evliler sanki evliler birlikteliğine üyedir, siz bekarsınız diye küçümsenirsiniz.
eskiden, bolca takıldığınız kankalarınız, evlenince "artık ben evliyim, sorumluluklarım var, boş zamanım çok yok, boş beleş gezemem, senle görüşemem, bekarlarla çok takılamam" triplerine girerler. bunu direkt söylemeseler bile hissettirmeye başlarlar. artık, bir kural varmış gibi, evliler evlilerle takılır. evliler "ay biz evliyiz" der, bekarlara vakit ayıramaz. sanki onların gözünde bekar olmak arızadır.
elimizde çamlıbağ gazoz, kısa şortla, kahvedeki abilerimizin izin vermesiyle, o tek televizyonda, en ön sırada izliyoruzdur maçı.
galatasaray gol üzerine gol atmaktadır. ilk yarı 3-0 bitmiştir.
çocuklar acımasız olur malum. çevremdeki çocuklar, ilk yarı fener ile felaket dalga geçmektedir.
ama sadece çocuklar olsa anlarım. büyükler de.
hatta ikinci yarıya çıkan galatasaray futbolcuları da.
spor centilmenlik değilmiş sanırım.
galatasaray futbolcuları bile ikinci yarı başında dalga geçmektedirler rakip ile.
gariptir.
ben ise kısa şortumla pipetten çamlıbağ gazozumu içmekteyimdir. kahvede en ön sırada.
sonra fener golleri gelir. 1, 2, 3, 4.
az önce kahkaha atan arkadaşlar, abiler, sesizce dağılırlar. az önce rakibiyle dalga geçen galataray'lı futbolcular başları önde sahayı terk etmektedirler.
hani çocukken bir süper kahraman gelir, kötü adamın kahkahasını bastırır ya, gözümde öyledir.
maç sonunda o devre arasında kahkaha atan, rakibiyle dalga geçen arkadaşlar, abiler kaybolur. sessizce.
işte o an denilir, ya ben bu takımı, fenerbahçe'yi tutsam iyi olacak galiba. süper kahraman'ım olacak bu takım benim.
kötü kahkahaları bitiren. rakibin dalga geçmesine, unutulmaz ders veren.
galatasaray'ı yenmek değildi beni fener'li yapan. futbolun, sporun centilmenlik olduğunun devre arasında unutulmasıydı. galatasaray'lı futbolcular tarafından da. rakip ile dalga geçilmesi.
ve bunun bir karşılığının olması maç sonunda.
o gün bu gündür, fenerbahçe süper kahramanımdır benim. ilk yarı bitince dalga geçenleri, maç bitince sessizce dağıtan.
umut her zaman vardır.
avrupa yakasında evrim akın'ın canlandırdığı über karakter.
bu dizinin en komik karakterlerindendir. o ayrıldıktan sonra dizi aynı sempatikliği, sıcaklığı, komikliği asla yakalayamamıştır.
evrim akın'ın iyi oyuncu olduğunun kanıtıdır aynı zamanda.
en bilinen cümlesi bir zamanlar tüm türkiye'de de moda olan; "oldu gözlerim doldu"'dur.
renault'un crossover segmentinde çıkaracağı, nissan juke ayarındaki, clio'nun yükseği araba. söylenenlere göre fiyatı da çok pahalı olmayıp 40 bin lira civarında olacakmış. eğer fiyat konusunda söylenenler haklı çıkarsa sokaklarda bolca görülecektir.
bu gollerin kimi ali sami yen'de, kimi tt arena'da, kimi saraçoğlu'nda. ama ben bu videoya katılmıyorum. 6-0 maçında attığımız 6 golün her biri bu listeye girmeliydi. hiçbiri girmemiş. ve tt arena'da yapılan ilk fener maçında attığımız goller de bu listeye girmeliydi. o efsane kazandığımız maç. onlar da yok. *
edit: tüm bu maçlarda galatasaray'ın formasının çokça değiştiğini, ama fener'in formasının hep çubuklu kaldığını da dikkatinize sunarım.
izmir'in daha da güzelleşmesi, ya da bazı sıkıntıların giderilmesi umuduyla, yazarların belediye'ye önerileri, tavsiyeleridir.
izmir dışındakilerin "adam olun, köysünüz, akp'ye gelin ihya olun" tarzındaki yorumları beklenendir. ancak önemli olan gerçek izmir'lilerin yorumlarıdır.
mesela,
metro son seferlerinin saatleri, en azından merkez ilçelerde, daha da geçe alınsın.
notre dame de paris, sacré-coeur, la sagrada familia klise ya da katedrallerinden çok daha etkileyici, claude monet'in değişik açılardan resimlerine konu olmuş; avrupa'nın en etkileyici katedrali.
nam-ı diğer "notre dame de rouen".
gördüğümde, bu üstte adı yer alan her bir katedrali gördüğümde de yaşamadığım, hiç birinde olmayan bir etki yaratmışti bana, ki o da şuydu: "oha".
galatasaray başkanı ünay aysal'ın tüm yıl ve şike sürece boyunca "özetle" dile getirdiği cümle.
bunu çok istediği açık.
sahada rakip olamayınca başkalarından destek istemek ile belki haklı, insanlık hali.
ama istemek bir yüz, vermeyen iki yüz demişler.
istekleri alamayınca çirkefleşmek yok, tamam mı?
karakter sınırlamasına takılmasa " viyana ya yürüyen türk askerlerinin olası diyalogları" olacak başlık.
malum, osmanlı viyana kapılarına dayanmış, iki kere viyana'yı kuşatmıştır. ancak her viyana kuşatması istanbul'dan askerlerin 6 aylık yaya yürüyüşü ile gerçekleşmiş, o yürüyüş esnasında askerler bir çok diyalog gerçekleştirmiştir.
işte o diyalogları tahmin etmeye çalışan başlıktır bu:
mesela:
- olum hızlı yürüsene!
-- siz yürüyün be mehmet abi, ben geliyom arkadan.
ya da;
- abi az yavaş yürüyün, 1 gün geç alsak ne olur ki viyana yı! kaçıyor mu viyana.
-- olm, daha alıcaz, geri dönücez, ohoo, hızlı yürü...
bayan voleybol'da sarı melekler'in şampiyonlar ligi şampiyonu, "avrupa şampiyonu" olması üzerine, bugün twitter'da sıkça rastladığım söz.
doğru, bazıları uefa'ya fener'i şikayet eden mektuplar yazar, ve bu insanlar en büyük olduğunu iddaa ederler sözüm ona; bazıları ise işini yapar, tarih yazar, en büyük kupayı getirirler.
galatasaray'dır.
herkes kabül eder ki, şike soruşturması olmasa, fenerbahçe'nin geçen seneki takımı dağılmasa, galatasaray son yıllarda alıştığımız 4.'lük yarışına bu sene de devam ederdi. şike soruşturmasından etkilenen fener, beşiktaş, ve az da olsa trabzon'un arasından, bir de büyük başarı gibi lanse edilerek tek sıyrılan bu soruşturmadan, geçen seneki başarısızlığından dolayı galatasaray'dır. dağılmış rakipleri arasından öne çıkmış ya, bundan bile gurur duyabilmektedir bazıları. e boşuna mı, hakan şükür ve cemaate destek verdi 2000'lerin başından beri yıllarca bu kulüp, içine soktu, bu günler için tabii, sadakatlerinin karşılığını da alacaklar. hakları.