kimine göre küçük istanbul, kimine göre küçük izmir. aslında ikisi de değil. kazdağları, truva antik kenti, bozcaada, gökçeada, kilitbahir, gelibolu yarımadası, şehitlikler, assos, keşfedilmeyi bekleyen yığınla gizli köşesi olan bir yer. ilginç ve gerçekten yaşanması gereken bir şehir. rüzgarıyla meşhurdur, adamın iflahını .iker o rüzgar. sonra bir alışırsınız o rüzgara, esmeyince bunaldım diye söylenirsiniz. şehrin dışında belli tepelerde bolca rüzgar gülü görebilirsiniz. şehir merkezin de rahat yaşamayı seven bir halk barındırır. kordonda oturup istediğiniz mekanda eşinizle, sevgilinizle, arkadaşlarınızla rahatça içebilirsiniz. üç senedir işim dolayısıyla burada yaşayan biri olarak, gecenin üçünde dahi tek başına evine giden, kafası iyi çok hatun kişisi gördüm, kimse laf atmaz, peşine takılmaz, karışmaz. aslında normali budur ama ülkemizin bir çok yerinde buna alışık olmadığımızdan bize sıradışı geliyor. yüzbin civarında merkez nüfusu olan küçük bir yer olmasına rağmen, bir sürü eğlence mekanı vardır. iyi canlı müzik yapılan az da olsa barları vardır. bir çok popüler rock grubu(popüler rock grubu ne lan?)kışın mekanlara gelir ve sahne alır. esnafın çoğu kadın'dır. döner kesen, çaycı kadın gördüm defalarca diyeyim siz anlayın. lig maçları olduğunda kordondaki mekanlar tamamen doludur, üç büyüklerin ciddi taraftarı vardır, ağırlık fenerbahçe ve galatasaray'dır tabii. ev kiraları 300 den başlar 600'e kadar gider. kaloriferli,3+1,yeni bir sitede oturcam derseniz 400 liraya ev bulabilirsiniz. mevkisine göre artar ya da azalır. hafta sonları gezilecek çok yeri vardır, eğer arabanız varsa 1 yada 2 saatlik uzaklıkta cennet gibi yerlere gidip müthiş keşifler yapabilirsiniz. fotoğraf sanatıyla ilgilenenler için inanılmaz manzaralar barındırır. boğaz manzarası vardır, vapur sesleri vardır, martılara simit atabilirsiniz, vapurla karşı kıtaya geçebilirsiniz, adalara gidebilirsiniz. istanbul, izmir 5 saat, bursa 4 saat uzaklıktadır otobüsle. küçük bir havaalanı vardır, hergün;istanbul ve ankara'dan karşılıklı seferleri vardır. tek olumsuz tarafı, bakımsız, asfaltsız sokaklarıdır. büyümeye çalışan köy görüntüsüdür. büyümesini ister mi bu bünye, tabiiki de istemez. lütfen gelmeyin buralara ve içine sıçmayın villa düşkünü, ne idüğü belirsizler. yaşamasanız da çanakkale'li olmayan ama burda yaşayan ve yaşayacak olan biri olarak şiddetle mutlaka görün diyorum. hatta bir sevgili yapın, onu görmeye gelin, beraber keyfini çıkartın, kordonda benim yerime de bira içip, kulağımı çınlatın.
hartke vx3500, çok hassas kontrollere ve yüksek çıkış gücüne sahip bir amfidir. seçilebilir lambalı ve solid state preampları sayesinde tonunuza mükemmel renkler katacaksınız. pinpoint devresi sayesinde hassas ton ayarları yapabilir, temiz ve yüksek tonlar alabilirsiniz. kullanan birisi olarak bass gitar çalan dostlara tavsiye ederim.
4 telli midi bağlamasıyla aşırı süratli ve dengesiz çalan enteresan bir müzisyendir. bazen yaptığı harekete hayranlıkla bakarsınız, bazen de ne gerek vardı ki şimdi, duyguyu bozdu dersiniz. sanatçı adam dengesizdir, oda bunu bağlamasına yansıtmış sanırım.
klavyesi çok rahat bir bass gitardır. çokta ağır değildir. yalnız aktif devresinin 9 voltluk pil haznesini niye kapakçıklı yapmazlar anlamam. pil bitince eline anahtarı alıp, vidaları aç iki tane 9 voltluk pili değiştir, sonra vidaları sık, sonra evet beyler neyi çalıyorduk? herşeye rağmen, fender' dir, candır, ismi, şekli, tonları, verdiği güven yeterlidir.
