rüyamda, sözlükten atıldığımı gördüm.. vay anasına.. çok sık girmesem de, pek fazla entari dikmesem de, meğer bilinçaltımda sözlüğün pek kıymetli bir yeri varmış. bunu da bu gece anladım.
sözlük beni silme lan. *
berkin elvan kardeşimizin hayata veda etmesi sonucu yurdun dört bir yanında başlayan eylemlerde, insanların iletişimi zorlaştırmak amacıyla, hükümet tarafından engellendiği zannedilen durumdur.
akp li vatandaşların ve akp nin seçim öncesinde söyledikleri tipik cümlelerdir.
bunlardan en sık ve diğer seçim öncelerinde de (bkz: 2007 seçimleri) (bkz: 2011 seçimleri) söyleneni şudur ;
- bu seçimi eğer akp kazanamazsa, ekonomi batar, vay halimize. yok, akp kazanırsa, işler yine güzele döner, güllük gülistanlık yaşamaya devam ederiz.
"yav he he" diyerek geçiştirilmesi, sağlığa en az zararlı olanıdır.
geçen yıl maraşta gerçekleşen hırsızlık olayının, bugün sonuçlanan dava kararıdır.
her bir lira için bir ay ceza alan bir çocuk ; öte yanda her bir lira için babası bir oy alan bir çocuk.
haber için : http://www.baskahaber.org...kaldan-27-lira-calan.html
16. yüzyılda, hindistanda yaşamış tasavvuf lideri.
bu adamı benim için önemli kılan, yazmış olduğu 3 ciltlik kehanet kitabı. o kehanetler ki, 2022 yılında istanbulda yaşanacak depremde, 2.6 milyon kişinin hayatını kaybedeceğini dahi söylüyor. ilginç, araştırılası, saygı duyulası bir alim.
regl döneminde yola çıkmaması gerektiğini bilmeyen hatun kişinin, içine düşeceği zor durumdur. ya düzensiz regl oluyordur ya da son ayında ertesi gün hapı almıştır. (bkz: yazık lan)
edit 1 : sanki küfür ettim. küfür etsem bu kadar eksilenmezdim her hal.. elinize, reglinize sağlık. :)
edit 2 : başlık başa kaldı.
günlük hayatımızda yer edinmiş mayındır.
örnek vermek gerekirse, oynayan parke taşıdır; patlaması ise yağmurdan sonra saf bir arkadaşımızın üstüne basmasıyla vukuu bulur.
ülke ekonomisinin son durumudur.
yapılan zamlardan da gayet net anlaşılacağı üzere, hiç de iyi değildir. sıcak paraya endeksli, yarın için günü ve geçmişi satan bir sistemden de iyi bir şey beklenemez.
daha 5-6 ay öncesine kadar "ekonomimiz kaya gibi, çok şükür." diyenler, bugünkü kötü tablo karşısında suçu sağa sola atmaktadırlar (bkz: gezi eylemleri)
teğet geçtiği iddia edilen ekonomik kriz, münasip yerlerimize çok da güzel geçmiştir, dilin kemiği yok. dilde kemik olmadığı gibi, bazı arkadaşlarımızda beyin de yok. güçlü bir ekonomi, her hangi bir halk hareketiyle yerle bir olacaksa eğer, hiç olmasın daha iyi. öte yandan, ekonominin bu eylemler yüzünden bozulduğuna inanan arkadaşların da ( hadi öyle olduğunu var sayalım ), sıcak para ile ekonomiyi ayakta tutmanın ne kadar saçma ve sakat bir iş olduğunu görmelerini umarım.
konu aydınlatıcısı; tali yoldan ana yola girişlerde gideceğiniz yön belli ve bu yön sağ taraftır. sola dönebilme ya da düz gidebilme gibi bir şansınızın olmadığı bir durumda, sağa verilen bu sinyal de baya baya gereksizdir.
dip not: #22459756 biraz daha kalayım, dışarısı soğuk be..
pek çoğunu trollerin oluşturduğu, atatürk ve/veya milliyetçilik ile ilgili başlıklardır.
atatürk ile ilgili açılan çoğu başlık, paşanın dininin zayıf olduğu yönünde alır başını gider. sebep belli; abimiz konu bulamaz, çok da entry alacağını bildiği için bu yola başvurur. nedir,"- atatürk içki içerdi". gayet marjinal ve ses getirecek bir açılım.. "evet içerdi" yaklaşık 13 yılını sürekli ve aktif olarak savaşlarda geçiren birinin böyle bir yola başvurması, çok da yadırganmamalı. sonracığıma, bazı kişiler de kalkar gelir, "atatürk masondu" der. ehe. "1935'te mason localarını kim kapattı ulan?" desen, "ıhımm.. ahamm.. onlar kendini fesh etti." hemen akabınde hastalığının baş göstermesi, adının da siroz konması.. * adının siroz konması diyorum, keza bilen bilir kimin siroz kimin beyinsiz olduğunu..
sonracığıma, bazı kardeşlerimiz de şunu dillerine doladılar; "alfabemiz niye değişti ulan peki ?" e be güzel kardeşim, git biraz araştır bakalım türkçe ses bilgisinin arap harflerine yoksa latin harflerine mi daha uygun olduğunu? söyleyeyim, latif harfleri ile türkçenin harf-sesbirim tam eşleşmesi %95, arap alfabesi ile tam eşleşmesi %21 . 1900-1927 arasında okuma-yazma oranındaki artış %1 in altında iken, 1927-1935 arasında, bu oran %17 dolaylarındadır.
