hemen hemen herkesin çevresinde olan ve yaptıklarıyla övünen tiptir. arkadaş ortamlarında sırıtarak "ehehe ben de çok canlar yaktım ya" diye yaptıklarını kusar ve tebrikler bekler. çevresindekiler ise genelde şakşak çeker ve destekler.
böyle tipler için efendi olan adamları üzdünüz kızlar.
bildiklerinden de emin, bilmediklerinden de. literatüre yeni bir kullanım katıyor ve tanımlıyorum: bir kişinin kendinden emin olma şeklini (söylediklerinde, yaptıklarında vs.) ifade eden, duruş.
adam çıkıp alenen bir şeyler döndüğünü ifade etti de ne oldu?
normal bir "hukuk" devletinde direk olarak gerekli işlemlerin yapılması gerekirdi değil mi? ama burası normal bir hukuk devleti değil. kaldı ki bunu söyleyen sıradan kimse değil. Hükümet Sözcüsü.
hem yarın çıksa her şeyi anlatsa bile akepe oyunu daha da artıracaktır.
kendisine de saygısı olmayan kişidir.
kaldı ki karşısındaki insana ve diğer insanlara da saygı duymuyordur. (duyamiyordur).
Çünkü saygı ve sevgi önce insanın kendinde başlar. kendimizi sevmeden saygı duymadan diğerlerini nasıl sevip sayabiliriz?
ciddi problemleri olabilir kişilik bazında. yardım alması gereklidir. ya da onursuzca yaşamına devam edebilir. keza öyle yapan bir sürü "onursuz" insancık vardır.
internette dolaşan gerekli gereksiz şeylere tenezzül edilmemesidir. ne burada ne başka bir yerde. ha bilinçlenmek için tabi ki yazılanları okuyabilirsiniz. ama yapmanız gereken şey, eğer sizi bu durum son zamanlarda (bu sorunun türüne göre değişir ama ortalama 1 ila 6 ay arası hemen hemen her gün) başınıza geliyorsa, öncelikle yapmanız gereken bir tıp doktoruna başvurmak.
fiziki bir rahatsızlık bulunamazsa daha sonradan bir psikoloğa/psikiyatriste gidilebilir. ama "yapmamanız" gereken şey ise, aynısı kaynımda da var edasıyla size teklif edilen "al abi şu ilacı iç çok iyi geliyormuş bak" tarzı önerileri reddetmenizdir.
Ortada yanlış olduğunu bildiğiniz bir konu vardır, ama günümüz fikir özgürlüğünün geldiği noktada karşımıza "saygı duymak" diye bir terim ortaya atılmıştır.
Benim için ortak doğruya götüren farklı düşünce yollarına "saygı" duyulur.
"Gelecekte" mutlu olamayacağına bir insan nasıl bu kadar emin olup da, sevdiği kişiden ayrılır/ayrı kalır ?
O zamana kadar mutsuzluklar yasamissindir anlarım, üzülmüş, kırılmış, yorulmussundur anlarım.
Ama ondan sonrasi için neye dayanarak "ayy ileride mutlu olamayacağız biz en iyisi ayrılmak" gibi bir düşünce öne sürebilir?
https://www.youtube.com/watch?v=x74qPz6v99o buradan izlenilebilecek videodur. eski tarihli olabilir ama belki bir şeyleri daha çok gündeme getirerek bunların ne mal olduğunu göstermeye bir nebze de olsa katkı sağlar diye düşünüyorum...
bakınız yakın tarihe gidiyorum, senee martın üçü 2015, isveç'te de aynı maden kazası oldu. ama bakın ne oldu onlar sağ kurtuldu. bizde ne yapıyor bu cehape güzel kardeşlerim!
evet, biz madenci kardeşlerimizi kurtaramayalım diye bizim önümüze engel koyuyorlar (alkış).
çevirmen (erkek) hızlı çevireceğim diye, çoğu kelimeyi yutarak konuşması güldürmüştür. easy boy evlat, kelimesi kelimesine çevirmene gerek yok.
neyse ben yine uykuma dayanamayıp uyurum büyük ihtimalle. yarın yazarım düşüncelerimi.
o kadar övgülere rağmen birdman'ın boyhood'u pistten sildiği yarışmadır. eğer bu yıl da en iyi film american sniper'a gitseydi, benim için artık oscar bitmiştir demekti.
çünkü bu organizasyona bile artık alenen siyasi propaganda ve ulusçuluk kokmaya başladı demekti. (bkz: argo)
önceki yazımda da belirttiğim gibi, en iyi filmi birdman'in alması beni tatmin etti mi, hayır etmedi. yahu tamam hayat hikayeleri bu yıl ki oscar'a damgasını vurdu ama, bilemiyorum bir şeyler eksikti sanki o filmde.
her neyse, tahminimde yanılmadığım üzere benim güzide filmim interstellar en iyi görseli almıştır. müzikleri de çok iyi di oysaki.
unutmadan Eddie Redmayne'un oyunculuğu gerçekten harikaydı, sanki gerçekten als hastası gibi oynamış adam. bu konuda tatmin oldum evet. gülücük