Dışarıda hayat akıp gidiyor, karışıp kalabalığa acının verdiği o muhteşem mutluluk duygusuyla gülümsemek, dostlarla konuşmak, beni gerçekten dinlediklerini görmek, beni avutmak için bişeyler yaptıklarını görmek ama gerçekten bişeyler yaptıklarını görmek, onu hatırlatacak bişeyi ağızlarından kaçırdıklarında özür dilemeleri, o anda sarılmayı istemek onlara, çekirdek çitlemek saatlerce, sabah uyandığında sabah mahmurluğuna karışan o sancıyla bağırmayı istemek ama sadece istemek, bağıramamak, ona benzetmek herkesi, onunla karşılaştırmak, ona benzetememek sonra, kimse de bana benzemiyor demek, telefon çaldığında soluğun kesilmesi, en olmadık zamanlarda en olmadık şeylerin akla onu getirmesi, tam geçti artık derken geçmesin demek, tekrar başa dönmek, karışıp kalabalığa insanlara bakmak, iyi ki tanıdım onu diyebilmek,o olmasa ben OLMAZDIM demek. Olmak yani tamamlanmak gibi, gecenin bir yarısı ansızın o ağrıyla uyanıp sabahı zor etmek, terlemek soğukta, sadece yemek yemek için yemek yemek, kendine kızmak, kendini sevmek, çok çok sevmek bazen kendini, benim kendimi sevmemi sağladığı için onu sevmek, daha farklı bakmak her şeye, daha farklı dinlemek şarkıları, daha farklı izlemek filmleri, daha farklı okumak yazılanları, daha farklı olmak yani; ADAM OLMAK
Sahte paralar gibi hayatımız. Günde kaç kez kendimiz oluyoruz? Dürüst, yapmacıksız. içimizdekileri olduğu gibi söylüyor muyuz? Kimseden sakınmadan, korkmadan. Mutlu olmak için yalanlar söylüyoruz sürekli kendimize ve çevremizdekilere. Aslında herkesin içinde derinlerde sakladığı mutsuz biri var. Saklıyoruz onu herkesten. Kendimiz bile görmezden geliyoruz çoğu zaman. Hep daha iyi olacağına inanmışız. Hep bekliyoruz. ilerde bir gün mutlaka diyoruz. Ya da geçmişi düşünüyoruz. Eskiden ne güzeldi ya diye başlayan diyaloglar ya da monologlar iç geçirmemize sebep oluyor çoğu zaman. Oysa o anı yaşadığımız zamanda mutsuzduk biz. Bugünleri hayal ederek mutlu oluyorduk. Peki şimdi, şu an mutlu muyuz? Tabi ki hayır. Ama bir gün mutlaka her şey çok güzel olacak mı? Tabi ki hayır. O gelmek bilmeyen günlerde biz bugünleri de içine katarak ne güzel günlerdi ya diyor olacağız hala. Hala o muhteşem günü bekliyor olacağız. Sonrası sonra işte. Hiç koca bir HiÇ. Yarım yamalak, ucundan yakalanmış mutluluklar bizim payımıza düşen. Koca bir labirentin içinde dolaşıyoruz ömür bitene kadar. Acaba burda mı diye tekrar tekrar giriyoruz aynı labirentin çıkmazlarına. Hep hayal kırıklığı hep yeniden hep bu sefer kesin olacak düşüncesi içimizi yiyip bitiriyor. Labirentten çıktığımızda her şeyin çok güzel olacağına inandırmışlar bizi. O yüzden çıkmazlarda bulduklarımızı görmezden geliyoruz. Oysa o çıkmazlarda saklı her şey. Hep daha iyisi, hep daha güzeli diye diye görmezden geliyoruz önümüze çıkanları. Hep öğretiliyor hep.
başrol oyuncusunun motoru çaldırdıktan sonra,otostopla köyüne geri döndüğü sahnede çalan şarkıyı çok sevdiğim film.fakat şarkının adını ve söyleyen sanatçıyı bi türlü hatırlayamadım.
söyledikleri ve yaptıklarıyla toplumun büyük çoğunluğunu rahatsız eden başbakandır.bu başbakan yine toplumun büyük çoğunluğunun oylarıyla tek başına iktidara gelmiştir.halkına bu şekilde davranmaya hakkı yoktur.önümüzdeki seçimler türk halkı için önemli bir sınavdır.ya yapılanlara cevap verecek ya da sessiz kalacak.
(bkz: benim hala umudum var)
maçları radyodan dinlemek demektir.spikerin sesi birden kesilir.diğer spiker inönü stadına bağlanıldığını söyler.taraftarların tezahüratları eşliğinde spiker az önce beşiktaşın gol attığını söyler.havaya zıplanır.
az önce sözlükte dolanırken gelen kargo paketini açtığımda başıma gelen olay.ağız kulaklarda sözlükte hediye almak başlığı bulunur bunlar yazılır.çok sevindim çok.
içi boş, safsata ve yalandan ibaret sloganlar.ama yine de inanılır bu sloganlara gidilir oy verilir ardından oy veren elim kırılsın denir.sonra yine seçim olur bu sefer başka birine güvenilir.bu sefer kesindir.tamamdır yani.en iyisi odur.oy verilir.yine elim kırılsın denir.bitmez.bu devam eder böyle...
amores perros ve babel filmlerinin yönetmeni alejandro gonzalez inarritunun kurgu harikası filmi.film boyunca bir labirentin içinde dolaşır gibi hissediyor insan.labirentin dışına çıkıldığında da bu sefer gördükleriniz içinizi burkuyor.mutlaka izlenmesi gereken bir başyapıt.
kurban bayramında arkasında en az 10 kişinin koştuğu dana görüntüleriyle birlikte, beceriksiz kasaplarla ilgili sayısal verilerin(5 kişinin kolu koptu,3 kişinin eli burkuldu,1 kişiyi dana tepti gibi) olduğu haberler.
bi benzeri de okulda yaşanır.durumun vehametine göre 1 hafta 1 ay gibi sürelerle okuldan uzaklaştırılır öğrenci.iyi değildir tabi, evdekiler duyarsa çok kötü olur.saklar bazıları ailesinden bu durumu.futbolcuların böyle bi şansı yok.tvlerde gazetelerde duyulur hemen.hem onlar saklamasa da olur.kimse bişey demez onlara