iranlı yönetmen. aslen tahran doğumludur. iyi bir yönetmen olmasının yanında yetenekli bir tasarımcıdır da. kendine ait sitesinde yaratıcılığının ürünü eserlerini paylaşmaktadır. (bkz: Hüdâ Nezdik Est) son filmidir.
25.uluslararası fecr film festivalinde (2007) en iyi yönetmen ve italya'da Din ve günümüz film festivalinde don tonino bello ödülünü kazanmış film. ' Allah yakındır'' diye tercüme edilmiştir türkçeye. Ali veziryan'ın aşkı ruhani ve irfani bir bakış açısıyla incelemesidir esasen. belki de modern zamanın motosikletli mecnunu dersek kimse karşı çıkmaz sanırım. o dağları delmemiş fakat yolları aşmaktan geri durmamış bir mecnundur. (bkz: Mohammad esfahani)'nin Ouje Aseman'ı kulakların duyup duyabileceği ender şaheserlerinden biridir. Böyle bir filme bu tür film müziğini oturtmak kesinlikle ustalık işi olduğunun göstergesi.
Ankara'da kurulan bir düşünce topluluğudur. Ulus Baker öncülüğünde oluşturulmuş, marx'tan spinoza'ya Hegel'den Kant'a birçok karakterin düşüncelerini incelemiş ve felsefi üretimin izcisi olmuştur. ayrıca işin güzel tarafı yayınlanan tüm yazıları pdf formatında barındırıyor olması.
Bach ve bazı mozart eserleri nin yorumlarını da yapmış, 1899-1970 yılları arasında yaşamış Rus piyanist. Schubert i yorumladığı ımpromptu as-dur op. 142 no. 2 si fevkaladedir.
9 Ekim 1957 Belçika doğumlu yazar. Ex Drummer'in yaratıcısı. Siyah çerçeveli gözlükleri ve ağzından düşürmediği sigarasıyla romanına karakter olacak türden, sınırları zorlayan hayal gücüne sahip yazar.
Kimileri bilgeliğin başlangıcına delalet olduğunu dile getirir. Hemen herkes yaşamı boyunca anlamsızlıklar silsilesine maruz kaldığı vakit, yaşayacak bir şeyi kalmadığına kanaat getirdiği vakit ve depresif ruh hallerine dalınca, hayat çekilmez olunca bu arzu baş göstermektedir. Nedir bu durumun belirtileri ? Bu dönüş isteği neden?
kerbela olayı için mükemmel mersiyeler ve ağıtlar seslendiren, nette hakkında pek bir şey bulamadığım zat.
emin değilim fakat netteki literatürde mahlasının kuveytipour olarak geçtiğini düşünüyorum. ey aseman, garibaneh, kerbela, esme azam bestelerini dinlerken kişinin kendinden geçmesine neden olur.
ali şeriati'nin doğu ile batıyı mukayese ettiği, doğunun neden batıdan geri kaldığı, ilerlemek için nelere ihtiyaç duyduğu, kültürel kaynakların ortaya çıkarılması ve arındırılması, ideoloji ve toplumda entelektüelin rolünü irdelediği kitabı.
modernliğin dibine düştüğümüz şu günlerde insanımızın ihtiyaç duyduğu, yoksun kaldığı/bırakıldığı, belki de tarihin zorunlu bir sonucu olarak yaşayamadığı farklı düşünsel-duygusal ve kişisel eksikliklerdir.
bilimin ve felsefenin bizi zorunda kalmaya mecbur ettiği şüphecilik, bizi çepeçevre kuşatmış durumda. aslında çoğu zaman ihtiyaç duyulan şey karşıdakine güvenme olayı iken bu boşluğu özgüvenle doldurmaya çalışmak ne acı. trajik. bireyselliğin bizi içine düşürdüğü aşılmaz karanlık hepimizi yalnızlığa mahkum kılarken, özde ihtiyacımız olanın "güven ve samimiyet" olduğunu ne zaman idrak edeceğiz.
ne zaman içimizdeki o taşlaşmış kibri yontup yerine tevazuyu, anlayışı sığdıracağız?
biz hangi ara bilginin iktidar olduğunu öğrendikte bunu en yakınımıza mermisi asla tükenmeyecek bir silah olarak doğrultuk?
nasıl bir kasvetle sarıldı ki
çevremiz bu kadar
saldırgan,
olabildi
davranışlarımız
feveran.
