    1.
  11. bir cahit koytak şiiri. sesin doruğa çıktığı, anlamın ses olduğu bir gençlik günleri destanı.

    asansörde birden isa

    sinemaya ve tütsülü arkadaşlara
    alıştığım o çağda
    uzuvlarıma ejdarhalar gerilmiş
    uykusuz gözlerime yelken bezleri
    ruhumun arka bölmeleri
    herman melville ve dostoyevski
    kafamda bir sandık dolusu trinitrogliserin
    bütün gün sokaklarda

    analitik laboratuarından kaçar
    bob cafe'de amerikan kahvesi içmeye giderdik
    ben ve crist
    dumanlı dumanlı müzikhollerde
    bir otelin pruvasında belki
    çıkıp ruhaniyetimizden
    lahuti bir zerafet ve yasla
    çay içen yutkunan
    kafurlu siyah harflerle fısıldaşan
    yaşlı ermeni kızlara görünürdük
    çıkıp ruhaniyetimizden amalara karışır
    abraşlara gülümserdik

    merhamet ve hüzne batardık adımbaşı
    üsküdarlı kızlarla çıkardık
    dokunaklı yaşardık . sıkılırdık
    ve dostlarım kalkıp onunla birlikte
    galile sokaklarında
    hergün yeniden ölüme
    şanlı ölüme

    kapılar açılırdı çünkü
    karşımızda o
    gözyaşı balçık ve mum -ta kendisi
    ikinci gelişinde-çıkıp ruhaniyetinden
    kırık mandolin içinde
    piposunu mantığın dişleriyle ısıran
    Wittgenstein'ın müridi kimliğinde

    antik risaleler tütsüler ölüm hapları
    haçın sembolizmi ebedi felsefe falan
    çürümüş şiir dostlukları çınaraltlarında
    ve kutsal son yemek
    Şakir'lerde bir akşam

    derken ağız armonikası çalan
    bir müptedi türedi içimizde
    bronz bir yontu hacminde zen
    sonra pazuları dövmeli ve ipince
    bir ferisi
    maskı kalbinin üzerinde
    bir de Buber okuyan bir aziz
    vardı sanırım işin içinde
    amerikan kahvesi içilen
    matematiksel mantık konuşulan
    o kahvelerin birinde
    bulduğu Azize Teresa'yı
    saklayıp kırık bir mandolin içinde
    kendine küçük kanatlar çıkarıp tractatus'ten
    Şakir Londra'ya uçtu günün birinde

    (bkz: cahit koytak)
    0 ...
  12. mutluluk tuketmektir

    ?.
  13. yaşadığımız çağın özeti. postmodern hayatımızın acı veren özeti. parayı çoktan geçtim, o zaten çok çabuk tükenebilen bir şey biz yoksullar için. ama dostlukları tüketmek, sevgiyi tüketmek, saygıyı tüketmek, sadakati tüketmek, masumiyeti tüketmek, en kötüsü de içimizdeki insanlığı tüketmek... yoksulluğu çoktan geçtim; ama ya yoksunluk. içimizdeki yoksunluk. sahi ne kalacak bizden geriye? tüketecek bir şey bulamadığımızda neyi tüketeceğiz?
    4 ...
  14. sözlük okuma yazma dersleri

    1.
  15. kısa süren bir yazarlık; ama daha çok okurluk evresi sonucu edinilen izlenimler. tecrübelerin imbiğinden süzülen kendime -haddim olmayarak- sözlüğün yeni yazarlarına öğütler.

    *bilgi içeren entry'ler girmeyin, kimse okumaz. hele hele uzun entry'ler hiç yazmayın eksilenirsiniz. burası, nihayetinde ortalama türk efkar-ı umumiyesini yansıtan bir platformdur. bol bol anket başlıklar açın, karmanız yükselir, türk demokrasi tarihine katkıda bulunursunuz. çünkü milletimiz, kategorize etmeye bayılır.

    *moderasyonu eleştirin, bu size geçici bir dinginlik sağlayabilir ve hatta birkaç artı puan getirebilir; ama fişlenirsiniz ve ayağınızın sürçtüğü ilk anda çaylak yapılırsınız ya da silinirsiniz.

    *sözlük abilerine, gizemli yazarlara sataşmayın, ayar vermeye kalkmayın. size cevap vermezler, hatta entry'nizi oylamazlar bile. her daim yanlarında yörelerinde hazır kıta bulundurdukları yalakaları sayesinde dersinizi veriler, ebenizi bellerler.

