habib koité ve bamada'nın yorumladığı efsane şarkıdır. egzotik olduğu kadar bizdendir de. hani insanın içini açan, dinleyene huzur veren şarkılar olur ya, işte onlardandır.
hayat hiçbir zaman düzgün gitmez. aşık olursun, acı çeker, mutsuz olursun; aşık olmaz, bu sefer boşluktan mutsuz olursun. Okursun okumanın stresini yaşarsın, mezun olunca ise iş güç derdi başlar yine mutsuz olursun. evlensen sorunlar sorunlar sorunlar mutsuz olursun, evlenmezsen hem yalnızlık hem toplum baskısı yüzünden yine mutsuz olursun. çocuk sahibi olsan çocuğun derdi senin derdin olur, sorumluluklar ağırlaşır, mutsuz olursun. çocuğun yokken de çocuklu ailelere bakıp iç geçirir yine mutsuz olursun.
düğün gibi kimsenin eğlenmediği, yorgunluktan ibaret bir organizasyonu gereksiz bulan, bu şekilde israf edeceğine balayına çıkıp en azından eğlenen insandır. bana göre doğru yapandır. amaç evlilikten eşi dostu haberdar etmek, kutlamak, beraber olmak değil mi, yap bir nikah töreni, olsun bitsin kardeşim... o parayla balayına çık, evine iki eşya al. ilk geceye yorgun girme...*
tabi bunu aileye aç da göreyim, o ayrı. *
tom ve jerry gibi muhteşemötesi bir çizgifilmin pek bi sempatik karakteridir. bu fare küçüktür. şovalyeli, kontlu saraylı maraylı ortaçağ bölümlerde oynar. fransızca konuşur. jerry'nin yancısıdır bi bakıma. ekseriyetle altında bezi, o bezin de bir çengelli iğnesi vardır. her şeyi yer. çok oburdur. jerry'yi çileden çıkaran nadir yaratıklardan biridir. her işi yüzüne gözüne bulaştırır. saftır ve inanılmaz sempatiktir. ha ben daima tom'un yanındayım, o ayrı.
karakter sınırına takılmasaydı türk kızı ve türk erkeğiinin birbirine mecbur olması olacaktı bu başlık. sözlükte birbirini amansızca eleştiren türk kızları ve türk erkeklerinin günlük hayatta *çok çok büyük bir ihtimalle yine bir türk ile sevgili yine bir türk ile karı koca olacak olması gerçeğidir.
burada o lafları hazırlarken günlük hayatta hep yabancı uyruklu sevgilileriniz mi oluyor. yoksa sevgiliniz ol*muyor mu? eninde sonunda bir türk kızı veya türk erkeğiyle beraber olacaksınız işte. uzatmayın.
çocukluğumun muhteşem pastasıdır. yapımı kolay, teker teker bisküvilerle uğraştırmayan, pratik bir atıştırmalıktır. benim gibi açlar bizzat bisküvinin kendisini de yiyebilir. adından dolayı ilk görüşte merak edilendir. gece gece nerden aklıma geldiyse...
bursa'da tam bir bayram havası estiren tarih olmuştur 23 nisan. şehreküstü meydanında cemaatçi kardeşlerimiz kermesler kurmuş, tophanede fesli macuncu amcalarımız, geleneksel osmanlı kıyafetli insanlarımız nostalji rüzgarları estirmiştir.
uzun saçlı erkeklerimize bazı sevimli kişilerin "kız mısın?". "gay misin? olum" gibi laflarla ayar vermeye çalışmasına rağmen ortada kapı gibi var olan durumdur.
ben hiç uzun saçlı gay görmedim. hatta uzun saçlı efemine bile görmedim. diceksin ki çok mu gay gördün? baya gördüm ve hepsi de kısa saçlıydı. sakallısı bile vardı. tanıdığım uzun saçlı erkekler ise gayet erkeksi hatta gayet hayvan gibi herifler.
oruç tutmak bi süre aç kalıp sonra yemek yemekten ibaret olmamasıdır.
iftar açıldığında yemek yerken duyduğum haz bana çok şey düşündürürdü. kuruntularım, dertlerim, sahip olduğum ya da olmak istediğim şeyler... olmak istediğim kişiler... o an hepsi birer hiçti. gözümde sadece içtiğim su vardı her yudumda yeniden doğmuş gibi hissettiğim. o an aslında kendimle ne kadar boş yere övündüğümü, ne kadar kibirli olduğumu fark ederdim. kendimle ilgili gurur duyduğum şeylerin ne kadar önemsiz olduğunu... o önümdeki su ve yemek olmadan tam anlamıyla bir hiç olduğumu... her şeyi yapabilirdim. elimden her şey gelirdi. ama onlar olmadan hiçbirini beceremezdim, hiçbirinin bir anlamı yoktu. acizdim işte. bu o kadar barizdi ki...
orucun mideye faydası dokunduğu düşüncesi bana pek bir şey ifade etmiyor. asıl faydası ruha. allah belki de böbürlenmeyelim diye, yükseyen egolarımıza bir dur diyelim diye bunu emretmiştir kim bilir?
son olarak, inanç gerçekten mantıkla açıklanamayacak bir şeydir. o içinizde varsa vardır. yoksa da yoktur. birbirine bir şeyler kanıtlamaya çalışmanın pek de bir önemi yoktur.
filmlerde, kitaplarda erkeklere hasmış gibi gösterilen fakat günlük hayata baktığımızda kadınlarda da ortaya çıkan evlilik korkusudur.
artan sorumluluklar, doğru kişiyi bulup bulmama, ilişkinin heyecanını yitirmesi ve kişiliğin oturup oturmaması gibi her iki cinste de görülebilecek sorunsalların yanı sıra ataerkil düzenin verdiği kafa yapısını aşamamış, modernleşememiş eşler, dolayısıyla ev işlerinde yükün büyük kısmının kadına yıkılması, çekirdek ve geniş aile ilişkilerinde idare eden, alttan alan arabulucu konumunda olmak, yaptıklarına daha çok karışılması gibi unsurlar evliliği kadınlar için daha zor hale getirmektedir.
dolayısıyla kadınlar da* evlilikten korkar, sadece erkeklerinki kadar konuşulmaz.
evliliğe değer veriyor, kutsallığına inanıyorum. ama erkekler evlenmekten kaçar kadınlarsa evlilik delisidir, tek gayesi bir erkeğe bağlanıp çocuk yapmaktır gibi bir imaj da doğru değil.
ankaralı güzide bir senfonik metal grubudur. türkiye'de fazla popüler olmayan, henüz hak ettiği yere gelememiş bu türün az sayıda temsilcisinden biridir.
sarı tüpte bulunan, güçlü sıvı yapıştırıcı 404'ün; duyanın içini bir hoş eden, jerry'yi peşinden sürükleyen peynir kokusu gibi kişiyi peşinden sürükleyen, eşi benzeri bulunmaz kokudur efenim.
masanın başına oturan, yetmedi kitabını açan, okumaya not çıkarmaya veya araştırmaya çalışan ancak sistemin error vermesiyle bunların hiçbirini yapamayan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğundan muzdarip olması çok olası bir öğrencidir.
efenim günümüz uludağ sözlüğünde sıkça yaşanan durumdur. en ufak bi siyasi olayda vs patlayan troller bu sefer de defne joy fosterın ölümü neticesinde hortlamıştır.