bir meleğin kafa üstü çakılışı var hatıramızda
protestan ahlak çünkü düşlerin ölümüdür
mikelanj ve karabaş tecviti tam da bu anda
bu anda bir keşiş filmi başa sarmaktadır
cennet modern
bizi tanrıyla nedense kapı bir komşu yapar
cennet modern
kendisini ancak kendi sesinden tanıyan
olan olmuş, çekilmiştir insanlık rüyalardan
olsa olsa intihar notu iliştirilmemiş bir şüpheli cesettir
indirimli kitapların
nefesi kuvvetli hocaların arasından
yavaşça
bencil ve sefil ruhlarımızla birlik süzülmüştür
cennet modern
son model arabalarla yakından takip eden tanrıyı
cennet modern
huzur zanneden alışveriş merkezlerinin yarattığı sanrıyı
bir adam şehre koşarak girerken sendelemiştir
kanla karışık yağmur gibidir şimdi tüm mushaflar
her şey sulusepken, her sokak keşfedilmiştir
ayağım kaydı demektedir eskiden o büyük cümleyi kuranlar
cennet modern
şeyh efendinin bastığı toprakların göğe yükselmesi
cennet modern
haftada bir ruhu dinlendiren bilmem ne tekkesi
tehlikesiz yollar bulup
biçimsiz önermelerde bulunup
sufizmi keşfedip ruhumuzu yağmalamaktan korumak için
korunmak için sıkı sıkı giyinip taraçaların barakaların
barrack obamaların saçaklarına sığınarak
gerektiğinde ya allah bismillah
gerektiğinde allahuekber ve avrupa birliği
ne sanıyorsak insanlığı ondan bir parça
ve parçalarına ayrılınca yeniden kolayca birleştirilen
legolar demeyecektim
aziz françis demeyecektim
yunus emre tehlikeli ondan hiç bahsetmeyecektim
yollar bulacaktım kalkınmak için iktidar için
daha çok kölelik daha çok kapital
daha az ebu zer daha az ali
her şey azalırken ekranda büyükler için sosyolojik masallar
ve az gelişmişler için şehit haberleri veren o herifin
hemen ardından çıkıp bir şarkı koyup meleklerimle dans ederek
beni seviyor musunuz lan diye soracaktım
soracaktım bütün yaşananların cümle yavşayanların hesabını mı
tövbe tövbe, olsa olsa kartvizitlerini isterim
günü gelince doğmayan bebeklerin ve erken büyüyenlerin
ve başbakan öyle emrettiği için çoğalanların sırasına adımı yazdırmak için
emzirmek için ne kadar cennet varsa ne kadar cinnet varsa sokakta
ne kadar tıp varsa ne kadar doktor adayı ne kadar fakülte ve pilaki muhabbette
muhabbet halkaları kurulunca hayat bayram olunca
gönlümüz neşeyle ve fazladan bilmem kimin adamıdır dolunca
mustafa abi
hep ama hep benim için endişe eden bir ruhun olduğunun farkındayım düşün dedi
düşürün dedi bu koltuktan bu yanlış verilmiş starttan bu penceresiz bu kimsesiz bu allahsız ayarsızlıktan
düşürün rahminizde ne varsa insanlık adına onları da onlardan da
vazgeçerek evlenmekten vazgeçerek jack danielsdan freuddan hatta nicole kidmandan
seyredin alemi seyretsin diye alem sizi televizyondan dünyaya mesajını verin altın harflerle
altını hacca giden kuyumculardan, kitabı küçük kızları kandıran solculardan alın o büyük kalabalıktan
sana sığınsam tanrım
sana sığınsam izin verirler mi çekmezler mi sızım sızım sızlayan bacaklarımdan
tanrım sana
tanrım seni öldürüyorlar gazoz içerken dikkat et
cennet modern
şehirden usul usul bir şey çekiliyor
cennet modern
içimi youtubedan bir kuran sesi dolduruyor.
sistemler ve batıl inançlar görüp geçirmiş olan, fakat dünyanın yollarında sebat eden filozof, en az dogmatik olan yaratığın sergilediği kaldırım kuşkuculuğunu taklit etmelidir: hayat kadınınkini. o her şeyden kopmuş ve herkese açıktır; müşterinin asabı ve fikirlerini beniimser; her vesilede tutum ve çehre değiştirir; ilgisizliğinden ötürü hüzünlü veya neşeli olmaya hazırdır; ticari bir tasayla, iniltilerini esirgemez; üzerindeki samiimi komşusunun oynaşmalarına, aydınlanmış ve sahte bir bakış yöneltir. ve zihne, bilgelerinkiyle yarışan bir davranış örneği sunar. insanlar ve kendisi hakkında kanaatli olmamak: toplum gibi felsefenin de kenarında yer alan gezici zihin açıklığı akademisinin, fuhuşun yüksek öğretisi budur. kızları örnek alarak yorgun tebessümde uzmanlaştığı zaman; onun gözünde bütün insanlar yalnızca müşteri, dünya kaldırımları da, tıpkı yoldaşının vücudunu satması gibi, burukluğunu sattığı pazar olduğu zaman, her şeyi kabul eden ve her şeyi reddeden düşünür, ''bildiğim her şeyi kızların okulunda öğrendim,'' diye haykırmalıdır. c.
trans danışma merkezi derneği. trans geçiş sürecine dair doğru bilgiyi yaygınlaştırmak amacıyla temmuz ayında ankarada çalışmalarına başlayacakmış. kuruluş bildirgesi :
Biz trans bireyler, trans geçiş sürecinde hukuki, tıbbi ve sosyal sorunlarla baş etmek zorunda kalıyoruz. Maalesef çoğumuz bu süreçlerin sonunda birçok ihlale uğruyoruz.
