camide de görmek isteriz, laiklik diye islam düşmanlığı yapıyor bunlar diyen arkadaşlar hadi hiç şehit cenazesi gitmediniz en azından televizyonda falanda görmediniz mi şehit cenazesi yok mu orada hiç asker? kocatepe camii'nde neredeyse bütün devlet erkanının buna genelkurmay başkanından generallere kadar askeri erkanında orada olduğunu fark etmediniz galiba ?
neyse silahlı kuvvetlere saldırmayı marifet sayanların çamur at izi kalsın anlayışı ortada tayyip'le gül papa innocenctius'un onları kutsayan eli önünde ab için imza atarken hiç birşey yoktu di mi?
kurtuluş savaşı yoksa yunanlıların küçük asya yenilgisi dedikleri savaş nedir? milis kuvvetler nasıl yok edilemedi diyenlerin gerilla harbinden haberleri yok sanırım. ayrıca kuvva-i milliye işgalcilere zarar vermiştir ama geri çekilme sağlayamamıştır. iddiayı dillendirenler belgelerini göstersinler bakalım bok attıkları resmi tarih mi yalan söylüyor onlar mı görelim!
dün yalanlanan haber nasıl olur bugün kabul edilir anlamıyorum nasıl farketmezsin sen ya mehmetçiğin kayıp olduğunu orospu çocukları dünden beri sitelerinden basıyorlar propagandayı bizimkiler armut topluyor nasıl anlamadım gitti. allah askerlerimizin yanında olsun. diyecek ne var bilemiyorum. şehit olsalardı keşke demek mi yoksa hayatta oldukları kurtarılabilinecekleri için sevinmek mi?
Sabah gelen gazeteleri okuduktan, resimleri gördükten sonra bir kere daha, bir kere daha kahroldum.
Çıkış yolları ararken, çareler üretmeye çalışırken içimden;
Ahde vefa borcum var, bir şeyler yapmalıydım ama yapamadım. Yapmalıyız Yapmamız lâzım Onlar bu kadar mı uzaktı bize?
diye feryad ederken ne yağan yağmur ne de toprağın o mis gibi kokusu beni teselli etmedi. Pencereden ayrılıp masama döndüğümde gelen yüzlerce iletinin içinden bir tanesi sanki beni oku diye sesleniyordu. Sevgili kaptandan bir e-posta gelmişti.
MEHMETÇiĞE DESTEK OLALIM. BiR MEKTUP, BiR BAYRAK
Başlıklı mektubu defalarca okudum.
Neden olmasın? dedim kendi kendime ve aklıma Şukufe Abla geldi.
Şukufe Abla ben ortaokula başladığım yıl lise sonda idi.
Şimdi rahmetli olan babası Cumhuriyet tarihimize yaptığı icraatlarla adını yazdırmış halen de anılan bir beyefendiydi. O zaman Kıbrıs'ta TMT vardı. Daha 74 harekâtı yapılmamıştı.
Şukufe Abla mücahitlerden biri ile mektuplaşırdı. Daha doğrusu lise bölümünden çok ablalarımız mücahitlerle yazışırdı. Hatta bitişiğimizde ki üniversite binasında ki ablaların ve de abilerimizin de yazıştığını bilirdik. Ama Allah sizi inandırsın Şukufe Ablaya gelen mektupların uzunluğu bazen bir metre olurdu.
Bahçede oturup o mektupları okurken biz ufaklıklar uzaktan izler ve kıkır kıkır gülerdik.
O ise bize sabırla bu mektupların bizim anladığımız gibi olmadığını, böyle zamanlarda moralin ne olduğunu, bu mücahitlere moral vermek gerektiğini, böyle uzun mektup yazan mücahidi ise bu yazdıklarının, yazdıklarına gelecek cevabı beklemenin ayakta tuttuğunu anlatmaya çalışırdı. Hatta bazı mektupları babası ile beraber yazdıklarını, o derslerini yaparken babasının onun adına dahi mektup yazdığını hep anlattı.
O zamanlar biz Şukufe Ablayı hiç ama hiç anlamamıştık. Çocukluk işte... Ama bugün çok iyi anlıyorum ve önünde saygı ile eğiliyorum.
Şimdi sizlere soruyorum.
Neden olmasın?
Dostlara hani diyoruz ya, başın sıkışırsa beni ara, sana bir telefon kadar uzağım.işte onlar da bir mektup kadar bize uzaklar. Ve onlar, o dostlardan çok daha dostlar bize. Ben o dostları çok iyi bilirim de
Bizler yok ingilizce yok Fransızca öğreneceğiz diye bilmem hangi fan kulüplerden mektup arkadaşları bulmuş bir neslin çocuklarıyız.
