şöyle örnek vereyim, şahsen ben en son yeni birisi ile 6 ay önce tanıştım şubattan bu güne, aşırı asosyal'im
depresyon falan hiç olmadı, depresyon eşiğinde de değilim bünyem yalnızlığa alışık zaten. bir tek "gezi direnişi" ne katıldım sosyal buluşma olarak ondada gaz ve cop yedim. 2 hafta yürüyemedim bak o derece, şerefsiz koluma karnıma ne biliyim atacağına ayağıma vurdu.
ama şu da var ki yapacak bir şey bulmak önemli kuru kuru asosyal olunmaz. sıkıntıdan kendini öldürürsün bak. ne biliyim arada bir sırtına çantanı yüklen bisiklete bin eve 4-5 gün dönme, okçuluk, yüzücülük, bilumum spor dalları ile ilgilen. ama kendi başına öyle 50-60 kişi içine çıkıp birde konuşursan olmaz racona ters.*
şöyle yapmış olabilirler
-hacı abi, eski almanyanın bir zararı yok. Hitleri öldürüp eskiyi getirelim bence
-aynen iyi fikir.
Savaş yaklaşık on milyon asker ve sivil Alman'ın ölümüyle sonuçlanmıştı. Oder nehrinin doğusundaki geniş topraklar kaybedilmiş; yeni sınırlar dışında kalan başka ülkelerdeki on beş milyon Alman, bu ülkeler tarafından sınırdışı edilmiş; birçok büyük şehir tahribe uğramıştı. Geriye kalan ulusal bölge ve Berlin, Müttefikler tarafından dört askeri bölgeye ayrılmıştı.
Batı bölgeleri kontrol eden Fransa, Birleşik Krallık ve Birleşik Devletler bölgelerini birleştirip, 23 Mayıs 1949'da Almanya Federal Cumhuriyeti'ni (Bundesrepublik Deutschland, veya BRD) kurdular; 7 Ekim 1949'da, Sovyet bölgesi, Alman Demokratik Cumhuriyeti'ne (Deutsche Demokratische Republik, veya DDR) dönüştürüldü. Bunlar; "Batı Almanya" ve "Doğu Almanya", ve Berlin'in iki parçası "Batı Berlin" ve "Doğu Berlin" olarak anıldı. Doğu Almanya, Doğu Berlin'i başkent ilan etti, buna karşılık Batı Almanya başkentini Bonn yaptı.
Batı Almanya, Federal Parlamenter Cumhuriyeti ilan etti ve Birleşik Devletler, Fransa ve Birleşik Krallık ile işbirliğine giderek pazar ekonomisine ağırlık verdi. Ülke, 1950'lerin başından itibaren hızla ekonomik gelişme içine girdi. Batı Almanya, aynı zamanda 1955'te NATO'ya katıldı; 1958'de Avrupa Topluluğu'nun altı kurucu ülkesi arasında yer aldı[32]
Doğu Almanya, Varşova Paktı'nı imzalayarak Sovyetler Birliği'nin askeri ve politik kontrolü altındaki Doğu Bloğu ülkelerinden biri haline geldi. Demokrasi haklarına karşın, politik güç yalnızca önde gelen üyeler (Politburo) tarafından düzenlendi. Güçleri Ministerium für Staatssicherheit tarafından sağlanıyordu, geniş bir alana yayılmış gizli servis ve hükûmetteki Sosyalist Birlik Partisi'nin birçok kenar mahalle organizasyonu toplumdaki her türlü görüşü takip ediyordu. Halkın temel ihtiyaçları çok ucuz fiyatlara devlet tarafından karşılanıyordu. Sovyetler benzeri planlı ekonomi kuruldu; Sonra, Doğu Almanya Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi'nin bir üyesi oldu. Ülkenin sosyal programını anlatan ve bunun faydalarından bahseden komünist propagandaya rağmen birçok vatandaş, Batı'daki politik özgürlük ve ekonomik refaha hayranlık duyuyordu.[33] Berlin Duvarı,1961 yılında Doğu Almanya'dan, Batı Almanya'ya kaçışları önlemek üzere inşa edildi ve Soğuk Savaş'ın simgesi oldu.
Berlin Duvarı, Brandenburg Kapısı'nın önünde. 1989'dan sonra kapı açılmıştır.
Doğu ve Batı Almanya arasındaki tansiyon, başbakan Willy Brandt'ın Ostpolitik politikası ile azaldı. Doğu Almanya'dan, Batı Almanya'ya yapılan göçlerin artışına karşı Doğu Almanya hükûmeti, sınırlardaki geçiş engellerini hafifletti ve vatandaşlarının Batı Almanya'ya gezilerine izin verdi. Artan halk baskıları karşısında Doğu Almanya, sınırlarını açtı.En nihayetinde, Alman yeniden birleşmesi, 3 Ekim 1990'da sağlandı. Yapılan anlaşmalarla, bu devletleri kuran dört büyük güç haklarından vazgeçti ve Almanya tam bağımsızlığına kavuştu. Berlin ülkenin resmi başkenti ilan edildi, Bonn ise bazı bakanlıkların merkezi oldu.[34]
Birleşmeden beri Almanya, NATO ve Avrupa Birliği içinde aktif rol almaktadır. Almanya Balkanlar'a barış gücü göndermiştir.Ayrıca Alman Ordusu, Afganistan Savaşı'nda Taliban'ın devrilmesinden sonra, güvenliğin sağlanması için Afganistan'a giden NATO ordusu içinde rol üstlenmiştir.[35] Bu askeri harekatlar çok tartışıldı, çünkü II. Dünya Savaşı'ndan sonra ülkenin sadece savunma adına asker bulundurması kabul edilmiş, ülke dışına asker göndermesi, yasalarca engellenmişti. Buna karşın meclis, barış gücü için bunun gerçekleştirilebileceğini kabul etti.