Trans geçiş süreci her trans birey için farklılık göstermekte. Yaşı, hukuki durumu, medeni hali, ekonomik koşulları farklı olan trans bireyler için geçiş sürecinin bireysel olması ve trans bireylere bu farklılıkları gözeterek danışmanlık verilmesi gerekmekte.
Trans bireyler geçiş süreçlerini gerçekleştirmek için bir takım dava süreçlerinden geçiyorlar. Birçok arkadaşımız dava başvurusunu eksik veya yanlış yapması nedeniyle süreci daha da uzatıyor. Bu aşamada hukuk danışmanlığı önemli bir ihtiyaç halini alıyor.
Birçoğumuz hastane sürecinde nereye gideceğimizi, gittiğimiz yerlerde sağlık personeline karşı haklarımızı bilmiyoruz. Çoğu zaman bizler doktorları eğitmek zorunda kalıyoruz. Ameliyat süreçlerini bilmiyoruz ve tüm bu süreçleri el yordamıyla, kendi kendimize öğrenmek zorunda kalıyoruz.
Bildiğiniz gibi tüm bu süreçlerle ilgili spesifik olarak çalışan herhangi bir dernek ya da danışma merkezi bulunmamakta.
Bu ihtiyaçlardan yola çıkarak;
Trans geçiş sürecinde yaşanan çatışmaların çözümünde yardımcı olmak,
Geçiş sürecinin hukuki ve tıbbi aşamalarını izlemek ve kolaylaştırmak,
Hukuki ihtiyaçları danışmanlar ve avukatlar aracılığıyla karşılamak,
Sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak,
Trans geçiş sürecinde yaşanan ayrımcılıkları kolaylaştırmak,
Trans geçiş sürecinde çalışan sağlık personelini trans bireyler konusunda bilgilendirmek,
Trans bireyler arasında dayanışma ağı kurarak trans geçişi ile ilgili deneyim aktarımını sağlamak,
Trans geçiş sürecine dair doğru bilgiyi yaygınlaştırmak amacıyla çalışmalarımıza 2013 yılının Temmuz ayında öncelikli olarak Ankarada başlamaya karar verdik.
Tüm trans bireyleri ve LGBT örgütleri dayanışmaya davet ediyoruz.
cehalet ve denge. bilinçli olmak çoğu zaman, en azından çevremizde gördüğümüz kadarıyla, beraberinde var olan toplumsal ilişkileri ve kurumları sorgulamayı beraberinde getirmektedir. burada bilinçli olmak ikilisini gözleri tamamen kapalı olarak hayata/çarka entegre olmuş, yaşamını bir kısır döngü içerisinde sürdürmüş olduğunun farkında olmayan kişi için bir ''waking life'' olarak sunuyorum. yaşamında rayında gitmeyen şeylerin farkına bir kere vardın mı dönüş fazlasıyla çetrefilli olmakla beraber edilgenlik, istenmeyen bir ergenlik döneminin sivilceleri olarak belirmeye başlar ve ne yazık ki bu durum akut olmaktan ziyade kronik baş ağrılarının başlangıcına delalet edebilir. bizim anladığımız tabirle 'cehaletin mutluluk getireceği' varsayımı çoğunlukla dillere pelesenk olmuş bir tabirin ötesinde, bir inceleme söylemi olarak üzerinde fazlaca durulması gereken bir husustur.
Alman araştırmacı Erwin In het Panhuis, dünyaca ünlü çizgi diziyi LGBTler açısından değerlendirmiş, dizide eşcinselliğin sıradan bir konu olarak ele alındığını belirtmiştir.
Dizi boyunca Homer karısıyla mutlu olmasına rağmen başka erkekleri 50 kereden fazla dudaklarından öptü. Homer bazen heteroseksüel, bazen eşcinsel, bazen de homofobik.
