pyrrhon şeylerin doğaları gereği, aynı ölçüde belirlenemez, ölçüm ve ayırım kabul etmez olduğunu söylemiştir. bundan dolayı, algılarımız ve yargılarımız, ne doğru ne de yanlıştır. öyleyse, ne duyularımıza ne de aklımıza güvenmeli ve herhangi bir tarafa meyletmeden, yargıyı askıya almalıyız. her şeyle ilgili olarak, onu, inkar etmek ya da hem tasdik ve hem de inkar etmek veya ne tasdik ne de inkar etmek yerine, tasdik etmek olanağı bulunmadığını söyleyerek, bu tavırda ısrarlı olmalıyız. bu tavrı benimseyenler için sonuç, önce apatheia (yargıyı askıya alma tavrının bir sonucu olarak ortaya çıkan ve hiçbir şeye değer vermemeyle, hiçbir şeyden şöyle ya da böyle etkilenmemeyle, her şeye karşı kayıtsız kalmayla belirlenen kayıtsızlık) ve sonra da ataraxia (sükunet ve ruh dinginliği) olacaktır.
pyrrhonca bilgelik, insanlara hemen her şeyin boşluğunu ve değersizliğini gösteren, onları dünyadaki varlıklarını, sıradan yaşantılarını aşmaya zorlayan bir bilgeliktir. ancak buradaki sıradanlık kastı dünyevi kıstaslar ve gelenek-görenek-din-töre-politik duruştur. o felsefi literatüre göre bir nihilisttir.
ülkenin içinde bulunduğu duruma bakarak oldukça fazla olan ihtiyaçtır. kartopu oynadığı için dolmuşta tek kaldığı için öldürülen, öldürenlere sahip bir toplumuz. damadın kaynanasını öldürdükten sonra evine el bombası atmak gibi ekstrem olaylara tanık oluyoruz, yazsak uzar gider. sadece kanunla olacak iş değil. Lakin yazamadan edemiyoruz efendiler!. Bunlara sebep olan en büyük etkenler evlerimizdeki ışıklı kutular yani televizyonlardır. Yok şu program, yok bu program, yok şu dizi, bu dizi derken insanlığın tüm gününü ve en önemlisi de beyinlerini kontrol altına alarak olaylara tepkisiz kalmamızı sağlıyorlar. Bence bu konuda ki tek aktörleri bu aralar çok popüler olan, yakın zaman da bir televizyon kanalı satın alan ( sözde ) iş adamıdır. Yaptığı programlarla neler yapıyor neler...
belki bir nezaket belirtisidir;
karşılıklı bir kabul ediş,
sessiz bir veda.
fakat esasında bir dil alışkanlığından ibarettir,
kimisinde belki bilinç altı seviyesinde bir görüşme isteği vardır,
bilinmez.
Dün akşam 8. 15 civarlarında başımdan geçen durumdur. Konu facebook' ta akp alehine yazdığım kişisel görüşüm. Bir ton laf etti, sözleriyle dövdü, azarladı yaşımın 20 olmasına bakmadan bile. Bugüne kadar hiç böyle olmamıştı aramız. Suratıma bakmıyor, herhalde evden çekip gitmemi gerektirecek durum.