anadolu üniversitesi yabancı diller yüksek okulu müdürüdür. baskıcı ve faşist bir yönetici olmakla birlikte genelde öğrencilerin üzülmesini istiyor sanırım. kendim anadolu üniversitesinde olmamama rağmen orda olan arkadaşlarımın anlattıklarına binaen eğitimcilik açısından vasat olduğunu düşündüğüm idareci. gün itibari ile hazırlık sınıfları ile yaptığı toplantıda yeterli bilgi vermemesi nedeniyle eleştirilmiş ve her zamanki gibi eleştiriye katlanamayıp toplantıyı bitirmiş.
sıçası geldiğini dile getiren erkektir. potansiyel ibnelik belirtisidir, yoksa neden sıçmam lazım yada bokum geldi gibi güzide ifadeler yerine kakam geldi desin.
futbola başladığı yer olan manisanın soma ilçesinde babası sünnetçilik yapmaktadır, bizzat beni sünnet etti. erman abi önce somasporda amatör olarak futbola başladı daha sonra denizliye geçince babası jiple falan gelmeye başladı sünnetlere.
solcu, elit, bilgili geçinen bazı hıyarların da, kabul etmeseler bile beyinsiz olmasıdır. dine mal gibi beynini kitleyip inanmaktan hiç bir farkı yoktur. vücutları kitleyip yanlış bilgilerle paso atatürk konuşmak cumhuriyetin elden gittiğini falan savunmak ilk belirtilerdir.
en önemli özellikleri "bu nası iktidar yea hepsi şeriyatçı orospu çocu cumhuriyet düşmanı amınyim" şeklindeki düz mantık cümleleridir. uzun lafın kısası solcu geçinen mallardır.
dünyada bir insan evladının yapabileceği en gereksiz eylemlerden biridir, che tişörtüne para verip almakla yarışmaktadır, 9.05 te mustang'in kornasına basarak atayı anmaktan hiç bir farkı yoktur. benim önerim siktir edin kavurma yiyin, belki beyin damarlarınızda biraz genişleme olur, düşünmeye falan başlarsınız bazı şeyleri.
eskişehir osmangazi üniversitesinin yabancı diller bölümünün bulunduğu kampüstür. evet kampüs ama sadece adı kampüstür, çoğu liseden daha vahim haldedir.
var olduğuna küçüklüğümden beri inandığım egodur. özellikle minberden mihrapa doğru yürürken maksimum seviyeye çıkan egodur. hutbe okunmuştur suratta sıfır tebessüm ve verdim toplumsal mesajı, verdim toplumsalı, verdim tekbiri tarzı bi sertlik rabbım ne kutsal bi egodur o.
2010 yılının son aylarında ingiltereye gitme planları yapan bir türkün ingiliz vatandaşı bir kızdan aldığı cevaptır.
ingilizlerin türkleri nasıl tanıdığına güzel bir örnektir. bir kaç kişi ile sınırlı değildir türkleri dönercilikten başka işe yaramaz insanlar olarak tanıyan ingiliz vatandaşı sayısı oldukça yüksektir.
sıcak yaz günlerinde hele bir de üşengeçlik yapıp sıçar pozisyonda değilde ayakta işeniyorsa ve yine üşengeçlikten şort tutulmayan elle penise destek olmak yerine gereksiz işler peşinde geziliyorsa bacaklarda idrar damlalarını hissetmek işten bile değildir.
yeni alınan aykkabıyı ilk giyildiğinde yaşanan komplekstir.
hangimiz yaşamadık bunu? yeni bir ayakkabı alınır tertemiz mis gibi. giyilir ayağa çıkılır dışarı ama içte bir gıdıklanma sürekli "ulan tertemiz ayakkabı s.kicem" kıvamında. o ayakkabı bi tozlanmadan, pisliğe bulaşmadan rahat edilmez. ayakkabının "ben yeniyim" diye bas bas bağırması rahatsız eder insanı parıl parıl parlar iki de bir insanın gözü takılır falan...
çözüm mü? tozlu yollardan yürüyün en az üç ay kullanılmış havası verir, bu çileyi çekmezsiniz.
adam almanyada doğmuş, almanyada büyümüş, alman vatandaşlığını seçip alman milli takımında top koşturmak istemiş. sen neyin davasındasın hala yok efenim madrid'te 3 türk olmuşmuş, mesut türkmüşte bilmem ne. tövbeler tövbesi...