,
1992 yayınlanan Treehouse of Horror III adlı bölümde Homerın çıplak bir şekilde koştuğunu gören Patty, Heteroseksüelliğimin kopmak bilmeyen son bağı da gidiyor, demişti. Eşcinselliği açıktan açığa ele alan ilk bölümlerden bir tanesi de 1997de yayınlanan Homers Phobia adlı bölümdü. Bartın yeni arkadaşının oğlunu eşcinsel yapacağından korkan Homer, bir süre sonra hatasını anlar ve cinselliği ne olursa olsun Bartı destekleyeceğini söyler. Dizinin bu bölümü homofobi karşıtı mesajıyla olumlu eleştiriler almış, Emmy ve GLAAD ödülü kazanmıştır.
uzun süre london school of economics' de antropoloji üzerine dersler vermiştir. özellikle siyasal antropoloji alanında önemli eserlere imza atmıştır. Kürdistan' da toplumsal örgütlenmenin ilkeleri adlı eseri okunmaya değerdir. Güney kürt ülkesinin 1950' lerdeki toplumsal, ekonomik, siyasal örgütlenmesi ile kültürel yapısı hakkında önemli bilgiler elde edilebilir.
Kitap Fransada Offensive (Taarruz) olarak bilinen oluşumun çıkardığı dergide yayımlanan dosyalardan oluşuyor. Her biri kitle kültürünün farklı veçhelerini yansıtan ama bir bütünlük içinde kavrandığında anlamlılık arz eden dört dosya (ekran toplumu, spor ideolojisi, turistik tiksinti ve reklam) çok fazla teorik tartışmaya kaçmadan ama yüzeysel de kalmadan, kolay anlaşılır bir dille ele alınıyor. Konu hakkında eserleri bulunan araştırmacılarla yapılan söyleşiler de eleştirel bakışın sadeliğini sunuyor.
Taarruzdan söz etmek gerekirse; klasik temsiliyet mekanizmalarını ve parti tarzı örgütlenmeleri reddeden, örgütün kendinde amaç olarak teşkil edilmesine karşı çıkan, anti-kapitalist doğrultuda popüler kültür ve kitle kültürü eleştirisinde radikal tutum takınan ve buna yönelik alternatiflerini de sunmaya çalışan bir topluluk. Taarruza göre günümüz tüketim toplumu katıksız bir seçme ve katıksız bir denetim toplumudur. Nesneler arzuları, arzular da ihtiyaçları doğurmuş ve nihayetinde nesne arzusu, olmak arzusuna üstün gelmiştir. Birey piyasanın parçası haline dönüşürken bilinç ticari bir hedefe, özgürlük ise yerini seçime bırakmıştır. Tüketiciler proleterleşmiş ve dünya toplumlar için mantıksal ve dürtüsel şekilde totaliterleşmiştir. http://heretikyayin.com/s...rerek-h%C3%BCkmetmek.html
sosyolojide tabakalaşma terimi genellikle yapılaşmış toplumsal eşitsizlik araştırmaları; yani, insan grupları arasında, toplumsal süreçlerle ilişkilerin maksat dışı sonuçlarından kaynaklanan sistematik eşitsizlikleri inceleyen araştırmalar için kullanılır. Yoksulluğun nedenlerini, ABD' de siyahların ya da kadınların beyazlar ya da erkekler karşısında niçin dezavantajlı durumda bulunduklarını, işçi sınıfından bir ailede doğan bir çocuğun orta sınıfa ait konumlara gelme olanağının ölçüsünü sorduğumuzda, karşımıza çıkan sorunlar hep toplumsal tabakalaşma ile ilgilidir. makro sosyolojinin kalbini oluşturan bir alandır. (bkz: max weber)
Herhangi bir anda, herhangi bir kişi ile ilintili olarak o kişinin konuşma tarzı, kullandığı dil, giyim, fizyolojik ve kişisel özellikler bla bla doğrultusunda çıkarımlarda bulunma. (bkz: woody allen)çok güzel örneklerini vermiştir.
alvy: adın nedir?
allison: allison!
alvy: öyle mi? soyadın nedir?
allison: portchnik.
alvy: solcu, entelektüel bir new york yahudisine benziyorsun. Central parkın batısında oturan, Brandeis üniversitesine giden, sosyalist yaz kamplarına katılan ve Ben Shahn tabloları çizen bir babası olan, grevlere katılan... Kendimi gerzek konumuna sokmadan durdur beni!
allison: hayır , kültürel bir şablona indirgenmeye bayılırım.
Günlük yaşamın karmaşası içinde herhangi bir anda, herhangi bir şey ile ilintili olarak yine o varlık, öz, töz, arkhe bla bla tarafından istenmeme, reddedilme durumunda dimağa elektroşok verilmişçisine yaşanan sarsıcı durumdur. O tekmeyi yemeyen var mıdır?
Modern sanayi toplumlarında sınıf bileşiminin biriminin hala hane olması nedeniyle evli ya da partneri olan kadının sınıfsal özelliklerinin esas olarak kocasının mesleki konumuyla belirlendiğini öngören argüman.