    *sözlüğün işleyiş sistemine asla kafanızı takmayın. çünkü bu sistem, dokuz yaşında bir çocuk zekasının kavrayabileceği düzeydedir ve burda her şey nasıl olması gerekiyorsa öyle olmaktadır.

    *moderasyonun silik başlık ya da entry'ler için g.tünden uydurduğu mazeretler algoritmasına alışın. onlarda mazeret bitmez.
    *
    40 ...
  16. tusiad in sagduyu cagrisi

    ?.
  17. tüsiad başkanı arzuhan doğan yalçındağ'ın, ülkenin güya kaotik ortamından endişelenerek başlattığı girişim. grubunuza ait gazetelerde "türkiye denizli olmasın" gibi ajitatif, ayrımcı, bölücü manşetler atacaksınız, sonra da "gelin, birbirimizi anlamaya çalışalım, kimseyi 'öteki'leştirmeyelim diyeceksiniz. samimiyetinize kargalar güler mi? bence güler. peki bu hamle size ne kazandırır? gelecek seçimlerde chp'den bir koltuk. fazlası değil.
    0 ...
  18. siz hep mahzun ve guzel kaldiniz

    ?.
  19. gökhan özcan'ın eski; ama eskimeyen bir yazısı. okumayanlar için gelsin efendim. madem takıntılarımız var, yüzleşelim.

    Siz hep mahzun ve güzel kaldınız.

    Dünyanın gittikçe kararan portresinde, çirkinliği şekillendiren bir çizgi olmaya razı olmadınız. Herkes köşe bucak kendi ruhundan kaçarken, siz kendinizden başka bir şey olmayı kabullenmediniz. içinizden geldiği gibi olmak, size anlamlı görünen bir hayatı buluncaya kadar aramak istediniz. En zor sorulara muhatap oldunuz, en dirençli ve masum cevapları verdiniz.

    Siz hep mahzun ve güzel kaldınız.

    Çağın bu dönemecinde,hiç kimsenin karşılaşmadığı sorulardı sizin önünüze sürülen sorular. Lafın döndürülebileceği, anlamın eğilip bükülebileceği, dilin kıvrım kıvrım kıvrılabileceği bir imtihanda değildiniz. Bir bıçağın sırtı kadar keskin bir noktada verdiniz cevabınızı.

    Teorik kuytuluklara kaçacak,politik fırdöndüler çevirecek ya da mantıklarınıza takla attıracak kadar zamanınız yoktu. Zaten sizin kaçmaya niyetiniz de yoktu.

    Dimdikti başınız ve soru sahiplerini çıldırtacak kadar net duyuldu yüreğinizin sesi : Allah büyüktü ve O ne dese o olurdu. Zamanı,geleceği,hayatın önceden bilinmeyen çizgisini elinde tutan O'ndan başkası değildi. Bu bildiğiniz en değişmez gerçekti.

    Siz, mahzun ve güzel, bu gerçeğin arkasında durdunuz.

    Kaba kuvvetin koca dünyasına karşı yapayalnız kalmayı göze aldınız. Horlandınız,aşağılandınız,dövüldünüz ve sürüklendiniz. Etrafı saran zifiri suskunluk içinizi yakıp kavursa da, bundan bir şikayet manzumesi çıkarmadınız. Gerçek mazlumlar gibi davrandınız, ezilmenin ticaretini yapmadınız.

    Siz hep mahzun ve güzel kaldınız.

    Halinizden hiç eksilmeyen zarafetinizle; gücün dümen suyunda kaybolan bütün yapıları, bütün sahte gelecek mühendislerini, bütün koca adamları, bütün kirli numaraları yüzleri kızarıncaya kadar tokatladınız. Vakarınızla, bütün belkemiksiz iddiaları açığa vurdunuz.

    Zihninde de göğüs kafesindekine eş bir kalp taşımayanları karanlık bir telaşa düşürdünüz. Çağın geveze lisanı karşısında dili tutulanları,damarlarında kol gezen aşağılık kompleksini
    yenemeyenleri, şaklayan her kırbaçta kılıktan kılığa girenleri ve en önemlisi göbekli iddialarla ortalıkta dolaşıp hayat hakkında bir tek cümle kuramayanları kendi çirkin yüzleriyle başbaşa bıraktınız.

    Hiç yalpa yapmadınız, hiç kıvırmadınız, halinizi hiç tartışmaya açmadınız. Yaşadığınızı var olamaya devam edeceğinizi, yaşayan ölülerin bile duyacağı bir sesle haykırdınız.

