hemen hemen herkesin çevresinde olan ve yaptıklarıyla övünen tiptir. arkadaş ortamlarında sırıtarak "ehehe ben de çok canlar yaktım ya" diye yaptıklarını kusar ve tebrikler bekler. çevresindekiler ise genelde şakşak çeker ve destekler.
böyle tipler için efendi olan adamları üzdünüz kızlar.
bildiklerinden de emin, bilmediklerinden de. literatüre yeni bir kullanım katıyor ve tanımlıyorum: bir kişinin kendinden emin olma şeklini (söylediklerinde, yaptıklarında vs.) ifade eden, duruş.
kendisine de saygısı olmayan kişidir.
kaldı ki karşısındaki insana ve diğer insanlara da saygı duymuyordur. (duyamiyordur).
Çünkü saygı ve sevgi önce insanın kendinde başlar. kendimizi sevmeden saygı duymadan diğerlerini nasıl sevip sayabiliriz?
ciddi problemleri olabilir kişilik bazında. yardım alması gereklidir. ya da onursuzca yaşamına devam edebilir. keza öyle yapan bir sürü "onursuz" insancık vardır.
Ortada yanlış olduğunu bildiğiniz bir konu vardır, ama günümüz fikir özgürlüğünün geldiği noktada karşımıza "saygı duymak" diye bir terim ortaya atılmıştır.
Benim için ortak doğruya götüren farklı düşünce yollarına "saygı" duyulur.
https://www.youtube.com/watch?v=x74qPz6v99o buradan izlenilebilecek videodur. eski tarihli olabilir ama belki bir şeyleri daha çok gündeme getirerek bunların ne mal olduğunu göstermeye bir nebze de olsa katkı sağlar diye düşünüyorum...
Birkaç dakika önce sorulan "manken" kelimesinin anlamıni, google'da aratmam sonucunda, beş saat önce girilen haber başlığı ile sorunun başlığının aynı olmasi durumudur. Program yeni bölüm olmasına rağmen ve haberin bugün girilmiş olmasına rağmen dikkatimi çekti.
Doğru bir önermedir. Şöyle ki, çeyrek altın 145-155 periyodunda değişmektedir. Her ay 2-3 çeyrek altın alıp kenara atan birisi bunun geri dönüt olarak kar sağlayabilmesi için en az 200 çeyrek altın olmalıdır.
10 taneyi bozdurduğunuz zaman pek bir getirisi olmuyor neticede.
Bu kadar çok altını biriktirmek için ise uzun yılların geçmesi gerekir. Her ay kenara attığınız 300-500 liralık altın parası bu sayede ölü bir yatırıma donusmektedir.
ha eğer tek seferde kilo ile altın alabiliyorsaniz tabi ki değildir.
Ee baska neye yatırım yapacağız ulan? Diye soruyorsaniz, bilmiyorum. Borsa işinden falan anliyosaniz girebilirsiniz bak. O iş kazançlı işi bilene tabii. Bir arkadaşımdan biliyorum çünkü.
Tam başlık camilerde eğitim için neden para toplanmiyor sorunsalı olacaktir.
Merak edilen durumdur. Diyanet bütçesi ortada iken, neden hala daha yardım toplanır ki? Yardım edilmesin falan demiyorum bakın, neden diyorum? Neden bir cami ve kuran kursu ile beraber toplam maliyeti 13 milyon tl eder ve neden bu halktan toplanır. Bakın tekrar söylüyorum toplanilmasin demiyorum, isteyen verir istemeyen vermez geçer. Ama olay daha farklı.
Mesela neden eğitim için falanca yerdeki okula kitap parası, yakıt parası vs. Toplanmaz.
Bu işin içinde olan arkadaşlarım varsa bizi bilgilendirirse çok tatlı olur.
Saat 14:00 da otogardan hareket ediyor, ben otobüse binecegim saatin 30-35 dakika öncesinden binecegim yerde oluyorum ve olaylar gelişiyor.
Saat 14:35 gibi benim beklediğim (Sütçüler kavşağı denir bilenler vardir belki ) yerin önünden, elimle işaret etmeme, biletimde biniş yeri (Sütçüler) yapzmasına rağmen, şoför ve muavin denen kişiler sadece bakarak geçip gitmişlerdir.
Bir dakikalik bir duraksamanin ardından (herhalde başka bir şehir otobüsüyd7 şeklinde düşünceler geçiyor aklımdan) başka bir otobüs olamayacağını düşünüp, izmir otogar kamil koç şubesini aradım.
Açan yok..tekrar..yine yok....
Müşteri hizmetlerini aradım daha sonra, otobüsün beni geçtiğini (ah ben bilmiyordum zaten) Turgutlu ilçesine (bulunduğum yerden 20 dk mesafede olan güzergah) vardigini söyledi telefondaki hanım kız.
Beni bir şekilde o otobüse yetistirmeleri gerektiğini yarın benim trabzonda olmam gerektiğini defalarca ifade etmeme rağmen, beni bekletecegini, gerekli görüşmeleri yapacağını belirtti.
Tamam dedim bekliyorum dedim..
.....
geri dönüş yaptığında beni baska biryere yönlendirdi (o kadar süre beklediğim boşa gitti) ona da tamam dedim.
Karşıma çıkan hanım kiza da durumu aynen izah ettim..
Bölge temsilcisine yönlendirdi. Şikayetimi aldıklarını en kısa zamanda bana dönüş yapacaklarını söyleyip durdu.
Ne kadar kısa diyorum, ben su an otoyolun kenarındayim diyorum size dönüş yapacaklar diyor. Zar zor tamam on dakka bekliyorum dönüş yapan olmazsa seni tekrar aricam bu numaradan dedim.
Bölge temsilcisi aradı. Ona da durumu izah ettim.
Beni geri izmir otogarına gidersem orada başka bir otobüsle trabzona yollayabileceklerini (ki o da otobüs varsa net değil adam o konuda da) aksi takdirde paramı iade edeceklerini belirtti.
Ben daha sonra eve geri dönüp, otogara gittim. Oradakiler durumdan haberdardı. Izah etme olayından kurtuldum allahtan.
Onların da yapacak bir şeyleri olmadığını istersem ankara aktarmali gidebileceğimi (ki onunda ankara da ki otobüsle cakismama durumu olabilirmiş) ya da paramı iade edeceklerini ifade ettiler.
Istemiyorum dedim. Paramı geri aldım. Şoför ve muavini nereye şikayet edeceğimi öğrendim. Gittim zaten musteri hizmetleri kaydimin yapıldığını Şikayetimin alındığını söyledi. Tamam dedim.
Gidip başka bir firmadan daha da ucuza biletimi aldım. Bana bu süreçte yasattiklari bu mağduriyet ve o bir sey yapamayiz edalari ise hala daha başımın agirmasinin sebebidir.
Şoför muavin ve benim trabzona gitmemi gerektirecek olan kişi, umarım hepiniz en kısa zamanda daha beterine maruz kalırsınız.