Öğrendiler de başları göğe erdi sanki. Mektup arkadaşlığı ile dilini öğrendikleri memleketlerin insanları şimdi bize top tüfek dâhil her türlü hainlik ile geri dönerken bizim evlatlarımız ölüyor.
Biz de onları yalnız mı bırakacağız. Şimdi sıra bizde. Bizler kendi çocuklarımızla, kardeşlerimizle yazışacağız. Hem de öz be öz Türkçe. Kaptanın gelen iletisinde dediği gibi, sırtların da 30 35 kilo teçhizat ile mayın döşenmiş dağ patika yollarında elleri tetikte gezen çocuklarımız bizim sıcak evlerimiz de rahat yaşamamız için oradalarsa eğer;
Şehit cenazelerine katılmayan hükümet erkânına inat;
Liste de yer bulamayıp derdine ağlayan milletvekili adaylarına inat;
Gazetelerinde subaylarımıza hakaret eden yazılar yazanlara ve onları okuyup ta zil takıp oynayan şerefsizlere inat;
AB-D'nin şımartıp, palazlandırdığı kürt milliyetçiliğine inat;
Şehitlerimize kelle terörist başına sayın diyen başvekile milyonlarca kez inat;
Şehit klipine iç karartıcı deyip reddeden TV kanallarına inat;
Burada yazmadığım ama hepimizin bildiği binlerce yok sayılmışlığa inat; yazacağız
Hadi alalım elimize kâğıdı kalemi ve başlayalım yazmaya. Evimizden geçirdiğimiz asker oğlumuza, kardeşimize yazar gibi yazalım. içine de bir bayrak koyalım. Diyelim ki;
MEHMEDiM, BAYRAĞIM SANA EMANET
Zarfın üzerine adres olarak sadece MEHMETÇiK yazacağız. Altına da adresini ilâve edeceğiz.
Gittiği adreste mektuplarımız sıra ile komutanları tarafından askerlere dağıtılsın.
Eminim ki dağıtılacaktır da
Ben bazı adresleri aşağıda vereceğim. Adres isteyen olursa benim e-posta adresime yazsın. Değişik adresleri bilenler, herkesin katılmasını isteyenler yorum bölümüne kıta, bölük adreslerini yazsın ve bu çağrıyı birbirlerine dağıtsın.
Sizlere Ulusal Köy Kütüphaneleri Projesi için çağrı yaptığım da, bana güvendiniz ve katıldınız. Çok kısa zaman da çok büyük iş çıkardık ortaya Türk Milleti olarak başarımız ortada. Hızla da yol alıyoruz.
Bu sefer Ahde Vefa Çağrısı yapıyorum.
Adresler aşağıda
Türk Milletini yanın da görmek isteyen Mehmetçiğe bundan güzel manevi destek olmaz.
Her Mehmetçiğe Bir Mektup
Her Mehmetçiğe Bir Bayrak
Evvelallahın izni ile bunu da başaracağız
Gün; Yüce Türk Milletinin birlik ve beraberliğini kanıtlama günüdür
1.teğmen/üsteğmen bir takımına komuta eder o da takriben 40 er ediyor.
2.üsteğmen/yüzbaşı bir bölüğe komuta eder o da 3 takımdan oluşur yani 120 er eder.
3.binbaşı/yarbay bir tabura komuta eder o da 3 bölükten oluşur yani 360 er eder.
subaylarımız belirtiğim sayılar kadar vatan evladını sağ salim evleri göndermek için komuta ettikleri birlikten şehit vermemek için kendileri şehit olurken bu iddialar o kadar insafsızca ortaya atılmıştır ki altında art niyet aramamak büyük bir iyi niyet göstergesi olur.
pkk'ya ve yandaşlarına ana avrat düz gitmeme sebep olan saatlerce küfrettiğim gençlerimiz şehit edildiği lanet olası baskın durduralım artık bu orospu çocuklarını
Gafil, hangi üç asır, hangi asır,
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarih söylememiş bunu,
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak.
Yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa'nın Alpler' inde Oğuz torunları,
Doğudan çıkan biz, batıda yine biz;
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
Hep insanlar kendini bilseler,
Bilinir o zaman ki hep biriz.
Türk sadece bir milletin adı değil
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar!
Ey yığın yığın insan gafletleri!
Yırtılsın gökteki gafletten perde,
Hakikat nerede?
Mustafa Kemal ATATÜRK
"iki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... ikinci Mustafa Kemal, onu 'ben' kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!"