real madrid - barcelona maçını izlerken, devre arasında aşağı bakkala inip, cips bira alayım dedim. hesabı öderken bir baktım dk 72 oynanıyor. eve geldim, ikinci yarı başlamak üzere. tivibu böyle birşey.
bulunduğu yöre ve çevresindeki illere bakarsak gayet medeni bir şehirdir. küçük bir anadolu ili olduğu varsayımını göz önünde bulundurmak şartıyla tabii. dağların arasında kalmış ve gelişmeye müsait değildir. kral mezarları, ortasından geçen yeşilırmak, yalıboyu evleri, köklü bir tarihi, çınar ağaçları, temiz sokakları ile görülmeye değer bir şehirdir. içeri şehir diye tabir edilen eski yalıların olduğu sokakta arkadaşlarınızla gidip içki içilebilecek gayet güzel mekanları da vardır.
sipariş ettiğim bass gitar amfisinin arızalı çıkması durumunda beni hemen arayıp, onlarca defa özür dileyen. ürünü geri iade ederken dahi kargo parasını kendisi karşılayan. ürünün her aşamasın da sizi e-mail yoluyla bilgilendiren, paketleme konusunda gayet başarılı müzik malzemeleri satan firmadır. istanbul dışında yaşayanlar için tüneldeki para tüccarlarından kurtulma sebebidir.
iki çeşit şişesi vardır. aralarında tat farkı vardır. kabartmalı olan şişesinin tadı daha güzeldir. artık önümüze sunulanı temcit pilavı gibi kabul etmek yerine, seçici olmalı ve en azından denemeli, şans vermeliyiz. anadolu efesin mamulü olduğundan, tekelcinize getirmesini söylediğiniz de sizi kırmayacaktır. glikoz şurubu içermeyen %100 malt bira içiniz, içtiriniz...başka versiyonu tuborg gold' dur. oda tavsiye edilir. ikisi de adam gibi bira sonuçta.
tuttuğum balıkların yanında sabırla bekleyip ödülünü almıştır. ben yiyecek diye beklerken, balığı alıp kaybolmustur. sonra yine gelmiş ve sabırla bekleyişinin karşılığını almış ama bu sefer tarafımca takip edilmiştir. dört sevimli yavrusuna balığı götürüp önüne bırakmakta ve onlar balığı yiyene kadar başlarında beklemektedir. kendisi açlıktan karnı sırtında gezmesine rağmen balığa sadece bakmıştır. anne işte...farketmiyor; insan ya da hayvan
evinizin yakınındaysa ve ses yan odada çalınıyormuş ayarındaysa, hemen kaçın evden; gidin sokaklarda umarsızca dolaşın, gece onikiden önce eve dönmeyin durumudur.
niyeyse hep yıkayan adama bakarak anlamsız bir iç burkulması yapar bünyemde. bunun kış versiyonu daha fenadır. işi bittikten sonra bahşişini beklerken hep izlemişimdir. genelde şoför kendisini muavine yönlendirir. kendilerine sigara uzatmışlığım vardır, severim bu adamları.
anadolu jet' in elinde iki tane kiralık var sanırım. ankara - çanakkale arasında birini sürekli kullanıyorlar. ilk görüşte pervaneleri dışarda görünce boeing, airbus dışında birşey görmemiş bünyeyi sarsıyor. bir kaç basamak merdivenle çıkıyorsunuz. otobüs gibi ikişerli dört koltuk görünce - noluyoz lan diyorsunuz. birkaç gün önce gece yolculuğu yaptım. kalkarken, havada, inerken gayet sessiz, sarsıntısızdı. kısa mesafeler ve az yolcu potansiyeli olan yerler için biçilmiş kaftan sanırım. uçaktaki sarışın hostese de burdan seslenmek istiyorum. sen nasıl bişeysin?
Üç parçadan oluşur. Yamaha olanları çok iyidir. elinize alıp incelediğinizde mühendislik harikası olduğunu keşfedersiniz. Üç oktav ses genişliği vardır. En kötüsü; bir çok üflemeli çalgıda olduğu gibi, işiniz bitince tükrüklerinizi çubuğa doladığınız özel bezle silme kısmıdır. Ama enstrumanınızdır ve bunu sevgiyle yapmalısınızdır