    Başınızdaki bin yıllık örtüyü çıkarmadınız.

    Siz hep mahzun ve güzel kaldınız.

    içlerindekine ihanet etmemeyi başarmış siz onurlu insanlara selam duruyorum
    4 ...
  20. olmus bir dostun cocukluguna gitmek

    ?.
  21. ölmüş bir dostun çocukluğuna gitmek. verilmiş bir sözü yıllar sonra yerine getirmek. bir zaman, nice badireleri birlikte atlattığınız, nice sıkıntılara birlikte göğüs gerdiğiniz,nice mutlulukları, nice kederleri paylaştığınız, siz uzak ve soğuk bir ülkede çalışırken, hiç hesapta olmayan bir biçimde hayatınızdan çıkıveren bir dostun çocukluğunu geçirdiği kasabaya günübirlik yaptığınız ziyaret.
    bir yaz günü, boğucu bir sıcağın daha sabahın erken saatlerinde çöktüğü bir ege kasabası sokaklarında, dostunuzun çocukluğundan izler aramak, kana batmış diz yaralarını görmek, söğüt dalından yaptığı düdüğün sesini duymak, sokaklarda oynayan çocukların yüzlerinde onun mutluluğunu fark etmek, bütün ege kasabalarına benzeyen bu kasabayı neden çok sevdiğini anlamak.
    sonra mezarlığın yerini öğrenip mezarı başında, zamanın dışına çıkmak, onunla konuşmak. evini, ailesini bulup, onlarla karşılıklı gözyaşlarınızı saklamak, dostunuzu ve onun çocukluğunu anlatmalarını istemek. kaldırımlara kurulmuş kahve masalarında, hiç tanımadığınız, bir daha hiç görmeyeceğiniz kasabanın ihtiyarlarından onu dinlemek, "çok yaramazdı!" sözünü duyup hüzünle gülümsemek, yaşıtlarının gözlerinde ona duydukları saygı pırıltılarını resimlemek.
    günbatımı kasabadan ayrılırken, arabanızı durdurduğunuz yüksek bir tepeden, akşam alacasında, puslanmış kasaba ufuklarında dostunuzun gülümseyen siluetini görmek.
    8 ...
  22. sozluk abileri

    1.
  23. her toplumsal katmanda görebildiğiniz abilerin interaktif sözlüklerde arz-ı endam edenleri. "top bizimdir, kuralları biz belirleriz" insanları. prim insanları. kendileri olmadığında sözlüklerin prim yapamayacağını kendilerine ve moderasyonlara inandırmış, aralarında oluşturdukları dayanışma zırhıyla malta şövalyeleri edasıyla sözlüklere takılan abilerimiz. birbirlerinin nick altı entry'leri birer yalaklık şaheseridir. fazla okumayın mideniz bulanabilir ya da o pespaye ve iğrenç salyalar ekrandan sızıp üstünüze başınıza bulaşabilir.
    sakın bulaşmayın bunlara. çünkü bulaştığınızda öyle bir zırlarlar ki bilumum interaktif sözlüklerdeki kankileri bir cemaat dayanışmasıyla üstünüze çullanır ve entry'leriyle eşşek sudan gelinceye kadar döverler sizi. canciş kankilerine gösterdikleri sadakati öz kardeşlerine bile göstermezler belki. o derece bağlıdırlar birbirlerine.
    dedim ya; bulaşmayın, en iyisi çalıyı dolanın siz.
    5 ...
  24. uludağ sazlık

    1.
  25. bir masal diyarı. zamanın birinde bu sazlıkta her renkten, her cinsten, her düşünceden binlerce ördek yaşarmış. ama bu ördekler, birbirleriyle dostça, kardeşçe yaşamayı bir türlü beceremezlermiş. sürekli birbirleriyle didişirler, birbirlerine laf sokmaya çalışırlarmış. hatta iş o raddeye gelmiş ki; her ördek grubu diğerlerinin sazlıktan uçurulmasını istemeye, böylece daha mutlu, daha huzurlu bir sazlık hayatı yaşayacaklarına inanmaya başlamış. sonuçta ne mi olmuş? yaşayıp göreceğiz.
    3 ...
  26. sola bakin ve gulumseyin

    ?.
  27. bir fotoğraf stüdyosu repliği. (kahkaha atma sevgili kardeşim, sadece sola bak ve gülümse. fotoğrafın daha güzel çıkacak böyle.)
    1 ...
  28. sariziyaret

