eskiden hayal kurabilen biriydim. şimdi fark ediyorum hayal kurmak bir hayal. yaşlılığıma dair hiç bir öngörüm, şunu yaparım, şurada yaşarım diye bir cümlem yok. öleceğim zamanı bilmiyorum ama genç ölecek olmak mı acaba bana hayal kurmayı bıraktırdı bilemiyorum. her güne boşuna uyanıp, amaçsız yaşayıp gereksiz yorgunlukla uykuya dalıyorum. çok sıkıldım.
yaş olmuş 44 efendim. zerre akıllanmak, kendime bir çeki düzen vereyim, az yaşımın insanı olayım demek yok. nerede saçma salak iş var en ortasına bodoslama dal kızım. aferim sana.
sırtını yaslayacağın dağ yıkılır, sert rüzgarlara maruz kalırsın.
olur olmaz aklına gelir, burnunun direği nasıl sızlar, kalbin nasıl sıkışır anlatamaz, kimsenin görmediği yaşlar akıtırsın gözünden. yaşın kaç olursa olsun babasızlık çok ağır gelir insana.
1 sene be babam ama sanki on sene. boğazımda düğüm, yarım bir nefesle bırakıp gittin...
uzun zaman sonra gelen yazma isteğiyle geçtim klavye başına. insanın yaşı geçse de her gün yeni şeyler öğreniyor. Mesela hatayı hatayla kapatmaya çalışmanın aslında en büyük hata olduğunu. Hata yapmamak içi çaba harcarken aslında daha çok hata yapıldığını ve bunların insanı üzmekten başka hiç bir işe yaramadığını. ne zaman akıllanacağım acaba, teneşirde mi?
kendimi inanılmaz derecede işe yaramaz ve beceriksiz hissediyorum.ne yaparsam yapayim elime yüzüme bulaştırıyorum.şu hayatta en çok ne yaparsam yapayım en iyi yapmayı isterdim ama yok işte dünyanın en beceriksizi benim.
ramazanlarda abiyle horoz şekeri satmak, mahalle kavgalarına karışmak (kafa göz yarmışlığımız var şükrolsun), özgürce dışarda oynamak...şimdiki çocuklar çok şanssız bence :(( .
ARADAN ASIRLAR BiLE GEÇSE BAZEN AKLINIZA GELDiĞiNDE iÇiNiZi SIZLATIR. ESKiLERi HATIRLAMAK AYRILIK YÜKÜNÜ YENiDEN YÜKLER OMUZLARA. HASILI iNSANIN ANASINI AĞLATIR.