tamamen destek olduğum şeydir umarım hepsi gider ele başları ile beraber, sonra direk sınıra mayınlar ve silahlı adamları koyun. dahada ülkeye rahatsızlık veremezler.
büyük ihtimal ile mısır sınırlarımızı izinsiz geçen silahlı örgüt diye başlarına f14, bilimum drone yollayacaktır bir bilemedin iki ay dayanırlar.
kuranı incelediğimizde şu kanıya varıyorum. kuranın yazarı olan muhammed olaylara bağlı olarak, kısaca duruma göre değişen bir yazılma süreci var, muhammed'in yararına olan ayetler ve kuranın başlangıç ile bitiş arasındaki farkın olması gibi.
Gerçekten Tevrâtı biz indirdik, onda yol gösterme ve nur
vardır. isaya gönderdik, ve ona içinde yol gösterme ve nûr
bulunan incîli verdik. (Mâide 5:44 & 46)
yada bu olayı islam tanrısı olan muhammedin hayal gücünün biraz yolunu sapıtmış olmasına bağlamalıyız. tevrat ve incili okumuş birisi olarak söylemeliyim ki (bkz: kitab-ı mukaddes) ikisinde de "tanrının sözü, kıyamet gününe kadar korunacaktır. " yazıyor.
eğer olaylar şu şekilde islam lehine incelersek;
Tevrat : tanrının sözüdür değişmeyecektir. /Yahudilik son dindir
incil : tanrının ve isa mesihin sözüdür değişmeyecektir. /Hristiyanlık son dindir
Kuran : onu biz indirdik gene biz koruyacağız. /islam son dindir
şu şekilde değerlendirirsek;
tanrı hepsinde koruyacağını söylüyor ve koruma konusunda ilk ikisinde başarısız olduğu müslümanlar tarafından bildiriliyor, ve aynı söz aynı tanrı olduğu iddia edilen birisi tarafından tekrar yazılıyor. koruyacağına tam emin olmak tam anlamıyla bir saçmalıktır.
ayrıca biraz konuyu sapıttım diyeceğim olay, Mide 5:44 ve 46 da yazan şeyin 51. ayette tamamen "Yahudiler ve hristiyanları dost edinmeyin" farklı bir şey anlatıyor.
kurandaki ayetlerin olaylar zincirinde belirlemesi teorimi de bu destekler nitelikte. bu ayetler yazılmadan önce büyük bir ihtimalle şöyle bir diyalog geçmiştir. hristiyan ve yahudi ile.
-muhammed islam bizi ve dinlerimizi dışlıyor nasıl bir barış dini? nasıl bizi islama davet edersin?
-islam dini sizin dinlerinizi reddetmiyor yarın gelin, allah cebrail ile yeni bir ayet göndereceki konusu ise tevrat ve yahudiliği övmek üzerine
-yarın olur-
-bakın, "maide 44, 46" sizi övüyor
-muhammed bizim kitabımızda son din hristiyanlık/yahudilik deniyor ve bundan sonra din gelmeyecek deniyor yalancısın !!!
-ardından-
-yahudiler ve hristiyanları dost edinmeyin maide 5:51
1.5 bin tl için haftada 2 gün tatille çalışmaktır.
700 tl için haftanın 6 günü çalışmaktır.
birde bunların borç olan kısımları var ki, net aşağı yukarı sadece 300 tl kazanırsın
tanım:
şöyle açıklanabilir, dinciler kendi kanıtlarını ve savunmasını bilimsel çerçevede yapar, kabul göremeyeceği ve saçmalayacak ları için bir sorun çıkmayacaktır.
Tanrı kavramı çok anlamlı bir kavramdır bence, bigbang in oluşmasını sağlayan atom altı parçacığından basit organik maddelere (karbon vb) ye kadar uzanır.
Fakat dediğim tanrıların hiçbiri kendine inanılmadığı için birisini yakmaz, yada ödül vermez. Canlılardan farkı cansız oluşudur. Dinde geçen tanrılar ise, insani düşünceler kırılma, darılma, sevinme, kızma özelliklerine sahiptir. Bunların herhangi birine sahip olan bir tanrının geçersiz olması kaçınılmazdır. dinlere göre tanrı canı hiç sıkılmayan, ölümsüz olan, insani özellikler ve hislere sahip ve amaçsız davranışları olan bir tanrının(ölümsüz ve güçlü bir insan gibi) varlığını iddia eder.