yani birileri sanıyor ki, "yok efendim, herhangi bir sosyolojik ya da akademik hiç bir çalışma yapılmaksızın, hönk diye latin alfabesine geçilmiştir, vay efendim tüm geçmiş edebi çalışmalarımız anlaşılmaz olmuştur." yahu mübarek, öncesinde kaç kişi takip ediyor, kaç kişi okuyordu o çalışmaları. nedir, o çalışmalar, latin alfabesi ile yazılamaz mı tekrardan?
biraz da din konusu. bugün yazdığım einstein'ın "tanrı zar atmaz" sözüne eksiler yağdırılmış. yağdırın amk. yağdırmazsanız! çok ayıp edersiniz. ama anlamaya çalışmayın sakın ha! eintein; tanrı, birbirine uymayan, biribirini tamamlamayan, biri diğerini saçma kılan eylemlerde bulunmaz diyordu. saçma mı amk! şu gün dünyanın yaratılışı ile ilgli mantıklı her hangi bir açıklama olmasa ya da evrim olayı var sayılmasa; bir tanrının varlığı gün yüzüne çıkacaktır net olarak. e aynı zamanda, kendisini, bize vermiş olduğu akıl ve mantık ile bulmamızı isteyen de tanrı değil miydi? ya da daha açık sormak gerekirse, yapılan akademik çalışmalar da tanrının kesinlikle varlığını kanıtlayacak olsa; yani, "biz buradaki eylemin ortaya çıkış mantığını kesinlikle anlayamadık. kesinlikle tanrının işidir" dense, oynun ne zevki kalır? cehennem kimi bekler hacılar?
işin en trajik yanı, ilk vahyi oku olan bir dinin ibadetçileri, dünya okuma-araştırma sıralamasında en sonlarda yer alıyor. ilginç.
demokrasi bir adamın demesiyle gelmez. halkın zihninde olmalıdır ve ki bu halk toplumu laikçi, gerici, sosyalist, vb. şeklinde bölüyorsa, bırak demokratik olmayı, öncesinde insan olmayı denemelidir. belki tutar
yazarların, mucidini merak ettikleri bilgi ya da icatlardır.
birayı soğutmak için buzluğa koyup, patlamasına sebep olan kişi yıllardır aradığım kişidir. ben yıllardır içerim bunu. on yüz bin arkadaşım içer. hepsi bu bilgiyi bildikleri halde ne denemişlikleri vardır ne de bilginin sahibini tanırlar. kim bu birayı buzlukta patlatan şahıs?
yazarların yapmaktan keyif aldıkları şeydir.
örneğin, yüzümü yıkadıktan sonra bıyığımda kalan su sızıntısını içmek gibi. aynı zamanda beni korkutan şeydir; ileride bardak kullanmaktan vazgeçecek olmaktan.
ülkemizde hükümet adına işlemekte olan 2 tür mantıktan 1. sidir. yani, her olayda, kutsal mekanımız olan cami hedef gösterilir. "vay efendim camide içki içildi. vay efendim, camiler ahır olarak kullanıldı." olayın gerçek olması elbette içler acısıdır ama "oynanmış fotoğraf" olduğu tarafımca büyük ölçekte kabul görmektedir. ayrı yeten, bu eylemciler şayet din düşmanı olsalardı, camiyi neden tercih etsinlerdi?
gelelim 2. mantığa; o da "çamur at, izi kalsın"dır, arkadaşım!
sürmeneli kemençe yapım ustası. aynı şekilde, çalma konusunda da eline su dökebilecek adam pek azdır. 4 telli kemençenin mucididir de kendileri. aynı zamanda tatlı, tonton ve de pek mütevazi abimiz.
aristonun doğayı tanımlamak için ele aldığı 4 temel değişkendir. hava, ateş, toprak ve su. her şeyin var oluş temelini bu dört unsura indirgemiş ve bu noktada çalışmıştır.
ikinci dünya savaşında istanbula gelip, ajanlık yapmış ama gel gör ki, içki ve seks takıntısı olduğunu gören ingilizlerin eline düşmüş alman hatun. önce almanlara sonra da mecburen ingilizlere çalışmıştır. (bkz: Bletchley Park Araştırma Merkezi) nin yapamadığını, yapmıştır. almanların şifreleme sisteminin * çözülmesine büyük ölçüde vesile olan hatundur. ayrıca, hayat hikayesini okuduğumda bana marla singerı hatırlatmıştır.
bir konuda,bir tarafta kendini o konunun tüm otorite merkezlerine kabul ettirmiş kişi ile diğer tarafta ne idüğü belirsiz kişinin atışmasında ileri sürülen, yöresel bir söylemdir. (bkz: malatya ağzı)
yanlış.. meydanı, pkklılara bırakmamak gerek. eskiden, solcuların içinde vardı onlar ve demediler ki, "bunlar atatürkçüdür, gidelim buradan." ne yaptılar, aralarına girdikleri insanların düşüncelerindeki kendi faydalarına olan bölümlerini alası ile kullandılar şimdi daha da güçlendiler ve yalnız yürümek istiyorlar.. ne yani, şimdi, biz kendi eylemimizden, aramızda pkklılar da varmış diye, vaz mı geçeceğiz?
yanlış bir doktrindir..