şu aralar ortalıkta dolaşan lgbti saçmalığının türkçesi. olum madem bi şeyi savunuyorsunuz kısaltmanız niye ithal lan cahil düdükler? intersex dediğin bildiğin hermafrodit işte. savunduğunuz değerler bile yabancı. eylemine katıldığınız şeyin açılımını bilmiyorsunuz. uludağ yeterince güçlü bi platform değil ama literatüre böyle geçsin. bundan böyle lgtbi yok; lgbth var. çok detayda boğulmayayım, mal da gözükmeyeyim diyene lgbt yeter de artar. hadi bakalım.
orada, burada, her yerde olan tiptir. ortaya sunacak çok fazla bilgisi, birikimi, yaklaşımı yoktur. kendisi gibi düşünmeyen her insana cahil etiketini halihazırda yapıştırmıştır. cahil ilan ettiği tarafa saldırırken birkaç anahtar kavram üzerinden onu o anahtar kavramları bilmemekle suçlar. ilginçtir, kendisi de bu anahtar kavramların ne olduğundan bahsetmez. bu adamlarla fikir alışverişi yapılmaz. istedikleri şey tek yönlü bilgi ve fikir akışıdır. aslında bakarsan ''yobaz''ın sözlük anlamıdır bu insan tipi. kafeslerine kabuklu yemiş atılmaması önemle rica olunur.
hemen hemen her yarışma programıdır. hiçbir yarışma programı yoktur ki dünyanın en çok kazandıranı olmasın. bu tıpkı şefkat dolu bir annenin çirkin çocuğuna dünyanın en güzel çocuğu olduğunu söylemesi gibi bir şey. bundan da öte bu, program sunucusunun size ''merak etmeyin sayın seyirciler, son bilmemkaç saatinizi bu kıçıkırık televizyon programıyla bok ettik ama en azından bu dünya çapında bir program. yani siz öyle düşünseniz yeter. ehehe.'' deme şeklidir.
gerçekten bir türlü kafamda çözüm bulamadığım mantıksızlık.
olum ben daha kendime tahammül edemiyorum bi de kalkıp elin kızıyla mı uğraşıcam? aptal saptal takıntıları olur, beklentileri olur, pms dönemi olur, düzenli olarak bir şeyler yapmanız gerekir araya soğukluk girmesin diye, saçma salak kız tutarsızlıkları olur ve daha bir yığın aptal saçmalık/sorumluluk/gereklilik/formalite...
siz anlamazsınız abazan erkekler, sizin gözünüz dünyayı görmüyor zaten kız deyince siz mi anlayacaksınız lan beni? ben de aseksüel değilim ama sırf doğam beni kızlara itiyor diye onlarla bi ilişkiye başlayacak kadar aptal olamıyorum. hayır yani öyle bir şey olması lazım ki, aşık olmam lazım hatunun birine, beynimin tamamen devre dışı kalması lazım, o düşünemediğim süreçte bu dibine kadar mantıksız işe girişmem lazım. bir de zamane kızlarında da zerre kadar kalite yok. bende de kalite yok ama zamane kızını gördükçe kaliteli olmak için motivasyonum düşüyor.
bunlara ek olarak bir de bir ilişkiye başlamanın böyle bir zorunluluk olarak lanse edildiği gerçeği var. sanki herkesin biriyle ilişkisi olmak zorunda anasını satayım. insanlar genel olarak samimiyetsiz zaten, ben neden bu samimiyetsiz yaratıklardan birini sırf toplum dayattı diye sevgili edineyim. ulan ben sırası geliyor en yakın arkadaşıma bile tahammül edemiyorum elin kızına mı tahammül edicem?
ulan o kadar kalitesizsiniz ki iki saniye aileleriniz sizi bırakıp üniversiteye gitseniz yemediğiniz bok kalmıyor. sizi görünce size üzülmüyorum, bana ne anasını satayım. kendime üzülüyorum be. bi de sizin gibi sikiklerin yetiştireceği çocukları düşünüp kendi çocuklarıma üzülüyorum. siz zaten ikinci ayağı da atmışınız çukura sizi mi düşünücem bi de. hayatınızda bir amaç kalmamış, ne yapsam da huzurlu olsam diye diye kendinizi mezarda buluyorsunuz. sonra bi de ölümden korkuyorsunuz. niye korkuyorsunuz lan ölümden? daha ne kadar boka batabilir ki varlığınız?
milletimize dair bildiğim en zavallıca komplekslerden biridir, aynı zamanda enteresandır da.