    1.
  29. dağların başında bir karakol. delikavak'a çıkıp zaho'nun ışıklarını seyretmek, bir tutam ay ışığı için allah'a dua etmek, geceleyin karanlıkta her karaltıya bir el ateş etmek, gece görüş dürbünüyle gördüğünüz, bir ayağını mayında kaybetmiş yaban domuzuna isim vermek, emrinizdeki on yedi yiğidin sorumluluğunu iliklerinizde hissetmek, sivil insanla karşılaştığınıza sevinmek... anlatmakla bitmez. şimdi orda olmak vardı anasını satayım!
    7 ...
  30. simdi biz seninle

    ?.
  31. her insanın farklı şekillerde tamamlayabileceği yarım kalmış bir cümledir. bir sesleniştir, uzak bir ülkede yaşayan sevgiliye.
    şimdi biz seninle bir ırmağın ikiye ayrılan ve asla birleşemeyeceklerini bilen kolları gibi akıyoruz hayat denen bu karmaşada. kavuşmamız ölümün o büyük denizinde olacak, biliyoruz.
    3 ...
  32. hayal sehirler

    ?.
  33. bir trt belgeseli.yapımcı sacit şahin. türk-islam medeniyetinin doğuşuna ve gelişmesine beşiklik etmiş altı kenti anlatan bu belgesel pazartesi akşamları saat 22.30'da trt2'de yayınlanıyor..
    1 ...
  34. yol ustundeki semender

    1.
  35. bir ahmet oktay kitabı. yaşamını intiharla sonlandıran on iki yazar-şair adına yazılmış on iki ağıt-şiir.

    ölüme hayır demek yetmez
    yaşama evet demek gerekir
    evet'i söylerken kekeleyen
    adayıdır ölümün

    ve insan
    en beklenmedik anda
    en umulmadık durumda
    kekeleyebilir.

    (bkz: heinrich von kleist)
    (bkz: virginia woolf)
    (bkz: stefan zweig)
    (bkz: vladimir mayakovski)
    (bkz: gerard de nerval)
    (bkz: walter benjamin)
    (bkz: beşir fuad)
    (bkz: attila jozsef)
    (bkz: arthur koestler)
    (bkz: cesare pavese)
    (bkz: sergey yesenin)
    (bkz: ilhami çiçek)
    1 ...
  36. kirkindan sonra sozluk yazari olmak

    1.
  37. Bir iddia ve inatlaşmanın sonucudur. Yaptık bir halt, bari tanıyan çıkmasa, demektir. Ara sıra mutfaktaki hanıma seslenip sözlüğün ahvaliyle ilgili bilgi vermektir (hanım koş diye seslenmek). Sol framedeki çoğu entry ye aval aval bakmak, kısaltmalardan bir şey anlamamaktır (seovi nin açılımını bir hafta sonra öğrenmek). Sizden daha genç birinin kırk yıl düşünse de bulamayacağı şeyi şıp diye yazıvermektir. Yeni neslin jargonuna Fransız kalmaktır. Paklanmak için teneşir aramaktır. Bu ben değilim, diye bağırmaktır.
    4 ...
  38. baş örtüsü dışardan ithaldir

    1.
  39. deniz baykal'ın bugünkü grup konuşmasında sarfettiği cümle. cümlenin özündeki komikliği bir tarafa bırakıyor, bu cümledeki anlatım bozukluğuna dikkat çekmek istiyorum. böyle komik cümleleri ilköğretim yedinci sınıf öğrencileri bile kurmuyor artık.
    (bkz: http://www.milliyet.com.t...iy41.asp?prm=0,4121236569)
    4 ...
  40. asya nin kandilleri

    1.
  41. muharrem sevil in trt adına yaptığı, edebiyattan felsefeye, dinden matematiğe orta asya göklerini aydınlatan ve bizi biz yapan on iki yıldızın anlatıldığı, dvd si trt tarafından satışa sunulmuş belgeseldir.
    1 ...
  42. iskat i salat

    ?.
  43. bir fıkıh terimi. ölen kişinin kılmadığı namazlarından doğacak sorumluluğun bağışlanması umuduyla bir fakire sadaka verme işlemidir. bid'at olduğu konusunda kuvvetli görüşler vardır.
    (bkz: http://www.bilgininefendi...ar/ibadet-rehberi/193.htm)
    ukteyi veren: larker (16.09.2007 11:52)
    1 ...
  44. © 2025 uludağ sözlük