geç kalmis ölü, issizligin ortasinda, yarim kalan yuruyus, adini unutan adam, yürek sürgünü, yüz 1981, kusma kulubü, zamanin manzarasi kitaplarinin yazari..siki yonetim mahkemesinde yargilandi ve sekiz yila mahkum oldu..orhan kemalve madarali roman ödüllerini kazandi.
yirmi besi geçmiyorsa yasimiz
yedisinde baslariz sevmeye
ölümüne severiz on birinde
peki ya ask nedir?
en güzel bölüsümdür
ne zaman dogdun?
hangisini soruyorsun
o da ne demek?
1960'ta büyücek bir legen içinde
iki damla çiglik katisik
bugday kokulu anam diz kirip
titrek bacaklarindan dogurdu beni.
asik oldugumda dogdum ikinci kez
ela gözlü bir kizdi narince
çabuk kirildi
ama ben dönmedim geriye..
sonra dostlarim dogurdu beni
gürül gürül düsünerek
tezgahtar yoktu aramizda
ve zindanda
siir tadinda bir kiz tanidim
baristi, kavgaydi, insandi
sevdim onu
o da beni sevdi
sevisir dogariz
o günden beri...
duvarlar çok yüksek
yakisikli misin?
göremiyorum..
geçen gün siir yaziyordum
açilmis dünyaya kollarim
az ötede unutulmus bir ayna
egilip baktim yüzüme
boyuma posuma
gögüslerimi sisirdim
içeri çektim karnimi
yok canim
benzetemedim bir seye..
gözlerim özlem yesili
alnim kursun yeri
ellerim çocuk eli
boyum insan boyu
tenim alaca safak
insanim iste
olancasi bu.
bir kahvenin telvesinde bugulanirdi zaman
analar bize seslenirdi tas avlulardan
kosarak gelirdik
kosarak agriyan,yoksul çocukluklardan
turkuler, maniler duyulurdu sofralardan
o analar o anilar o yillar yasardilar
analar magrur magbetler gibi susardilar
eyvanlarda serin yaz geceleri
kurulmus patlicanlari tokustururdu ruzgar..
bir kahvenin telvesinde bugulanirdi zaman
analar bize seslenirdi tas avlulardan
kosarak gelirdik
kosarak yirttigimiz sokaklardan
turkuler, maniler duyulurdu ilenen avurtlardan
o analar o anilar o yillar yasardilar
analar ana kokar, gül bakar, sehriye acardilar
analar gokyuzune ne guzel bakardilar
analar saclarinda akliklari kinalarla kandirip
kandillerde mum yakar
mahcup dilekler tutardilar...
herkesin anasi bir defa ölür!
ölür kinalari, yemek tarifleri ve türküleri
herkesin anasi bir defa ölür
ölür sevgileri, kokulari ve öpüsleri
herkesin anasi bir defa ölür;
bir
hançer
birden
böler
ikiye
yüreklerimizi...
bırakıp gidersen beni
deli olurum..
dama çıkar kurşun sıkarım yoldan geçenlere..
bırakıp gidersen beni
jimi hendrix plağını pikaba koyar
hep aynı parçayı çalarım ölünceye kadar
bırakıp gidersen beni
on kasa viski getirip kafayı çeker
evin girişinde bekler nara atarım
bırakıp gidersen beni
tutar çocukluğunda oynadığın bebeği
kılım kıpırdamadan elektrik süpürgesinin kordonuyla boğarım .
bırakıp gidersen beni
buzluğu en soğuğa ayarlayıp içine girer,
uzanır uyku bastırsın diye beklerim
bırakıp gidersen beni
rehberde adı olan herkese telefon eder
her seferinde deli gibi gülmeye başlarım
bırakıp gidersen beni
bütün giysilerini dolaptan alır
odanın ortasında ateşe veririm
bırakıp gidersen beni
şişedeki yoğun nişadır eriğini bir dikişte içer bitiririm
bırakıp gidersen beni
aynanın önüne geçer
usturayla suratımı paramparça ederim
bırakıp gidersen beni
oturup gözlerimi duvara diker,
öylece beklerim geri dönmeni..
nurettin rençber'in söylediği,mustafa özarslan'ın vokal yaptığı mükemmel parça.
ikimiz de acemi birer aşıktık o zamanlar
sen yollarda eski bir aşka ağlıyordun
bense kendimi usta sanıyordum bu işlerde.
ve yağmur gibi akıp giden yıllardan
geriye ne kaldığını bilmiyordum.
seni tanıyana kadar...
ama farkındaydım yine de
ne zaman seninle olsam
tanıdık bir kuş cıvıltısıyla uyanırdım her sabah.