yurtdışında bir olay yaşanmış belli sonuçları olmuştur, hemen oradan aşağılık kompleksli bir batı özentisi çıkar ve ''bizde olsa şöyle olurdu'' diye kıçından uydurduğu bir örnekle kendi ülkesine burun kıvırır. bunu söylerken de bir şeyin haber değerinin olması için onu diğer olağan olaylardan ayıran özelliklerinin olması gerektiğini düşünmez ya da düşünmek istemez. o izlediği videodaki veya okuduğu haberdeki olayın determinist bir bakış açısıyla her seferinde aynı şekilde gelişip aynı sonuçları vereceğini düşünür ve yaşanan olayın evrensel bir batı gerçeği olduğunu düşünmek hoşuna gider. evet bu zavallıca kısmıydı.
enteresan olan kısmı da şu;
türk milleti tarihi olsun, sporları olsun, pratik zekası olsun böyle şeyler söz konusunda olduğunda uluslararası düzeyde özgüven patlaması yaşar. böyle zamanlarda kendisini her şeyin üstünde tutar. zaman zaman aslan kesilen bu aşırı özgüvenli toplumun diğer zamanlarda ''bizde olsa şöyle olurdu'' gibi örneklerle mızmızlanması gerçekten enteresan bir durum.
yeni gelmiş bir yazar olarak her uğrayışımda sol panelde kezboşların veya ağır abazan ergen oğlanların açtığı başlıkları görmemle genellediğim durum. chat odası mı sözlük mü lan burası? burada kilobyte israfı yapacağınıza gidin mynette ateşli sohbetler odasında sabahlayın ezikler. bir tarafta 5-10 tane ilgi manyağı bıyıklı kız ergen diğer tarafta onlara yaranmaya çalışan asosyal ''acaba verir mi''ci meriçler...
tanındığında insanın türk kezbanının önünde saygıyla eğilesi gelir. ağızları alabildiğine bozuktur. iki saniye normal konuşsan üçüncü saniyede trip yersin. eğer yakışıklıysan seninle sabaha kadar konuşurlar değilsen yüzüne bile bakmazlar. duck face ekolünün en ergen en pislik örnekleri bunlara aittir. eğer vücuduna güveniyorsa fotoğraflarında yüzünden çok vücudunu görürsün. karşına bir amerikan kezbanı çıkarsa muhabbete hiç girme zaten, diyalogu da kısa yoldan bitir, gerekiyorsa oradan koşarak uzaklaş.
önemli not: amerikan kezbanıyla amerikan kızı/kadını karıştırılmamalıdır. kezbanlık bambaşka bir konsepttir. kezban daha ziyade bir çeşit ''trip atma makinası'' bir çeşit ''irrasyonalitede daha ne kadar dibe batabilirimci'' insanımsı tiptir.*
facebook hesabı olan her 8 ergenden 30unun ilgi açlığını gidermek için hayatında en az bir kez gerçekleştirdiği eylem. ergen kişimiz bakıyor ratingler çok da iyi durumda değil, ne yapsam ne etsem diye düşünürken aklına bir hinlik geliyor ve piyasada istisnasız ekmek yenen bir alan olarak ''bebeklik fotoğrafı paylaşmak'' için harekete geçmeye karar veriyor. hemen zor zamanlar için sakladığı altına sıçmadan 6 saniye evvel çekilmiş şirin fotoğrafı bulup facebook'ta paylaşıyor. tabii beğeniler, ''ay çok şirinmişsieen''ler havada uçuşmaya başlıyor. ergen kişimiz mutlu, ergen kişimiz gururlu. gözlerinden yaşlar süzülerek övgüleri ve beğenileri tevazuyla kabul ediyor. bir günü daha kurtarmış olmanın verdiği huzurla elinde telefonu, facebook'ta sayfa yenilerken yatağında sızıyor.
yazar alımının 24 saati bile bulmamasının üzücü sonucudur. herkesin okunma umuduyla yazdığı ama başkalarının entrylerini okumadığı ve oylamadığı uludağsözlük platformunda gelir gelmez gözüme çarpmıştır. çok güvendiğim bir kaynağa* göre girilen entrylerin %90ından fazlası oylanmıyor. yani kimse kimseyi iplemiyor burada. diğer yandan da ekşi sözlük gibi bir dev dururken kimse burada okuyucu durumunda kalmayı uzun vadede sindiremez. hem kaçınılmaz hem rahatsız edici. hayatta bu tarz çok şey var sanırım.
işbu entry yaklaşık 24 saat önce 10. entrysini yazıp göndermiş bir çaylak tarafından yazılmıştır.