Tanrı denilen şahsın yarattığı kişiler arasında kesin bir fark olmalı, insani özelliklerden hiçbirisi olmamalı. Bir tanrı varsa bile hiçbir şekilde ödül vermez, cezalandırmaz.
Tamam sosyalistim atatürk'ün her yaptığını savunmuyorum, fakat harf devrimi kesinlikle işe yaradı. özellikle cahil kesimlerde, cahil olmalarının sebebi arapça gibi zor bir dilin kolay öğrenilmemesidir. öğrenilen kadarı da kuran denen kitabı okuyacak kadardır, asla anlamı ve kelimelerin karşılığı öğretilmez. özellikle harf devriminden sonra cahil, okuma yazma bilmeyen kesim hızlı bir şekilde azalmaya başlamıştır. birinci entry nin dayanağı sadece sözden ve bir iki paranoya düşünceden ibarettir. Arap düşmanlığı olsa bile (ki ben düşman değilim) olan düşmanlığın sebebi arapların itilaf devletinin "eğer türk piyadelere karşı durursanız size arap krallığı kuracağız" denmesine karşılık o günkü arap askerlerinin arkadan bıçaklaması dır. Tarih tekerrürden ibarettir sözünü hatırlayıp bir daha savaş yapılmaması lazım.
Araplar nefret edilse bile ikinci sebebi olarak muhammed isimli islam liderinin arap olmasıdır, şu şekilde bağlayacağım araplar "islam lideri bizim ırkımızdan olduğu için" üstün ırk biziz, diğer ırklar arap kölesi olmalı. Ayrıca araplara göre türk müslümanlar kılıç müslümanı, gerçek müslüman bile değil. bunu anlamalısınız artık.
Türklerin islama geçişi öyle "aaa sizin dininiz bizimkine çok benziyor iyi, bizde size katılıyoruz lay lay laay" diyerek olmamıştır. araplar ciddi bir türk katliamı yapmıştır, bunu islamdaki cihat başlığı altında değerlendirmek istiyorum. cihat müslüman olmayan tarafı öldüre öldüre, zarar vere vere müslüman yapmayı hedefler, amacıda odur. türkler gece kamp baskınları ile, kervanlarının yağmalanması ile müslüman olmuştur. buda, ibreyi arap düşmanlığından çok islam düşmanlığına çekmektedir.
Bunun için ırkçı olmaya gerek yok, ateist olmaya da gerek yok. sadece biraz sorgulama yeteneği. birinci entry deki gibi bir yaklaşım yaparsak arap alfabesi ve islamiyet türk'leri 20 yıl değil 200 yıl geriye götürmüştür.
The Elder Scrolls Online bana kalırsa, çok oyunculu oyun konusunda çığır açacaktır.
Tanım:Elder Scrolls serisinin çok oyunculu platforma taşınmasıdır.
Sebepleri arasında oyunun dinamikleri baş sırada yer alır. Özellikle yetenek ağacı olması ve seviye sisteminin The Elder Scrolls V Skyrim gibi olmasıdır.
Oyun grafikleri bana kalırsa, bir çok oyunculu oyuna göre gayet güzel. Çok oyunculu bir oyundan, kesinlikle bir fps oyunu grafiği beklemeyin.
Birde şu var ki; kimse kalkıp bu oyuna "aa grafiği çok kötü oynanmaz bu oyun" dememeli tüm Tamriel haritasını, The Elder Scrolls ARENA dan beri ilk defa barındıracağından, seri fanatiklerinin amacı şunlardır;
1)The Elder Scrolls ARENA dan beri görmediğimiz yerleri görmektir.
2)Çok büyük bir haritada olacak kuşatma savunma savaşlarını oynamaktır.
3)Birden fazla oyuncu ile, arkadaşları ile mesela rp yapmaktır.
Bu günkü Türkiye'de yapmış olduğum şeydir, geçen 13 yılıma üzülüyorum. Ciddiyim pdf ile 13 yıldır okulun öğrettiğinden daha çok bilgi öğrendim.
Okul dediğin şey, herkesin kendi yapmak istediği şeyin öğretilmesidir. Kardeşim ben bilgisayar mühendisi, makine mühendisi olacağım. Bana ne yüzle matematik, geometrinin hiç kullanmayacağım yerlerini ve diğer o dersleri niye öğretiyorsun. Tamam geometri bir nebze kaldırılır çizimlerde özellikle iş görür, coğrafyayı ne yapıyım ben.
-Efendim, projenin b-1 ve c-5 isimli parçaları oluşan yüksek merkez kaç kuvvetine dayanamayıp parçalandı, ne önerirsiniz?
-Dert etme, burada dağlar denize paralel.
-Efendim?! makina diyorum.
-Ne makina sı makine diye okunur.
Cem Yılmaz'ında dediği gibi;
Yirmi beş yıl okursun bir hayata atılırsın hiç öyle değil, bir yirmi beş sene daha harcayasın ki bildiğini unutasın.