şimdi ise kırılgan mektuplar yazıyorum...
hangi adrese göndereceğimi bile bilmeden...
malumun olsun ben sende ülkemi sevdim
hüzün dolu yağmurlarla taşan boynu bükük nehirleri
ben sende yolları sevdim
dallarına hiçbir kuşun konmaya bile yanaşmadığı
ağaçlarla kaplı yolları..
ikimiz de acemi birer aşıktık aslında
ve çoğu defa ne yapacağımızı bilmeden
serseri dolaşırdık yollarda..
ben sende ülkemi sevdim
hüzün dolu yağmurları,mor kanatlı turnaları
ben sende rüzgarı sevdim
alıp götüren yılları,saklı kalan umutları
ben sende yolları sevdim
yüreğinden gelip geçen sevda yüklü katarları
ben sende seni sevdim
avuçlarken yüzünü
yahut dokunurken sessiz..
ne yeminler bozdum
geceler büyürken sensiz
ne yeminler bozdum
yıllar geçerken sitemsiz
ne yeminler bozdum
tarifi bile imkansız
senin için ey karagül!..
0-3 yaş arası çocuklarda teşhis edilen,kral tv izlemeleri nedeniye ortaya çıkan hastalık.çocuk, video kliplerdeki şarkıcılara öykünüyor,onlar gibi hareket ediyor,etrafında dönüyor,onların çıkarttığı sesleri taklit ediyor ve video kliplerde kullanılan,devamlı hareket eden grafiksel imgeler yüzünden,dikkatini sabit bir noktada toplayamaz hale geliyor.bu nedenlerden dolayı,çocuğun zihinsel gelişimi neredeyse duruyor.
çocuk psikiyatrisi bölümü hocaları,ortaya çıkarttıkları bu gelişmeleri ''kral tv sendromu''adı altında ,makale olarak yayımlıyorlar.anadolu ajansı da bu olayı haber yapıp tüm medya kuruluşlarına geçiyor.ancak,medya bu olayın üzerine gitmek yerine,duymazlıktan geliyor.
sözlerini yusuf hayaloglu'nun yazdigi ahmet kayasarkisi.
birazdan kudurur deniz
birazdan dalgaların sırtından
üst üste fışkıran rüzgarlar
bir intikam gibi saldırınca üstüne.
yüzüne şarkılar çarpar, yüzüne şiirler çarpar, ağlarsın
sen artık, sen artık buralarda duramazsın.
"artık sazın bağrı mı olur
kimsenin bilmediği bir ağrı mı
gider kendine gömülürsün
yoksa bu şehir bu sokaklar
seni alır kullanır seni alır kullanır
santim santim çürürsün."
bazen bir uçurum kalır
bazen de martıların ardından
velvele koparan bir leş kalır
bir intihar gibi puşt olunca sevdalar.
sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın
sen artık hiçbir sözü, hiçbir sözü kaldıramazsın.
"şimdi bir yeni sevda mı olur,
kimsenin kapını çalmadığı bir inziva mı
tutar, sıfırdan başlarsın..
yoksa bu ilişkiler, bu zaaflar
seni yiyip bitirir, seni yiyip bitirir
dirhem dirhem azalırsın..."
arif nazim'ait bir siir.
anne ben ölüyorum..
gözlerim kaniyor ikide bir,
türk filmlerinin yari absürt senaryolarinda
hüzünleniyorum..
sizofreni diyorlar alginligima,
anne ben ölüyorum...
gözlerim doluyor,gözlerim kaniyor ikide bir,
anne ben erken ölüyorum...
yüregim gene benimle,ama ben yaraliyim
ve artik ata binemiyorum,aramizda daglar var.
kokun geliyor uzaklardan,hissediyorum
ellerin cennet kokuyor anne,kucagin cennet kokuyor.
beni kucagina alsana,sarsana beni koklasana.
anne ben ölüyorum aglamasana..
sevdigim kiza söyle,sarkimizi unutmasin,
''her yerde sen,herseyde sen bilmemki nasil söylesem'' diye biten sarkimizi..
nefes almak yasamak midir anne?
aci cekiyorum nefes alirken..
yasamak aci cekmek midir?
ölürsem nefes alamam degil mi?
o halde ölüm acisiz,daha mi güzeldir ölüm?
keske diyorum,hic gelmeseydim buralara.
adam olmak icin burali olmak gerekmezmis.
yolumu kesmeselerdi dar sokaklarda,kavgalara girmeseydim.
seni bu kadar üzmeseydim,keske diyorum, ah keske...
düsünki;savrulmusum,ates iken kül olmusum.
alin yazim almis beni avuclarina,
ki uzaklarda bir sehir olmusum.
üsüyen,yanan,eriyen bir sehir.
kül olmus gitmisim anne,
ve bir avuc toz olup düsmüsüm ayak izine.
ve simdi yaniyorum,elini tutamadan ölüyorum ona yaniyorum..
saclarim agarmadan ölüyorum,ona yaniyorum
anne ben ölüyorum,gözlerim doluyor,gözlerim kaniyor
anne ben erken ölüyorum...
kokun geliyor uzaklardan,hissediyorum.
ellerin cennet kokuyor anne,kucagin cennet kokuyor,
beni kucagina alsana,sarsana beni,koklasana,
anne!ben ölüyorum,aglamasana...